> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Ahlakî sorumluluk
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahlakî sorumluluk  (Okunma Sayısı 16716 defa)
30 Eylül 2010, 18:38:02
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Eylül 2010, 18:38:02 »



B. AHLÂKÎ SORUMLULUK


1. Ahlâkta Sorumluluğun Önemi
 

Her ahlâk kanunu bizi bir vazife ile mükellef kılar. Ancak, bir mükellefin bu vazifeden dolayı sorumlu tutulmaması halinde, ahlâk kanunu bütün gücünü ve önemini kaybeder. Ayrıca, insana, vazifesini yerine getirdiğinden dolayı verilecek mükafat, veya va­zifeyi ihmal etmekten dolayı terettüp edecek ceza ile bunların öl­çüsünün tesbiti, yani kısaca adalet de ancak sorumluluk safhasın­dan sonra gerçekleşecektir. Bu yüzden, ehliyet şartlarını taşıyan her insanın, ahlâka konu olan işlerden, hatta gizli niyet ve mak­satlarından dolayı sorumlu tutulması hem aklen hem de dinen ge­reklidir. Gerçekten, insan aklı, sorumluluğa yer vermeyen bir ahlâk anlayışım reddetmiş, her devirdeki ve her seviyedeki insan toplulukları,ahlâkî ve içtimaî disiplinin yolunu daima sorumlu­lukta aramışlardır. Aynı şekilde, diğer bütün ilâhî dinler gibi îslâm Dini dahi, —peygamberler de dahil olmak üzere— bütün in­sanların sorumluluğa tabi olduklarım belirtmiştir.[110]

insanın bir vazife varlığı olması, aynı zamanda bir sorumlu­luk varlığı olduğu sonucunu doğurur. Kur'ân-ı Kerim bu hususu şöyle ifade eder:

«Siz, boş yere yaratıldığınızı ve bizim huzurumuza dönmeye­ceğinizi mi sandınız?»[111] «insanlar, imtihana çekilmeden iman et­tik, demekle bırakılacaklarını mı sandılar?»[112]

Dünyada yegâne sorumlu varlık insandır. Çünkü yalnız o, bir şahsiyettir. Öteki varlıklar, Allah'ın kendilerine çizmiş olduğu bir tek ve alternatifsiz yolda yürümek zorunda oldukları için müsta­kil birer şahsiyet sayılmazlar; bu yüzden de yaşamak zorunda ol­dukları hayattan dolayı sorumlu tutulmazlar. Bu sebeple biz, hay­van hareketlerinde ahlâkî manada bir «değer» aramayız. Buna karşılık insan, kendine has inancı, değer hükümleri ve yaşama tarzı ile bir şahsiyettir. Bu sayede o, ahlâkî emirlerin muhatabı olur; kendisinden, doğru yolu seçmesi istenir ve bundan sorumlu tutulur. Nitekim, Kur'ân-ı Kerim1 de En'âm sûresinin 151. ve 152. ayetlerinde, insanlara bazı dinî ahlâkî vazifeler bildirildikten sonra şöyle buyurulur: «îşte bu, benim doğru yolumdur; ona uyun, (başka) yollara uymayın. Zira o yol sizi Allah'ın yolundan ayırır, îşte, kötülükten sakınmanız için Allah size bunları emretti.»

Sorumluluk şuuru, insanı, tamamıyle başıboş olan hayvanı hayattan kurtaran ve onu kendi duygu ve temayüllerine hakim ve hür kılan bir şuur olması itibariyle insana tabiatüstü bir değer ka­tar. Çünkü insan, ancak sorumluluk şuuru ile, adî tabiatın üzeri­ne yükselir ve ahlâkî bakımdan teiniz ve nezih bir hayat yaşamak suretiyle "mükerrem varlık" mertebesine ulaşır. [113]

 

2. Sorumluluğun Çeşitleri
 

İnsanın, aşağıdaki şekilde üç türlü sorumluluğu ortaya çık­maktadır: [114]

 

A) Vicdanî (Ahlâkî) Sorumluluk:
 

İnsan, akıllı ve şuurlu bir varlıktır. O, yalnız başkalarının tu­tum ve davranışlarını değerlendirmekle kalmaz; aynı zamanda kendi hareketleri, duyguları, kasıt ve niyetleri üzerinde de düşü­nüp taşımr, hükümlere varır. Şu halde herbirimizin kalbinde bir hakim vardır. Adına "vicdan" dediğimiz bu hakimin bizi yargıladı­ğını, birnevi sorguya çektiğini, iyiliklerimizi onayladığım ve kötü­lüklerimizi kınadığını bilir; bu yüzden iyiliklerimizin sevinç ve mutluluğu, kötülüklerimizin elem ve pişmanlığını hissederiz. Ba­zı menfi sebeplerle fıtratı bozulmamış her insan, kendi ruhunda böyle bir hakimin kendisini sorumlu tuttuğundan emindir, islâm ahlâkı, kalbimizdeki bu hakimin basiretine önem verir. Hz. Muhammed (s.a.v.), «Müftüler, sana fetva verseler de, sen yine vicdanına danış.»[115] buyurur. Ahlâkî şuurun canlı ve faal olduğu insanı, kanunların sorumluluğundan kurtulmuş olması asla ra­hatlatmaz. O, eğer gerçekten suçlu ise, vicdanının sorumluluğu altında ezilir, küçülür. Bunun için, «Kötülük insanın içine sıkıntı verir.»[116] buyuran îslâm Peygamberi, başka bir hadisinde; «Kötü­lük yapmış olman seni üzüyorsa, artık sen mü'minsin. »[117] buyura­rak vicdanî hassasiyeti imanın bir ifadesi kabul etmiştir. [118]

 

B) İçtimaî Sorumluluk
 

İslâm in asıl kaynakları olan Kitap ve Sünnet,toplumdan ve onun içinde yaşamanın doğurabileceği güçlüklerden kaçmak yeri­ne, topluma katılmayı ve gerektiğinde, olanca gücü ile insanların iyiliği, kurtuluşu ve gerçek saadeti için çalışmayı emretmektedir, islâm ahlâkı açısından insanın yaşayışı, başka insanlardan kopuk, bağımsız ve ferdî değildir. Hatta bir kişinin hayatı, başta sona, kendisinden başlayıp kendisinde biten bir olay değildir. Çünkü -ilâhî takdir gereğince- her birimizin fiil ve davranışları, çok zaman bizi aşan sebeplere dayandığı gibi, bizi aşan sonuçlar doğurur, işte hayatın bu iç-içeliği, her bir insan için yekdiğerleri­ne karşı birçok haklar ve sorumluluklar getirir. Bu durum, bir yandan, ferdi cemiyet karşısında sorumlu duruma getirirken, diğer yandan da, içtimaî yapının çeşitli kademelerine, insanların iyliği uğruna çaba sarfetme, iyiliğin hakim olması ve kötülüğün önlenmesi idealine hizmet etme sorumluluğu yükler.

Böylece, insanın ruhî varlığındaki hakimin, yani vicdanın ötesinde ve dışında bir de "cemiyet" denilen otorite vardır ve insan ona karşı da hesap vermek zorundadır. Bu sorumluluk, insanı da­ha ihtiyatlı olmaya, yanlış davranması halinde bunun sonuçları­na katlanmaya zorlaması ve hareketlerini gözden geçirmesini sağlaması bakımından ahlâkî hayata yardımcı olur; en azından, kötülüklerin alanen işlenmesini ve yaygınlaşmasını önler. 'Haya" faziletinin, islâm ahlâkındaki büyük önemi buradan gel­mektedir.

Ote yandan, içtimaî kurumların ve genel olarak sosyal çevrenin de ferdlere karşı sorumlulukları vardır, islâm ahlakı, içtimaî şuurun, her şeyden önce, ferdlerin bedenî ve maddî sıkıntıları karşısında canlı ve duyarlı olmasını emreder. Hz. Peygamber, bu duyarlılığı şöyle açıklamıştır: «Mü'minler, birbirini sevmekte, birbirlerine acımakta ve korumakta, bir uzvu rahatsız olduğunda diğer uzuvları da bu yüzden humma ve uygusuzluğa tutulan bir vücut gibidirler.»[119]

içtimaî şuur, ferdlerin manevî kusurları ve ahlâkî kötülükle­ri karşısında da duyarlı olmak zorundadır. Nitekim, Resûlulah (s.a.v.), zâlimin kötülüklerine engel olmayı emretmiş ve bunun,—hakikatte— zâlime karşı bir yardım ve kardeşlik görevi olduğunu belirtmişti. [120]

 

C) Dinî Sorumluluk
 

Dinî sorumluluk, insanın inanma ihtiyacından doğar ve adalet idealinin gerçekleşmesi yolunda vicdanî ve içtimaî sorum­luluğun eksiğini tamamlar.

Çok çeşitli ve karmaşık olan beşerî ilişkilerde, ahlâk yolunun engelleri olan diğer pek çok olumsuz duygular karşısında bulunan vicdan, iman desteğinden yoksun olunca, yalnız ve etkisiz kalır. Bu sebeple islâm Dini, insanın, kalbini ve manevî hayatım, ancak iman sayesinde selamete yöneltebileceğini kabul eder.[121] Buna karşılık, Allah, inkarcıların kalblerini mühürler ve artık onlar, nefislerinin kötü arzularına uyarlar; işleri güçleri hep aşırılık olur.[122]

islâm ahlâkı, insanın hürriyetini, her şeyden önce, dinî so­rumluluk ile sınırlamak suretiyle, ona, bir vaziler varlığı olduğu şuurunu kazandırmak ister. Buna göre, insan, başı boş bırakılma­mıştır; muhakkak surette Allah'ın huzuruna dönüp, yaptıkları­nın hesabını verecektir.[123]

 

3. Ahlâkî, Dinî Ve İçtimaî Sorumlulukların Birbirleri İle Alakası
 

Sorumlulukların yukarıda sunulan üç şekli, her ne kadar, ilk bakışta birbirinden farklı alanlara ait görünürse de, islâm ahlâkı, bunları birbirinden ayırmayıp iç-içe kabul eder. Şöyle ki: [124]

 

A) Dinî Ve İçtimai Sorumluluklarda Ahlâkî Şuurun Etkisi
 

Şekil bakımından, ahlâkî sorumluluk ferdin bir şuur hali, ya­ni ferde göre dahilî ve derûnî olduğu halde dinî ve içtimaî sorumlu­luklar ferde göre haricîdir. Ancak, islâm ahlâkı, sorumlulukların bu iki çeşidini dahi derûnîleştirmeyi; yani, kişinin, toplum ve Al­lah karşısında vereceği hesabın sorumluluğunu vicdanında his­setmesini ister. Nitekim, topluma saygının belirtisi olan "haya" ile Allah'a saygının ifadesi olan "takva" faziletlerinin islâm ahlâkında Önemli bir yeri vardır. Takva sahibi insan (muttaki), islâm'da, sadece ideal bir mü'min değil, aynı zamanda ideal bir ahlâkî şahsiyettir. Âl-i Imrân sûresinin 133 ve 134. ayetlerinde takva sahiplerine hazırlanan uhrevî mükafatlardan bahsedildik­ten sonra, 135. ayette şöyle buyurulmuştur: «Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında, yahut (kötülük yapmak suretiyle) kendilerine zul­mettiklerinde, hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. —Gonahları Allah'tan başka kim bağışlar!— Bir de onlar, yap­tıklarında bile bile ısrar etmezler.»

Şu halde iman, insanda kalbi ve ahlâkî bir şuur halini alma­dıkça, gerçek iman kalitesine ulaşamafc. Bir başka ayette bu hu­sus, şöyle ifade edilmiştir: «...Fakat Alfah size imanı sevdirdi ve onu kalblerine zinet kıldı; inkarcılığı, günahkarlığı ve isyanı da size çirkin gösterdi,»[125]

İslâm Dini, şüphesiz ki, her...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahlakî sorumluluk
« Posted on: 26 Nisan 2024, 07:46:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahlakî sorumluluk rüya tabiri,Ahlakî sorumluluk mekke canlı, Ahlakî sorumluluk kabe canlı yayın, Ahlakî sorumluluk Üç boyutlu kuran oku Ahlakî sorumluluk kuran ı kerim, Ahlakî sorumluluk peygamber kıssaları,Ahlakî sorumluluk ilitam ders soruları, Ahlakî sorumlulukönlisans arapça,
Logged
31 Mart 2011, 22:45:22
Burcu-7j

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 7


« Yanıtla #1 : 31 Mart 2011, 22:45:22 »

teşekkür  ederim.Ödevimde  çok  yardımcı    oldunuz.ALLAH  RAZI  OLSUN :) :)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
31 Mart 2011, 23:12:49
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #2 : 31 Mart 2011, 23:12:49 »

Amin kardeşim allah sizlerden de razı olsun..Sitemizde daimi görmek isteriz sizleri... Dua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Şubat 2014, 12:38:39
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #3 : 07 Şubat 2014, 12:38:39 »

SELAMÜNALEYKÜM;
«ALLAH si­ze, istediğiniz herşeyden verdi. O'nun nimetini saymaya kalksa­nız, saymakla başa çıkamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!»[146]
Allah sorumluluk sahibi olanları sever.Bu yüzden de sorumluluk almak ve uygulamak çok önemli bir şeydir.Sorumluluk , bir şeyi yönetmek değil.Sorumluluk içtenlikle ,en güzel şekilde işini yerine getirmektir. Paylaşım için teşekkürler..
.  :)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

29 Ekim 2014, 17:03:56
Yunus 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 593


« Yanıtla #4 : 29 Ekim 2014, 17:03:56 »

Ödevimi bu konudan yaptım allah razı olsn
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı


Sımsıcak bir yuva.Aşırı samimiyet ve doğruluk içerir!
Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes