derya
Wed 30 December 2009, 03:58 pm GMT +0200
Yûnus (As)´ın Zühdüne Dair Haberler
182. Mücâhid´den rivayet edildiğine göre, Beytullah´ı yetmiş tane peygamber haccetmiştir. Bunlardan biri Mûsâ b. İmran olup, hac esnasında sırtında pamuktan ma´mûl iki abayesi varmış. Bu peygamberlerden bir diğeri de Yûnus (as)´muş. (O da, hac esnasında) "Davetine icabet ettim, ey sıkıntıları gideren, davetine icabet ettim" dermiş.
183. Katâde´den Allah Teâlânın (Yûnus (as) hakkında) ´Eğer Allah´ı teşbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalmıştı´ âyetini şöyle te´vîl ettiği nakledilmiştir: "Yûnus (as) bela ve sıkıntıların olmadığı zamanlarda çok uzun namaz kılardı. Güzel işler yapmak, sahibinin ehli ve iyâli içinde değerim artırır. Düşüp kalacak olursa, o takdirde de başını sokacak bir yer bulur."
184. Salim b. Ebû´1-Ca´d, Allah Teâlânın; Yûnus (as), nihayet karanlıklar içinde, senden başka bir ilah yoktur. Seni tenzih ederim, gerçekten ben zalimlerden oldum?[158] ifadesi hakkında şöyle diyor: "Allah balığa Yûnus (as)´un ne etine ve ne de kemiğine bir zarar vermemesini vahyetti. Daha sonra başka bir balık onu yutuver-di. O da karanlıklarda, Rabbine nida etti. (Bu karanlıklar) balığın (karnının) karanlığı ve denizin karanlığıdır."
185. Ebû´l-Celed´den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yûnus (as) kavmine azab inmeye başlayınca, zifiri karanlık geceler gibi başlarına üşüşmüş. İçlerinden akıllı olanları hemen âlimlerden geriye kalan bir şeyhin yanma gitmişler ve ´Gördüğün gibi başımıza gelen geldi. Bize bir dua öğret de, ola ki Allah bu sayede musibeti başımızdan giderir´ demişler. O da ´Ey, hiçbir canlı yok iken diri olan!; Ey ölülere hayat bahşeden ve ey kendisinden başka ilâh olmayan mutlak diri!, diyerek yakarın´ demiş. Bunun üzerine Allah Teâlâ azabı onlardan defetmiştir."
186. Sadî´den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yanında bulunan bir zât Yûnus (as) balığın karnında kırk gün mü kaldı?´ diye sormuş. Şa´bî de ´Bir günden daha az bir süre kalmıştır. Balık onu kuşluk vakti yutmuş, ikindiden sonra olup da güneş batmaya doğru meyledince balık sıçramış ve Yûnus (as) güneşin parıltısını gö-rüvermiş, derhal ´Senden başka hiçbir ilâh yoktur, seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum´ demiştir. (Hemen balık onu kıyıya atmış ve o da gam ve kederinden kurtulmuştur)´ demiştir. Birisi Şa´bî´ye yönelerek ´Sen Allah´ın kudretini inkâr mı ediyorsun?´ deyince, o da ´Hayır, ben Allah´ın kudretini inkâr etmiyorum. Eğer Allah Teâlâ dileseydi balığın karnında bir çarşı bile kurardı´ cevabını vermiştir."
187. Ebû Mâlik´ten Yûnus´un (as) balığın karnında ktrk gün kaldığı rivayet edilmiştir.
188. Ibn Abbas´tan Resûlullah´ın "İki nimet vardır ki, insanların çoğu kıymetini bilmez. Bunlar boş vakit ve sıhhattir" dediği rivayet edilmiştir.[159]
189. Amr b. Kays´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Abdullah b. Bişr´in şöyle dediğini işittim: ´İki tane bedevi Resûluîlah´a gelmişler, birisi, ´Ey Allah´ın Resulü! İnsanların hangisi daha hayırlıdır?´ diye sormuş. Resûlullah ´Ömrü uzun, ameli güzel olanıdır´ cevabım vermiş.[160] Bu sefer diğer bedevi ´Ey Allah´ın Resulü! İslâmın farizaları (mükellefiyetleri) çoğaldı. Bana bir şey söyle ki onu devamlı yapayım´ demiş. Resûlullah da, "Öyleyse Allah´ın zikrini ağzından eksik etme" demiştir."[161]
190. Cübeyr b. Nüfeyr´den Resûlullah (sav)´ın "Siz Allah Teâ-lâ´ya ondan sâdır olandan (Kur´ândan) daha hayırlı birşeyle dönmeyeceksiniz" dediği rivayet edilmiştir.[162]
191. Ömer b. Hattâb (ra), "Bu Kur´ân Allah´ın (cc) kelâmıdır. Onu nereye koymak icabediyorsa oraya koyun (onu kendi gösterdiği prensipler doğrultusunda anlayın). Onunla ilgili konularda arzu ve hevesinize uymayın" demiştir.
192. Ferve b. Nevfel el-Eşcaî diyor ki: "Habbâb ile komşu idik. Bir gün elele tutuşup mescidden çıktık ve bana: ´Ey adamcağız! Güç yetirebildiğin şeylerle Allah´a yaklaşmaya çalış. (Ama bil ki) sen O´na kendi kelâmından (Kur´ân´dan) daha sevimli birşeyle yaklaşamazsın´ dedi."
193. Ali b. Ali diyor ki: "Hasan´ın şöyle dediğini işittim. ´Müslümanların fakirleri zenginlerinden kırk yıl önce cennete gireceklerdir. Diğerleri ise dizlerinin üzerine çökmüş bir vaziyette bekleyecekler. Bu arada Allah Teâlâ onlara, ´Siz miydiniz (dünyada) insanlara hükmeden, onların işlerini çekip çeviren? Benim´sizinle görülecek bir işim var´ diyecektir. Hasan diyor ki: ´Allah´a yemin olsun, Allah´ın işlerini kolaylaştırdığı kimseler hariç, hesapları çok zor olacaktır.´"
194. Ebû Hureyre (ra)´den Resûlullah´ın (sav), ´Allah Teâlâ ´Ey Ademoğlu! Kendini benim ibadetime verirsen, ben de senin fakirliğini giderir, gönlünü zengin kılarım. Yok eğer bunu yapmazsan, gönlünü meşgul eder, fakirliğini de önlemem´ buyurmuştur dediği rivayet edilmiştir.[163]
195. Fudâle b. Ubeyd şöyle demiştir: "Resûlullah (sav) insanlara namaz kıldırırken, bazı kimseler açlıktan dolayı (takatları kesilip) yere düşerlerdi. Bunlar Suffe´de kalan kişilerdi. (Bir gün) Bedeviler, ´Yahu, bunlar da deli midir nedir?´ deyince Resûlullah (sav) namazın akabinde Suffe ehline yönelmiş ve ´Eğer Allah Teâlânm sizler için katında neler hazırladığını bir bilseydiniz, fak-rü zaruretinizin daha da fazlalaşmasını isterdiniz´ demiştir." Fudâle, "Ben de o gün Resûlullah ile beraberdim" demiştir.
196. Bişr b. Mansûr, "İmân: yiyip içmekten, tamahtan ve haramlardan el etek çekmektir" demiştir.
197. Bişr b. Mansûr, Şumeyt´in (ra) "Bu para ve pullar var ya! İşte münafıkların sıkıntısı bunlardır. Zira onlar sebebiyle kötülüklere sevkolunuyorlar" dediğini haber vermiştir.
198. Saîd b. Cubeyr´in ´Abdurrahman b. Avf (kılığı kıyafeti ve alçak gönüllülüğü sebebiyle) kölelerinin arasında farkına varılıp tanınamazdı´ dediği haber verilmiştir.
199. Ebû Saîd el-Hudrî´den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensardan bir grup kimse ile beraberdim. Vücudumuzun açık yerleri görünmesin diye birbirimizi siper ediniyorduk, içimizden biri Kur´ân okuyor, bizler de dinliyorduk. Derken Resûlullah çıkageldi ve kendini de oradakilerden biri sayarak oturdu. Kur´ân okuyan okumayı kesti. Resûlullah ´Neden bahsediyordunuz?´ diye sordu. Biz de İçimizden biri Allah´ın kitabını okuyordu´ cevabını verdik. Sonra Resûlullah, eli ile işaret ederek oradakilere ´Halka olun´ dedi ve halka tamamlandı." Ebû Saîd diyor ki: "Resûlullah´ın oradakilerin içinden, benden gayrisini tanıdığını sanmıyorum ve Resûlullah, halka tamamlandıktan sonra oradakilere ´Müjdeler olsun, size ey fukara topluluğu! Cennete zenginlerden yarım gün önce gireceksiniz, bu da beşyüz sene eder´ dedi."[164]
200. Hişâm b. Hassan, Hasan´ın (ra) şöyle dediğine şahit olduğunu söylüyor: "Allah´ın, kendisini dünya nimetlerine gark ettiği kimse orada bununla, kendisine tuzak kurulmadığından emin olabiliyorsa onun ilmi ve ufku daralmış demektir. Allah´ın dünyayı kendisinden uzak tuttuğu kimse de, böylece dünyada kendisi için hayır murad edildiğini anlamıyorsa ilmi ve görüşü daralmış demektir."
201. Hasan (ra) şöyle demiştir: "Allah´a yemin olsun, öyle insanlara yetiştim ki, eğer onlardan birisi, şu malı helalinden almak istese alırdı. Onlara ´Şu maldan nasibinize düşeni gelip de helâli hoş olarak almaz mısınız?´ denilirdi de, cevaben ´Hayır çünkü biz onu almanın kalbimizi ifsad edeceğinden endişe ederiz derlerdi."
202. Katâde diyor ki: "Bize Resûlullah´ın (sav) Suffe ehlinin yanına geldiği, ki oraya müslümanlarm fakirleri toplanırdı, elbiselerini deri ile yamarlar, çoğu zaman yama dahi bulamazlardı. Ve onlara ´Siz bugün mü daha hayırlısınız yoksa herbirinizin sabahları yeni bir elbise, akşamları bir başka yeni elbise giyeceği; sabahları ayrı kapta, akşamları ayrı bir kapta yemeklerin sunulacağı, evlerinizi Kabe´nin Örtüldüğü gibi döşeyip bezeyeceğiniz gün mü daha hayırlı olacaksınız?´ diye sorduğu onların da, "Tabiî ki o gün daha hayırlı olacağız, ey Allah´ın Resulü! diye karşılık verdikleri; bunun üzerine Resûlullah da, ´Hayır hayır! Bilakis siz, bugün çok daha hayırlısınız´ dediği haber verilmiştir."[165]
203. Ebû Hureyre, Resûlullah´m (sav) şu kudsî hadisini rivayet etmiştir: ´Ey Ademoğlu, sen Beni sabah (namazından) ve ikindiden sonra bir saat zikret ikisinin arasındaki vakitte ben sana yeterim,[166]
204. Enes b. Mâlik (ra)´in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´ın bir devesi vardı. Adı da Adbâ´ idi. Hiçbir yarışta geçilemezdi. Birgün bir bedevi geldi, altında da genç bir deve vardı. Yapılan yarışta Resûlullah´ın devesini geride bıraktı. Bu durum müslümanlarm gücüne gitti. Resûlullah, onların çehrelerinden durumu sezince de, gelip ona Yâ Resûlallah! Adbâ´yı geçti. Onu geride bıraktı 'bu nasıl olur?´ dediler. Resûlullah da, Dünyada yükselttiği herşeyi tekrar gerisingeriye düşürmek Allah´ın bir kanunudur´ cevabını verdi."[167]
205. Süleyman b. Ebû Abdullah´dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´m ashabından Ebû Ümâme azığını bir bohça yapıp bineğinin arkasına bağlamıştı. İbn Ömer ona bakıp ´Kim hakiki bir hacı görmek istiyorsa, Ebû Ümâme´ye baksın* demiş. Kendisine, Teki ama, bizler hacı değil miyiz?´ denildiğinde de, ´Siz sadece hacı olduğunuzu iddia ediyorsunuz (o kadar)´ cevabını vermiştir."
206. Şeddâd b. Evs´ten, Resûlullah´ın (sav), "Akıllı kimse, nefsinin burnunu yere sürçen ve ölüm ötesi için çalışan kimsedir. Âciz kimse ise, nefsinin heva ve arzusuna uyan, Allah´tan da olmadık şeyleri uman kimsedir" dediği rivayet edilmiştir.[168]
207. Ka´b b. Sevvâr´m mevlası, Saîd b. Eymen şöyle demiştir: "Resûlullah ashabı ile sohbet ederken, fakir bir zât çıkageldi ve zengin bir adamın yanma çömeliverdi. Zengin olanın âdeta elbiselerini toplayıp öbüründen kaçınır gibi etmesi Resûlullah´ın (yüzünün) değişmesine sebep oldu. Ve Allah Resulü, ´Ey falan! Zenginliğinin ona kaçmasından mı, yoksa onun fakirliğinin sana bulaşmasından mı endişelendin?´ diye çıkıştı. Adamın, ´Zenginliğin zararı mı var ki, ey Allahm Resulü!´ demesi üzerine Resûlullah, ´Evet ya! Zenginliğin seni ateşe çağırırken, fakirliği onu cennete çağırıyor dedi. Yine adamın: Teki öyleyse beni ondan ne kurtarır?´ diye sorması üzerine, ´Onun başını sıvazlayıp gönlünü alman´ cevabını verdi. Adamın ´Öyleyse derhal yapayım´ demesine mukabil diğeri: ´Hayır hayır, benim buna ihtiyacım yok´ diye söylendi. Resûlullah (sav) da: ´Kardeşin için bağışlanmasını dile ve ona dua et buyurdu."[169]
208. Ebû Saîd el-Hudrî (ra) Resûlullah´m (sav) bir gün dünyayı andığını ve "Dünya cazip ve çekicidir; ondan sakınınız. Kadınlardan da kendinizi koruyunuz"dediğirn. haber vermiştir.[170]
209. Sehl b. Muâz b. Enes el-Cühenî, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlullah buyurdular ki: ´Kim gücü yettiği halde, Allah için alçak gönüllü davranarak (şatafatlı) elbiseleri terkederse, Allah Teâlâ onu kıyamet gününde bütün mahlûkâtın başında çağırır ve iman elbiselerinden dilediğini giymede onu serbest bırakır/"[171]
210. Enes b. Mâlik (ra) diyor ki: "Hz. Fâtıma, Resûlullah´a (sav) bir parça arpa ekmeği verdi. 0 da: ´Babanın, üç günden bu yana yediği ilk yiyecek budur´ dedi."[172]
211. Ebû Hureyre (ra)´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´tan daha çok istiğfar eden birinin yanında oturmadım." Başka birisi de "Ebû Hureyre´den daha çok istiğfar eden bir kimsenin yanında oturmadım" demiştir.[173]
212. Hz. Âişe (ra) diyor ki: "Resûlullah (sav), ´Allahım! Beni iyilik yaptıkları vakit sevinen, kötülük yaptıklarında ise istiğfar eden kullarından eyle!´ derdi."
213. Abdullah b. Ömer (ra), Resûlullah´ın şöyle dediğini işitmiş! "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. Ben ona günde yüz kere tevbe etmekteyim."[174]
182. Mücâhid´den rivayet edildiğine göre, Beytullah´ı yetmiş tane peygamber haccetmiştir. Bunlardan biri Mûsâ b. İmran olup, hac esnasında sırtında pamuktan ma´mûl iki abayesi varmış. Bu peygamberlerden bir diğeri de Yûnus (as)´muş. (O da, hac esnasında) "Davetine icabet ettim, ey sıkıntıları gideren, davetine icabet ettim" dermiş.
183. Katâde´den Allah Teâlânın (Yûnus (as) hakkında) ´Eğer Allah´ı teşbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalmıştı´ âyetini şöyle te´vîl ettiği nakledilmiştir: "Yûnus (as) bela ve sıkıntıların olmadığı zamanlarda çok uzun namaz kılardı. Güzel işler yapmak, sahibinin ehli ve iyâli içinde değerim artırır. Düşüp kalacak olursa, o takdirde de başını sokacak bir yer bulur."
184. Salim b. Ebû´1-Ca´d, Allah Teâlânın; Yûnus (as), nihayet karanlıklar içinde, senden başka bir ilah yoktur. Seni tenzih ederim, gerçekten ben zalimlerden oldum?[158] ifadesi hakkında şöyle diyor: "Allah balığa Yûnus (as)´un ne etine ve ne de kemiğine bir zarar vermemesini vahyetti. Daha sonra başka bir balık onu yutuver-di. O da karanlıklarda, Rabbine nida etti. (Bu karanlıklar) balığın (karnının) karanlığı ve denizin karanlığıdır."
185. Ebû´l-Celed´den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yûnus (as) kavmine azab inmeye başlayınca, zifiri karanlık geceler gibi başlarına üşüşmüş. İçlerinden akıllı olanları hemen âlimlerden geriye kalan bir şeyhin yanma gitmişler ve ´Gördüğün gibi başımıza gelen geldi. Bize bir dua öğret de, ola ki Allah bu sayede musibeti başımızdan giderir´ demişler. O da ´Ey, hiçbir canlı yok iken diri olan!; Ey ölülere hayat bahşeden ve ey kendisinden başka ilâh olmayan mutlak diri!, diyerek yakarın´ demiş. Bunun üzerine Allah Teâlâ azabı onlardan defetmiştir."
186. Sadî´den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yanında bulunan bir zât Yûnus (as) balığın karnında kırk gün mü kaldı?´ diye sormuş. Şa´bî de ´Bir günden daha az bir süre kalmıştır. Balık onu kuşluk vakti yutmuş, ikindiden sonra olup da güneş batmaya doğru meyledince balık sıçramış ve Yûnus (as) güneşin parıltısını gö-rüvermiş, derhal ´Senden başka hiçbir ilâh yoktur, seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum´ demiştir. (Hemen balık onu kıyıya atmış ve o da gam ve kederinden kurtulmuştur)´ demiştir. Birisi Şa´bî´ye yönelerek ´Sen Allah´ın kudretini inkâr mı ediyorsun?´ deyince, o da ´Hayır, ben Allah´ın kudretini inkâr etmiyorum. Eğer Allah Teâlâ dileseydi balığın karnında bir çarşı bile kurardı´ cevabını vermiştir."
187. Ebû Mâlik´ten Yûnus´un (as) balığın karnında ktrk gün kaldığı rivayet edilmiştir.
188. Ibn Abbas´tan Resûlullah´ın "İki nimet vardır ki, insanların çoğu kıymetini bilmez. Bunlar boş vakit ve sıhhattir" dediği rivayet edilmiştir.[159]
189. Amr b. Kays´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Abdullah b. Bişr´in şöyle dediğini işittim: ´İki tane bedevi Resûluîlah´a gelmişler, birisi, ´Ey Allah´ın Resulü! İnsanların hangisi daha hayırlıdır?´ diye sormuş. Resûlullah ´Ömrü uzun, ameli güzel olanıdır´ cevabım vermiş.[160] Bu sefer diğer bedevi ´Ey Allah´ın Resulü! İslâmın farizaları (mükellefiyetleri) çoğaldı. Bana bir şey söyle ki onu devamlı yapayım´ demiş. Resûlullah da, "Öyleyse Allah´ın zikrini ağzından eksik etme" demiştir."[161]
190. Cübeyr b. Nüfeyr´den Resûlullah (sav)´ın "Siz Allah Teâ-lâ´ya ondan sâdır olandan (Kur´ândan) daha hayırlı birşeyle dönmeyeceksiniz" dediği rivayet edilmiştir.[162]
191. Ömer b. Hattâb (ra), "Bu Kur´ân Allah´ın (cc) kelâmıdır. Onu nereye koymak icabediyorsa oraya koyun (onu kendi gösterdiği prensipler doğrultusunda anlayın). Onunla ilgili konularda arzu ve hevesinize uymayın" demiştir.
192. Ferve b. Nevfel el-Eşcaî diyor ki: "Habbâb ile komşu idik. Bir gün elele tutuşup mescidden çıktık ve bana: ´Ey adamcağız! Güç yetirebildiğin şeylerle Allah´a yaklaşmaya çalış. (Ama bil ki) sen O´na kendi kelâmından (Kur´ân´dan) daha sevimli birşeyle yaklaşamazsın´ dedi."
193. Ali b. Ali diyor ki: "Hasan´ın şöyle dediğini işittim. ´Müslümanların fakirleri zenginlerinden kırk yıl önce cennete gireceklerdir. Diğerleri ise dizlerinin üzerine çökmüş bir vaziyette bekleyecekler. Bu arada Allah Teâlâ onlara, ´Siz miydiniz (dünyada) insanlara hükmeden, onların işlerini çekip çeviren? Benim´sizinle görülecek bir işim var´ diyecektir. Hasan diyor ki: ´Allah´a yemin olsun, Allah´ın işlerini kolaylaştırdığı kimseler hariç, hesapları çok zor olacaktır.´"
194. Ebû Hureyre (ra)´den Resûlullah´ın (sav), ´Allah Teâlâ ´Ey Ademoğlu! Kendini benim ibadetime verirsen, ben de senin fakirliğini giderir, gönlünü zengin kılarım. Yok eğer bunu yapmazsan, gönlünü meşgul eder, fakirliğini de önlemem´ buyurmuştur dediği rivayet edilmiştir.[163]
195. Fudâle b. Ubeyd şöyle demiştir: "Resûlullah (sav) insanlara namaz kıldırırken, bazı kimseler açlıktan dolayı (takatları kesilip) yere düşerlerdi. Bunlar Suffe´de kalan kişilerdi. (Bir gün) Bedeviler, ´Yahu, bunlar da deli midir nedir?´ deyince Resûlullah (sav) namazın akabinde Suffe ehline yönelmiş ve ´Eğer Allah Teâlânm sizler için katında neler hazırladığını bir bilseydiniz, fak-rü zaruretinizin daha da fazlalaşmasını isterdiniz´ demiştir." Fudâle, "Ben de o gün Resûlullah ile beraberdim" demiştir.
196. Bişr b. Mansûr, "İmân: yiyip içmekten, tamahtan ve haramlardan el etek çekmektir" demiştir.
197. Bişr b. Mansûr, Şumeyt´in (ra) "Bu para ve pullar var ya! İşte münafıkların sıkıntısı bunlardır. Zira onlar sebebiyle kötülüklere sevkolunuyorlar" dediğini haber vermiştir.
198. Saîd b. Cubeyr´in ´Abdurrahman b. Avf (kılığı kıyafeti ve alçak gönüllülüğü sebebiyle) kölelerinin arasında farkına varılıp tanınamazdı´ dediği haber verilmiştir.
199. Ebû Saîd el-Hudrî´den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensardan bir grup kimse ile beraberdim. Vücudumuzun açık yerleri görünmesin diye birbirimizi siper ediniyorduk, içimizden biri Kur´ân okuyor, bizler de dinliyorduk. Derken Resûlullah çıkageldi ve kendini de oradakilerden biri sayarak oturdu. Kur´ân okuyan okumayı kesti. Resûlullah ´Neden bahsediyordunuz?´ diye sordu. Biz de İçimizden biri Allah´ın kitabını okuyordu´ cevabını verdik. Sonra Resûlullah, eli ile işaret ederek oradakilere ´Halka olun´ dedi ve halka tamamlandı." Ebû Saîd diyor ki: "Resûlullah´ın oradakilerin içinden, benden gayrisini tanıdığını sanmıyorum ve Resûlullah, halka tamamlandıktan sonra oradakilere ´Müjdeler olsun, size ey fukara topluluğu! Cennete zenginlerden yarım gün önce gireceksiniz, bu da beşyüz sene eder´ dedi."[164]
200. Hişâm b. Hassan, Hasan´ın (ra) şöyle dediğine şahit olduğunu söylüyor: "Allah´ın, kendisini dünya nimetlerine gark ettiği kimse orada bununla, kendisine tuzak kurulmadığından emin olabiliyorsa onun ilmi ve ufku daralmış demektir. Allah´ın dünyayı kendisinden uzak tuttuğu kimse de, böylece dünyada kendisi için hayır murad edildiğini anlamıyorsa ilmi ve görüşü daralmış demektir."
201. Hasan (ra) şöyle demiştir: "Allah´a yemin olsun, öyle insanlara yetiştim ki, eğer onlardan birisi, şu malı helalinden almak istese alırdı. Onlara ´Şu maldan nasibinize düşeni gelip de helâli hoş olarak almaz mısınız?´ denilirdi de, cevaben ´Hayır çünkü biz onu almanın kalbimizi ifsad edeceğinden endişe ederiz derlerdi."
202. Katâde diyor ki: "Bize Resûlullah´ın (sav) Suffe ehlinin yanına geldiği, ki oraya müslümanlarm fakirleri toplanırdı, elbiselerini deri ile yamarlar, çoğu zaman yama dahi bulamazlardı. Ve onlara ´Siz bugün mü daha hayırlısınız yoksa herbirinizin sabahları yeni bir elbise, akşamları bir başka yeni elbise giyeceği; sabahları ayrı kapta, akşamları ayrı bir kapta yemeklerin sunulacağı, evlerinizi Kabe´nin Örtüldüğü gibi döşeyip bezeyeceğiniz gün mü daha hayırlı olacaksınız?´ diye sorduğu onların da, "Tabiî ki o gün daha hayırlı olacağız, ey Allah´ın Resulü! diye karşılık verdikleri; bunun üzerine Resûlullah da, ´Hayır hayır! Bilakis siz, bugün çok daha hayırlısınız´ dediği haber verilmiştir."[165]
203. Ebû Hureyre, Resûlullah´m (sav) şu kudsî hadisini rivayet etmiştir: ´Ey Ademoğlu, sen Beni sabah (namazından) ve ikindiden sonra bir saat zikret ikisinin arasındaki vakitte ben sana yeterim,[166]
204. Enes b. Mâlik (ra)´in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´ın bir devesi vardı. Adı da Adbâ´ idi. Hiçbir yarışta geçilemezdi. Birgün bir bedevi geldi, altında da genç bir deve vardı. Yapılan yarışta Resûlullah´ın devesini geride bıraktı. Bu durum müslümanlarm gücüne gitti. Resûlullah, onların çehrelerinden durumu sezince de, gelip ona Yâ Resûlallah! Adbâ´yı geçti. Onu geride bıraktı 'bu nasıl olur?´ dediler. Resûlullah da, Dünyada yükselttiği herşeyi tekrar gerisingeriye düşürmek Allah´ın bir kanunudur´ cevabını verdi."[167]
205. Süleyman b. Ebû Abdullah´dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´m ashabından Ebû Ümâme azığını bir bohça yapıp bineğinin arkasına bağlamıştı. İbn Ömer ona bakıp ´Kim hakiki bir hacı görmek istiyorsa, Ebû Ümâme´ye baksın* demiş. Kendisine, Teki ama, bizler hacı değil miyiz?´ denildiğinde de, ´Siz sadece hacı olduğunuzu iddia ediyorsunuz (o kadar)´ cevabını vermiştir."
206. Şeddâd b. Evs´ten, Resûlullah´ın (sav), "Akıllı kimse, nefsinin burnunu yere sürçen ve ölüm ötesi için çalışan kimsedir. Âciz kimse ise, nefsinin heva ve arzusuna uyan, Allah´tan da olmadık şeyleri uman kimsedir" dediği rivayet edilmiştir.[168]
207. Ka´b b. Sevvâr´m mevlası, Saîd b. Eymen şöyle demiştir: "Resûlullah ashabı ile sohbet ederken, fakir bir zât çıkageldi ve zengin bir adamın yanma çömeliverdi. Zengin olanın âdeta elbiselerini toplayıp öbüründen kaçınır gibi etmesi Resûlullah´ın (yüzünün) değişmesine sebep oldu. Ve Allah Resulü, ´Ey falan! Zenginliğinin ona kaçmasından mı, yoksa onun fakirliğinin sana bulaşmasından mı endişelendin?´ diye çıkıştı. Adamın, ´Zenginliğin zararı mı var ki, ey Allahm Resulü!´ demesi üzerine Resûlullah, ´Evet ya! Zenginliğin seni ateşe çağırırken, fakirliği onu cennete çağırıyor dedi. Yine adamın: Teki öyleyse beni ondan ne kurtarır?´ diye sorması üzerine, ´Onun başını sıvazlayıp gönlünü alman´ cevabını verdi. Adamın ´Öyleyse derhal yapayım´ demesine mukabil diğeri: ´Hayır hayır, benim buna ihtiyacım yok´ diye söylendi. Resûlullah (sav) da: ´Kardeşin için bağışlanmasını dile ve ona dua et buyurdu."[169]
208. Ebû Saîd el-Hudrî (ra) Resûlullah´m (sav) bir gün dünyayı andığını ve "Dünya cazip ve çekicidir; ondan sakınınız. Kadınlardan da kendinizi koruyunuz"dediğirn. haber vermiştir.[170]
209. Sehl b. Muâz b. Enes el-Cühenî, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlullah buyurdular ki: ´Kim gücü yettiği halde, Allah için alçak gönüllü davranarak (şatafatlı) elbiseleri terkederse, Allah Teâlâ onu kıyamet gününde bütün mahlûkâtın başında çağırır ve iman elbiselerinden dilediğini giymede onu serbest bırakır/"[171]
210. Enes b. Mâlik (ra) diyor ki: "Hz. Fâtıma, Resûlullah´a (sav) bir parça arpa ekmeği verdi. 0 da: ´Babanın, üç günden bu yana yediği ilk yiyecek budur´ dedi."[172]
211. Ebû Hureyre (ra)´nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resûlullah´tan daha çok istiğfar eden birinin yanında oturmadım." Başka birisi de "Ebû Hureyre´den daha çok istiğfar eden bir kimsenin yanında oturmadım" demiştir.[173]
212. Hz. Âişe (ra) diyor ki: "Resûlullah (sav), ´Allahım! Beni iyilik yaptıkları vakit sevinen, kötülük yaptıklarında ise istiğfar eden kullarından eyle!´ derdi."
213. Abdullah b. Ömer (ra), Resûlullah´ın şöyle dediğini işitmiş! "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. Ben ona günde yüz kere tevbe etmekteyim."[174]