๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fıkhus Sahabe => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 05 Mayıs 2011, 15:53:45



Konu Başlığı: Hz. Hamza
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 05 Mayıs 2011, 15:53:45
Hz. Hamza (R.Anh)


Hz. Peygamber'in amcası, şehidlerin efendisi. Künyesi; Ebn Ya'la veya Ebû Ammâre; Lakabı; Esedullah (Allah'ın Aslanı)dır. Babası Abdulmuttalib, annesi Hâle'dir. Hz. Hamza, Peygamberimizin amca­larının en küçüğüdür. Doğumundan bir kaç gün sonra, Peygamberimizi emziren Ebû Lebeb'in cariyesi Süveybe daha önceleri Hz. Hamza'yı da emzirmiş olduğundan, Hamza Peygamberimizin süt kardeşi idi.

Hz. Hamza, orta boylu, güçlü kuvvetli, heybetli, onurlu bir sahabedir. Hz. Hamza (R.a) iyi bir avcı, keskin nişancı, Kureyş'in en şereflilerindendir. Mazlumlara yardım etmeyi seven cesur bir savaşçıydı. Av dönüşü evine gitmeden Kabe'yi tavaf edecek kadar kutsal kabul ettiği değerlere saygılı, karşılaştığı şahıslara selâm verip sohbet etmesini seven mürüvvetli bir insandı. Onun gençlik dönemine ait bilgilerimiz yok denecek kadar azdır.[111] Peygamberimiz yakın­larına İslâm'ı tebliğ etmiş olmasına rağmen, Hz. Hamza henüz müslüman olmamıştı. Ebû Cehil'in Peygamberimize yaptığı bir hakaret sonucunda müslüman olmuştur. Peygamberimiz bir gün Safa tepesinde iken Ebû Cehil ve arkadaşları onun yanma gelirler. Ebû Cehil Peygamberimize hakaret eder. Abdullah b. Cüdâ'nın cariyesi bu olayı seyredir av dönüşü Kabe'ye uğramayı âdet edinen Hz. Hamza'ya anlatır. Hz. Hamza, eve gitmeden Ebû Cehil'in yanına uğrayarak elindeki yayı Ebû Cehil'in kafasına çalar, başını yaralar ve hakaret eder. Bir gün sonra da Allah Rasûlünün yanına giderek (Bi'set'ten iki yıl sonra) müslüman olur.

Hz. Hamza'nın müslüman olması Peygamberimizi çok sevindirmiştir. Onun İslâm'a girmesiyle müslümanlar güçlendi. Müşrikler rahatsız oldu­lar. Mekke müşrikleri, hicretten sonra da rahat durmadılar. Peygam­berimizin ve müslümanların Medine'den çıkarılması için Abdullah b. Ub Hazreç ve Evs kabilesi müşrikleriyle ilişki   kurdular.

Müslümanların hac yollarını da kapadılar. Müşriklerin gözlerini korkutmak, Şam ticaret yollarını keserek onları sıkıntıya düşürmek gerekiyordu. Peygamberimiz bu amaçla Hz. Hamza'yı Sifu'l-Bahr'a gönderdi.

Otuz kişilik bir kuvvetle Hz. Hamza belirtilen yere vardı. Müşriklerin kervanı Sifu'l-Bahra gelmişti. Kervanda Ebû Cehil de bulunuyordu. Üçyüz kişilik bir kuvvetleri vardı. Hz. Hamza, müşriklerle çarpışmak istiyordu. Yanında bulunan müslümanlar da aynı duyguyu yaşıyorlardı. Henüz müşrik olan Mecdi b. Amr b. Cühenî bu iki grubun arasına girdi. Hem müslümanlarla hem de müşriklerle görüştü. Sonunda iki tarafı çarpışmaktan vazgeçirdi.

Bundan Sonra Hz. Hamza'yı Bedir savaşında görüyoruz. Bedir savaşında Utbe, Velid, Şeybe meydana çıktılar. Çarpışmak için er diledil­er. Hz. Hamza, Şeybe ile çarpıştı. Bir hamlede Şeybe'yi öldürdü. Daha sonra Utbe'yi ve Tuayma b. Adiyy'i öldürdü. Hz. Hamza, Bedir savaşında kahramanca savaştı. Allah ve Rasûlünün hoşnutluğunu kazandı. Bedir savaşında Hz. Hamza (R.a)'nın etkinliği ileri boyutlara ulaştı ve müşrik­lere karşı amansız bir savaş verdi.

Hârisû't-Temîmî, Hz. Hamza'nın Bedir'deki durumunu anlatan bir rivayetinde şöyle diyor: "Hamza b. Apdülmuttalib (R.a)'in, Bedir savaşında üzerinde, deve kuşu olan kim" diye sordu. "Hamza b. Abdulmuttalib" diye cevap verildi. O müşrik: "Ne yaptıysa O bize yaptı" diye mırıldandı.[112]

Hz. Hamza (R.a.), Bedir Savaşını müteakib Kaynukaoğulları gazve­sine katıldı. Peygamber Medine'ye geldiğinde Yahudilerle anlaşma yap­mıştı. Yahudiler, Bedir savaşım müslümanların kazanmasını hazm­edemediler. "Siz savaşın ne demek olduğunu bilmeyen adamlarla çarpıştınız" dediler. Savaş için fırsat kollamaya başladılar.

Kaynuka gazvesi 'nin genel sebebi bir kadına karşı yapılan terbiyesiz­liktir. Kadıncağız bazı eşyalarını Kaynuka pazarında sattıktan sonra bir kuyumcuya giriyor. Yahudi koyumcu, müslüman kadının eteğinin alt kıs­mını üst kısmına bir dikenle iğneliyor. Kadıncağız ayağa kalktığında üzeri açılıyor. Utanıyor, sıkılıyor, feryat ediyor, çevresinden yardım istiyor. Kadının yardımına koşan müslümanlar Yahudiyi öldürüyor. Yahudiler de müslümanın başına üşüşüyorlar ve onu şehid ediyorlar. Öldürülen müslümanın akrabaları Peygamberimizden yardım istiyorlar. Bunun üzerine Peygamberimiz Yahudilerden antlaşmanın yenilenmesini istedi. Yahudi­ler Peygamberimizin bu isteğini reddettiler. Bu olay üzerine Peygam­berimiz beyaz sancağını Hz. Hamza'nın eline verip Kaynukaoğularının üzerine gönderdi. Kaynukaoğulları Yahudileri bekledikleri yardıma kavuşamayınca teslim olmak zorunda kaldılar.

Bedir savaşı'nın acısını unutmayan Kureyşliler yeniden savaş için hazırlığa başladılar. Bir yıl önceki kervanın gelirini savaş için harcamaya karar verdiler. Savaş için değişik müşrik kabilelerden yardım isteyerek büyük bir kuvvet oluşturdular.Bu kez de Kureyş'in kadınları da katıla­caktı. Bedir Savaşı'nın bozgunla bitmesi sebebiyle müşrik kadınlar erkek­lerini suçluyorlardı. Bedir'in matemini tutarak erkekleri savaşa teşvik ediyorlardı. Cübeyr b. Mut'i'm'in Vahşi adında Habeşli bir kölesi vardı. Bu köle harbe (Habeşlilere özgü bir mızrak) atmakta oldukça maharetli idi. Hz. Hamza, Cübeyr b. Mut'im'in amcası Tuayma b. Adiyy'i Bedir savaşında öldürmüştü. Cübeyr, amcasının acısını unutmamıştı. Kölesi Vahşi ile konuştu. Hz. Hamza'yı öldürmesi şartıyla kendisini serbest bırakacağım bildirdi.

Peygamberimiz, Medine'nin içinde kalmayı, savunma savaşı yapmayı düşünüyordu. Bedir Savaşı'na katılmayanlar düşmanla yüz yüze gelmek, Medine dışında savaşmak istiyorlardı. Peygamberimiz Ashabın bu tavrı karşısında Medine dışında savaşılmasına karar verdi. Hz. Hamza'da Medine dışında savaşılmasına taraftardı. Hattâ Peygamberimize "Sana, kitabı indirmiş olan Allah'a yemine eder, and içerim ki, bu kılıcıma Medine dışında Kureyş müşrikleriyle çarpışmadıkça yemek yemeye­ceğim" demişti. Hz. Hamza Cuma günü oruçlu idi. Cumartesi müşrikler­le karşılaştığı zaman da oruçlu bulunuyordu. Peygamberimiz, sabahleyin "Rüyada, meleklerin, Hamza'yı yıkadıklarını gördüm" diye buyurdu.

Uhut bölgesine varıldı, orduya savaş düzeni verildi. Kureyş'in birinci bayraktan Talha b. Ebî Talha, Hz. Ali tarafından, ikinci bayraktarı Osman b. Ebî Talha da Hz. Hamza tarafından öldürüldü. Sancaktarların ölmesi Kureyş'i şaşkına çevirdi. Sarsıldılar, sendelediler. Halid b. Velid'in saldırıları da sonuç vermedi: Müşrikler, kaçışmaya başladılar. Hz. Hamza 'Uhud günü "Ben Allah'ın Arslanıyım" diyerek kılıç salladı. Sâfvân, Hz. Hamza'yı savaşırken görüyor, "Ben, bugüne kadar kavmini öldürmeye onun kadar hırslı bir kimse daha görmedim " buyuruyor. Uhud savaşında müşriklerin çoğunu Hz. Hamza öldürmüştür.

Kureyşliler bozguna uğrayıp kaçmaya başlayınca Peygamberimiz tarafından görevlendirilen okçular yerlerini bırakmaya başladılar. Birbirlerine "Ne duruyorsunuz? Allah, düşmanı bozguna uğrattı. Siz de, müşriklerin ordugahına giriniz. Kardeşlerinizle birlikte ganimet topla­yınız" dediler. Diğer bir kısmı bu teklife itiraz ettiler. "Siz Rasûlüllah'ın: Bizi arkamızdan koruyunuz! Sakın yerinizden ayrılmayınız! Bizim öldürüldüğümüzü görürseniz de yardımımıza koşmayınız! Ganimet topladığımızı görürseniz de, bize katılmayınız! Bizi arkamızdan koruyunuz" buyurduğunu bilmiyor musunuz?" dediler.

Okçular, komutanları Abdullah b. Cübeyr'i dinlemediler; "ganimetten nasibimizi alacağız" diyerek yerlerini terkettiler. Abdullah b. Cübeyr'in yanında çok az bir kuvvetin kaldığını gören Halid b. Velid bu fırsatı değerlendirmek istedi. Kuvvetlerini bir araya topladı, okçuların üzerine yürüdü. Abdullah b. Cübeyr, kendilerine doğru bir kuvvetin geldiğini görünce arkadaşlarına dağılmamalarını söyledi. Müslüman okçular, üzer­lerine gelen Kureyş müşriklerini ok yağmuruna tuttular. Okları bitinceye kadar kahramanca savaştılar. Abdullah b. Cübeyr, okları bitince mızrağı ile savaştı, daha sonra kılıcını kınından sıyırdı. Şehid düşünceye kadar çarpıştı. Diğerleri de aynı şekilde savaştılar. Kureyş'in süvarileri insanlığa yakışmayan bir davranışla Abdullah b. Cübeyr'in karnını deştiler, bağır­saklarını döktüler. Okçuların yerlerini bırakması, kalan kısmının şehid edilmesiyle müslümanlar gafil avlandılar. Hem arkadan, hem Önden kuşatıldılar. Müslümanlar şaşkınlıkla birbirlerine kılıç sallamaya başladılar.

Haris b. Amr kızı ile Utbe'nin kızı Hind de Hz. Hamza'yı öldürmesi için Vahşi'yi. teşvik ediyorlardı. Vahşi, açık dövüşmekten korkuyor, gizli dövüşmeyi tercih ediyordu.Vahşi, Uhud Savaşındaki durumu şöyle açık­lıyor: "Halk arasında Ali'yi aradım. Çok uyanık, girişken, çevik, çekingen ve etrafına çok bakman bir adamdı. Kendi kendime: "Benim aradığım adam bu değildir" dedim. O sırada Hamza'yı gördüm. Halkı kasıp kavuruyor, kesip biçiyordu. Fırsat kollamak için kayanın arkasına gizlendim. Bir ara Şiba'b. Ümmü Emmâr "Var mı benle çarpışacak bir yiğit' diyerek meydan okuyordu. Hamza ona: "Allah ve Rasûlüne sen misin meydan okuyan' dedi. Göz açtırmadan, bacaklarından vurdu yere serdi. Sel suları arklarına eriştiği sırada ayağı kayıp düşünce mızrağımı fırlatıp attım; böğründen vurdum." Hz. Hamza'yı Şehid eden Vahşi daha sonra bir kenara çekilir. Hind üzerindeki takılarını çıkarır Vahşi'ye verir. Hz. Hamza'nın yanına gelen Hind, onun burnunu, kulaklarını keser, cesedine işkence yapar, hatta ciğerini bile çiğneyerek parçalar.

Vahşi müslüman oluşunu anlatırken: "Mekke'nin fethinden sonra Mekke'ye gelerek Rasûl-i Ekremi gördüm. Bana dedi ki:

"Sen Vahşi misin?" Ben cevap verdim:

 "Evet"   

"Hamza'yı sen mi öldürdün?" buyurdular.

"Öyle oldu" dedim. Bunun üzerine Allah Rasûlü buyururdu­lar ki:

"Bana yüzünü göstermemen mümkün mü?" "Ben de çıkıp git­tim. Rasûlüllah'ın vefatından sonra yalancı peygamber Müseyleme ortaya çıktı. Belki bu herifi öldürürüm de günahımı öderim, diye düşündüm. Müslümanlarla birlikte Yemâme 'ye gittim ve bildiğiniz gibi Müseyleme'yi öldürdüm.[113]

Allah Rasûlünün Hz. Hamza'ya derin bir sevgisi vardı. Bu sevgiden dolayı elinde olmayarak "Vahşi"ye karşı olumsuz bir tutum içinde olmak­tan da çekiniyordu. Bu sebeple de Vahşi'yi görmek istememişti. Peygamberimiz, Hz. Hamza'nın şehit olduğunu öğrenince onun başı ucuna gelir ve dua eder. Hz. Hamza, kız kardeşi Safıyye'nin getirdiği bir hırka ile kefenlendi. Peygamberimiz, amcası Hamza'nın cenaze namazım kıldırdı. Hz. Hamza, Uhud'a defnedildi. Hz. Peygamber'den iki veya dört yaş büyük olan Hamza, öldürüldüğünde elli yedi yaşında idi. Hz. Peygamber (sav) öldürülen her şehid ile beraber Hamza'nın namazım tekrarlamış; o gün yetmiş iki defa onun cenaze namazını kıldırmıştır. Hz. Peygamber (sav)'in ilk cenaze namazı kıldığı şehidin de Hz. Hamza olduğu söylenmiştir. Hz. Hamza'nın eşi, çocukları Medine'de olmadığı için şehâdetine ağlanmamış bunu gören Hz. Peygamber "Hamza'nın niye ağlayanları yok" buyurmuştur. Bunu duyan Ensâr önce Hamza için sonra kendi şehidleri için ağlamaya başlıyorlar. Tarihçi Vâkıdî [114] benim zamanıma kadar bu adet devam etmekteydi diye naklediyor.[115]

Hz. Hamza, bir gün Peygamber Efendimize gelerek Cebrail (a.s)'ı asli yapısıyla görmek istediğini bildirdi. Peygamberimiz, Hz. Hamza'ya

"O'nu görmeye dayanabilir misin?" diye  sordu.  Hz.  Hamza,

"Evet, dayanabilirim" diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz

"Otur, öyleyse" buyurdular.

Cebrail (a.s.) müşriklerin Kabe'yi tavaf ede­cekleri zaman elbiselerini üzerine koymakta oldukları kütüğe indi. Peygamberimiz Hz. Hamza'ya "Kaldır gözünü, bak" dedi. Hz. Hamza bakıp, Cebrail'in zebercede yeşil cevhere benzeyen ayaklarını görünce bayıldı. Arkasının üzerine düştü. Bu olayı İbn Sa'd Tâbakat'ında anlat­maktadır. Hz. Hamza Peygamber (sav)'den şu hadisi rivayet etmiştir:

"Şu duayı hiç bırakmayın; "Allah'ım senin İsm-i Azamin ve rıdvan-ı ekber'in ile senden isterim."[116]

Bir ordunun başında Peygamber (sav) de bulunsa emredilene uyulmuyorsa, disipline riayet edilmiyorsa, o ordu mağlup olmaya mahkûm­dur. İşte Uhud savaşında okçuların emredilen yerde durmayıp ayrılmaları, müslümanların uhud savaşında zafersız çıkmalarına sebeb olmuştur.

Müslümanların davası, sevgi ve merhamet davasıdır. Bu davada iman söz konusu oldu mu düşmanlıklar sona erer. İslâm'da iman edene düş­manlık edilemez. Böyle olmasaydı Rasûlüllah (sav) amcası Hz. Hamza (R.a.)'i feci bir şekilde şehid eden Vahşi'yi affetmezdi. İslâm imam, sevgi ve affın başıdır. O olmadan sevgi ve af da olmaz.

Hanzala Bedir gazasında bulundu. O zaman henüz bekârdı. Bedir gazasından bir müddet sonra Abdullah bin Übey'in kızı Cemile ile nikah­landı. Ertesi gün de Uhud'da Kureyş müşrikleriyie çarpışılacaktı.

Hanzala geceyi Medine'de hanımının yanında geçirmek için Rasûlullah'tan izin istedi. Peygamberimiz de müsaade buyurdu. Hanımı Cemile ile o gece beraber kaldı. Cumartesi günü sabahleyin Uhud'a yetişmek için, telâştan gusletmeyi unutup çok acele yola çıktı.

Yola çıkacağı sırada, hanımı Cemîle, orada bulunan kavminden dört kişiyi çağırdı ve Hanzala ile evlendiklerini söyleyip, onları şâhid tuttu. Oradaki dört şâhid sordular:

"Buna ne lüzum vardı?"

Cemîle dedi ki:

"Rü'yâmda  semânın  açıldığını  ve  Hanzala  içeri  girdikten  sonra kapandığını gördüm."

Peygamberimiz Uhud'da harp için safları düzeltirken Hanzala yetişti ve Ashâb-ı Kiram arasına karıştı. Hz. Hanzala diğer sahabeler gibi can­siperane müşriklerin üzerine atıldı. Şehidlik mertebesine kavuşmak için durmadan savaştı. Daha sonra müşrikler bozuldular, dağılıp kaçmaya başladılar.

Hz. Hanzala, Ebû Süfyân'm önünü kesti. Üzerine hücum etti. Ebû Süfyân yere düştü. Korkudan ne yapacağını şaşıran Ebû Süfyân;

Ey Kureyş, ben Ebû Süfyân'ım! Hanzala beni öldürecek, yetişin, diye sesi çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Müşriklerden birçokları Ebû Süfyân'ın sesini işittikleri halde, kendi canlarının derdine düştüklerinden hiç aldırış eden olmadı. Fakat Şeddâd bin Esved, Hz. Hanzala'ya arkadan yaklaşıp haince, sırtından mızrakladı.

Hanzala mukabele etmek istedi. Fakat imandan nasibi olmayan bu müşrik, ikinci bir darbe daha vurup, Hanzala'y1 şehid etti. Hanzala şehîd olunca, Peygamberimiz buyurdu ki:

"Ben Hanzala'yı meleklerin gökle yer arasında, gümüş bir tepsi içinde, yağmur suyu ile yıkadıklarını gördüm." Ebû Useyd Sa'îd diyor ki:

"Gidip Hanzala'ya baktım. Başından yağmur suyu akıyordu. Döndüm, bunu Resûhtllaha haber verdim. Peygamberimiz hanımına haber gön­derip bunun sebebini sordu. O da Uhud'a çıktığı zaman Hanzala'nın cünüb olduğunu bildirdi."

Hz. Hanzala Uhud'a yetişmek için çok acele edip, yetişememek korkusu kendini kapladığından, acele ile gusletmeyi unutmuştu. Bundan sonra Hanzala'mn adı Gâsil-ül-Melâike=Melekler tarafından yıkanmış kimse diye anıldı. Medine'de Ashâb-ı Kiram'in Evs kabilesinden olanlar, "Melekler tarafından yıkanan Hanzala bizdendir" diye iftihar ederler­di.

Hanzala bi'setten ya'nî Peygamber efendimizin da'vetinden önce de îmân sahibi olup, Allah’ın birliğine inanır, putlara tapmazdı. Hanîf dîninde idi. Böylece hanımının rü'yâsı hakikat olup, Uhud savaşında Hz. Hanzala şehîd oldu. Abdullah isminde bir oğullan oldu. Abdullah bin Hanzala olarak tanınan bu oğlu, Yezid zamanında şehîd edildi. [117]

Sahabenin lügatında cihad, ertelenmeyi kabul etmeyen bir ibadettir. Onlar cihada gitmemek içi mazeretler uydurmuyorlardı. Onlar için cihad bir nimetti. Sahabeler için cihada gitmek, düğün gününden daha sevim­liydi. Onlar, cihadda cennete ulaşmaya çalışıyorlardı. Cihadda cenneti aramak, bir sahabe sünnetidir. Bunun için sahabelerin izinde giden mü'minler, hep cihada sevdalı olurlar.



[111] İbnu'l-Esîr, Usdu'l Gâbe, II, 52

[112] M. Yusuf Kandehlevi, Hadislerle müslümanlık, il, 553

[113] Sahihi Buharî, V, 36, 37

[114] V. 207/223

[115] İbnü'l-Esir, Usdü'l-Gâbe, II, 5i, 55

[116] İbn Esîr, Usdü'l-Gâbe, II, 55

[117] Kitabu'l Meğazi/Vakidî, C:î, Sh: 274, Beyrut/1984
 


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Hamza
Gönderen: Kaan Han üzerinde 09 Şubat 2015, 23:10:23
Hz. Hamza yi Hz.Vahsi sehit etmistir.ve sonra iman etmistir


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Hamza
Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Aralık 2018, 15:00:19
Esselamu aleyküm Rabbim sehitlerimizin makamını artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun