hafiza aise
Wed 11 May 2011, 05:00 pm GMT +0200
Zeyd İbn Amr
Zeyd İbn Amr, aşere-yi mübeşşereden meşhur sahabe Said b. Zeyd'in babası, Zeyneb Binti Cahş'ın ağabeyi ve Hz. Ömer'in de amcasıydı. Hz. İbrahim'den kalma bir inanca sahip Haniflerdendi. Bu sebeple, putlardan yüz çeviriyor ve her fırsatta onların, hiçbir fayda ve zarara muktedir olamayacaklarını haykırıyordu. Sadece Allah adına kesileni yiyor, harama el sürmüyordu.
Ka'be'ye sırtını yaslayıp oturduğu bir gün, etrafında biriken insanlara şöyle seslendiği duyulmuştu:
- Ey Kureyş topluluğu! Zeyd'in nefsi, yed-i kudretinde olana yemin olsun ki, burada benden başka, İbrahim dini üzere olanınız yok. Arkasından da, ellerini semaya kaldırmış ve:
- Allah'ım! Şayet Senin katında hangi yüzün daha hayırlı olduğunu bir bilebilseydim, mutlaka ona secde ederdim. Ama bunu bilemiyorum, diyerek çaresizliğini izhar etmiş, daha sonra da, üzerine bindiği hayvanın sırtında secde ederek, 'Bir' bildiği Rabbine şükrünü eda etmişti. 27
27 İbn Hişam, Sire, 2/54
Putlarla kuşatılmış çevrelerinin yoğun baskılanndan kurtulma ve inançlan adına yeni yüzler bulmak için bir gün, kendisi gibi bir muvahhid olan Varaka İbn Nevfel, Osman İbnü'l-Huveyris ve Abdullah İbn Cahşla birlikte yola koyulmuş ve Mevsıl'deki bir rahibin yanına gelmişlerdi. Rahip, Zeyd'e döndü ve:
- Ey deve sahibi! Nerelerden geliyorsun, diye sordu.
- İbrahim'in inşa ettiği binanın olduğu yerden, cevabını
verdi.
- Ne anyorsun? Neyin peşindesin, diye maksadının ne olduğunu sorunca da Zeyd:
- İnancımı yaşayabileceğim sağlam bir din anyorum, cevabını verdi.
Rahip, şaşkınlık içindeydi. Gerçekten din arayanların gözlerini diktikleri beldeden birileri geliyor ve buralarda başka bir din anyorlardı. Gerçekten bu, şaşılacak bir durumdu. Derya içre deryada olsalar da bazen suyun kadrini bilemeyenler olabiliyordu. Ancak hakperest olmak gerekiyordu ve Rahip Zeyd' e yönelerek:
- Geri dön. Zira, beklediğin, senin geldiğin yerde zuhür etmek üzere.s" deyiverdi.
İnsan eliyle imal edilen sahte putların ilah olamayacaklannı haykırması, birçok kişiyi rahatsız etmiş ve oklann üzerine çevrilmesine sebep olmuştu. Hatta bu sebeple kardeşi Hz. Ömer'in de babası Hattab'ın, şiddetli tazyikleriyle karşılaştı. Nasılolur da, Hattab ailesinden biri çıkar ve Mekke otoritesine karşı gelerek, kendisine başka bir yol tercih edebilirdi! Ona göre, putlara kullukta kusur etmenin ve kestiklerini yemerne gibi bir kural tanımazlığın (I) mutlaka bir cezası olmalıydı.
Akıllansın diye (!) onu Mekke'nin kenar tepelerine çıkanyor ve oralarda işkenceye tabi tutuyordu. Kendisi yorulun-
28 İbn Kesir, el-Bidaye, 2/268
ca, gençlerden yerine vekiller tutuyor ve böylelikle uslanacağı ana kadar (i) işkencenin devam etmesini sağlıyordu. Ne kadar ayak takımı, başıboş serseri varsa, onlara tembih üstüne tembihlerde bulunuyor ve öz kardeşinin, Mekke'ye dönmesine izin vermiyordu.
Artık Zeyd, Mekke'ye, ancak gizli gizli gelebiliyordu. Farkına varır varmaz derdest ediyor ve dinlerini bozacak veya birilerini de arkasına takacak diye hemen Mekke'den uzaklaştınyorlardı. Zira o, her fırsatta secdeye yöneliyor ve şöyle haykınyordu:
- Benim ilahım, İbrahim'in ilahı; dinim de İbrahim'in dinidir,"?
Cahiliye'nin olumsuzluklanndan o kadar sıkıımıştı ki, yeni yeni arayışlar içine girdi. Önce Yahudilerle oturup onların inançlarını benimsemek istedi; ama onların inançlannın da kendisini tatmin etmeyeceğini görmüştü. Ardından Hristiyanlığın peşine düştü; ama kısa sürede burada da aradıklarını bulamayacağına karar verdi.
Derken bir gün, kendisi gibi İbrahim'in (aleyhisselam) dini üzerine yaşayan bir Hanifbulabilmek ümidiyle doğduğu beldeyi terk ederek Şam taraflarına yöneldi. Ehl-i kitap arasında, sora sora aradığını bulabilmek için Mevsil ve Ceziretiil-Arab'ı dolaştı. Ancak gönlünü teskin edebilecek bir merci bulmaktan yoksundu. Nihayet, Şam'a geldiğinde kendisini bir rahibe yönlendirdiler. Maksadını ona da anlattı Zeyd. Rahip de boş değildi ... Maksadını anlamıştı ve Zeyd'e şöylece nasihat etmeye başladı:
- Sen bana öyle bir dinden bahsediyorsun ki, bugün o dini yaşayan birisini bulmaya imkan yoktur. Sen İbrahim'in Hanif dinini arıyorsun, O, ne bir Yahudi ne de bir Hristiyandı; O, tek olan Allah'a kullukta bulunuyor ve geldiğin beldedeki
29 Taberi, Tefsir, 3/304
Beyt'e yönelerek namaz kılıp secde ediyordu. O dinin tedrisini yapan ve bilgisine sahip olanların hepsi göçüp gittiler. Ancak beklenen bir Nebi var ki, onun gelme vakti çok yakındır. Sen kendi beldene git ve orada bekle. Çünkü Allah, senin kavmin arasından İbrahim'in dini üzere bir Nebi'sini gönderecek ki O, Allah katındaki en mükerrem varlıktır.
Tarifler, Zeyd'in geldiği Mekke'yi gösteriyordu. Ne ilginçti ki, aradığını bulabilmek için terk ettiği yere arayıp da bulamayacağı Müjdelenen Nebi gelecekti. Vakit geçirmeye gerek yoktu ve hemen geri yola koyuldu.
Şam Yahudi ve Hristiyanlan Zeyd'in bu ha'! ve davranışlanndan hoşlanmamışlardı. Öyle bir noktaya gelmişti ki, yolunu kestiler ve Zeyd'i, aradığını bulamadan hunharca öldürdüler.
O, gelecek Son Nebi'ye inancı tam olmasına rağmen tulüa beş kala gurüb edecek ve beklediği mutlu anı görerneden yola revan olacaktı. Dilinde şunlan tekrar eder dururdu:
- Ben bir din biliyorum ki onun gelmesi çok yakındır; gölgesi başınızın üzerindedir. Fakat bilemiyorum ki, ben o günlere yetişebilecek miyim?
Zeyd, bir esintiden müteessir olmuş ve vicdanı hakka karşı tamamen uyanmış biriydi; bir olan Allah (celle celôluhül'a inanıyor ve O'na teslimiyetini arz ediyordu. Ancak ne inandığı Allah'a, 'Allah'ım!' diyebiliyor ne de O'na nasıl ibadet edeceğini bilebiliyordu.
Sahabe-i Kiram'dan Amir İbn Rebi'a, Zeyd İbn Anır'dan işittiği sözleri bir gün şu ifadelerle anlatacaktı:
- Ben, İsmail'in, sonra Abdülmuttalib'in soyundan gelecek bir Nebi bekliyorum. O'na yetişebileceğimi zannetmiyorum; ama O'na ıman ediyor, tasdik ediyor ve kabul ediyorum ki, O, Hak Nebi'dir. Eğer senin ömrün olur da O'na yetişirsen, benden O'na selam söyle! Sonra da, sana O'nun şemailinden haber vereyim de sakın şaşırma, dedi. Ben de:
- Buyur, anlat, dedim. Devam etti:
- Orta boyludur. Ne çok uzun ne de çok kısadır. Saçları tam düz de, kıvırcık da değildir. İsmiAhmed'dir. Doğum yeri Mekke'dir. Peygamber olarak gönderileceği yer de burasıdır. Ancak daha sonra, O'nun getirdikleri, kavminin hoşlarına gitmediğinden, onlar O'nu Mekke'den çıkaracaklardır. O Yesrib (Medine)'e hicret edecek ve getirdiği din oradan yayılacaktır. Sakın ondan gafil olma! Ben diyar diyar dolaştım ve Hz. İbrahim'in dinini aradım. Bütün konuştuğum Yahudi ve Hristiyan alimleri bana:
- Senin aradığın, daha sonra gelecek, dediler ve hepsi de bana biraz evvel sana anlattığım şeyleri anlattılar ve sözlerinin sonunu da şöyle bağladılar:
- O, son peygamberdir ve O'ndan sonra da bir daha peygamber gelmeyecektir