- Zehebî tarihini neden tercih ediyoruz ?

Adsense kodları


Zehebî tarihini neden tercih ediyoruz ?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Wed 27 April 2011, 12:37 pm GMT +0200
Zehebî Tarihini Neden Tercih Ediyoruz ?


Cantaş Yayıncılık olarak, yayın hayatına başlayalıdan beri ülke­mizin şartlarını, İnsanımızın seviyesini, dînî ihtiyaçlarını, din da'va-smın günün şartlarına göre en önce giderilmesi gereken zarurî müş küllerini göz önüne alarak eser vermeye gayret etmekteyiz.

Şüphesiz bu güne kadar İslam Tarihleri gerek te'lif gerekse ter-ceme olarak defalarca basılmış bulunuyor. Bunlar arasında fevkalâde ilmî olanlar olduğu gibi, mitolojik mahiyet arzeden, aslı ve astan ol­mayan uydurmalarda az değildir. Yine sırf Allah rızası ve din gayre­tiyle basılanlar olduğu gibi, ya sırf para kazanmak yada bir şeyler yapmış olmak hevesiyle piyasaya arzedilenier de vardır.

Yine açık yüreklilikle söylemek gerekirse Peygamberimize söv­meyi âdet haline getirenler bile İslam tarihi yayınlayarak yalan ve dolanlarla son çareyi dine dönmede bulanların yollarını kesmeye ça­lışmaktadırlar. Bütün bunlar olup biterken müslürnanlar uyuyorlarmı? Uyumuyorlar tâbi. Tabide bir gayret ve didinme ile bütün mesaîlerini ya bunlara cevap vermeye sarfettiklerinden Hz. Muhammed (s.a.v)i gerçek kimliğiyle ortaya koymaya vakitleri olmuyor, yahutta Efendi­mizi gerçek kaynaklardan öğrenemediklerinden, ya Onu insan üstü haşa ilâhî bir varhkmış gibi: yahutta şeyhleri, efendileri, liderleri se­viyesinde bir anlam içerisinde mütalâ ediyorlar.

Gençlik yıllarımda rahmetli Üstadım Kaşgar Ulemasından Cela-leddin Karakaş hoca ile Konya'da dinlediğimiz bir vaiz hâla kulakla­rımızda ..... Vaiz efendi şüphesiz gayet samimi olarak Peygamberi­mizin İsa (a.s)dan daha üstün olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Bu­nun için eskiden bir çok hikayeci hocadan dinlediğim şu kıssayı an­lattı:

«Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.) Cebrail'e •'Kardeşim Cibril! Sen bana vahyi nereden alıp gelirsin?" demiş. O da bilmem, ben çağrılınca bir yeşil perdeye kadar gider orada dururum. Oradan bana vahiy bu perde arkasından verilir." demiş, Efendimiz "peki perdenin arkasında kim var, hiç bakmadmmı?" deyince Cebrail "biz emir ku­luyuz, bana bir emir verilmeden nasıl bakarım" cevabını vermiş. Pe­ygamberimiz de: "öyleyse sana emrediyorum, Vahiy almaya gidince bir bak!" buyurmuş. Cebrail vahiy almaya gittiğinde bu yeşil perdeyi bir kaldırınca birde ne görsün arkada yine peygamberimiz (s.a.v.) değilmi.» Vaiz bunları söyleyip ardından; «Allah Allah! Cebrailin va­zifesi meğer Hakikat-i Muhammedi'den alıp Suret-i Muhammediye götürmekmiş!» deyince Cami'de bir ağıt ve feryat yükseldi. Üstad rahmetli müthiş öfkelenip vaize; "Efendi, efendi! Kendin kafir ola­caksan ol! Sana karışmayız. Ama bu cemaattan ne isten. Hıristiyan­lar isa'da ileri gidince böyle mübarek bir zat insan olamaz olsa olsa Allanın oğlu olur, diyerek onu Allanın oğlu yaptılar. Sende şimdi bu mertebeyi geçsin diye peygamberimizi Allahmı yapmak istiyorsun?'1 diye çıkışınca az kalsın müthiş bir sopa yiyeyazdık. Bereket camide başka hocalarda işe müdahele etti de vaziyet yatıştı. İşte Hz. Mu-hammed (s.a.v.)i mi, yoksa put perestliğimi anlattığı belli olmayan bu zavallılara birde günlük gazete tarihçileri katılınca cehaletimiz iyice sırıtıp iş zıvanadan çıktı.

Zâdü'I  Meâd  ile  çeşitli  yönlerini  tanıma imkânı  bulabildiğimiz Kâinatın Efendisi (s.a.v.)in Hafız Zehebî'nin sadece el yazması kendi devrine kadar 21 dev cilt tutan bu eseri ilede Onun hem sîresini hem de meğazi ve cihadını üstelik raşit halifeler ve Muâviye devirleriyle beraber tanıma imkanına kavuşacaksınız.

İnşaallah bu girişimizden sonra hem Zehebî gibi bir türkmen yücesini hem de "Târihü'l İslam" eserini sizlere etraflıca tanıtaca­ğım. Kendi bir türk allâmesi olan bu zatın eserini niye tercih ettiği­miz o zaman kendiliğinden anlaşılacaktır. Ancak ben şimdi peşin olarak şunu üzerine basa basa söyleyeyim; Biz bu eseri sizler için. içinde yalan dolan uydurma olmadığı gibi, satır satır kaynaklara dayandığı, sadece kaynağa dayanmakla yetinmeyip yalana yer ver­mediği. Kâinatın Efendisinin yalanla anlatılmaya asla ihtiyâcı ol­mayacak kadar sahih asarın mevcut olduğunu ortaya koymak ve bundan sonra bu konuda eser verecek olanlara sağlam malzemeler vermek gayesiyle sunuyoruz.

Sevgili kardeş ! Yirminci asrın teknigininde imkanlarından fayda­lanarak sana iyi veya kötü gerek tarihin içindeki, gerekse günümüz­deki büyük bilinen, büyük tanıtılma gayreti güdülen nice insanları tanıttılar Sen yükselmek ileri gitmek için bu heyulaları iyi öğrendin, hayatlarını örnek dediler, aldın, sözleri şifâ dediler, reçete gibi tat­bik ettin. Dön! aklını ve iz'ânını başına alarak iyice bir düşün baka­lım, kaç arpa boyu ilerledin. Hayatlarını öğrenmeye gayret ettiğimiz, adetâ Peygamber yerine koyduğumuz bu insanlar bize bırakın âhireti bu dünyada ne verdi. Hâlâ batıya el avuç açmanın milletçe utancı ile kıvranıyoruz.

Ölüme doğru hızla yol aldığımız şu hayatımızın değerini kavra­yarak bir an Önce zihnimize öcü gibi yerleşen câhiliyye fikirlerini imha ederek oraya Hz. Muhammed'in ma'rifetini sokalım, gönül Ka' besinden putları temizleyerek, Allah gerçeğini yerleştirip Hz. Mu-hammed (s.a.v.)'in sevgisiyle orayı yeşertelim. Yeşertelim ki dünyâmız da âhiretimiz de mamur olsun.

Son söz olarak bu da'vâdan nasibini alamayarak bize hâlâ batı putunu örnek almamızı teklif edenlere: Vallahi dinden vazgeçtik, ga­vurluğun bile arkasından dört nala koşarken iyice gerilemeyip arada­ki mesafeyi bari tutabiliyorsamz biz kalemlerimizi kırmaya, dilimizi yutmaya hazırız. Yok eğer bunları yapamıyorsanız, bilinki bu taklid ile bugüne kadar yapamadığınız gibi, bundan sonrada hiç hayırlı bir şey yapamayacaksınız, O zaman sizi de kurtarmak üzere size sunu­lan bak ve hakîkatlar karşısında bu kadar bîçâre kalmaymki kurtu­luşumuz hep beraber olsun. Aklın kuru yaklaşımı birşeyler ortaya koyabilsede gönlün rehberliğine ihtiyacı var. Alman şâiri Goethe gibi:

,,tut elimizden, birader Muhammedi

Tut  da götür bizi ezeli yaradana"

feryadını yaparken Ona uzatılmış bir elin yoksa vay haline, vay haline.! diyoruz.

KÖLN 13 MART 1991 Muzaffer Can[2]




[2] İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam, Cantaş Yayınları: 1/9-11

Sevgi.
Thu 9 December 2021, 03:19 pm GMT +0200
Esselamü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim

Bilal2009
Sun 12 December 2021, 03:25 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun