> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Ashabı Kiram > Muhacir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhacir  (Okunma Sayısı 2206 defa)
09 Ekim 2010, 00:45:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Ekim 2010, 00:45:37 »



5)Muhacir


Muhacirun (Muhacirler): Bir yerden başka bir yere göç etmek anlamındaki "hicret" kelimesinin ism-i faili olan muhacir kelimesinin çoğulu muhacirûn'dur. Istılahta İslâm devletini kurup tebliğin yeni bir veçhe kazanmasını sağlamak için Rasulullah (a.s) ile Mekke'den Medine'ye göç eden Sahabeler topluluğuna "Muhacirûn" denilmektedir.

 
Mekkeli müşrikler, Rasûlullah (a.s)'ın davetini etkisiz bırakmak, insanları ona tabi olmaktan yüz çevirmek için çeşitli yollar denediler. Fakat onların, İslâm'ın sesini boğmak için gösterdikleri yoğun çabalara rağmen müslümanların sayısı gün geçtikçe süratle artıyordu. Bu durum, müşriklerin iman edenlere karşı hırçınlaşarak sert tutum takınmalarına sebep oluyordu. Müşriklerin işkenceleri her geçen gün sistematik bir artış gösteriyordu. Mekke'de hayat müslümanlar için tahammül edilmez bir haI almıştı. Hangi kabileden olursa olsun müslüman olan herkes müşriklerin saldırısına uğruyordu.

 
Bunun üzerine Rasulullah (a.s), artık bunalan Müslümanlara bir ferahlık olsun diye Mekke'den ayrılmalarını söyledi. Ashab; "Nereye gidebiliriz ki, ya Rasulullah?" diyerek, çaresizliklerini bildirdiler. Çünkü onlar, kendilerinin emniyette olabilecekleri bir yer bilmiyorlardı. Rasulullah onlara, Habeşistan'ı, işaret ederek; "İşte oraya gidin" dedi.[43]
 

Ancak Habeşistan'a hicret, mevcut problemin çözümünü sağlamıyordu. Bu, Müslümanlar için belirli bir süreye kadar ferahlık sağlamak gayesine yönelikti. Habeşistan'daki muhacirler, burada hüküm sürmekte olan Necaşî'den iyi bir kabul görmüşlerdi. Tarihi ıstılahta "muhacir" terimi, Hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethine kadar Medine'ye göç eden Müslümanlar için kullanılmakta ise de; Habeşistan'a hicret edenleri, Rasulullah (a.s)’ın; "Sizin için iki defa hicret vardır. Bunlardan biri Habeşistan'a, diğeri de Medine ye olan hicretinizdir"[44] hadisi çerçevesinde, "Muhacirler" olarak nitelemek yanlış değildir. Zaten Habeşistan'a hicret edenlerin tamamı, Medine'ye hicret emredildikten sonra buraya göç ederek ikinci defa hicret etmişlerdi. Habeşistan muhacirlerinin sayısı yüz otuz kişi kadardır.[45]


Muhacirler mallarını, yakınlarını, yaşadıkları toprakları, Allah için terk ederken, gittikleri yabancı ülkede yabancılıklarından dolayı çektikleri zorluklar, mahrumiyetler yanında, müşriklerin onları yok etmek için gösterdiği faaliyetler de son bulmuyordu. Nitekim müşrikler, Habeşistan'a giden muhacirleri Mekke'den çıktıktan sonra Kızıldeniz sahillerine kadar izlemişler; ancak, gemilerle denize açıldıklarından dolayı onlara yetişememişlerdi. Onları geri getirmek, en azından oradaki rahatlarını yok etmek için müşrikler, Necaşî nezdinde diplomatik faaliyetlere giriştiler. Fakat onların bütün çabaları boşa gitti.



Necaşî'yi ikna edip, Müslümanları onun ülkesinden çıkartmaya muvaffak olamamaları, Mekkeli müşrikleri öfkeden kudurtmuştu. Bundan dolayıdır ki, Mekke'de kalan müslümanlar ve Rasulullah'ın ailesi olan Haşimoğullarının boykot edilmesi kararını vererek, baskılarını en uç noktaya götürdüler. Artık Mekke'de inananların hiç bir şeyi güvencede değildi. Daha sonra Rasûlullah (a.s)'ı her durumda müdafaa eden amcası Ebu Talib vefat edince Haşimoğullarının başına geçen Ebu Leheb, Rasulullah (a.s)'ı toplum dışı ilan ederek Mekke'de yaşamasını büsbütün güçleştirmişti.

 
Gelişen bu olaylar Rasulullah (a.s)'ı, davetini insanlara daha rahat ulaştırabileceği bir sığınak aramaya yöneltti. Rasulullah ilk önce Taif'e gitmiş ancak, olumlu bir sonuç alamamıştı. Bu maksatla o, bu sefer cahilî geleneklere göre haccetmek için Mekke'ye gelen yabancılara İslam'ı tebliğ ediyor ve onlardan kendisine sahip çıkmalarını istiyordu. Ancak herkes tarafından reddedilen Resulullah (a.s)'ı sonunda Akabe mevkiinde on altıncı heyet olarak başvurduğu altı kişilik grup dinlemiş ve davetini kabul ederek iman etmişlerdi. Bunlar, Medine'de sürekli savaş halinde olan iki düşman kabileden biri, olan Hazrec'e mensuptular. Bu kişiler Medine'ye döndüklerinde hemen İslami tebliğe başlamışlar ve kısa zamanda çok kişinin ihtida etmesini sağlamışlardı. Daha sonra yapılan Akabe bey'atlarının peşinden Rasulullah'a Medine'ye gitmesi emredildi.[46]
 

Rasulullah (a.s) ilk önce, Mekke'de bulunan bütün müslümanlara Medine'ye gitmeleri için izin verdi. Müslümanlar, küçük kafileler halinde Mekke'den yola çıkmaya başladılar. Kısa zamanda, Mekke'de, yakınları tarafından hapsedilenlerden Rasulullah (a.s), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali'den başka kimse kalmamıştı.


Hicret eden bu muhacirler, yanlarında götürebildikleri dışında menkul, gayri menkul bütün mal varlıklarını terk edip gidiyorlardı. Müşrikler, Muhacirlerin terk ettikleri bu mallara hemen el koydular. Müslümanların mal kaybı gerçekten çok büyüktü. Ancak onların gözü ne mal görüyordu, ne de dünyaya ait herhangi bir çıkarın peşinde idiler. Onlar, Allah yolunda her şeylerini feda etmeye hazırdılar ve kendilerinden istendiğinden de bunu yerine getirmek için bir an bile tereddüt göstermiyorlardı.

 
Ashabdan Suhayb er-Rûmî, Mekke'ye dışardan gelip yerleşmiş bir kimse idi. Hicret için yola çıktığında, Mekkeli müşrikler onu engellemiş ve ona şöyle demişlerdi: "Sen bizim aramıza bir dilenci gibi geldin, bizim mallarımızla zengin oldun. Şimdi bu mallarla çıkıp gideceksin öylemi! Bu asla olmaz". Suhayb onlara; "Bütün mallarımı size bıraksam da mı izin vermezsiniz?" dediğinde onlar, buna ses çıkarmamışlardı. Daha sonra nazil olan;


وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْرى نَفْسَهُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُ رَؤُفٌ بِالْعِبَادِ


"İşte o topluluk içinden çıkan biri ki Allah'ın rızasını kazanmak üzere kendi kendisini satın almıştır..."[47] âyetin bahsettiği kişinin o olduğu söylenmektedir.
 

İslâm'la ilk müşerref olan; onu Medine'ye taşıyıp, burayı bir karargah yaparak, yeryüzüne İslâmı hâkim kılmakla görevlendirilen muhacirler topluluğu bu niteliklere sahip insanlardan oluşmuştu. Rasulullah (a.s)'ın, Ebu Bekir (r.a)'le birlikte, tehlikeli bir yolculuktan sonra Medine'ye ulaşmasıyla İslâm tebliğinde yeni bir dönem başladı.


Rasulullah (a.s), Medine'ye gelişinden hemen sonra, toplumun teşkilatlandırılması işine girişti. Bunun yanında, her şeylerini terkedip buraya gelen Muhacirler gerçekten büyük sıkıntı ve yokluklar içerisinde idiler. Gerçi Ensar, kendilerine iltica eden bu insanların bir eksiklik çekmemeleri için ellerinden geleni yapıyorlardı.

 
Rasulullah (a.s), Muhacirlerin hayatlarını kolaylaştırmak ve Medine halkı ile tam bir kaynaşma sağlayarak, bütünleştirmek için hicretin ilk yılında, her bir muhaciri bir ensara kardeş yaptı. Kaynaklarda “muahât” olarak zikredilen bu olaydan sonra Ensar, sahib oldukları şeylerin yarısını kardeşi ilan edilen muhacir'e veriyordu. Ve her biri birbirinin gerçek varisi idi. Bu durum Bedir savaşından sonra sona ermiştir.[48] Ensar, bunu yaparken o kadar içten yapıyor du ki, Allah Teâlâ onların bu eşsiz fedakârlıklarını Kur'ân-ı Kerim de:

 
وَالَّذينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْايمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فى صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّا اُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه فَاُولئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
 


"Daha önceden Medine yi yurt edinip imanı kalplerine yerleştiren, hicret edip kendilerine gelen mü'minleri severler. Onlara verilenler karşısında içlerinden hiç bir çekememezlik duymazlar. İhtiyaç içinde olsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Nefsinin cimriliğinden korunmuş kimseler. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir"[49] âyetiyle övmektedir.
 

Ancak, kendilerine kucak açan ve her şeylerini paylaşmaya gönülden rıza gösteren bu fedakâr insanlara yük olmak, Muhacirlere ağır geliyordu. Bunun içindir ki, bunlardan bazıları kendilerine karşılıksız verilen şeyleri almamışlar, diğerleri de kardeşleriyle birlikte çalışmışlar ve kazançlarını kendilerine yapılan iyilikleri karşılama düşüncesiyle kardeşleri olan Ensara iade etmek istemişlerdir.

 
Muhacirlerden bir kısmı ticaretle uğraşmayı tercih etmiştir. Abdurrahman İbn Avf (r.a) bunlardan biridir. Kendisine kardeş ilan edilen Sa'd b. Rabî, Abdurrahman'a şöyle demişti: "İşte mallarım, onların yarısını sana veriyorum. İki eşim var, birini seç, hemen boşayayım. Sen onu nikâhla". Abdurrahman İbn Avf ona şöyle karşılık vermişti: "Allah mallarını bereketli kılsın. Aile halkına da afiyet versin. Sen bana, Medine pazarını tanıt benim için yeterlidir" "İbn Avf, ticarete başlayarak kısa zamanda zengin olmuştu.”[50]
 

Dimyâtî'nin tertip etmiş olduğu Muhacirûn listesine göre, Mekke'den Rasulullah ile birlikte Medine'ye hicret edenlerin sayısı, iki yüz yirmi altıdır.[51]
 

Vahiy ile ilk muhatap olup, her türlü zorluğu göze alarak ona iman eden ve bu yüzden akıl almaz işkencelere maruz kalan ve sonra da yurtlarından çıkarılan Muhacirler, Allah tarafından layık oldukları şekilde övülmüşlerdir. Zira onlar, hiç bir dünyevî maksatları olmadığı halde, sırf Allah Teâlâ'ya serbestçe ibadet edebilmek için her şeylerini terk etmişlerdi. Bu, Hz. Ebu Bekir (r.a) ile alâkalı olarak zikredilen bir olayda, bütün çıplaklığı ile görülmektedir. Hz. Ebu Bekir (r.a), Habeşistan'a gitmek için yola çıktığı zaman, Berkul-Ğımâd denilen yerde bölgenin ileri gelenlerinden biri olan İbn ed-Dağine ile karşılaşmıştı. O, Ebu Bekir'i görünce hayretle; "Böyle nereye gidiyorsun ya Ebu Bekir"...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhacir
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:01:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhacir rüya tabiri,Muhacir mekke canlı, Muhacir kabe canlı yayın, Muhacir Üç boyutlu kuran oku Muhacir kuran ı kerim, Muhacir peygamber kıssaları,Muhacir ilitam ders soruları, Muhacirönlisans arapça,
Logged
14 Ocak 2019, 17:50:46
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 14 Ocak 2019, 17:50:46 »

Esselamu aleyküm Rabbim bizleri günümüz muhacirlerine ensar olabilmeyi biz ensarlara da onların muhacir olabilmesini nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes