Konu Başlığı: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Safiye Gül üzerinde 30 Eylül 2010, 18:31:19 Üçüncü Bölüm ASRI SAADETTE AMELÎ AHLÂK A. İslam'da Ferdi Ahlak 1. İnsanın Bedenî Varlığına Karşı Vazifeleri Hayatın gayesini sadece kaba bir mutlulukta gören ve yeme-içme gibi alelade arzuların temininden başka kaygı taşımayanları Kur'ân-ı Kerim hayvanlardan farksız görmüştür.[195] Hakikatte insan hayatının, rahat bir hayat geçirmenin ötesinde ve üstünde bir gayesi ve insanın, bu üstün gayeye götüren pek çok vazifeleri vardır. Kur'ân-ı Kerim, «Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.»[196] buyururken, Hz. Muhammed (s.a.v.) de, «Senin bedeninin sende hakkı vardır.» diyerek, İslâm'ın bu konudaki tavrını kesin bir dille ifade etmiştir: Ashab'dan Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) kendisine şöyle dedi: «— Abdullah! Senin, gündüzleri hep oruç tuttuğundan, geceleri de hep namaz kıldığından haberim yok mu sanıyorsun?» Abdullah: «— Elbette haberiniz vardır, ya Resûlallah» dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, herkes için ve her zaman geçerliliğini koruyan şu ölümsüz tavsiyelerde bulundu: «—Öyle yapma! Çünkü bedeninin sende hakkı var; gözlerinin sende hakkı var, eşinin sende hakkı yar; misafirinin sende hakkı var. Bu sebeple her ay üç gün oruç tutman yeterlidir. Her iyiliğin sevabı on mislidir. Buna göre,her ay üç gün oruç tutmakla bir yıl oruç tutmuş sayılırsın.» Abdullah: «— Ya Resûlallah! Ben, bundan daha fazla oruç tutacak güce sahibim.» deyince Hz. Peygamber: «— O halde Allah'ın peygamberi Davud'un (gün-aşırı) orucunu tut ve sakın daha fazlasını tutma!» buyurdu. Abdullah (r.a.) fazla nafile ibadet yüzünden erken kuvvetten düşmüş, böylece, Hz. Peygamberin yukarıdaki tavsiyelerinin sıhhati konusundaki Önemini anlamış olmalı ki, «Keşke Resûlul-lah'ın ruhsatını kabul etseydim!« diye hayıflanmıştı.[197] Beden sağlığı, ferdî görevler için olduğu kadar, içtimai görevlerin ytrine getirilmesi için de önemli ve gereklidir. Kuvvetli himayecileri olmayan hak, daima çiğnenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bunun içindir ki, îslâm Peygamberi (s.a.v.) «Güçlü kuvvetli mü'nıin, zayıf mü'minden daha hayırlıdır.»[198] buyurmuştur. [199] 2. İnsanın Ruhî Ve Manevî Varlığına Karşı Vazifeleri A) İman Fazileti: İnanmak, insan ruhunun en başta gelen ihtiyacıdır. Düzenli, emniyetli bir içtimaî ve ahlakî hayat, ancak vicdanların iman ile beslenmesi ve aydınlatılması ile gerçekleşebilir. Mü'min ve müslüman olmanın ilk şartının, Allah'a iman etmek olduğunu kabul eden îslâm Dini, bu imanı, ahlâk ve faziletin, hak ve adaletin, sulh ve sükûnun teminatı kabul etmiş ve bu sebeple Allah'a iman etmeyi, bütün insanlara ilk ve temel vazife olarak yüklemiştir. [200] B) İlim Fazileti: İnsanın, kendi ruhî varlığına karşı en başka gelen vazifelerinden biri de bilgi edinmektir. Bilgi, Allah'ın insanlara bahşetmiş olduğu nimetlerin en değerlisi olan akıl ve zekânın vazgeçilmez ihtiyacıdır, ilim, insamn şahsiyeti ile bağdaşmayan her türlü çirkinlik ve kötülüklerden korunmanın da en güvenilir yoludur. Bu yüzden Hz. Muhammed (s.a.v.), «Bilgili kimsenin, ibadete düşkün olana üstünlüğü, dolunay gecesindeki ayın, yıldızlara üstünlüğü gibidir.»[201] buyurmuştur. ilim tahsil etmenin, kadın erkek her müslümana farz olduğunu belirten islâm Peygamberi, «Hikmet (ilim) mü'minin yitiğidir; onu nerede bulursa alır.»[202] buyururken, Kur'ân-ı Kerim de «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?»[203] diye sorar. [204] C) İbadet Fazileti İbadet, insamn Allah'a olan samimî inancının, saygı ve teslimiyetinin bir ifadesi olduğu gibi, bizzat kendi dünya ve ahiret saadetinin bir şartı, ruhî olgunluğa ulaşmasının bir vesilesidir. Hz. Peygamber'in «Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz. »[205] anlamındaki hadisinden, orucun, bedenî sıhhate olduğu kadar, ruhî sıhhate de yararlı olduğunu anlamamız mümkündür. Şüphesiz ki müslü-manlar, bedene ve ruha faydalı olduğu için değil, Allah'a olan kulluk borçlarım yerine getirmek için ibadet ederler. Fakat insan, namaz, oruç, hac, zekat, kurban, dua, tövbe, istiğfar, tevekkül gibi bedenî, malî ve kalbî ibadetleri ifa etmekle, Allah'a olan kulluk borçlarını yerine getirmenin yanında, ruhunu ibadet neş'esiyle doyurmuş; kendi insani iradesini, eksiksiz iyi olan Mutlak Irâde'nin hizmetine sunmuş; böylece başka insanlara ve genel olarak kötülüğe kul olmaktan kurtulmuş olur. [206] D) Ahlâk Fazileti «Sizin en hayırlınız, ahlâkı en güzel olanlarmızdır.»[207] «Mü'minlerin, imanı en mükemmel olanları, ahlâkı en güzel olanlarıdır.»[208] «İçinizden en çok sevdiklerim, ahlâkı en güzel olanlarınızda.»[209] Bu birkaç hadis dahi gösteriyor ki, islâm inancına göre ahlâk, gerçek mü'min ve müslüman olmanın şartlarından, insanlık şeref ve haysiyetinin alametlerindendir. Kur'ân, kötülük yapanlar için 30'a yakın ayette «nefislerine (yani kendi manevi şahsiyetlerine) zulmedenler» ifadesini kullanmıştır. Çünkü «Kötülük yapan, bunu bizzat kendi aleyhine yapmış olur.»[210] Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Dikkat ediniz; insanın vücudunda bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün vücut iyi olur; o bozulursa bütün beden bozulur. îşte bu, kalbdir.»[211] Maddi manada anlaşıldığında dahi tamamıyla doğru olduğunu bildiğimiz bu hadisin asıl anlatmak istediği şudur: Eğer in-san,sıhhatli bir manevî hayata sahip olmayı istiyorsa —ki, gerçek insanlık sadece bu hayattadır—, her şeyden Önce kalbini yani gönül evini temizleyip iyileştirmelidir. Bu da ancak iyi olmak, iyilik yapmak, iyi huylar kazanmak, ruhunu faziletlerle donatmak ve fena duygu ve düşüncelerden arındırmakla mümkün olur. iyi niyet, sevgi, şefkat ve merhamet, sabır, şükür, kanaat, tevazu, müsamaha dürüstlük, iffet, haya, yiğitlik, cömertlik, fedakarlık gibi ahlâkî hasletlerden nasibi olmayan kimselerden iyi ve yararlı davranışlar beklemek boşunadır. [212] B. AİLE AHLÂKI 1. Aile Kurmayı Zorunlu Kılan Sebepler Aile kurumunun başta gelen gayesi sıhhatli nesiller yetiştirmek suretiyle, insan soyunun devamına katkıda bulunmaktır. Bu hususu Kur'an-ı Kerim şöyle ifade eder: «Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar yaratan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden isteklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz ki Allah, üzerinizde gözetleyicidir.»[213] Hz. Peygamber (s.a.v.) de «Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin! Zira ben, diğer ümmetler karşısında sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.»[214] buyurmak suretiyle, neslin devamı için evlenmek gerektiğine dikkat çekmiştir. îslâm Dininin bir yandan zinaya kesin bir tavırla yasaklarken, diğer yandan evlenmeye teşvik etmesinin sebebi budur. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.), gençlere şu tavsiyede bulunmuştu: «Gençler! Evlilik külfetlerinin altından kalkabileceğine güvenenleriniz evlensin. Çünkü evlilik, gözü ve cinsel arzuları zinadan korur. Aksi halde (zinadan korunmak için) oruç tutunuz.»[215] 3- İnsanlar, bedenî ve ruhî bakımdan sıhhatlerini yeterince koruyabilmeleri; dini ve dünyevî görevlerini rahatlıkla yerine getirebilmeleri için huzurlu bir ortama muhtaçtırlar ki, bu ortam da aile yuvasından başka bir şey olamaz. Ailenin bu fonksiyonu Kur'ân-ı Kerim1 de şöyle ifade edilmiştir: «Allah'ın ayetlerinden biri de, kendileri ile kaynaşmanız ve huzura erişmeniz için, kendi nefislerinizden size eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet sağlamasıdır.»[216] Hz. Peygamber, «yüzüne baktığı zaman içini mutlulukla dolduracak bir eş»e sahip olmayı, erkek için en değerli nimetlerden biri saymıştır.[217] 2. Ailede Haklar Ve Sorumluluklar Berat kandilinde namaz kılmak için dahi Hz. Aişe'den izin isteme inceliğini gösteren Hz. Muhammed (s.a.v.), ailenin haklarım ihmal etmek pahasına, nafile namaz kılmaya, oruç tutmaya vb. ibadetler yapmaya bile izin vermemiştir. Onun, her seviyedeki insanın sorumluluklarına işaret eden ünlü bir hadisinin, konumuzla ilgili kısmı şöyledir: «Ailede erkek bir yöneticidir ve yönetimindekilerden sorumludur; kadın da kocasının evinde bir yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur.»[218] A) Eşler Arasında Haklar Ve Sorumluluklar İslâm ahlâkı, -hayatın diğer sahalarında olduğu gibi- aile kurumunda da başıbozukluğu kabul etmez. Bu sebeple, bir insan cemiyeti olması itibariyle, aile içinde de bir düzenin hakim olması gerekir ki, bu da, ailede bir otoritenin bulunması ile sağlanır. İslâm bu yetki ve sorumluluğu belli şartlar dahilinde erkeğe vermiştir. Kur'ân-ı Kerim'de bu hususu tasrih eden ayetin anlamı şöyledir: «Allah'ın, insanlardan bir kısmını diğerlerinden üstün kılması sebebiyle ve erkekler mallarından kadınlara harcama yaptıkları için, erkekler kadınların yöneticisi ve kor uy uçuşudur. Bu yüzden, iyi kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini korumasına karşılık, gizliyi (iffet ve namusu) korurlar.»[219] Bu durumda, aile düzeninin, huzur ve saadetinin sağlanması için, her otorite sahibine olduğu gibi, aile reisine de saygılı olmak, kadının başta gelen ailevî sorumluluğudur. Bu sebepledir ki, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: «Kadın, kocasının hakkına riayet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz.»[220] «Kocasını memnun bırakmış olarak ölen bir kadın cennete gider.»[221] Kadının, kocasına göstermesi gerken saygıyı daha sarih olarak ifade eden bir hadisin anlamı da şöyledir: «Eğer insanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim.»[222] B) Ebeveyn İle Çocuklar Arasında Haklar Ve Sorumluluklar 1. Ebeveynin Çocuklarına Karşı Vazifeleri aa) Çocuğun maddî ihtiyaçlarının karşılanması: Çocukların beslenme, barınma giyim-kuşam ve tedavi gibi maddî ihtiyaçlarının karşılanması, ailenin başta gelen sorumluluğudur. Hz. Muhammed (s.a.v.), kişinin, hayır yolunda harcadıklarının en sevaplı olanının, aile ferdi erinin geçimi için sarfettikleri olduğunu belirtmiş, başka bir hadisinde «İnsanın, bakmakla yükümlü olduğu aile ferdlerinin sefil bırakması, kendisine günah olarak yeter!»[223] buyurmuştur. bb) Çocuğa sevgi ve şefkat gösterilmesi: Hz. Peygamber, torunlarını sevdiği bir sırada, bir arabm, on çocuğu olduğunu, fakat bunlardan hiçbirini sevip öpmediğini belirtmesi üzerine, Resûlullah'ın «Allah senin kalbinden merhameti çekip almışsa ben ne yapabilirim!»[224] buyurması, islâm'da çocuk sevgisine verilen önemin diğer bir ifadesidir. cc) Çocuğun eğitimi: Çocukların dinî, ahlâkî, ilmî ve meslekî bakımdan eğitilip öğretilmesi, ebeveynin en önemli ve en zor görevidir. Çocuğun aileden edindiği bilgiler ve intibalar, onun istikbaldeki dinî, ahlâkî, ictinfaî ve meslekî şahsiyetinin teşükkülünde önemli ölçüde etkili olacaktır. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.v.) «Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz.» [225]buyurmuştur. Büyükler çocukları büyük yerine koymayıp, aksine, kendileri onların seviyesine inmeli; onların eğitimi sırasında çocuk olduklarını daima gözönünde tutmalılardır. Nitekim Hz.Muhammed (s.a.v.) «Çocuğu olan, onunla çocuklaşsın» [226]buyurmuştur. Ö, çocuklarla şakalaşır, onların oyunlarına katılır, oyunlarını bozmamak için özel bir itina gösterir, bazen bunun için sıkıntılara bile katlanmaktan zevk duyardı.[227] 2. Çocukların Ebeveyne Karşı Vazifeleri Kur'ân ve Sünnet başta olmak üzere, bütün îslâmî kaynaklar, insanın ebeveynine karşı vazifelerine, yaratılmışlara karşı olan diğer bütün vazifelerin en başında yer vermişlerdir. Kur'ân-ı Ke-rim'in şu kesin emri bunun en açık delilidir: «Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmeyin; ana-babanıza iyilik yapın, diye emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırlarsa, kendilerine "öf deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle; onlara merhametle tevazu kanatlarını ger ve de ki: Rabbim! Nasıl ki onlar beni küçükken terbiye edip yetiştir dilerse, sen de onlara merhamet et!»[228] Hz. Peygamber, üç defa tekrar ederek, yanındakilere: «—Size, büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?» diye sordu. «— Buyur, yâ Resûlallah! dediler. «—Allah'a şirk koşmak ve ana-babaya asî olmak...» buyurdu.[229] Hz. Peygamber (s.a.v.) —bedduadan hoşlanmamasına rağmen— şöyle buyurdu: «Sürünsün o kimse! Sürünsün o kimse! Sürünsün o kimse ki, ebeveyninin sağlığına yetişir de (onları memnun etmemiş olmak yüzünden) cennete giremez!»[230] [195] Muhammed, 47/12. [196] Bakara, 2/195. [197] Buhari,Savm,55. [198] Müslim, Kader, 34. [199] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/1213-124. [200] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/124. [201] EbuDavud,Ilm,l. [202] Tirmizî,llm,19. [203] Zümer, 39/9. [204] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/124-125. [205] lbnHanbel,I,318. [206] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/125. [207] Buharî,Edeb,39. [208] Ebû Dâvud, Sünnet, 14. [209] Buharî, Fadaüu's-Sahabe, 27. [210] Fussılet, 41/46. [211] Buharı, İmân, 39. [212] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/125-126. [213] Nisa, 4/1. [214] îbnMâce, Nikâh, 1. [215] Buharî, Savm, 10. [216] Rûm, 30/21. [217] Ebû Davud, Zekât, 32. Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/127-128. [218] Buharı, Ahkâm, 1; îmâre, 20. Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/128. [219] Nisa, 4/34. [220] îbnMâce, Nikâh, 4. [221] Gösyer. [222] Ebû Davud, Nikâh, 40. Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/128-129. [223] Ebû Davud, Zekâ, 45. [224] Müslim, Fadâil, 64. [225] Et-Tâc, V, 8. [226] Hadisin kaynağı için bkz. Doç. Dr. İbrahim Canan, İslam'da Çocuk Terbiyesi, s. 96. [227] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/129-130. [228] îsrâ, 17/23-24. [229] Buharı, Edeb, 6. [230] Müslim, Birr, 8. Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/130-131. Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Ekvan üzerinde 30 Eylül 2010, 19:35:58 ALLAH RAZI OLSUN.Et tekraru ahsen oldu.RABBİM hizmetinizi daim etsın insaallah.
Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Ceren üzerinde 30 Kasım 2016, 22:37:54 Esselamu aleykum.Rabbim bizleri peygamber efendimizin ahlaki ile kur an ahlaki ile yasayan ve kurtulusa eren kullardan eylesin inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...
Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 16 Ağustos 2019, 13:33:35 Paylaşım için Allah razı olsun..
Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Ceren üzerinde 16 Ağustos 2019, 16:28:48 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri islam yolun da hakkiyla rahmete merhamete erisen kullardan eylesin inşallah. ...
Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı saadette amelî ahlâk Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Ağustos 2019, 12:36:42 Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
|