rabia
Tue 9 March 2010, 04:02 pm GMT +0200
Zekat
Zekat Çıkarılması Gereken Mallar
Beş çeşit maldan zekat çıkarılması vaciptir: Bunlar; ehli hayvanlar, semen (para), hububat, meyveler ve ticaret mallarıdır.
1- Mevaşi (Ehli hayvanlar):
Bunlar; deve, sığır ve koyun-keçidir.
Zekatın Vacip Olması İçin Gerekli Şartlar
Ehli Hayvanların Zekatı
Ehli hayvanlar için zekatın farz olmasının şartlan altıdır:
1- Müslüman olmak.
2- Hür olmak.
3- Mala sahip olmak.
4- Nisab.
5- Ay hesabı ile bir seneyi doldurmuş olmak.
6- Ehli hayvanların saime olması.
Ehli Hayvanlarda Zekat
Mevaşi (ehli hayvanlar)den üç emsine zekat düşer. Bunlar, deve, sığır (öküz, inek, manda) ve koyun ile keçilerdir.
Develere farz olmasının delili:
Hz. Ebubekir, Enes´i zekat toplamak için Bahreyn´e gönderirken verdiği şu mektubudur:
"Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla!
Bu, peygamberin müslümanlar üzerine farz kıldığı zekattır. Allah onu resulüne emretmiştir. Kim onu gerektiği şekilde isterse ona verin; Her kim ki fazlasını isterse ona vermeyin. Yirmi dört ve daha aşağı olan develerin zekatı koyun olarak verilir. Her beş deve için bir koyun, develer yirmi beşe ulaştı mı yirmi beşlen otuz beşe kadar iki yaşına basmış bir erkek deve verilir. Develer otuzaltıya vardığında kırkbeş deveye kadar üç yaşına basmış bir dişi deve verilir. Kirkaltıdan altmışa kadar olan develerde üç yaşına basmış iki dişi deve verilir. Doksan birden yüzyirmiye kadar olan develerde dört yaşına basmış iki dişi deve verilir. Bunlar kendilerini erkek deveye teslim edecek hale gelmiş olmalıdır. Yüzyirmiden fazla olan develerde her kırk deve için üç yaşına basmış dişi bir deve, her elli deve için dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir." [1]
Sığırların Zekatı
Sığırlara zekatın farz olmasını delili de Muaz´ın rivayet ettiği şu hadistir: "Hz. Peygamber beni Yemen´e gönderdi. Bana her otuz sığırdan, bir yaşında erkek veya dişi bir sığır, her kırk sığırdan iki yaşında bir dişi sığır almamı emretti" [2]
Keçi-Koyunların Zekatı
Bunun da delili, Ebu Bekir (r.a.)´ın Enes´i görevlendirirken yazmış olduğu şu mektuptur:
"Otlatılan koyunlar kırka ulaştığında yüzyirmiye kadar bir koyun ze-kai olarak düşer. Yüzyirmiden ikiyüze kadar olan koyunlarda iki koyun, ikiyüzden üçyüze kadar olan koyunlarda her yüz koyun için bir koyun zekat verilir. Eğer otlatılan koyunlar kırktan az ise otuz bile olsa zekat düşmez. Ancak mal sahibi isterse verebilir." [3]
Ehli Hayvanlarda Zekatın Farz Olmasının Şartları
Müslüman ve hür olmak mükelletliğin şartlarıdır. Dikkat edilirse müküllefleğin üçüncü şartı olan ergenlik çağı burda yoktur.
Bu nedenle mal sahibi ergenlik çağına erişmemişse bile malının bakımını üstlenen kişi zekatını çıkarıp verecektir. Zekat in nisaba ulaşması. Yukarıdaki hadislerden bilinmektedir ki zekatın çıkarılması gereken sayı miktarıdır.
Ay hesabı ile bir yılın geçmesi gerekir. Bunun da delili için Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Nisaba gelen bir malın üzerinden kameri yıl geçmeyinceye kadar onda zekat yoktur." [4]
Ehli hayvanların saime olması, hayvanların yaşamı otlamaktan başka bir şeye bağlı olmaması, senenin çoğunda mera veya otlaklarda otlatılmış olmalarıdır. Bununla zayıf düşmeden hayatlarını devam ettirebilme-lidirler. Eğer senenin çoğunda kendilerine verilen yemle beslenirlerse zekat vacip olmaz.
Peygamberimiz (s.a.v):
"Otlatılan hayvanlarda zekat vardır." [5] buyurmuştur.
[1] Buhari, H86
[2] Tirmizi, 63. Ebu Davud, 1576
[3] Buhari, 1368
[4] Ebu Davud, 1573
[5] Buhari, 1386
Semenin Zekatı
Semende zekat iki şeye düşer: Altın ve gümüş. Bunlarda zekatın vücubunun şartları beştir:
1- Müslüman olmak.
2- Hür olmak.
3- Malın tamamına sahip olmak.
4- Nisaba baliğ olmak.
5- Bir seneyi doldurmuş olmak
Hububatın Zekatı
Hububat (ekin) için zekatın farz olmasında aranan şartlar üçtür.
1- İnsan tarafından ekilmiş olması,
2- Yiyecek olarak depoda saklanabilen (buğday, arpa, nohut, mercimek, bakla...) gibi maddeler olmak.
3- Nisab miktarı olmak. Bu da 5 vesk olup, bundan aşağı olmaz.
Meyvelerin Zekatı
Meyvalardan yalnız iki cinsine zekat düşer: Bunlar da kuru hurma ve kuru üzümdür (eğer kurutuldukları takdirde ve kısmen de olsa çürüyüp, bozulabilen cinstense o zaman yaş iken zekatı çıkarılır).
Meyvalar için Zekatın farz olmasının şartları da dörttür:
1- Müslüman olmak,
2- Hür olmak,
3- Tam manasiyle mülke sahip olmak,
4- Nisab miktarı olmak.
Ticaret Mallarının Zekatı
Ticaret malında zekatın vacip olması için belirtilen şartlar, altın ve gümüş için gereken şartların aynısıdır.
Develerin Zekatı
Develerin ilk nisabı beştir.
Beş deve için 1 şat (1 yaşını bitirmiş, 2. yaşına başlamış koyun veya 2 yaşını doldurmuş keçi) verilir.
On deve için, 2 şat.
On beş deve için. 3 şat.
Yirmi deve için, 4 şat.
Yirmi beş deve için, 1 senesini tamamlayıp, ikinci senesine girmiş deve (dişi olacak).
Otuzaltı deve için, iki yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir.
Kırk altı deve için, üç yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir.
Altmış bir deve için. dört yaşını tamamlamış bir dişi deve.
Doksan bir deve için, üç yaşım tamamlamış iki dişi deve verilir.
Yüz yirmi bir deve için, iki yaşını tamamlamış üç dişi deve verilir.
Bundan sonra her kırk deve için, iki yaşını tamamlamış bir dişi deve, her elli deve için de üç yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir
Sığırların Zekatı
Sığır ve mandaların ilk nisabı otuzdur. Otuz sığır veya manda için bir yaşını tamamlamış bir erkek veya dişi manda veya sığır yavrusu zekat olarak verilir. Kırk sığır veya manda için 2 yaşını tamamlamış bir dişi manda veya sığır yavrusu. Bundan sonra her otuz için bir yaşını tamamlamış her kırk sığır veya manda için 2 yaşını tamamlamış bir dişi manda veya sığır yavrusu zekat olarak çıkarılır.
Koyun Ve Keçiler İçin Zekatı
Koyun ve keçilerin ilk nisabı kırktır. Kırk koyun veya kırk keçi için, bir senesini doldurmuş bir koyun veya iki senesini doldurmuş bir keçi verilir.
Yüz yirmi bir koyun veya keçi için, birer senesini doldurmuş iki koyun
veya hayvanlar keçi ise ikişer senesini doldurmuş iki keçi,
İki yüz bir koyun veya keçi için, birer senesini doldurmuş üç koyun veya keçi iseler ikişer senesini doldurmuş üç keçi,
Dört yüz koyun veya keçi için yine birer senesini doldurmuş dört koyun veya keçi iseler ikişer senesini doldurmuş dört keçi zekat olarak verilir. Daha sonra her yüz koyun veya keçi için yukarıda saydığımız şartlara haiz birer koyun veya keçi iseler birer keçi verilir.
Nisab bir cinsten olduğunda, kıymetleri aynı olmak şartıyla koyun yerine keçi veya keçi yerine koyun verilebilir.
Ortak Malın Zekatı
Hayvanlarını birbirine karıştıran iki kişi yedi şartla (bir kişinin malı gibi) tek kişinin zekatını verirler.
1- Ağılları bir olmak.
2- Toplanma yerleri bir olmak.
3- Mer´aları (otlakları) bir olmak.
4- Cinsleri bir olmak.
5- Sulama yerleri bir olmak.
6- Bunların sütünü sağanın bir olması.
7- Süt sağma yerinin bir olması.
İki kişiye ait olan para veya diğer malların zekat nisabı bir kişinin zekat nisabı gibidir. Çünkü zekat şahıslara değil, mala nisbetle verilir.
Zekat ehlinden iki kişi hayvan, para veya zekat düşen başka mallardan ortak oldukları halde ikisinin malı nisaba ulaştığında bir şahıs gibi zekat verirler.
Ortaklık gibi amaçlarla iki şahsa ait ve birbirleriyle birleştirilen, zekata tabi mallara ortaklık malı denir.
Bu mallar ikiye ayrılır.
Komşuluk ortaklığı: Bu, asli bir ortaklık değil de sadece komşuluk alakasıyla zekata mükellef olan iki kişi arasında bulunan ve nisaba ulaşmış bir maldır. Burdaki mallar karma bir ortaklık değil de herbirinin malının belli olmasına rağmen bir arada barınması ile zekat gerçekleşir.
Metinde geçen ortaklık şekli, komşu ortaklığıdır.
Karma ortaklık ise, zekatla mükellef olan iki kişinin, zekata tabi olup nisaba ulaşmış ve aynı cinsten sahip olunan mal ortaklığıdır.
Bu ortaklık çeşidinde, her iki mal birleştirilir. Yani bir ortağın sahip olduğu mal diğer ortağın malından ayrı sayılmaz. Mesela iki kişinin ortak-laşarak beraberce satın aldıkları kırk koyuna ortak olduklarında herbiri ortaklığın yansına yani yirmi tanesine sahiptir ama hangi koyunlara sahip olduğu belli değildir.
Aynı şekilde ortaklıkla satın aldıkları ticaret malı veya arazi yine karma bir ortaklıktır. Her ortak o malın yarısına sahiptir ama hangi yan olduğu belli değildir.
Tam bir sene boyunca kırk tane koyuna sahip olan iki kişi bir koyunu zekat olarak vermeleri gerekir. Halbuki bir ortak sadece yirmi koyunun sahibidir. Tek başına yirmi koyundan zekat çıkarılmaz. Ama ortaklık olduğu için zekat kişiye değil mala nisbetle olduğundan ortaklık olan o kırk koyundan bir tane koyun zekat olarak çıkarılır.
Ortaklık mallarının zekatı için peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Zekat artar veya eksilir korkusuyla, ayrılmış mal birle sürümez ve bir araya getirilip birleştirilmiş olanlar da ayrılmazlar.”[1]
Bu hadisi şeriften anlaşılıyor ki ortaklık durumunda zekat, olduğu gibi çıkarılır, yani ortaklık esas alınarak bir kişinin malı imiş gibi zekalı çıkarılır. Yukarıda da ifade edildiği gibi ortaklık nasıl olursa olsun zekatın verilmesi mala nisbetle (tek kişinin gibi) çıkarılır.
Bu ortaklık ister karma bir ortaklık olsun, ister komşuluk ortaklığı olsun farketmez.
Mesela, komşu olan iki kişi hayvanlarını bir araya getirir; meraları bir, çobanlan bir, koç ve tekkeleri bir, süt sağma yerleri bir ise bir kişinin hayvanlanymış gibi işleme tabi tutularak zekatları verilir.
Tahıllarda da kurutma, harmanlama ve depolama yerleri bir ise, yine bir kişinin malıymış gibi zekatları çıkarılarak verilecektir.
Ehli hayvanların zekatı çıkarılırken mesela, koyun ve keçide cinsler muhtelif olup, her iki cinsin toplamı nisaba yetişmişse bir görüşe göre hangisi fazla ise ondan, diğer bir görüşe göre fakirler için en faydalı olan cins hangisi ise ondan çıkarılır. [2]
[1] Buharı, 1386.
[2] Muğnil Muluac, i 1385
Altın Ve Gümüşün Zekatı
Altının zekat nisabı 20 miskaldır. Zekalı, 20 mıskalda onda birin dörtle biridir. Bu da yarım mıskaldır. Daha sonra yirmi miskah ne kadar aşarsa ona göre hesaplanarak zekat çıkarılır.
Gümüşün zekat nisabı 200 dirhemdir. Zekatı, 200 dirhemde onda birin dörtte bindir. Bu kırkta bir. beş dirhemdir. Bu hesap üzerine ne kadar ziyade olursa hesaplanarak zekatı çıkarılır.
Kadınların takınmaldrı mubah olan hûlliyaü için zekat yoktur.
Kadınlara mubah olan altın ve gümüş, süs niyetine göre olursa böyledir. Eğer niyet biriktirme, kâr elme amacıyla olursa o zaman zekatını çıkarmak vacip olur.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimsenin iki yüz dirhem gümüşü olup Ta, üzerinden bir sene geçerse, bundan beş dirhemini zekat olarak vermesi vacip olur. Altın yirmi dinara ulaşmayınca zekatı vacip olmaz. Eğer bir kimsenin yirmi dinar altım olursa ve üzerini´-",, bir sene geçene, yarım dinar zekat vermesi vacip olur. Daha fazla olursa buna göre hesaplanır." [1]
Para, altın ve gümüş hesabıyla verilmesi gerektiğine göre zekatı tedavülde yaygın olan 22 ayar altın olduğu için, ona göre hasaplanarak verilmesi gerekir. Yapılan hesaplamalara göre altın üzere zekat nisabı gram olarak 80.18 gram. gümüş olarak ise 561 gramdır. Yukarıda değindiğimiz gibi günümüzde revaçta altın olduğu için zekatın nisabına ulaşabilecek parası olan kişi 1 sene-i kameriye geçtikten sonra mevcut parasındandan kırkta biri zekat olarak çıkarılacaktır.
[1] Ebu Davud, 1573.
Ekin Ve Meyvelerin Zekatı
Zirai mahsul ve meyvelerin nisabı 5 (beş) Vesk´dir. Irak ölçüsüyle 1600 litredir.. Daha sonra nisabı akarak ziyade olursa buna göre hesabı yapılarak zekatı çıkarılır.
Hububat ve meyve, külfet veya herhangi bir masraf yapılmadan, yağmur suyu ve akar su ile sulanmışsa zekalı onda birdir.
Eğer motorla su çekiliyorsa o zaman yirmide bir zekatı verilir.
Ekin Ve Meyvelerin Zekat Çıkarılan Türleri
Ekin; buğday, arpa. pirinç, mısır, mercimek, nohut ve bakla gibi ekilen şeylerdir. Meyve ise, hurma ve üzümdür.
Gerek meyve gerek ekinde zekatın vacip olması, bunların olgunlaşması yahut nisaba varan bir kısmının olgunlaşmasıyla olur. Malında olgunlaşma öten kimseye zekat vacip olur. Onun için, bir kimse bir tarlayı ki ralar ve unu ekecek olursa, mahsulünün zekatı kendisine amiı. Çünkü eki nin sahibi kendisidir. Renkli meyvelerin olgunlaşması, renklerinin belir mesiyle, mesela kırmızılaşması, sararması veya kararmasıyla olur. Beya; üzüm gibi renksiz olanlarda ise berraklaşmaları ve sulanmalanyla olııi Ekin ise, tanelerinin seıtleşmesiyle olgunlaşmış sayılır.
Olgunlaşmış olmasından sonra daha evvel ifade ettiğimiz gibi artık sa hibi ondan tasarruf edemez. Ondan ne satabilir ne sadaka verebilir ve nı de yiyebilir. Bu muamelelerden herhangi birini yapması haramdır. Haran olduğunu bildiği halde böyle davranan ta´zir cezasıyla cezalandırılır. An cak zekat miktarının dışındaki tasarrufu geçerli kabul edilir.
Ekinin biçilmesi veya meyvenin toplanması zanr nında fakirlere on-aan birse} ıcr verme şeklindeki geleneğe gelince, du verilen ze^at niyetiyle olsa bile yine haramdır. Çünkü henüz tasfiye edilmemiş ve miktarı tayin edilmemiştir. Bir çoklarınca helal sanılan bu davranış, ilme değer verilmemesinden ve bilgisizlikten ortaya çıkan bir durumdur.
Kendisinde zekatın vacip olduğunu bildisi bir mahsulü satın almak, ondan yemek ve benzen davranışlarda bulunmak daha evvelki ifadelerimizde zikrettiğimiz gibi haramdır.
O halde olgunlaştıktan sonra bu isten anl?van adil bir kimsenin veya kimselerin bağ veya bahçeyi ağaç-ağaç dolaşıp meyvenin miktarını takdir etmesi ve mal sahibinin de o miktara göre fakirlere düşecek zekat miktarını zimmetine alıp kabullenmesi sünnettir.
Takdir eden kimse, mal sahibine veya vekiline şöyle diyecek;
"Hurma olsun, üzüm olsuı; müstehak olan kimselerin" hakkını senin zimmetine hurma veya üzüm olarak devrettim." der.
O da kabul eder. Bu takdir yapıldıktan sonra, artık kişi tasarruf hakkına sahiptir. Onu satabilir, yiyebilir ve o maldan fakirlere sadaka verebilir.Çünkü artık fakirin hakkı belirlerin ve zimmete geçmiştir.
Böyle bir tahmin yapılmadığı vah ekin gibi tahminin geçerli olmadığı durumlarda yukarıda anlatıldığı gibi tasarruf haramdır.
Kuvvetli olan bir görüşe göre, ianelerin sertleşmesiyle ekine zekat düşmez. Depoya konulup saklanmaya elverişli olduğunda ona zekat vacib olur. O halde ona göre henüz tam kurumamış buğdaydan ve yeşil bakladan yemek caizdir.
Hanbeli mezhebinde ise tahmin yapılmadan ve zekat miktarı belirlenip zimmete alınmadan önce de kişinin meyveden hediye vermesi ve hem kendisi hem de çoluk çocuğunun yemesi şefinde tasarruf caizdir. Çünkü adet olan budur. Fakat yine de ihtiyatlı davranmak lazımdır.
Nisab miktarları ise, beş veskıir. Bir vesk altmış sa´ (653 kg.)´dır. Bunun delili peygamberimiz (s.a.v.)´in şu hadisidir: " Beş veskten az olan ekin ve meyvede zekat yoktur" [1] Bu kabuğuyla birlikte saklanmayan içindir.
Pirinç, gibi kabuğuyla saklananlarda ise kabuksuz olarak beş vesk olması serekir.
Hurma ve üzüm kurutulunca beş v sk hesap edilir ve kuru olarak çıkarılır. Yaş olarak çıkarmak caiz değildir. Ama güzel kurutulmayan hurma ve üzüm cinsinden ise nisabı yaş üzerinden hesap edilir ve yaş olarak çıkarılır.
Şayet yağmur suyu yahut kar suyu. sel yahut nehir gibi buna benzer bir suyla sulanıyorsa, onda biri zekat olarak çıkarılır. Ama günümüz şartlann-daki motor usulüyle ve benzeri külfeti gerektiren aletlerle sulanıyorsa yirmide biri zekat olarak çıkarılır.
Hem yağmur ve hem de sulama motor ve benzen külfeti gerektiren vasıtalarla yapılıyorsa ekin ve meyvenin neşv-ü nemasına göre hesaplanıp zekatı ona göre verilir.
Her ikisiyle sulanıyorsa sulama sayısı değil ekinin yaşama ve neması esas alınarak zekat verilir.
Mesela ekinin müddeti sekiz ay olup, yarısında bir sulamaya ihtiyaç duyar ve yağmur suyu ile sulanırsa ve diğer yarısında iki sulamaya ihtiyaç duyar ve motorla sulanırsa onda birinin dörtte üçü zekat olarak verilir.
Razı alimler ekin serpilmeden toprağın sulanmasını birinci sulama olarak kabul etmişlerdir. Çünkü ekinin yeşermesinde bunun etkisi vardır ve ekin ikinci defa sulanıncaya kadar bu sulamanın etkisi devam etmekıedh.
Gerek hububatta ve gerek meyvelerde nisabın doldurulması için aynı cinsten olanlar birbirlerine ilave edilir. Bir cins, başka bir cinse ilave edilemez. Mesela arpa, buğdaya ilave edilip nisab doldurulmaz.
Cinsleri bir ve türleri ayrı olanlar birbirlerine ilave edilir.
Mesela Hind buğdayı ile başka türden buğdaylar birbirlerine ilave edilirler.
Bir yılın ekini başka bir yılın ekinine de ilave edilmez. Ancak bir yılın ekini ayrı yerlerde veya ayrı mevsimlerde ekilmiş olsa birbirine ilave edilir.
Mesela yılda iki defa ekilen mısır, birbirine ilave edilir.
[1] iliütıhüvi, 1340
Ticaret Mallarının Zekatı
Ticaret için alınan mal (altın, gümüş veya nakdi paradan hangisi ile alınmışsa) sene sonunda onunla değerlendirilerek, kırkta bir zekat olarak çıkarılır.
Ticaret Malı Ve Zekatı
Ticaret, kazanmak maksadıyla elde edilen mallardır. Ticaret malı ise gümüş, altın ve para olmayan mallardır.
Ticaret, muayyen olmayan bir malın çeşidine mahsus olmayıp, kâr elde etmek amacıyla elden ele değiştirilen, taşınır taşınmaz her çeşit meşru maldır.
Ticaret mallarında zekatın farziyetine delil. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Kazandıklarınızın helal ve iyisinden verin" (Bakara: 2/267)
Semure bin Cündüp (r.a) şöyle demiştir: "Allah resulü ticaret malı olarak kazandığımız her şeyden zekat vermemizi emrederdi." [1]
Ticaret mallarının değeri nisab miktarının altın da olsa ve bu mallar ister menkul ister gayri menkul veya ister hayvan olsun üzerinden bir sene geçtikten sonra gümüşle alınmışsa gümüşle, altınla alınmışsa altınla değerlendirilir. Eşya ile alınmışsa o beldede gümüş ve altından hangisi daha çok tedavülde ise onunla değerlendirilir. İkisi de eşit seviyede tedavülde ise ve bunlardan birine göre nisaba ulaşıyorsa kişi dilediğini esas alır.
Şav t malların bir kısmım para ile almış ve b´r kısmıır ia eşya ile almışsa ner kısuv. kendi hükmüne tabidir. Bunlar aisaba ulaşıyorsa .virkta bir zetcal olarak çıkarılması gerekir. Nisabtan fazla olan miktalarr da buna göre değerlendirilerek zekatı verilir.
Ticaret Mallarında Zekatın Vücubunun Şartları
Ticaret mallarında zekatın vacio olması ici1" gerekli olan şartlar şunlardır:
1- Satın atma gibi bir alış-verişle o mala sahip olmak. Ticaret malında esas olan alış-veriştir. Bu nedenle ticaret malında zekatın farz olması için gerekli olan ilk şart malın ticaret amacıyla elde edilmiş olması gerekir.
2- Tutarım öderken bu alış-verişı ticaret niyetiyle yapmış olmak. Ticaret malı elde edildiği an tutan ödenince ticaret niyetinin olması şarttır. Eğer başka amaçla alınmışsa ticaret malı sayılmaz.
3- Sırf biriktirmek niyyetiyle alınmamış olması. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi malın sadece ücaret amacıyla elde edilmiş olması gerekir.
4- Ticaret mallarına sahip olduktan sonra üzerinden bir yılın geçmesi. Ancak bu mallar belli bir parayla alınmış ve bu miktar nisaba baliğ bir kısmıyla alınmış ve paranın geri kalanı kendi mülküyle bunların yarısıyla ticaret mallarını almışsa, o zaman yılın başlangıcı ticaret mallarına sahip oluşundan itibaren değil, paraya sahip oldupn ™dan itibaren başlar.
5- Yıl sonunda bu malların değerinin nisaba ulaşmasıdır.Ticaret mallarının değeri nisabtan az olur ama yanındaki paralar onlara ilave edildiğinde nisaba ulaşıyorsa yine zekat verilir.
Meselâ yanında yüz dirhem bulunur ve bunun yarısıyla ticaret malı al-mış´ve sene sonunda ticaret mallarının değeri yüz elli dirheme ulaşacak olursa, yine zekat düşer ve yanında kalmış olan elli dirhem bunlara ilave edilerek hepsinin zekatı verilir.
6- Yıl içerisinde kendisiyle değerlendirildiği paraya dönüşüp bu paranın nisab miktarından aşağı olmaması.
Eğer sene içerisinde paraya dönüşür ve bu para nisab miktarından aşağı olacak olur. sonra da bu paralarla ticaret niyetiyle mal alacak olursa; yıl, bu malı aldığı andan itibaren başlar.
Ticaret malı kendisinde zekatın vacib olduğu bir mal ise, (koyun veya hurma), yani zekata tabi olan mal, zekat nisabına ulaşmış ama değer olarak nisaba ulaşmıyorsa; mesela kırk koyun olup değeri nisab miktarını doldurmuyorsa, koyun olarak zekatı verilir.
Değeri nisaba ulaştığı halde kendisi nisaba ulaşmıyorsa, bu defa ticaret malı olarak zekatı verilir.
Mesela otuzdokuz koyun olup değeri nisab miktarına ulaşıyorsa, ticaret malı olarak zekatı çıkarılacaktır. Eğer her iki yönden nisab miktarına ulaşıyorsa; mesela koyunların sayısı kırk olup değerleri de nisaba ulaşıyorsa ve her iki durum açısından aynı anda yıl doluyorsa, değerinden zekat çıkarılacaktır. Ama ticaret malı olarak yılını daha önce dolduruyorsa, o yıl için ticaret malı olarak zekatı çıkarılacak ve diğer yıllarda değerinden zekat verilecektir.
Mesela Recep ayının başında ticaret niyetiyle elli top kumaş almış ve altı ay sonra bunları satıp kırk koyun satın almış ve sene dolunca bu koyunlar değer olarak nisaba ulaşmış olsun. Böylece hem ticaret malı olarak, hem de bizzat zekata tabi bir mal olduğu için bu yönden de zekat nisabına ulaşmış olmaktadır.
Ticaret malı olarak yılını daha önce doldurmuş olmaktır. Birinci yıl, ticaret malı olarak, sonraki yıllarda ise, koyun olarak zekata tabi olacaktır.
Mudarebe usulü ile ortaklığa verilen malın zekatı, hem sermaye olarak ve hem de kazanç olarak mal sahibine aittir.
Şayet zekatı ortak malın dışındaki bir maldan ödenmişse, zaten yerini bulmuştur, ama ortak maldan vermişse, kazançtan verilmiş sayılır.
[1] Ehu Davud, 1562
Yerden Çıkarılan Maden Ve Rikazın Zekatı
Bir kimse madenden altın veya gümüş çıkarırsa nisaba baliğ olması şartıyla kırkta birini zekat olarak çıkartacaktır. Cahiliyyet zamanından kalmış, gömülü mal bulunduğu takdirde beşte biri zekat olarak çıkarılır.
Bir kimse cahiliyye devrinden kalan altın veya gümüş (sahibi olmayan
ve kendisinin işlemiş olduğu bir arazide) bulursa nisaba bağlı olması kaydı ile zekatını çıkarması gerekir. Bunun da zekatı beşte birdir. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Define mallarında beşte bir nisketinde zekat vardır." [1]
Bu define mallarında "Havli havelan" olan bir senenin geçmesi şartı aranmaz. Define bulununca hemen beşte bir zekatı verilir.
İmam Beyhaki şöyle bir rivayette bulunmuştur: Peygamber (s.a.v) Ka-biliye kasabasının halkından, madenlerden çıkardıkları altın ve gümüşün zekatını alırdı. Define yukarıdaki hadisten de anlaşıldığı gibi altın ve gümüşlen başka bir şey değildir. Bu nedenle gerek define gerekse maden hakikaten altın ve gümüştür. İmam Nevevi, müçtehid alimlerin, madenlerde zekatın vacip olduğu hususunda görüş birliği içinde olduklarını bildirmiştir. [2] Ama cahiliyye devrine ait değil de İslami bir şey olursa, veya sahibinin müslüman biri olduğu biliniyorsa onu sahibine verir.
Burdaki müslüman ve gayri-müslim ayırımı, savaş-ganimet gibi durumlar nazar-ı itibare alınarak hüküm verilmiştir. Yoksa gayri-müslim birinin malı yenilebilir diye dinimizde herhangi bir hüküm yoktur. Ancak savaş esnasında ganimet olarak eline bir altın veya gümüş geçiyor yahut daha sonra rikaz olarak yani o memleket kâfirlerin elinde iken onlara ait olup daha sonra yapılan savaşlar neticesi kâfirler orayı terketmiş veya telef olmuşlar, onlardan geri kalan altın ve gümüş ganimet gibi sayılmaktadır. Bu yüzden bu madenlerden de faydamlabilir. Bulunan bu malın (altın veya gümüşün) müslümanlara mı ait olduğu ya da gayri-müslimlere mi ait olduğu bilinmezse, o zaman bu mal lukata hükmüne girer. Bir seneye kadar onu tarif eder, sahibi çıkmazsa ancak o zaman mülkiyetine alır. Zekatı da ona göre hesaplanarak verilir.
[1] Buhari, 1428
[2] El Mecmu 21 73-74.
Zekat Çıkarılması Gereken Mallar
Beş çeşit maldan zekat çıkarılması vaciptir: Bunlar; ehli hayvanlar, semen (para), hububat, meyveler ve ticaret mallarıdır.
1- Mevaşi (Ehli hayvanlar):
Bunlar; deve, sığır ve koyun-keçidir.
Zekatın Vacip Olması İçin Gerekli Şartlar
Ehli Hayvanların Zekatı
Ehli hayvanlar için zekatın farz olmasının şartlan altıdır:
1- Müslüman olmak.
2- Hür olmak.
3- Mala sahip olmak.
4- Nisab.
5- Ay hesabı ile bir seneyi doldurmuş olmak.
6- Ehli hayvanların saime olması.
Ehli Hayvanlarda Zekat
Mevaşi (ehli hayvanlar)den üç emsine zekat düşer. Bunlar, deve, sığır (öküz, inek, manda) ve koyun ile keçilerdir.
Develere farz olmasının delili:
Hz. Ebubekir, Enes´i zekat toplamak için Bahreyn´e gönderirken verdiği şu mektubudur:
"Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla!
Bu, peygamberin müslümanlar üzerine farz kıldığı zekattır. Allah onu resulüne emretmiştir. Kim onu gerektiği şekilde isterse ona verin; Her kim ki fazlasını isterse ona vermeyin. Yirmi dört ve daha aşağı olan develerin zekatı koyun olarak verilir. Her beş deve için bir koyun, develer yirmi beşe ulaştı mı yirmi beşlen otuz beşe kadar iki yaşına basmış bir erkek deve verilir. Develer otuzaltıya vardığında kırkbeş deveye kadar üç yaşına basmış bir dişi deve verilir. Kirkaltıdan altmışa kadar olan develerde üç yaşına basmış iki dişi deve verilir. Doksan birden yüzyirmiye kadar olan develerde dört yaşına basmış iki dişi deve verilir. Bunlar kendilerini erkek deveye teslim edecek hale gelmiş olmalıdır. Yüzyirmiden fazla olan develerde her kırk deve için üç yaşına basmış dişi bir deve, her elli deve için dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir." [1]
Sığırların Zekatı
Sığırlara zekatın farz olmasını delili de Muaz´ın rivayet ettiği şu hadistir: "Hz. Peygamber beni Yemen´e gönderdi. Bana her otuz sığırdan, bir yaşında erkek veya dişi bir sığır, her kırk sığırdan iki yaşında bir dişi sığır almamı emretti" [2]
Keçi-Koyunların Zekatı
Bunun da delili, Ebu Bekir (r.a.)´ın Enes´i görevlendirirken yazmış olduğu şu mektuptur:
"Otlatılan koyunlar kırka ulaştığında yüzyirmiye kadar bir koyun ze-kai olarak düşer. Yüzyirmiden ikiyüze kadar olan koyunlarda iki koyun, ikiyüzden üçyüze kadar olan koyunlarda her yüz koyun için bir koyun zekat verilir. Eğer otlatılan koyunlar kırktan az ise otuz bile olsa zekat düşmez. Ancak mal sahibi isterse verebilir." [3]
Ehli Hayvanlarda Zekatın Farz Olmasının Şartları
Müslüman ve hür olmak mükelletliğin şartlarıdır. Dikkat edilirse müküllefleğin üçüncü şartı olan ergenlik çağı burda yoktur.
Bu nedenle mal sahibi ergenlik çağına erişmemişse bile malının bakımını üstlenen kişi zekatını çıkarıp verecektir. Zekat in nisaba ulaşması. Yukarıdaki hadislerden bilinmektedir ki zekatın çıkarılması gereken sayı miktarıdır.
Ay hesabı ile bir yılın geçmesi gerekir. Bunun da delili için Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Nisaba gelen bir malın üzerinden kameri yıl geçmeyinceye kadar onda zekat yoktur." [4]
Ehli hayvanların saime olması, hayvanların yaşamı otlamaktan başka bir şeye bağlı olmaması, senenin çoğunda mera veya otlaklarda otlatılmış olmalarıdır. Bununla zayıf düşmeden hayatlarını devam ettirebilme-lidirler. Eğer senenin çoğunda kendilerine verilen yemle beslenirlerse zekat vacip olmaz.
Peygamberimiz (s.a.v):
"Otlatılan hayvanlarda zekat vardır." [5] buyurmuştur.
[1] Buhari, H86
[2] Tirmizi, 63. Ebu Davud, 1576
[3] Buhari, 1368
[4] Ebu Davud, 1573
[5] Buhari, 1386
Semenin Zekatı
Semende zekat iki şeye düşer: Altın ve gümüş. Bunlarda zekatın vücubunun şartları beştir:
1- Müslüman olmak.
2- Hür olmak.
3- Malın tamamına sahip olmak.
4- Nisaba baliğ olmak.
5- Bir seneyi doldurmuş olmak
Hububatın Zekatı
Hububat (ekin) için zekatın farz olmasında aranan şartlar üçtür.
1- İnsan tarafından ekilmiş olması,
2- Yiyecek olarak depoda saklanabilen (buğday, arpa, nohut, mercimek, bakla...) gibi maddeler olmak.
3- Nisab miktarı olmak. Bu da 5 vesk olup, bundan aşağı olmaz.
Meyvelerin Zekatı
Meyvalardan yalnız iki cinsine zekat düşer: Bunlar da kuru hurma ve kuru üzümdür (eğer kurutuldukları takdirde ve kısmen de olsa çürüyüp, bozulabilen cinstense o zaman yaş iken zekatı çıkarılır).
Meyvalar için Zekatın farz olmasının şartları da dörttür:
1- Müslüman olmak,
2- Hür olmak,
3- Tam manasiyle mülke sahip olmak,
4- Nisab miktarı olmak.
Ticaret Mallarının Zekatı
Ticaret malında zekatın vacip olması için belirtilen şartlar, altın ve gümüş için gereken şartların aynısıdır.
Develerin Zekatı
Develerin ilk nisabı beştir.
Beş deve için 1 şat (1 yaşını bitirmiş, 2. yaşına başlamış koyun veya 2 yaşını doldurmuş keçi) verilir.
On deve için, 2 şat.
On beş deve için. 3 şat.
Yirmi deve için, 4 şat.
Yirmi beş deve için, 1 senesini tamamlayıp, ikinci senesine girmiş deve (dişi olacak).
Otuzaltı deve için, iki yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir.
Kırk altı deve için, üç yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir.
Altmış bir deve için. dört yaşını tamamlamış bir dişi deve.
Doksan bir deve için, üç yaşım tamamlamış iki dişi deve verilir.
Yüz yirmi bir deve için, iki yaşını tamamlamış üç dişi deve verilir.
Bundan sonra her kırk deve için, iki yaşını tamamlamış bir dişi deve, her elli deve için de üç yaşını tamamlamış bir dişi deve verilir
Sığırların Zekatı
Sığır ve mandaların ilk nisabı otuzdur. Otuz sığır veya manda için bir yaşını tamamlamış bir erkek veya dişi manda veya sığır yavrusu zekat olarak verilir. Kırk sığır veya manda için 2 yaşını tamamlamış bir dişi manda veya sığır yavrusu. Bundan sonra her otuz için bir yaşını tamamlamış her kırk sığır veya manda için 2 yaşını tamamlamış bir dişi manda veya sığır yavrusu zekat olarak çıkarılır.
Koyun Ve Keçiler İçin Zekatı
Koyun ve keçilerin ilk nisabı kırktır. Kırk koyun veya kırk keçi için, bir senesini doldurmuş bir koyun veya iki senesini doldurmuş bir keçi verilir.
Yüz yirmi bir koyun veya keçi için, birer senesini doldurmuş iki koyun
veya hayvanlar keçi ise ikişer senesini doldurmuş iki keçi,
İki yüz bir koyun veya keçi için, birer senesini doldurmuş üç koyun veya keçi iseler ikişer senesini doldurmuş üç keçi,
Dört yüz koyun veya keçi için yine birer senesini doldurmuş dört koyun veya keçi iseler ikişer senesini doldurmuş dört keçi zekat olarak verilir. Daha sonra her yüz koyun veya keçi için yukarıda saydığımız şartlara haiz birer koyun veya keçi iseler birer keçi verilir.
Nisab bir cinsten olduğunda, kıymetleri aynı olmak şartıyla koyun yerine keçi veya keçi yerine koyun verilebilir.
Ortak Malın Zekatı
Hayvanlarını birbirine karıştıran iki kişi yedi şartla (bir kişinin malı gibi) tek kişinin zekatını verirler.
1- Ağılları bir olmak.
2- Toplanma yerleri bir olmak.
3- Mer´aları (otlakları) bir olmak.
4- Cinsleri bir olmak.
5- Sulama yerleri bir olmak.
6- Bunların sütünü sağanın bir olması.
7- Süt sağma yerinin bir olması.
İki kişiye ait olan para veya diğer malların zekat nisabı bir kişinin zekat nisabı gibidir. Çünkü zekat şahıslara değil, mala nisbetle verilir.
Zekat ehlinden iki kişi hayvan, para veya zekat düşen başka mallardan ortak oldukları halde ikisinin malı nisaba ulaştığında bir şahıs gibi zekat verirler.
Ortaklık gibi amaçlarla iki şahsa ait ve birbirleriyle birleştirilen, zekata tabi mallara ortaklık malı denir.
Bu mallar ikiye ayrılır.
Komşuluk ortaklığı: Bu, asli bir ortaklık değil de sadece komşuluk alakasıyla zekata mükellef olan iki kişi arasında bulunan ve nisaba ulaşmış bir maldır. Burdaki mallar karma bir ortaklık değil de herbirinin malının belli olmasına rağmen bir arada barınması ile zekat gerçekleşir.
Metinde geçen ortaklık şekli, komşu ortaklığıdır.
Karma ortaklık ise, zekatla mükellef olan iki kişinin, zekata tabi olup nisaba ulaşmış ve aynı cinsten sahip olunan mal ortaklığıdır.
Bu ortaklık çeşidinde, her iki mal birleştirilir. Yani bir ortağın sahip olduğu mal diğer ortağın malından ayrı sayılmaz. Mesela iki kişinin ortak-laşarak beraberce satın aldıkları kırk koyuna ortak olduklarında herbiri ortaklığın yansına yani yirmi tanesine sahiptir ama hangi koyunlara sahip olduğu belli değildir.
Aynı şekilde ortaklıkla satın aldıkları ticaret malı veya arazi yine karma bir ortaklıktır. Her ortak o malın yarısına sahiptir ama hangi yan olduğu belli değildir.
Tam bir sene boyunca kırk tane koyuna sahip olan iki kişi bir koyunu zekat olarak vermeleri gerekir. Halbuki bir ortak sadece yirmi koyunun sahibidir. Tek başına yirmi koyundan zekat çıkarılmaz. Ama ortaklık olduğu için zekat kişiye değil mala nisbetle olduğundan ortaklık olan o kırk koyundan bir tane koyun zekat olarak çıkarılır.
Ortaklık mallarının zekatı için peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Zekat artar veya eksilir korkusuyla, ayrılmış mal birle sürümez ve bir araya getirilip birleştirilmiş olanlar da ayrılmazlar.”[1]
Bu hadisi şeriften anlaşılıyor ki ortaklık durumunda zekat, olduğu gibi çıkarılır, yani ortaklık esas alınarak bir kişinin malı imiş gibi zekalı çıkarılır. Yukarıda da ifade edildiği gibi ortaklık nasıl olursa olsun zekatın verilmesi mala nisbetle (tek kişinin gibi) çıkarılır.
Bu ortaklık ister karma bir ortaklık olsun, ister komşuluk ortaklığı olsun farketmez.
Mesela, komşu olan iki kişi hayvanlarını bir araya getirir; meraları bir, çobanlan bir, koç ve tekkeleri bir, süt sağma yerleri bir ise bir kişinin hayvanlanymış gibi işleme tabi tutularak zekatları verilir.
Tahıllarda da kurutma, harmanlama ve depolama yerleri bir ise, yine bir kişinin malıymış gibi zekatları çıkarılarak verilecektir.
Ehli hayvanların zekatı çıkarılırken mesela, koyun ve keçide cinsler muhtelif olup, her iki cinsin toplamı nisaba yetişmişse bir görüşe göre hangisi fazla ise ondan, diğer bir görüşe göre fakirler için en faydalı olan cins hangisi ise ondan çıkarılır. [2]
[1] Buharı, 1386.
[2] Muğnil Muluac, i 1385
Altın Ve Gümüşün Zekatı
Altının zekat nisabı 20 miskaldır. Zekalı, 20 mıskalda onda birin dörtle biridir. Bu da yarım mıskaldır. Daha sonra yirmi miskah ne kadar aşarsa ona göre hesaplanarak zekat çıkarılır.
Gümüşün zekat nisabı 200 dirhemdir. Zekatı, 200 dirhemde onda birin dörtte bindir. Bu kırkta bir. beş dirhemdir. Bu hesap üzerine ne kadar ziyade olursa hesaplanarak zekatı çıkarılır.
Kadınların takınmaldrı mubah olan hûlliyaü için zekat yoktur.
Kadınlara mubah olan altın ve gümüş, süs niyetine göre olursa böyledir. Eğer niyet biriktirme, kâr elme amacıyla olursa o zaman zekatını çıkarmak vacip olur.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimsenin iki yüz dirhem gümüşü olup Ta, üzerinden bir sene geçerse, bundan beş dirhemini zekat olarak vermesi vacip olur. Altın yirmi dinara ulaşmayınca zekatı vacip olmaz. Eğer bir kimsenin yirmi dinar altım olursa ve üzerini´-",, bir sene geçene, yarım dinar zekat vermesi vacip olur. Daha fazla olursa buna göre hesaplanır." [1]
Para, altın ve gümüş hesabıyla verilmesi gerektiğine göre zekatı tedavülde yaygın olan 22 ayar altın olduğu için, ona göre hasaplanarak verilmesi gerekir. Yapılan hesaplamalara göre altın üzere zekat nisabı gram olarak 80.18 gram. gümüş olarak ise 561 gramdır. Yukarıda değindiğimiz gibi günümüzde revaçta altın olduğu için zekatın nisabına ulaşabilecek parası olan kişi 1 sene-i kameriye geçtikten sonra mevcut parasındandan kırkta biri zekat olarak çıkarılacaktır.
[1] Ebu Davud, 1573.
Ekin Ve Meyvelerin Zekatı
Zirai mahsul ve meyvelerin nisabı 5 (beş) Vesk´dir. Irak ölçüsüyle 1600 litredir.. Daha sonra nisabı akarak ziyade olursa buna göre hesabı yapılarak zekatı çıkarılır.
Hububat ve meyve, külfet veya herhangi bir masraf yapılmadan, yağmur suyu ve akar su ile sulanmışsa zekalı onda birdir.
Eğer motorla su çekiliyorsa o zaman yirmide bir zekatı verilir.
Ekin Ve Meyvelerin Zekat Çıkarılan Türleri
Ekin; buğday, arpa. pirinç, mısır, mercimek, nohut ve bakla gibi ekilen şeylerdir. Meyve ise, hurma ve üzümdür.
Gerek meyve gerek ekinde zekatın vacip olması, bunların olgunlaşması yahut nisaba varan bir kısmının olgunlaşmasıyla olur. Malında olgunlaşma öten kimseye zekat vacip olur. Onun için, bir kimse bir tarlayı ki ralar ve unu ekecek olursa, mahsulünün zekatı kendisine amiı. Çünkü eki nin sahibi kendisidir. Renkli meyvelerin olgunlaşması, renklerinin belir mesiyle, mesela kırmızılaşması, sararması veya kararmasıyla olur. Beya; üzüm gibi renksiz olanlarda ise berraklaşmaları ve sulanmalanyla olııi Ekin ise, tanelerinin seıtleşmesiyle olgunlaşmış sayılır.
Olgunlaşmış olmasından sonra daha evvel ifade ettiğimiz gibi artık sa hibi ondan tasarruf edemez. Ondan ne satabilir ne sadaka verebilir ve nı de yiyebilir. Bu muamelelerden herhangi birini yapması haramdır. Haran olduğunu bildiği halde böyle davranan ta´zir cezasıyla cezalandırılır. An cak zekat miktarının dışındaki tasarrufu geçerli kabul edilir.
Ekinin biçilmesi veya meyvenin toplanması zanr nında fakirlere on-aan birse} ıcr verme şeklindeki geleneğe gelince, du verilen ze^at niyetiyle olsa bile yine haramdır. Çünkü henüz tasfiye edilmemiş ve miktarı tayin edilmemiştir. Bir çoklarınca helal sanılan bu davranış, ilme değer verilmemesinden ve bilgisizlikten ortaya çıkan bir durumdur.
Kendisinde zekatın vacip olduğunu bildisi bir mahsulü satın almak, ondan yemek ve benzen davranışlarda bulunmak daha evvelki ifadelerimizde zikrettiğimiz gibi haramdır.
O halde olgunlaştıktan sonra bu isten anl?van adil bir kimsenin veya kimselerin bağ veya bahçeyi ağaç-ağaç dolaşıp meyvenin miktarını takdir etmesi ve mal sahibinin de o miktara göre fakirlere düşecek zekat miktarını zimmetine alıp kabullenmesi sünnettir.
Takdir eden kimse, mal sahibine veya vekiline şöyle diyecek;
"Hurma olsun, üzüm olsuı; müstehak olan kimselerin" hakkını senin zimmetine hurma veya üzüm olarak devrettim." der.
O da kabul eder. Bu takdir yapıldıktan sonra, artık kişi tasarruf hakkına sahiptir. Onu satabilir, yiyebilir ve o maldan fakirlere sadaka verebilir.Çünkü artık fakirin hakkı belirlerin ve zimmete geçmiştir.
Böyle bir tahmin yapılmadığı vah ekin gibi tahminin geçerli olmadığı durumlarda yukarıda anlatıldığı gibi tasarruf haramdır.
Kuvvetli olan bir görüşe göre, ianelerin sertleşmesiyle ekine zekat düşmez. Depoya konulup saklanmaya elverişli olduğunda ona zekat vacib olur. O halde ona göre henüz tam kurumamış buğdaydan ve yeşil bakladan yemek caizdir.
Hanbeli mezhebinde ise tahmin yapılmadan ve zekat miktarı belirlenip zimmete alınmadan önce de kişinin meyveden hediye vermesi ve hem kendisi hem de çoluk çocuğunun yemesi şefinde tasarruf caizdir. Çünkü adet olan budur. Fakat yine de ihtiyatlı davranmak lazımdır.
Nisab miktarları ise, beş veskıir. Bir vesk altmış sa´ (653 kg.)´dır. Bunun delili peygamberimiz (s.a.v.)´in şu hadisidir: " Beş veskten az olan ekin ve meyvede zekat yoktur" [1] Bu kabuğuyla birlikte saklanmayan içindir.
Pirinç, gibi kabuğuyla saklananlarda ise kabuksuz olarak beş vesk olması serekir.
Hurma ve üzüm kurutulunca beş v sk hesap edilir ve kuru olarak çıkarılır. Yaş olarak çıkarmak caiz değildir. Ama güzel kurutulmayan hurma ve üzüm cinsinden ise nisabı yaş üzerinden hesap edilir ve yaş olarak çıkarılır.
Şayet yağmur suyu yahut kar suyu. sel yahut nehir gibi buna benzer bir suyla sulanıyorsa, onda biri zekat olarak çıkarılır. Ama günümüz şartlann-daki motor usulüyle ve benzeri külfeti gerektiren aletlerle sulanıyorsa yirmide biri zekat olarak çıkarılır.
Hem yağmur ve hem de sulama motor ve benzen külfeti gerektiren vasıtalarla yapılıyorsa ekin ve meyvenin neşv-ü nemasına göre hesaplanıp zekatı ona göre verilir.
Her ikisiyle sulanıyorsa sulama sayısı değil ekinin yaşama ve neması esas alınarak zekat verilir.
Mesela ekinin müddeti sekiz ay olup, yarısında bir sulamaya ihtiyaç duyar ve yağmur suyu ile sulanırsa ve diğer yarısında iki sulamaya ihtiyaç duyar ve motorla sulanırsa onda birinin dörtte üçü zekat olarak verilir.
Razı alimler ekin serpilmeden toprağın sulanmasını birinci sulama olarak kabul etmişlerdir. Çünkü ekinin yeşermesinde bunun etkisi vardır ve ekin ikinci defa sulanıncaya kadar bu sulamanın etkisi devam etmekıedh.
Gerek hububatta ve gerek meyvelerde nisabın doldurulması için aynı cinsten olanlar birbirlerine ilave edilir. Bir cins, başka bir cinse ilave edilemez. Mesela arpa, buğdaya ilave edilip nisab doldurulmaz.
Cinsleri bir ve türleri ayrı olanlar birbirlerine ilave edilir.
Mesela Hind buğdayı ile başka türden buğdaylar birbirlerine ilave edilirler.
Bir yılın ekini başka bir yılın ekinine de ilave edilmez. Ancak bir yılın ekini ayrı yerlerde veya ayrı mevsimlerde ekilmiş olsa birbirine ilave edilir.
Mesela yılda iki defa ekilen mısır, birbirine ilave edilir.
[1] iliütıhüvi, 1340
Ticaret Mallarının Zekatı
Ticaret için alınan mal (altın, gümüş veya nakdi paradan hangisi ile alınmışsa) sene sonunda onunla değerlendirilerek, kırkta bir zekat olarak çıkarılır.
Ticaret Malı Ve Zekatı
Ticaret, kazanmak maksadıyla elde edilen mallardır. Ticaret malı ise gümüş, altın ve para olmayan mallardır.
Ticaret, muayyen olmayan bir malın çeşidine mahsus olmayıp, kâr elde etmek amacıyla elden ele değiştirilen, taşınır taşınmaz her çeşit meşru maldır.
Ticaret mallarında zekatın farziyetine delil. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Kazandıklarınızın helal ve iyisinden verin" (Bakara: 2/267)
Semure bin Cündüp (r.a) şöyle demiştir: "Allah resulü ticaret malı olarak kazandığımız her şeyden zekat vermemizi emrederdi." [1]
Ticaret mallarının değeri nisab miktarının altın da olsa ve bu mallar ister menkul ister gayri menkul veya ister hayvan olsun üzerinden bir sene geçtikten sonra gümüşle alınmışsa gümüşle, altınla alınmışsa altınla değerlendirilir. Eşya ile alınmışsa o beldede gümüş ve altından hangisi daha çok tedavülde ise onunla değerlendirilir. İkisi de eşit seviyede tedavülde ise ve bunlardan birine göre nisaba ulaşıyorsa kişi dilediğini esas alır.
Şav t malların bir kısmım para ile almış ve b´r kısmıır ia eşya ile almışsa ner kısuv. kendi hükmüne tabidir. Bunlar aisaba ulaşıyorsa .virkta bir zetcal olarak çıkarılması gerekir. Nisabtan fazla olan miktalarr da buna göre değerlendirilerek zekatı verilir.
Ticaret Mallarında Zekatın Vücubunun Şartları
Ticaret mallarında zekatın vacio olması ici1" gerekli olan şartlar şunlardır:
1- Satın atma gibi bir alış-verişle o mala sahip olmak. Ticaret malında esas olan alış-veriştir. Bu nedenle ticaret malında zekatın farz olması için gerekli olan ilk şart malın ticaret amacıyla elde edilmiş olması gerekir.
2- Tutarım öderken bu alış-verişı ticaret niyetiyle yapmış olmak. Ticaret malı elde edildiği an tutan ödenince ticaret niyetinin olması şarttır. Eğer başka amaçla alınmışsa ticaret malı sayılmaz.
3- Sırf biriktirmek niyyetiyle alınmamış olması. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi malın sadece ücaret amacıyla elde edilmiş olması gerekir.
4- Ticaret mallarına sahip olduktan sonra üzerinden bir yılın geçmesi. Ancak bu mallar belli bir parayla alınmış ve bu miktar nisaba baliğ bir kısmıyla alınmış ve paranın geri kalanı kendi mülküyle bunların yarısıyla ticaret mallarını almışsa, o zaman yılın başlangıcı ticaret mallarına sahip oluşundan itibaren değil, paraya sahip oldupn ™dan itibaren başlar.
5- Yıl sonunda bu malların değerinin nisaba ulaşmasıdır.Ticaret mallarının değeri nisabtan az olur ama yanındaki paralar onlara ilave edildiğinde nisaba ulaşıyorsa yine zekat verilir.
Meselâ yanında yüz dirhem bulunur ve bunun yarısıyla ticaret malı al-mış´ve sene sonunda ticaret mallarının değeri yüz elli dirheme ulaşacak olursa, yine zekat düşer ve yanında kalmış olan elli dirhem bunlara ilave edilerek hepsinin zekatı verilir.
6- Yıl içerisinde kendisiyle değerlendirildiği paraya dönüşüp bu paranın nisab miktarından aşağı olmaması.
Eğer sene içerisinde paraya dönüşür ve bu para nisab miktarından aşağı olacak olur. sonra da bu paralarla ticaret niyetiyle mal alacak olursa; yıl, bu malı aldığı andan itibaren başlar.
Ticaret malı kendisinde zekatın vacib olduğu bir mal ise, (koyun veya hurma), yani zekata tabi olan mal, zekat nisabına ulaşmış ama değer olarak nisaba ulaşmıyorsa; mesela kırk koyun olup değeri nisab miktarını doldurmuyorsa, koyun olarak zekatı verilir.
Değeri nisaba ulaştığı halde kendisi nisaba ulaşmıyorsa, bu defa ticaret malı olarak zekatı verilir.
Mesela otuzdokuz koyun olup değeri nisab miktarına ulaşıyorsa, ticaret malı olarak zekatı çıkarılacaktır. Eğer her iki yönden nisab miktarına ulaşıyorsa; mesela koyunların sayısı kırk olup değerleri de nisaba ulaşıyorsa ve her iki durum açısından aynı anda yıl doluyorsa, değerinden zekat çıkarılacaktır. Ama ticaret malı olarak yılını daha önce dolduruyorsa, o yıl için ticaret malı olarak zekatı çıkarılacak ve diğer yıllarda değerinden zekat verilecektir.
Mesela Recep ayının başında ticaret niyetiyle elli top kumaş almış ve altı ay sonra bunları satıp kırk koyun satın almış ve sene dolunca bu koyunlar değer olarak nisaba ulaşmış olsun. Böylece hem ticaret malı olarak, hem de bizzat zekata tabi bir mal olduğu için bu yönden de zekat nisabına ulaşmış olmaktadır.
Ticaret malı olarak yılını daha önce doldurmuş olmaktır. Birinci yıl, ticaret malı olarak, sonraki yıllarda ise, koyun olarak zekata tabi olacaktır.
Mudarebe usulü ile ortaklığa verilen malın zekatı, hem sermaye olarak ve hem de kazanç olarak mal sahibine aittir.
Şayet zekatı ortak malın dışındaki bir maldan ödenmişse, zaten yerini bulmuştur, ama ortak maldan vermişse, kazançtan verilmiş sayılır.
[1] Ehu Davud, 1562
Yerden Çıkarılan Maden Ve Rikazın Zekatı
Bir kimse madenden altın veya gümüş çıkarırsa nisaba baliğ olması şartıyla kırkta birini zekat olarak çıkartacaktır. Cahiliyyet zamanından kalmış, gömülü mal bulunduğu takdirde beşte biri zekat olarak çıkarılır.
Bir kimse cahiliyye devrinden kalan altın veya gümüş (sahibi olmayan
ve kendisinin işlemiş olduğu bir arazide) bulursa nisaba bağlı olması kaydı ile zekatını çıkarması gerekir. Bunun da zekatı beşte birdir. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Define mallarında beşte bir nisketinde zekat vardır." [1]
Bu define mallarında "Havli havelan" olan bir senenin geçmesi şartı aranmaz. Define bulununca hemen beşte bir zekatı verilir.
İmam Beyhaki şöyle bir rivayette bulunmuştur: Peygamber (s.a.v) Ka-biliye kasabasının halkından, madenlerden çıkardıkları altın ve gümüşün zekatını alırdı. Define yukarıdaki hadisten de anlaşıldığı gibi altın ve gümüşlen başka bir şey değildir. Bu nedenle gerek define gerekse maden hakikaten altın ve gümüştür. İmam Nevevi, müçtehid alimlerin, madenlerde zekatın vacip olduğu hususunda görüş birliği içinde olduklarını bildirmiştir. [2] Ama cahiliyye devrine ait değil de İslami bir şey olursa, veya sahibinin müslüman biri olduğu biliniyorsa onu sahibine verir.
Burdaki müslüman ve gayri-müslim ayırımı, savaş-ganimet gibi durumlar nazar-ı itibare alınarak hüküm verilmiştir. Yoksa gayri-müslim birinin malı yenilebilir diye dinimizde herhangi bir hüküm yoktur. Ancak savaş esnasında ganimet olarak eline bir altın veya gümüş geçiyor yahut daha sonra rikaz olarak yani o memleket kâfirlerin elinde iken onlara ait olup daha sonra yapılan savaşlar neticesi kâfirler orayı terketmiş veya telef olmuşlar, onlardan geri kalan altın ve gümüş ganimet gibi sayılmaktadır. Bu yüzden bu madenlerden de faydamlabilir. Bulunan bu malın (altın veya gümüşün) müslümanlara mı ait olduğu ya da gayri-müslimlere mi ait olduğu bilinmezse, o zaman bu mal lukata hükmüne girer. Bir seneye kadar onu tarif eder, sahibi çıkmazsa ancak o zaman mülkiyetine alır. Zekatı da ona göre hesaplanarak verilir.
[1] Buhari, 1428
[2] El Mecmu 21 73-74.