๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ashabı Kiram => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ekim 2010, 00:47:16



Konu Başlığı: Sehl Bin Hanif
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ekim 2010, 00:47:16
92)Ashâb-ı Kirâmın okçularından: SEHL BİN HANİF


Uhud gazâsında bir ara Müslümanlar geri çekilir, dağılır gibi oldular. Bu sırada hiçbir şey düşünmeyen, sadece Peygamberimizi düşünen Sehl bin Hanîf, parçalanıp ölünceye kadar, O'nu korumaya canla başla çalıştı. Bu aşk ve heyecanla vücudunda birçok ok yarası bulunmasına rağmen, savaşa devam ediyordu.


Savaşın en şiddetli ânında Peygamberimizi bularak etrafındaki müşriklere karşı ok atmaya başladı. Hattâ müşriklerin dikkatlerini dağıtmak ve kendi üzerine çekmek için gür sesi ile ortaya çıkarak müşriklere:


- Sehl'i nişan alınız. Oklarınızı ona atınız. Belki onu bu yüzden daha kolay vurursunuz, diyerek elinde bulunan oklar bitinceye kadar onlarla savaştı.


İyi Ok Atar

Bu haliyle onu gören Peygamberimiz de buyurdu ki:


- Sehl'e ok yetiştiriniz. Çünkü o, Sehl'dir, rahat, iyi ok atar.

Ve o gün Sehl müşriklerden birçoğunu öldürdü.


Sehl bin Hanîf, Hendek gazâsı hazırlıklarında ve hendek kazmada hiç durmadan akıllara durgunluk veren gayretle çalıştı. Bu gazâda müşriklere çok ok atmış, Peygamberimizin sevgisini daha çok kazanmıştı. Hendek savaşından hemen sonra Beni Kureyza gazâsına katılarak onların üzerlerine yürüdü. Burada da büyük kahramanlıklar gösterdi. Daha sonra hicretin altıncı yılında yapılan Hayber gazâsına katıldı.

Hicretin sekizinci yılında yapılan Mekke fethine katılarak, hemen bunun ardından Huneyn gazâsına iştirak etmiştir.

Hicretin dokuzuncu yılında, Peygamberimiz Tebük savaşı hazırlığına başlayınca, bütün Ashâbı yardıma çağırdı. Peygamberimizin teşviklerinin sonunda bilhassa zengin olanlar çok miktarda yardım ettiler. Bu hâli gören Sehl bin Hanîf çok duygulandı. Fakir olduğu ve Peygamberimizin bu yardım davetine katılamadığı için çok üzüldü. Hemen eve gidip çocuklarının ihtiyaçları için ayırmış olduğu iki ölçek hurmayı getirerek Peygamberimize teslim etti ve dedi ki:


-Ey Allahü teâlânın Resûlü! Bundan başka evde yiyecek hiçbir şeyimiz yoktur. Bu benim ve kızımın yardımlarıdır. Kabûl buyurunuz ve bize bereketle duâ ediniz.


Peygamberimiz Sehl bin Hanîf'in getirdiği hurmaları bizzat kendi mübârek elleriyle diğer hurmaların üzerine koyup bereketle duâ etti.


Bu hâli gören, İslâmiyet’i kalben kabûl etmeyen münâfıklar, "Allahü Teâlânın Sehl bin Hanîf'in iki ölçek hurmasına ihtiyacı yoktur" diyerek onun bu istek ve arzûsunu ayıplayarak kınamışlardı. Hattâ Sehl bin Hanîf'in Allahü teâlâya ve Peygamberimize karşı olan samimî duygu içerisindeki davranışını hafife alarak, Medîne şehrinin sokaklarında alay konusu ettiler. Sokakta onu gördükleri zaman ona bakarak güldüler.


Maskaraya Çevirmiştir

Münâfıkların bu davranışları üzerine; Allahü teâlâ, Kur'ân-ı Kerîmin Tevbe sûresinin 79. âyet-i kerîmesini indirdi. Burada buyuruldu ki:


اَلَّذينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعينَ مِنَ الْمُؤْمِنينَ فِى الصَّدَقَاتِ وَالَّذينَ لَا يَجِدُونَ اِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ سَخِرَ اللّهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَليمٌ


“Sadaka husûsunda bağışlarda bulunan mü'minlerle, bir türlü gücünün yettiğinden başkasını bulamayan fakirlerle başka türlü eğlenenler yok mu? Allahü teâlâ onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için pek acıklı bir azâb vardır.”[680]


Allahü Teâlâ bu âyet-i kerîme ile Sehl bin Hanîf ve diğer Ashâb-ı Kirâmın samimî hareketlerini övdü. Münâfıkları ise susturdu.


Sehl bin Hanîf, dört halîfe döneminde çeşitli yerlerde vâlilik yapmıştır. En son Hz. Ali, onu Fars vilâyetinin genel vâliliğine tayin etti. Burada da ahlâk ve fazîleti ile İslâmiyet’e çok hizmetleri oldu. Kûfe'de 659'da vefât etti. Oraya defnedildi.