- Zekat Sadaka Ve İyilik Bölümü

Adsense kodları


Zekat Sadaka Ve İyilik Bölümü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 3 October 2011, 07:45 pm GMT +0200
ZEKAT,[1] SADAKA[2] VE İYİLİK BÖLÜMÜ
كِتَابُ الزَّكَاةِ وَالصَّدَقَةِ وَالْمَعْرُوفِ

-116 ﴿ لاَ زَكَاةَ فِي الْمَالِ حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهِ الْحَوْلُ
“Bir yıl geçmedikçe malda zekat yoktur”[3]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Hz. Ali

2.      Hz. Aişe

3.      Enes

4.      Abdullah ibn Ömer

5.      Ümmü Sa’d el-Ensârî

(Derim ki:) Ben, bu kadar kişiyle hadisin mütevatir olduğu kanaatine vardım.

a.      Hz. Ali Hadisinin, merfu’ ve mevkuf olup olmadığı hususunda ögrüş ayrılığı vardır.

b.      Abdullah ibn Ömer Hadisi de bu şekildedir; çünkü hadisin ravileri içerisinde İsmail b. Ayyâş vardır. Şam halkının dışında kalanlar, bu kişinin rivayet ettiği hadisi, zayıf kabul etmişlerdir.

c.      Enes Hadisi. Bu hadisin ravileri içerisinde Hassân ibn Seyyâh vardır. Bu şahıs, gerçekten münkiru’l-hadis’tir.

İbn Adiy (ö. 365/975), Enes’in biyoğrafisinde bu hadisi getirmiştir. Fakat bu hadisin, zayıf olduğunu söylemiştir.

d.  Hz. Aişe Hadisi. Bu hadisin ravileri içerisinde Hârise b. Ebi er-Ricâl vardır. Bu şahıs, zayıftır. İmam Ahmed ile Yahyâ, bu şahsın naklettiği rivayetleri terk etmiştir.

Bu konuda daha geniş bilgi için Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’in “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfiî” adlı eseri ile “Tahrîcu Ehâdisi’l-Hidâye” adlı eserine bakabilirsiniz.

* * *

-117 ﴿ تَحْرِيم الصَّدَقَةِ عَلَى مَوَالِي بَنِي هَاشِمَ كَتَحْرِيمِهَا عَلَيْهِمْ ﴾

“Sadakanın, Haşim oğullarının kendilerine haram olması gibi, Haşim oğullarının azadlılarına da haram olması”[4] ile ilgili hadis-ler

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.    Abdullah ibn Abbâs

2.    Ebu Râfi’[5]

3.    Hürmüz yada Keysân[6] ve daha bir çokları[7]

Hâkim (ö. 405/1014), Ebu Râfi’ Hadisinin; Buhârî ile Müslim’in şartlarına göre, sahih olduğunu söylemiştir.

Tahâvî (ö. 321/933)’de “Şerhu Meâni’l-Âsâr”da (konu ile ilgili olarak) şöyle der: “Resulullah (s.a.v)﴿ لَمَّا حُرِّمَتِ الصَّدَقَةُ عَلَى بَنِي هَاشِمَ قَدْ حُرِّمَهَا عَلَى مَوَالِيهِمْ كَتَحْرِيمِهِ إِيَّاهَا عَلَيْهِمْ ﴾ “Sadaka, Haşim oğullarına haram kılınmıştır. Yine sadaka, Haşim oğullarının bizzat kendilerine haram kılınması gibi onların azadlılarına da haram kılınmıştır” buyurmuştur.[8] Bu konu ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen rivayetler, mütevatirdir.”[9]

Münâvî (ö. 1031/1622)’de “Teysîr”de konu ile ilgili olarak derki: “Bu hadisin dış görünüşünü olduğu gibi elde eden birisini bulamadım.”

* * *

-118 ﴿ اِتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ ﴾

“Bir hurmanın yarısı bile olsa, (kendinizi) Cehennem ateşinden koruyunuz”[10]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da ‘Kitâbu’l-Edeb’ (=Edeb Bölümü’n) de bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Adiy b. Hâtim

2.     Abdullah ibn Mes’ud

3.     Hz. Aişe

4.     Hz. Ebu Bekr

5.     Enes

6.     Nu’mân b. Beşîr

7.     Ebu Hureyre

8.     Abdullah ibn Abbâs

9.     Ebu Ümâme

10.     Abdullah ibn Mahrame

11.     Fudâle b. Ubeyd

12.     Abdullah ibn Ömer

13.     Urve ibnu’z-Zübeyr (mürsel olarak)

14.     Katâde

15.     Hasan (mürsel olarak)

(Derim ki:) a. (Münâvî) “Teysîr”de bu hadisin, mütevatir olduğunu söylemiştir.

b. Yine (Münâvî) “Feyzu’l-Kadîr”de Suyûtî (ö. 911/1505)’den naklen bu hadisin mütevatir olduğunu söylemiştir.

c. Şeyh Murtaza ez-Zebîdî (ö. 1205/1791) ise “Şerhu’l-İhyâ’”da, bu hadisin, mütevatir olduğunu söylemiştir. 

-119 ﴿ كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ ﴾

“(Yapılan) her iyilik, bir sadakadır”[11]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da ‘Kitâbu’l-Edeb’ (=Edeb Bölümü’n) de bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.        Câbir b. Abdullah

2.        Huzeyfe

3.        Abdullah Yezîd el-Hutami

4.        Abdullah ibn Mes’ud

5.        Nübeyt b. Şerît

6.        Ebu Mes’ud el-Ensârî

7.        Sâbit’in babası

8.        Ebu Mâlik el-Eşcaî’nin babası

Toplam, 8 kişi.

(Derim ki:) Bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

9.        Bilâl

10.     Abdullah ibn Abbâs

11.     Abdullah ibn Ömer

12.     Adiy b. Hâtim

13.     Ebu Umâme el-Bâhilî

14.     Hz. Aişe

a.  Arif el-Kaşşâşî, bazı kitaplarında, bu hadisin, mütevatir olduğunu söylemiştir.

b.  Şeyh Abdurrauf el-Münâvî (ö. 1031/1622)’de “Teysîr”de bu hadisin, mütevatir olduğunu söylemiştir.

Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah’tır.

* * *
   
[1]      “Zekat” kelimesi, sözlükte; büyüme, artma, temizlenme gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise; üzerinden bir yıl geçmiş nisap miktarı maldan bir kısmını Hâşimi ve Muttalibî olmayan bir fakire ve benzerine vermektir.  Zekatın ne zaman farz kılındığı hususu tartışmalıdır.

[2]      Sadaka, dini bir terim olarak bir çok manada kullanılmıştır. Sadakanın içerisine; zekat, fıtır sadakası ve nafile olarak yapılan her çeşit maddi bağışlar girmektedir. Yapılan her hayr amelinin dinen sadaka sayılabilmesi 3 şarta bağlıdır:

        1. Muhtaç olana verilmesi, 2. Allah için yapılması. Bu nedenle insanlık, iyi vatandaşlık gibi duygularla yapılan bağışlar, dini sadaka olmaz. 3. Temlik, yani malın, verilen kimsenin mülkü haline gelmesi.

        Kur’an, farz ve nafile bütün çeşitlerine şamil olarak, sadakanın nerelere verileceğini Tevbe: 9/60’da belirtmiştir.

[3]      Zekatın rüknü, ihlastır. Şart ve sebebi, üzerinden bir yıl geçen mala sahip olmaktır. Bu mala sahip olanın da Müslüman, akıllı, ergenlik çağına girmiş ve hür olması lazımdır. İhlas, Allah rızası için vermektir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Ebu Dâvud, Zekat 5 (1573); Tirmizî, Zekat 10 (626); İbn Mâce, Zekat 5 (1792); Beyhakî, Sünen, 4/95, 103; İbn Ebi Şeybe, Musannef, 3/158; Zeylaî, Nasbu’r-Râye, 2/328, 329; Dârekutnî, Sünen, 2/90; Ebu Ubeyd, Emvâl, s. 67; Taberânî, el-Kebir

[4]      Hz. Peygamber (s.a.v)’e, farz olan zekat ile nafile olan sadaka haramdı. Hatta Hz. Peygamber (s.a.v)’in kendisine bir yiyecek gelince, bu hediye mi, yoksa sadaka mı diye sorup “Hediyedir!” denirse, kabul edip, “Sadakadır!” denirse kabul etmediği; kabul etse bile, kendisi faydalanmayıp Ashab-ı Suffe’ye gönderdiği herkesçe bilinen bir husustur.

        Bazı alimler, Haşimoğullarına , sadaka almanın haram olduğuna dair icma bulunduğunu söylemişlerdir. Bunun yanı sıra Resulullah (s.a.v)’in, sadaka almasının haram olup olmadığı hususunda alimlerin ihtilaf ettiğini ileri sürenler de olmuştur.

        Buradaki ihtilaf, haram olan hususun; zekat mı, yoksa nafile olan sadaka mı olduğu meselesidir. Bu konuda mezhepler arası ve Hanefi mezhebi içinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ebu Yusuf’a göre; Haşim oğullarının, başkalarından zekat almaları haramdır. Fakat birbirlerine zekat vermeleri helaldir.

        Haşimoğulları; Hz. Ali, Abbâs, Ca’fer, Akîl, Hâris b. Abdulmuttalib kollarına ayrılmaktadır.

        Haşimoğullarına sadakanın haram kılınmasının sebebi; sadakanın, insanların günahlarının karışması sebebiyle bunları b u günahlardan tenzih etmek içindir.

        Yalnız bu konu, bugün, teorik bir yapıya sahiptir. Belki bir zamanlar uygulanmış olabilir. Bugün kimin Haşimoğullarından olduğu meselesi, net ve açık değildir. Bir takım spekülatif bilgilere yada iddialara dayanarak bir sonuca gitmek, doğru bir husus olmasa gerek.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Ebu Dâvud, Zekat 29 (1650); Tirmizî, Zekat 25 (657); Hâkim, Müstedrek, 1/404; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 2/9 

[5]      Ebu Râfi’; Resulullah (s.a.v)’in azadlısıdır.

[6]      Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’ün azadlısıdır.

[7]      Bu konuda Ebu Hureyre, Enes, Abdullah ibn Amr, Abdurrahman b. Alkame, Muâviye b. Hayde, Abdulmuttalib b. Rebiâ, Selmân, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin’den de rivayetler gelmiştir.

[8]      Azad edilmiş olan kölenin, azad eden aileden yada kavimden olması, hukuki bir durumdur. Çünkü azad edilen köle ile efendisi arasında oluşmuş hükmî bir akrabalık sözkonusudur. Bu hükmî akrabalık, tevarüs ve diyete katılma gibi karşılıklı bir kısım hak ve sorumluluklar getirir. Bu görüşe göre; Haşimoğullarının azadlılarına da sadaka haram olmaktadır. Bunun aksine haram olmadığını söyleyen alimler de vardır.

[9]      Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 2/6

[10]     İslam dininde imandan sonra ilk akla gelen iki rükünden birincisi, namaz; ikincisi de zekattır. Kur’an, “Namaz kılın” derken, ardından da “Zekatı verin” diye emreder.

        Zekatın namazla aynı doğrultuda emredilmesi, İslam dininin, sadece ahiret hayatı ve ibadetle meşğul olan bir din olmayıp bir medeniyet dini olduğunun, dünya hayatını ahiret hayatından, ahiret hayatının da dünya hayatından ayırmayan, ikisini bir mütalaa eden bir hayat ve devlet dinidir.

        Zekat vermek suretiyle, hem maddi ve hem de dünyevi hayatımız düzenlenecektir. Zekatla; zenginin malı günahtan, ruhu cimrilikten temizlediği gibi, fakirin de gönlü zengine ve dünyaya karşı kinden temizlenmiş olur. Böylece toplumun iki zümresi, sulha kavuşmuş olur. Dolayısıyla da bir müslümanın, az da olsa, bir hurmanın yarısı kadar bile sadaka vermesi, kendini cehennem kurtulmasını sağlar.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Zekat 9, 10, Menakib 25, Rikak 49, Edeb 34, Tevhid 36; Müslim, Zekat 66-68; Tirmizî, Sıfatu’l-kıyame 1, Zühd 37; Nesâî, Zekat 63, 64; Dârimî, Zekat 24; İbn Mâce, Mukaddime 13, Zekat 28; Müsned: 1/388, 446, 6/79, 137; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/442; İbn Asâkir; Bezzâr; Ebu Ya’lâ; İbn Cerîr, Tefsir; Saîd b. Mansûr, Sünen

[11]     “Sadaka” denilince, akla ilk gelen husus, maddi bağışlar yada yardımlardır. Halbuki Resulullah (s.a.v), iyilik sayılan her şeyin, sadaka olduğunu belirtmiştir. Yine Resulullah (s.a.v), bunun yanı sıra tesbih, tekbir, tebessüm gibi hususlarında sadaka olduğunu söylemiştir.

        O halde sadakayı, maddi yardımlar ile sınırlandırmayıp tam aksine sadakanın  alanını daha da genişleterek tatlı bir söz, başkalarını rahatsız edici davranışlardan kaçınma gibi hususları da dahil etmek gerekmektedir. Böylece herkes, mutlaka bir sadaka da bulunma imkanına kavuşmuş olmaktadır. Buna göre maddi imkansızlık içinde bulunan yada muhtaç olan kimseler bile, iyilik yapmak suretiyle sadaka yapma imkanına kavuşmuş olmaktadırlar. Yalnız yapılan iyiliğin ibadet sayılabilmesi için, onun, iyi niyetle yapılmış olması gerekmektedir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekat 52; Ebu Dâvud, Edeb 68; Tirmizî, Birr 45; Müsned: 3/344, 360, 4/307, 5/383, 397; Taberânî, el-Kebir, es-Sağir; Ebu Ya’lâ; Bezzâr