- Zaman ve An

Adsense kodları


Zaman ve An

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Wed 9 February 2011, 01:24 pm GMT +0200
Zaman-An

 Zamanın anlaşılmasında, önemli rol oynayan kavramlardan birisi de an'dır. Zamanın "an" ile bağlantısı nedir, an ölçülebilir mi, zamanın kaynağımıdır, değil midir, anların birleşimi zamanı meydana getirir mi, varlıkla olan bağlantısı ve pratik hayattaki ge­çerliliğinin ne olduğu gibi sorular, an'ın zamanla olan bağlantıla­rını ortaya koymaktadır. Filozoflardan bir kısmı an'ı, zamandan bir cüz olarak değerlendirirken, diğer bir kısmına göre ise "an?, zama­nın anlaşılmasında önemli rol oynayan bir kavramdır. Bu ise, bu hususta bir tartışmanın var olduğunu göstermektedir. Zamanı, bö­lünmeyen, yahut otomatik anlardan ibaret sayanların yanında [193], an'ı bir sınır sayarak, sınırlı bir zamanın mümkün olduğunu, geç­miş ile geleceği birbirinden ayıran şimdiki an'ın olabileceğini, bu­nun ise zamanın bir bağı olmakla birlikte, zaman olmadığını ifade edenler de vardır. Bu görüşe göre "an", zamanın bir kısmı değil­dir; Çünkü kısım, yani parça, bütünün ölçüsüdür. Bütünün, parça­lardan meydana gelmesi gerekir. Halbuki zaman, anların birleş­mesinden meydana gelmemiştir [194]. Mezkûr düşünce, çeşitli tarafla­rın hücumuna sahne olduktan sonra bu noktaya gelmiştir. Çünkü bu düşünce, başlangıçta, zamanın birbirini takip eden anlardan meydana geldiğini ifade etmekteydi. Bu hücumlar ve hücuma uğ­rayan bu düşüncenin, zamanı yeniden tanımlaması, zamanın, süre ve aralıkla aynı sayılmasına zemin hazırladı [195].

Bu hususta yapılan değerlendirmeler, eleştiriye uğrayan fikrin tutarsızlığını göstermektedir. Çünkü sözü edilen düşünce an husu­sundaki kanaatinde ikilem içerisinde olup, bir taraftan "an"ın ya­şam örneklemelerinin olabileceğini, yaşamı açıklayabilen bir süre olduğunu ifade ederken, anın gerçek zaman olduğu kanaatinde olanlar olduğu gibi, diğer taraftan, onun gerçek olmayıp düzmece olduğuna inananlar da vardır [196]. İnsan hiç bir zaman "anlar" ın farkında olmaz, hep "şimdiler"i fark eder [197]. Görüldüğü gibi "an" ko­nusunda farklı kanaatler vardır. Kendi içinde tutarsız olan düşün­celer olduğu gibi, an'ı gerçek zaman, fark edilmeyen bir şey ola­rak, görenler de vardır. Bu da "an"ın zamandan daha girift bir kavram olduğunu, tanıma ve izah etmede ondan daha çok zor-' hıklarla karşılaşıldığını göstermektedir.

Zaman ve "an", sadece genel felsefede değil, İslâm felsefe­sinde de önemli kavramlardan biridir. Pek çok filozof, bilgin, mu­tasavvıf ve kelâmcı bu kavramla ilgili farklı görüş ve düşünceler ileri sürmüşlerdir. "Anı" bilince dayandırıp, geçmiş ve geleceği birbirine bağladığını söyleyen [198] el-Kindî'nîn Aristo'dan farkı, an'ın, bağlantı kurmayı bilinç yoluyla icra ettiğini ifade etmesidir.

"An"ın gerçek zaman olmadığını, ancak bir bakıma zaman olduğunu söyleyen düşünceye göre, "an" varlıkla zaman arasında bulunup, varlığı zamana bağlayan an'dır [199]. Doğrusunu ifade etmek gerekirse bu yaklaşım pek net değildir. "Zaman olmamak, bir bakıma zaman olmak" şeklindeki söylem, bu husustaki kapalılığın ifadesidir. Sadece an'ın, varlığı zamana bağlayan bir bağ olduğu ifade edilmektedir. Buna göre an'daki varlık ne zamansaldır ne de zamansal olmayandır. O, zamansal olmak kuvvesiyle donanmış olup, faal olarak zamansal olması "an" meselesidir.

An'ı zaman olarak görmeyenlere karşı, İbn Sînâ, zamanda olan şeyde, "an" başlangıç; geçmiş ve gelecek ise, zamanın parça­sıdır, der. Zamanda an'ın oluşu birin sayıda oluşu gibidir [200]. Ardı­şık olarak gelen ve her biri bölünemeyen anların bileşiminin, za­manı oluşturduğu kanaatine [201] göre, zamanın an'sız meydana ge­lemeyeceği, meydana gelişini ardışık olan anlara borçlu olduğu anlaşılmaktadır. Zamanı "an" olarak tanımlayanlardan biri de Cürcanî (816/1413)'dir. Ona göre zaman, tasavvur ve olay ile fark edilir. Bilinmeyen bir yenilenen, bilinen bir yenilenen ile ölçül­mektedir. Güneş doğarken sana gelirim, ifadesinde "güneşin doğuşu", bilinen bir yenilenen, gelen birisinin gelmesi ise bilinme­mektedir. Böylece bilinmeyen, bilinene yaklaştığında kapalılık gi­derilmiş olur. [202]. Burada Cürcânt'nin "an" dediği zaman, daha çok, vakit anlamındadır. O nedenle zamanın ölçümü, dış dünyada bir varlığa, varlığın hareketine sahiptir.

Deviran münasebeti hususunda yapılan bir değerlendirmeye göre; devir ve an iki asıldır. An ile devir arasında bulunan günler, aylar, yıllar, saat ve saniyeler, hep aşkın varlığın sıfatı olan "vah­det" ile zamansal varlığın sıfatı olan "çokluk" arasındaki bağıntı gibidir. Çokluk nasıl birin görünümü demekse, zaman da, anın gö­rünümü demektir. Bu nedenle "an" bölünmeyen zamandır. Ger­çekte sadece o vardır. Geçmiş ve gelecek, farazi şeylerdir. Çokluk, aşkın varlıkla şekilli varlıklar arasındaki harekettir. Dolayısıyla za­man da an'ın hareketidir [203]. Bu değerlendirme, bize an'ın, zama­nın kaynağını teşkil ettiğini, aşkın varlığın sıfatı olan vahdete benzetilmesiyle kutsiyet arz ettiğini, dış dünyadaki çokluğun bizi vah­dete; günler, aylar, yıllar, saat ve saniyelerin de an'a, Allah katın­da var olduğu kabul edilen "anı daim"e [204] götürdüğü kabul edil­mektedir. Bu yaklaşım, kaynağını felsefeden alan tasavvufçuların yaklaşımıdır. Bu durumda zamanın kıdemi kabul edilmiş olmak­tadır. Bunun ezel kavramına ters düştüğüne daha önce işaret edil­miştir.

Fizikte zaman diye bir kavramın oluşması tamamen olaya bağlıdır. Eğer hiç bir olay veya değişme olmasaydı böyle bir kav­ramın oluşması da asla mümkün olamazdı. Bir zaman ekseni göz önüne getirildiğinde bu eksen üzerindeki t ve t noktaları boyutsuz birer yerdir. Bu yerlerin her birisinde zaman donmuş bulunmakta­dır. Dondurulmuş olarak var sayılan noktaya "an" denilmektedir. Ancak "an", zamanın donmuş bir noktası olarak kabul edildiğinde, bu nokta üzerinde herhangi bir olay ve değişme olması imkân dışıdır. Bu durumda gerçekte "an" var mıdır? sorusuna verilecek cevap, hayırdır. Bu şekilde sürdürülen açıklamalar devam ettirile­rek şu iki noktaya gelinmektedir:

1. Zaman sonsuza kadar bölünebilir. Bu durumda değeri sıfır olan an elde edilir ki bunda hiçbir olay meydana gelmez.

2. Zaman sonsuza kadar bölünemez. Onun en son bölüne­mez sınırı vardır. Bu durumda da zaman, her birinin değeri sıfır­dan farklı ve büyük olan, içinde bir olayın geçmesine imkân veren ve daha küçük parçacıklara bölünemeyen anların sonlu bir topla­mıdır.

Meseleye her iki açıdan yaklaşmaya çalışıldığında, noksansız bir çözüme ulaşma imkânı bulunamamaktadır [205]. Fiziğin, zam anan münasebetine getirdiği açıklamaların bu gün itibariyle felsefî dü­şüncede yapılan açıklamalarla uyuşan ve uyuşmayan noktalarının olması tabiîdir. Söz konusu bilimlerin yaptığı açıklamaları, kendi içinde, mutlak doğru olduğunu söylemek oldukça zor görünmek­tedir. Zaten onların, böyle bir iddiaları da yoktur. [206]

193] Sarıkavak, s. 64.

[194] Aristoteles, s. 183-185.

[195] Dağ, "Yunan ve İslam Felsefesinde Aristocu Zaman Görüşüne Tepkiler , s.72.

[196] Bachelard, Gaston, "Anın Sezgisinden Seçmeler", trc. Alp Tümertekin, Cogito, sayı: 11, Yapı Kredi Yay., 1997, s. 62.

[197] Mays, W., "Hegel ve Mara'ta Zaman ve Zamansallık", trc. Alp Tümertekin, Cogito, sayı: 11, Yapı Kredi Yay., 1997, s. 66.

[198] Sarıkavak, s. 56-65.

[199] Sarıkavak, s. 65.

[200] İbn Sînâ, en-Necât, s. 118.

[201]er-Râzî, Fahruddîn Muhammed İbn Ömer İbn el-Hüseyin İbn el-Hasen İbn 'Alî, İslâm İnancının Ana Konuları, trc. Nadim Macit, İhtar Yay., Erzurum, 1996, s. 35.

[202] El-Curcân'. et-Ta'rifât s, 114.

[203] Ateş Süleyman, İşârî Tefsir Okulu, AÜİF. Yay., Ankara, 1974, s. 268.

[204] Uludağ, s. 534

[205] Küken, Gülnihâl, "Doğu Ortaçağında Zaman Kavramı", Cogito, sayı: 11, Yapı Kre­di Yay., 1997, s. 189.

[206] Dr. Faiz Kalın, Kur’an’da Zaman Kavramı, Rağbet Yayınları: 57-60.

Bilal2009
Sat 26 January 2019, 06:03 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Sat 26 January 2019, 07:53 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Zamanını hakkiyla islama uygun yaşayan ve zamanının hakkını veren kullardan olalim inşallah. ..

Sevgi.
Fri 1 February 2019, 12:06 am GMT +0200
Aleyküm Selam.  Rabbim bizleri her zamanın kıymetini bilip herdaim rızasına uygun güzel hayırlı ameller işliyen kullardan olmayı nasip eylesin inşaAllah