hafiza aise
Sat 4 June 2011, 08:58 am GMT +0200
3— Zina, Lûtîlik ve Kazif Cezaları Hakkında Verdiği Hükümü
a) Zina İtirafında Bulunan Kimse Hakkındaki Hükmü:
Sahih-i Buharive Müslim'de rivayet edilir: Eslemlilerden bir adamjHz. Peygamber'e (s.a.) geldi ve zina itirafında bulundu. Hz. Peygamber, kendi aleyhine dört defa şehadette bulununcaya dek kulak asmadı, sonra ona: "Sende
delilik var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Evlendin mi?" diye sordu. Adam; "Evet" deyince, Hz. Peygamber emretti ve namazgahta (musalla) recmedildi. İlk taşa tutulduğunda adam kaçtı, yakalandı ve ölünceye kadar taşlandı. Hz. Peygamber (s.a.), onu hayırla andı ve cenaze namazını.kıldı.
Hadisin diğer bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a.): "Hakkında bana ulaşanlar doğru mu?" diye sormuş. Adam: "Ne duydunuz?" deyince Hz. Peygamber "Bana ulaştığına göre sen falanca oğullarının cariyesi ile ilişkide bulunmuşsun." dedi. Adam: "Evet." cevabım verdi ve kendi aleyhine dört defa şehadette (ikrarda) bulundu. Hz. Peygamber (s.a.), sonra onu çağırarak aklından zoru olup olmadığını sordu. Adam: "Hayır." dedi. Evlenip evlenmediğini sordu. "Evet." deyince, emretti ve recmedildi.
Yine her ikisindeki diğer rivayette ise: "Kendi aleyhine dört defa şehadette bulununca, Hz. Peygamber (s.a.) onu çağırdı ve: "Sende delilik falan var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Evlendin mi?" dedi. Adam: "Evet" diye cevap verdi. Hz. Peygamber de: "Götürün ve recmedin." buyurdu.
Buharî'deki bir metinde de şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.): "Belki de sen onu öptün veya kadına yeltendin yahut da ona baktın?" diye buyurunca adam: "Hayır ya Rasûlallah!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.), kinayeli ifade kul-lanmaksızın: "Onu (şey) ettin mi?" diye sordu. Adam: "Evet." diye cevap verince, o zaman recmedilmesini emretti.
Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadis ise şöyledir: Adam kendi aleyhine dört defa şahitlik etti. Her defasında Hz. Peygamber (s.a.) ona kulak asmadı. Beşincisinde ona döndü ve açıkça: "Onu (şey) ettin mi?" diye sordu. Adam: "Evet." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Senin şeyin onun şeyi içine girdi mi?" diye sordu. Adam: "Evet." dedi. Hz. Peygamber: "Milin sürmedanlığa, ipin kuyuya girdiği gibi mi?" diye sordu. Adam: "Evet." diye cevapladı. Hz. Peygamber (s.a.): "Zina ne demektir biliyor musun?" diye sordu. Adam: "Evet, bir kişinin karısıyla helâl olarak yaptığım, ben onunla haram olarak yaptım." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Peki, şimdi bu sözle ne demek istiyorsun?" diye sordu. Adam: "Beni temizlemeni istiyorum." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) emretti ve adam recmedildi.[396]
Ebu Davud'un Sünen'inde: "Taşlar değince adam bağırdı ve şöyle dedi:
"Ey insanlar! Beni Allah'ın Rasûlü'ne geri çevirin. Kavmim, beni öldürdü ve beni aldattılar. Rasûlullah'ın beni öldürmeyeceğini söylediler." dediği rivayeti bulunmaktadır.[397]
Sahih-iMüslim'de şöyle anlatılır: Gâmidli kadın gelerek:!"Ya Rasûlallah! Ben zina ettim. Beni temizle!" demiş, Hz. Peygamber (s.a.) de onu geri çevirmişti. Ertesi gün olunca kadın: "Ya Rasûlallah! Beni niye geri çeviriyorsun? Belki beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevireceksin. Allah'a yemin ederim ki, ben gerçekten gebeyim." dedi. Efendimiz: "Olmazsa haydi doğu-runcaya kadar git (buradan)!" buyurdu. Kadın doğurduğunda çocuğu bir bez parçası içinde Hz. Peygamber'e (s.a.) getirdi ve: "İşte! Onu doğurdum." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Git, bu çocuğu sütten kesilinceye kadar emzir!" buyurdu. Kadın onu memeden ayırdıktan sonra çocuğun elinde bir ekmek parçası olduğu halde Hz. Peygamber'e (s.a.) getirdi ve: "İşte ya Rasûlallah! Onu sütten kestim, yemek yemeğe de başladı." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) çocuğu müslümanlardan birine verdi, sonra emretti. Kadın, göğsüne kadar kazılan bir çukura gömüldü ve recmettiler. Halid b. Velid bir taşla kadına yönelmiş ve başına atmıştı da yüzüne kan sıçramıştı. Halid de ona söğmüştü. Hz. Peygamber (s.a.) işitince: "Yavaş ol ey Halid! İrade ve kudreti ile yaşadığım Allah'a yemin ederim; bu kadın öyle bir tevbe etti ki, onu bir baççı (sâhibu meks) yapsaydı mutlaka affolunurdu." buyurmuştur. Sonra kadının (getirilmesini) emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedil-miştir.[398]
Sahih-i Buharî'âe ise Hz. Peygamber'in (s.a.), evlenmemiş (gayr-ı muh-san) zinakâr hakkında bir yıl sürgün ile had cezası uyguladığı belirtilir.[399]
Sahîhayn'âa. rivayet ediliyor: Bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.) gelerek: "Ya Rasûlallah! Senden Allah aşkına aramızda ancak Allah'ın kitabı ile hüküm vermeni dilerim." dedi. Öteki hasım —ki ondan daha anlayışlı idi—: "Evet, aramızda Allah'ın kitabıyla hükmet. Bana da müsaade buyur (anlatayım)." dedi. Rasûluliah (s.a.): "Anlat." buyurdu. Adam şöyle anlattı: "Benim oğlum bu adamın yanında çıraktı. Derken karısıyla zina etmiş. (Oğluma recm lâzım geleceğini duydum) ve hemen onun namına yüz koyunla bir hizmetçi fidye verdim. Bir de ulemaya sordum. Bana oğluma ancak yüz dayakla bir yıl sürgün cezası lâzım geldiğini, bunun karısına da recm gerektiğini bildirdiler." Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "İrade ve kudretiyle yasadığım Allah'a yemin ederim ki, aranızda mutlaka Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim. Yüz koyun ve hizmetçi sana geri iade edilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Haydi ya Üneys! Git bunun karışma. Şayet itiraf ederse onu recmediver." buyurdu. Kadın itiraf etti, Üneys de onu recrnetti.[400]
Sahih-i Müslim'de Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle dediği rivayet edilir: "Bekârla bekâr (zina ederse) yüz değnekle bir yıl sürgün, evli ile evli (zina ederse) yüz değenkle recim vardır. "[401]
Bu uygulamalar şu hükümleri içerir:
1— Evli zinakâr recmedilir,
2— Dört defa ikrar olmadıkça recmedilmez.
3— Dörtten az sayıda ikrarda bulunursa ikrar nisabına (dört defa) ta-mamlatılması gerekli değildir, bilâkis devlet başkanının kulak asmaması ve ona ikrarın tamamlatılmamasını tariz (dolaylı anlatma) yetkisi vardır.
4— Delilik, sarhoşluk gibi bir sebeple aklı başında bulunmayan bir kimsenin ikrarı boştur, dikkate alınmaz. Talâkı, azadı, yemini, vasiyyeti de böyledir.
5— Hadlerin namazgahta ikâmesi caizdir. Bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) mescidlerde had cezalarının tatbikini yasaklaması ile çelişmez.
6— Hür ve muhsan (evli) olan bir kimsenin carîye ile zina etmesi halinde cezası, aynen hür kadınla zina etmiş gibi recmdir.
7— Yetkilinin, ikrar eden kimseye ikrar etmemesini çıtlatması müstahap-tır. Keyfiyetin iyice ortaya çıkması için ikrarda bulunana sorular sorması vaciptir. Kadından elle, dudakla, gözle istifade etmek de (hadislerde) zina sayıldığından ötürü, ihtimali bertaraf için sorması gerekmektedir.
8— Yetkilinin, gereği halinde cinsel ilişki için kullanılan sarih ifadeyi kullanması caizdir.
9— Zinanın haram olduğunu bilmeyen kimseye had uygulanmaz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.), zina eden sahabîye zinanın hükmünü sormuş, o da: "Kişinin karısıyla helâl olarak yaptığını ben onunla haram olarak işledim." diye cevap vermiştir.
10— Gebe kadına had uygulanmaz. Çocuğunu doğurup onu s sinceye kadar emzirmesi için mühlet verilir.
11— Kadın recm ânında çukura gömülür.
12— Devlet başkanının, recmi başlatması vacip değildir.
13— Eğer tevbe etmişlerse günahkârlara sövmek (hakaret) cais
14— Zina cezasından dolayı öldürülenin cenazesi kılınır.
15— İkrarla cezaya çarptırılan kimse, cezasının tatbiki sırasında bağışlanmasını ister ve kaçarsa, kendi haline bırakılır had cezası tamamlanmaz. Çünkü bu hali ikrarından rücû mânasına gelir, denilmiştir. Bazıları ise, bu haddin tamamlanmasından önce yapılmış bir tevbedir. Nasıl ki, hadde başlamadan önce tevbe ettiğinde hadde başlanmazsa bu durumda da had tamamlanmaz, şeklinde yorum getirmişlerdir. Bu üstedımızın (İbn Teymiye) tercihidir.
16—Bir kimse, ben falan kadınla zina ettim deyince zina cezası yanında kazf (iftira) cezası uygulanmaz.
17— Bâtıl sulhle elde edilen mal helâl olmaz, geri iadesi gerekir.
18— Devlet başkanı haddin uygulanması için başkasını görevlendirebilir (tevkil).
19— Evli zinakâra hem celd (değnek), hem de recm uygulanmaz. Çünkü ne Mâiz'e, ne de Gâmidli kadına celd (değnek) cezası uygulanmamıştır. Üneys'e de, gönderdiği kadına celd cezasını emretmemiştir. Bu cumhurun görüşüdür. Ubâde'den rivayet edilen: "Hükmü benden alınız. Allah kadınlar için bir yol (hüküm) kıldı: Evli evli ile (zina ederse) yüz değnek ve recm vardır." şeklindeki hadis mensuhtur. Bu hüküm, zina cezasının ilk nüzulü sırasında idi. Sonra Mâiz'i ve Gâmidli kadırîı recmetmiş, celd cezası tatbik etmemiştir. Bunun Ubâde hadisinden sonra olduğunda şüphe yoktur. Sünen'deki Câbir hadisi ise farklıdır: "Adamın birisi zina etmiş, Hz. Peygamber (s.a.) de had cezası uygulanmasını emretmişti. Adam, daha sonra muhsan (evli) olduğunu ikrar edince, Hz. Peygamber (s.a.) emretmiş ve adam recmedilmiş-ti." Bizzat râvi olan Câbir, hadis hakkında: "Hz. Peygamber (s.a.), adamın muhsan (evli) olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden had (celd) cezası uyguladı. Sonra adamın muhsan olduğu öğrenilmiş ve recmedilmiştir."[402] der.
20— Yapılan işin haram olduğu biliniyorsa, cezanın ne olduğunu bilmemek' haddi düşürmez. Çünkü Mâiz, cezasının ölüm (recm) olduğunu bilmiyordu. Bu cehaleti kendisinden haddi düşürmemişti.
21— Hâkimin, kendi huzurunda yapılan ikrarla hükmetmesi caiz ohı-yor ve ayrıca ikrarın iki şahitçe de işitilmesi gerekmiyor. Bunu İmam Ahmed belirtmiştir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) Üneys'e: "Eğer kadın iki şahit huzurunda ikrar ederse onu recmet." dememiştir.
22— Dava konusu, halis Allah hakkı ise, hüküm için haKim huzurunda dava edilmiş olması şartı yoktur.
23— Bir kadına had cezası gerekiyorsa, d evle^ başkanının (yetkili) kadını huzura getirtmeden, haddi ikâme edecek birisini ona göndermesi caizdir. Nitekim Nesâî, hadise böyle başlık atmıştır. Böylece kadınlar, hüküm meclisine getirilmekten korunmuş olurlar.
24— Devlet başkanı, hâkim ve müftü gibi kimselerin, verdikleri hükümde herhangi bir kuşkuları yoksa ve kesin inanıyorlarsa; o hükmün, Allah'ın hükmü olduğunu dair yemin etmeleri caiz olur.
25— Hadlerin ikâmesinde tevkil (görevlendirme) caizdir. Bu hususta düşünmek lâzım. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı istinabe (nâib kil-mak)dir.
26— Uygulama ve hükümler, erkek gibi kadının da sürüleceği hükmünü içermektedir. Ancak, eğer beraberinde mahremi de varsa gönderilir; yoksa kadın sürülmez. İmam Mâlik: "Kadınlar için sürgün cezası yoktur. Çünkü onlar avrettirler." demiştir. [403]
[396] Buharî, 86/29; Müslim, 1691; Tirmizî, 1428; Ebu Davud, 4428; Hadis başka râvilerden de çeşitli kaynaklarda rivayet edilmiştir.
[397] Ebu Davud, 4420. İsnadı sağlamdır.
[398] Müslim, 1695; Ebu Davud, 4434, 4442. Büreyde'den.
[399] Buharı, 86/32.
[400] Buharı, 86/30 ve daha başka yerlerde; Müslim, 1697, 1698; Muvatta, 2/822; Tirmizî, 1433;Ebu Davud, 4445; Nesâî, 8/240, 241; İbn Mâce, 2549; Dârimî, 2/177. Hepsi de Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî'den rivayet etmişlerdir.
[401] Müslim, 1690; Tirmizî, 1434; Ebu Davud, 4415, 4416. Ubâde b. Sâbit'ten.
[402] Ebu Davud, 4438, 4439.
[403] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/147-152.
a) Zina İtirafında Bulunan Kimse Hakkındaki Hükmü:
Sahih-i Buharive Müslim'de rivayet edilir: Eslemlilerden bir adamjHz. Peygamber'e (s.a.) geldi ve zina itirafında bulundu. Hz. Peygamber, kendi aleyhine dört defa şehadette bulununcaya dek kulak asmadı, sonra ona: "Sende
delilik var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Evlendin mi?" diye sordu. Adam; "Evet" deyince, Hz. Peygamber emretti ve namazgahta (musalla) recmedildi. İlk taşa tutulduğunda adam kaçtı, yakalandı ve ölünceye kadar taşlandı. Hz. Peygamber (s.a.), onu hayırla andı ve cenaze namazını.kıldı.
Hadisin diğer bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a.): "Hakkında bana ulaşanlar doğru mu?" diye sormuş. Adam: "Ne duydunuz?" deyince Hz. Peygamber "Bana ulaştığına göre sen falanca oğullarının cariyesi ile ilişkide bulunmuşsun." dedi. Adam: "Evet." cevabım verdi ve kendi aleyhine dört defa şehadette (ikrarda) bulundu. Hz. Peygamber (s.a.), sonra onu çağırarak aklından zoru olup olmadığını sordu. Adam: "Hayır." dedi. Evlenip evlenmediğini sordu. "Evet." deyince, emretti ve recmedildi.
Yine her ikisindeki diğer rivayette ise: "Kendi aleyhine dört defa şehadette bulununca, Hz. Peygamber (s.a.) onu çağırdı ve: "Sende delilik falan var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Evlendin mi?" dedi. Adam: "Evet" diye cevap verdi. Hz. Peygamber de: "Götürün ve recmedin." buyurdu.
Buharî'deki bir metinde de şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.): "Belki de sen onu öptün veya kadına yeltendin yahut da ona baktın?" diye buyurunca adam: "Hayır ya Rasûlallah!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.), kinayeli ifade kul-lanmaksızın: "Onu (şey) ettin mi?" diye sordu. Adam: "Evet." diye cevap verince, o zaman recmedilmesini emretti.
Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadis ise şöyledir: Adam kendi aleyhine dört defa şahitlik etti. Her defasında Hz. Peygamber (s.a.) ona kulak asmadı. Beşincisinde ona döndü ve açıkça: "Onu (şey) ettin mi?" diye sordu. Adam: "Evet." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Senin şeyin onun şeyi içine girdi mi?" diye sordu. Adam: "Evet." dedi. Hz. Peygamber: "Milin sürmedanlığa, ipin kuyuya girdiği gibi mi?" diye sordu. Adam: "Evet." diye cevapladı. Hz. Peygamber (s.a.): "Zina ne demektir biliyor musun?" diye sordu. Adam: "Evet, bir kişinin karısıyla helâl olarak yaptığım, ben onunla haram olarak yaptım." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Peki, şimdi bu sözle ne demek istiyorsun?" diye sordu. Adam: "Beni temizlemeni istiyorum." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) emretti ve adam recmedildi.[396]
Ebu Davud'un Sünen'inde: "Taşlar değince adam bağırdı ve şöyle dedi:
"Ey insanlar! Beni Allah'ın Rasûlü'ne geri çevirin. Kavmim, beni öldürdü ve beni aldattılar. Rasûlullah'ın beni öldürmeyeceğini söylediler." dediği rivayeti bulunmaktadır.[397]
Sahih-iMüslim'de şöyle anlatılır: Gâmidli kadın gelerek:!"Ya Rasûlallah! Ben zina ettim. Beni temizle!" demiş, Hz. Peygamber (s.a.) de onu geri çevirmişti. Ertesi gün olunca kadın: "Ya Rasûlallah! Beni niye geri çeviriyorsun? Belki beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevireceksin. Allah'a yemin ederim ki, ben gerçekten gebeyim." dedi. Efendimiz: "Olmazsa haydi doğu-runcaya kadar git (buradan)!" buyurdu. Kadın doğurduğunda çocuğu bir bez parçası içinde Hz. Peygamber'e (s.a.) getirdi ve: "İşte! Onu doğurdum." dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Git, bu çocuğu sütten kesilinceye kadar emzir!" buyurdu. Kadın onu memeden ayırdıktan sonra çocuğun elinde bir ekmek parçası olduğu halde Hz. Peygamber'e (s.a.) getirdi ve: "İşte ya Rasûlallah! Onu sütten kestim, yemek yemeğe de başladı." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) çocuğu müslümanlardan birine verdi, sonra emretti. Kadın, göğsüne kadar kazılan bir çukura gömüldü ve recmettiler. Halid b. Velid bir taşla kadına yönelmiş ve başına atmıştı da yüzüne kan sıçramıştı. Halid de ona söğmüştü. Hz. Peygamber (s.a.) işitince: "Yavaş ol ey Halid! İrade ve kudreti ile yaşadığım Allah'a yemin ederim; bu kadın öyle bir tevbe etti ki, onu bir baççı (sâhibu meks) yapsaydı mutlaka affolunurdu." buyurmuştur. Sonra kadının (getirilmesini) emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedil-miştir.[398]
Sahih-i Buharî'âe ise Hz. Peygamber'in (s.a.), evlenmemiş (gayr-ı muh-san) zinakâr hakkında bir yıl sürgün ile had cezası uyguladığı belirtilir.[399]
Sahîhayn'âa. rivayet ediliyor: Bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.) gelerek: "Ya Rasûlallah! Senden Allah aşkına aramızda ancak Allah'ın kitabı ile hüküm vermeni dilerim." dedi. Öteki hasım —ki ondan daha anlayışlı idi—: "Evet, aramızda Allah'ın kitabıyla hükmet. Bana da müsaade buyur (anlatayım)." dedi. Rasûluliah (s.a.): "Anlat." buyurdu. Adam şöyle anlattı: "Benim oğlum bu adamın yanında çıraktı. Derken karısıyla zina etmiş. (Oğluma recm lâzım geleceğini duydum) ve hemen onun namına yüz koyunla bir hizmetçi fidye verdim. Bir de ulemaya sordum. Bana oğluma ancak yüz dayakla bir yıl sürgün cezası lâzım geldiğini, bunun karısına da recm gerektiğini bildirdiler." Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "İrade ve kudretiyle yasadığım Allah'a yemin ederim ki, aranızda mutlaka Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim. Yüz koyun ve hizmetçi sana geri iade edilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Haydi ya Üneys! Git bunun karışma. Şayet itiraf ederse onu recmediver." buyurdu. Kadın itiraf etti, Üneys de onu recrnetti.[400]
Sahih-i Müslim'de Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle dediği rivayet edilir: "Bekârla bekâr (zina ederse) yüz değnekle bir yıl sürgün, evli ile evli (zina ederse) yüz değenkle recim vardır. "[401]
Bu uygulamalar şu hükümleri içerir:
1— Evli zinakâr recmedilir,
2— Dört defa ikrar olmadıkça recmedilmez.
3— Dörtten az sayıda ikrarda bulunursa ikrar nisabına (dört defa) ta-mamlatılması gerekli değildir, bilâkis devlet başkanının kulak asmaması ve ona ikrarın tamamlatılmamasını tariz (dolaylı anlatma) yetkisi vardır.
4— Delilik, sarhoşluk gibi bir sebeple aklı başında bulunmayan bir kimsenin ikrarı boştur, dikkate alınmaz. Talâkı, azadı, yemini, vasiyyeti de böyledir.
5— Hadlerin namazgahta ikâmesi caizdir. Bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) mescidlerde had cezalarının tatbikini yasaklaması ile çelişmez.
6— Hür ve muhsan (evli) olan bir kimsenin carîye ile zina etmesi halinde cezası, aynen hür kadınla zina etmiş gibi recmdir.
7— Yetkilinin, ikrar eden kimseye ikrar etmemesini çıtlatması müstahap-tır. Keyfiyetin iyice ortaya çıkması için ikrarda bulunana sorular sorması vaciptir. Kadından elle, dudakla, gözle istifade etmek de (hadislerde) zina sayıldığından ötürü, ihtimali bertaraf için sorması gerekmektedir.
8— Yetkilinin, gereği halinde cinsel ilişki için kullanılan sarih ifadeyi kullanması caizdir.
9— Zinanın haram olduğunu bilmeyen kimseye had uygulanmaz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.), zina eden sahabîye zinanın hükmünü sormuş, o da: "Kişinin karısıyla helâl olarak yaptığını ben onunla haram olarak işledim." diye cevap vermiştir.
10— Gebe kadına had uygulanmaz. Çocuğunu doğurup onu s sinceye kadar emzirmesi için mühlet verilir.
11— Kadın recm ânında çukura gömülür.
12— Devlet başkanının, recmi başlatması vacip değildir.
13— Eğer tevbe etmişlerse günahkârlara sövmek (hakaret) cais
14— Zina cezasından dolayı öldürülenin cenazesi kılınır.
15— İkrarla cezaya çarptırılan kimse, cezasının tatbiki sırasında bağışlanmasını ister ve kaçarsa, kendi haline bırakılır had cezası tamamlanmaz. Çünkü bu hali ikrarından rücû mânasına gelir, denilmiştir. Bazıları ise, bu haddin tamamlanmasından önce yapılmış bir tevbedir. Nasıl ki, hadde başlamadan önce tevbe ettiğinde hadde başlanmazsa bu durumda da had tamamlanmaz, şeklinde yorum getirmişlerdir. Bu üstedımızın (İbn Teymiye) tercihidir.
16—Bir kimse, ben falan kadınla zina ettim deyince zina cezası yanında kazf (iftira) cezası uygulanmaz.
17— Bâtıl sulhle elde edilen mal helâl olmaz, geri iadesi gerekir.
18— Devlet başkanı haddin uygulanması için başkasını görevlendirebilir (tevkil).
19— Evli zinakâra hem celd (değnek), hem de recm uygulanmaz. Çünkü ne Mâiz'e, ne de Gâmidli kadına celd (değnek) cezası uygulanmamıştır. Üneys'e de, gönderdiği kadına celd cezasını emretmemiştir. Bu cumhurun görüşüdür. Ubâde'den rivayet edilen: "Hükmü benden alınız. Allah kadınlar için bir yol (hüküm) kıldı: Evli evli ile (zina ederse) yüz değnek ve recm vardır." şeklindeki hadis mensuhtur. Bu hüküm, zina cezasının ilk nüzulü sırasında idi. Sonra Mâiz'i ve Gâmidli kadırîı recmetmiş, celd cezası tatbik etmemiştir. Bunun Ubâde hadisinden sonra olduğunda şüphe yoktur. Sünen'deki Câbir hadisi ise farklıdır: "Adamın birisi zina etmiş, Hz. Peygamber (s.a.) de had cezası uygulanmasını emretmişti. Adam, daha sonra muhsan (evli) olduğunu ikrar edince, Hz. Peygamber (s.a.) emretmiş ve adam recmedilmiş-ti." Bizzat râvi olan Câbir, hadis hakkında: "Hz. Peygamber (s.a.), adamın muhsan (evli) olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden had (celd) cezası uyguladı. Sonra adamın muhsan olduğu öğrenilmiş ve recmedilmiştir."[402] der.
20— Yapılan işin haram olduğu biliniyorsa, cezanın ne olduğunu bilmemek' haddi düşürmez. Çünkü Mâiz, cezasının ölüm (recm) olduğunu bilmiyordu. Bu cehaleti kendisinden haddi düşürmemişti.
21— Hâkimin, kendi huzurunda yapılan ikrarla hükmetmesi caiz ohı-yor ve ayrıca ikrarın iki şahitçe de işitilmesi gerekmiyor. Bunu İmam Ahmed belirtmiştir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) Üneys'e: "Eğer kadın iki şahit huzurunda ikrar ederse onu recmet." dememiştir.
22— Dava konusu, halis Allah hakkı ise, hüküm için haKim huzurunda dava edilmiş olması şartı yoktur.
23— Bir kadına had cezası gerekiyorsa, d evle^ başkanının (yetkili) kadını huzura getirtmeden, haddi ikâme edecek birisini ona göndermesi caizdir. Nitekim Nesâî, hadise böyle başlık atmıştır. Böylece kadınlar, hüküm meclisine getirilmekten korunmuş olurlar.
24— Devlet başkanı, hâkim ve müftü gibi kimselerin, verdikleri hükümde herhangi bir kuşkuları yoksa ve kesin inanıyorlarsa; o hükmün, Allah'ın hükmü olduğunu dair yemin etmeleri caiz olur.
25— Hadlerin ikâmesinde tevkil (görevlendirme) caizdir. Bu hususta düşünmek lâzım. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı istinabe (nâib kil-mak)dir.
26— Uygulama ve hükümler, erkek gibi kadının da sürüleceği hükmünü içermektedir. Ancak, eğer beraberinde mahremi de varsa gönderilir; yoksa kadın sürülmez. İmam Mâlik: "Kadınlar için sürgün cezası yoktur. Çünkü onlar avrettirler." demiştir. [403]
[396] Buharî, 86/29; Müslim, 1691; Tirmizî, 1428; Ebu Davud, 4428; Hadis başka râvilerden de çeşitli kaynaklarda rivayet edilmiştir.
[397] Ebu Davud, 4420. İsnadı sağlamdır.
[398] Müslim, 1695; Ebu Davud, 4434, 4442. Büreyde'den.
[399] Buharı, 86/32.
[400] Buharı, 86/30 ve daha başka yerlerde; Müslim, 1697, 1698; Muvatta, 2/822; Tirmizî, 1433;Ebu Davud, 4445; Nesâî, 8/240, 241; İbn Mâce, 2549; Dârimî, 2/177. Hepsi de Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî'den rivayet etmişlerdir.
[401] Müslim, 1690; Tirmizî, 1434; Ebu Davud, 4415, 4416. Ubâde b. Sâbit'ten.
[402] Ebu Davud, 4438, 4439.
[403] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/147-152.