Konu Başlığı: Abdullah Bin Ümm-i Mektum Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ekim 2010, 12:51:44 14) Peygamberimizin müezzinlerinden: ABDULLAH BİN ÜMM-İ MEKTÛM Abdullah bin Ümm-i Mektûm, Peygamberimizin İslâmiyet’i anlatmaya başladığı ilk zamanlarda îman ile şereflenerek Müslüman oldu. Mekke’de kâfirlerin zulüm ve eziyetlerinin dayanılmaz hâle gelmesi üzerine ve Medîneli Müslümanlara din esaslarını öğretmek için, Medîne-i Münevvereye hicret etti. Âmâ olup, sesi çok gürdü. Sabah namazında, önce Hz. Bilâl, sonra İbni Ümm-i Mektûm ezan okurdu. Kâfirlerle silahlı mücâdele başlayınca, harplere katılıp, gür sesiyle düşmanın moralini bozardı. Bâzı savaşlarda Peygamber efendimiz, onu Medîne-i Münevverede vâli olarak bırakırdı. Peygamberimizin zamanında, onüç defa Medîne’de kalıp, vâlilik ve imamlık yaptı. Resûlullah efendimiz kendisine çok iltifat edip, dâima gönlünü alırdı. Medîne’de vâlilik ve imametle vazifelendirilmesi, âmâ hâliyle sefer ve muharebelere katılmasının güç olmasındandır. Bir defasında Resûlullah efendimiz, insanlara dînimizin esaslarını anlatırken, İbni Ümm-i Mektûm yanına geldi. Peygamberimiz, meşguliyetlerinden dolayı, alâkalanmakta geç kaldılar. Daha cevap veremeden Kur’an-ı Kerim-in sekseninci sûresi olan Abese sûresinin ilk on âyet-i kerimesi indi. İlâhi emir üzerine, Peygamberimiz, daha fazla alâkalanıp, iltifatını artırdı. Hatta ona, "Merhaba! Ey Rabbimin bana hitâb ve ikâzında bulunmasına sebep olan kişi!” diye iltifat edip, yanına oturttu, hâlini, hatırını sordu. Hâne-i saadetine alıp, onunla sohbet ederdi. Bir defasında, yine Peygamber efendimizi ziyâret için evine gelmişti. Resûlullahın huzuruna girmek için müsaade istedi. O sırada, Peygamberimizin mübârek hanımları da huzurundaydı. Resûlullah efendimiz, onun eve girmesine müsaade ettikten sonra, hanımlarına, çekilmelerini emir buyurdular. Bunun üzerine hanımları, gelen kimsenin gözlerinin görmediğini bildirerek, çekilmelerinin sebebini suâl ettiler. Bunun üzerine buyurdu ki: - O görmüyorsa, siz de görmüyor değilsiniz ya! Abdullah İbni Ümm-i Mektûm, Vedâ Haccına katıldı. Peygamberimiz Vedâ Hutbesini okurken, gür sesiyle hutbeyi tekrarladı. Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinde müezzinlik, Hz. Ömer devrinde de İslâm ordusunda vazife aldı. Cemaate Gelirdi Abdullah bin Ümm-i Mektûm hazretleri, Kur’an-ı Kerimi ezbere bilenlerdendi. Kur’an-ı Kerim-in kıraatini öğretirdi. Resûlullahın buyurduklarını unutmamak için, sohbetlerinde devamlı hadis-i şerif rivâyet ederdi. Evi Mescid-i Nebeviye uzakta olmasına rağmen, dâima cemaate gelirdi. Mescide gelirken Hz. Ömer yardım ederdi. Mücâhid olup, cihâdlara dâima katılmak isterdi. Fakat gözleri görmediği için, fiilen katılamamaktan dolayı çok üzülürdü. Katıldıklarında da gür sesiyle düşmanın moralinin bozulmasına sebep olurdu. 636 senesinde yapılan Kadisiye savaşında, elinde sancak olunduğu hâlde, bir tepeye çıktı. Gür sesiyle düşmanın moralini bozdu. İbni Ümm-i Mektûm’un bu muharebede şehit olduğu veya dönüşünde vefâtı rivâyet edilir. İbni Ümm-i Mektûm (r.a) Hakkında Nazil Olan Ayetler ـ وعنه رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أيضاً قال: ]َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤمِنِينَ عَنْ بَدْر والخَارِحُونَ إلَيْهَا[. أخرجه البخارى، وهذا لفظه، والترمذى.وزاد لمَّا نَزَلَتْ غَزْوَةُ بَدْرٍ، قالَ عبْدُاللّهِ بْنُ جَحْشٍ وَابْنُ أمِّ مَكْتُومٍ: ]إنَّا أعْمَيَانِ يَا رَسُولَ اللّهِ، فَهَلْ لَنَا رُخْصَةٌ؟ فَنَزلَتْ: َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤمِنِينَ غَيْرُ أُولِى الضَرَرِ، وَفَضَّلَ اللّهُ الْمَجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً؛ فَهَؤŒءِ الْقَاعِدُونَ غَيْرُ أولِى الضَّرَرِ وَفضَّلَ اللّهُ الْمَجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أجْراً عَظِيماً. دَرَجاتٍ مِنْهُ: عَلَى الْقَاعِدِينَ مِنَ الْمُؤمِنينَ غَيْرِ أولِى الضَّرَرِ . -İbnu Abbâs (r.a) "Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz" (Nisa, 95) âyetini Bedir savaşına katılanlara uygulayarak şöyle demiştir: "Bedir savaşına gitmeyip (evlerinde) oturanlarla ona katılanlar bir olmaz" (Bu rivayet Buhârî'ye aittir).Tirmizî'nin rivayetinde şu ziyade var:Bedir Gazvesi olduğu zaman Abdullah İbnu Cahş ve İbnu Ümmi Mektum: "Ey Allah'ın Resûlü, biz âmâyız, bize bir ruhsat var mı?" dediler. Bunun üzerine şu âyet indi: "İnsanlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirine eşit değildir. Allah, mal ve canlarıyla cihad edenleri, mertebece, oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vaadetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler, mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Allah bağışlar ve merhamet eder."[371] ـ وللخمسة إ أبا داود عن البراء رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ: ]لَمَّا نَزَلَتْ َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤمِنِينَ دَعَا رَسُولُ اللّهِ # زَيداً فَجَاءَ بِكَتفٍ يَكْتُبُهَا وَشَكَا ابْنُ أمِّ مَكْتُومٍ ضَرَارَتَهُ، فَنَزَلَتْ: َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أولِى الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ في سَبِيلِ اللّهِ[ - el-Berâ (r.a) anlatıyor: "Mü'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz" (Nisa, 95) âyeti nâzil olduğu zaman Hz. Peygamber (a.s) Zeyd (r.a)'i çağırdı. Zeyd bir kürek kemiği ile, âyeti yazmaya geldi. Bu sırada İbnu Mektum gözlerinin âmâ oluşundan yakınıyordu. Bunun üzerine âyetin devamında özür sahipleri istisna edildi: "Mü'minlerden, özür sâhibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz.."[372] ـ وللخمسة إ أبا داود عن البراء رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ: ]لَمَّا نَزَلَتْ َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤمِنِينَ دَعَا رَسُولُ اللّهِ # زَيداً فَجَاءَ بِكَتفٍ يَكْتُبُهَا وَشَكَا ابْنُ أمِّ مَكْتُومٍ ضَرَارَتَهُ، فَنَزَلَتْ: َ يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أولِى الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ في سَبِيلِ اللّهِ[ - el-Berâ (r.a) anlatıyor: "Mü'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz" (Nisa, 95) âyeti nâzil olduğu zaman Hz. Peygamber (a.s) Zeyd (radıyallahu anh)'i çağırdı. Zeyd bir kürek kemiği ile, âyeti yazmaya geldi. Bu sırada İbnu Mektum gözlerinin âmâ oluşundan yakınıyordu. Bunun üzerine âyetin devamında özür sahipleri istisna edildi: "Mü'minlerden, özür sâhibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaşanlar bir olmaz.."[373] |