- Yüzsekizinci Mektup

Adsense kodları


Yüzsekizinci Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Fri 22 January 2010, 10:24 am GMT +0200
YÜZSEKİZİNCİ MEKTUP

Molla Hasan’a. Allah ‘a muhabbet ile sünneti seniyyeye mütabeat, insanı matlubuna ulaştıranlardan olduğun, bu yüce tarikat da salike şu iki şeyden, birisi: ya kabul veya visal lazım olduğu, mürşidden sureten uzakklaşma, feyz ve diğer manevi şeylerin istifadesine, mani olmadığının beayanı hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler Allah’a olsun, muhabbeti kendisine ulaştırıcı yolların en yakını edinmiştir. Salat ü selam mahbubiyyet makamıyla müşerref olan efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) tebaiyetine haiz olan alinin ve ashabının üzerine olsun!

Bundan sonra, bu mektub, yüksek kapı eşiğinin hizmetçisinden, en güzel din kardeşi olan efendimiz Molla Hasan’adır. Allah, onu nezdinde makbul olanlardan eylesin!

Ondan muhabbet kokusu duyulan mektubunuz hizmetçiye ulaştı. İçindeki manaları anladıktan sonra, gayet sevindi. Çünkü – onun, alinin ve ashabının üzerine salvatların efdali, senaların en kamili olsun – efendilerin efendisinden rivayet olunan hadislere göre, Allah’a olan muhabbetten daha üstün hiçbir şey ve ondan daha yakın bir neseb yoktur. Nitekim İbnul Farid bir beyitinde: “Sevgilim ile aramızdaki sevgi cihetinden olan akrabalık, aşk kanununda, ebeveynimin cihetinden bana olan akrabalıktan daha yakındır.” Demiştir. Nasıl böyle olmasın ki, Allah’ın muhabbeti, şeytanın insanlara karşı yaptığı sapıklaığının vasıtalarını ve hekimler tedavisinden aciz kalan nefsin hastalıklarını keser. Kalbi muhabbet ateşiyle yakılıp ta ki, Allah’ın aşkı kalbinin noktasına vasıl olmuş kimseye ne mutlu. İntihar ve yücelik, muhabbet ahlakıyla müşerref olanıdır.

Ey kardeşim! Fıkıh kitablarının beyanına göre, Allah (Celle ve ala) marifetini kullarının üzerine vaceb edip, farzı ayn olanlardan eylemiştir. Öyle ise, akllı kimse, o marifetin husulüne çalışması lazımdır. Tahsili için tasavvuf erbabı bir çok esaslar, yollar kurmuş, o yolların en yakını Nakşibendi tarikatıdır.çünkü binası iki asıl üzeredir.

A) Sünneti seniyye mütabeat etmek.
B) Bidatlardan korunmakla, mürşidin muhabbetidir. İmam-ı Rabbani buyurdular ki. Bu iki asıl hasletler, bir kimsede sabit olsa, günahlara dalmış olsa da, onun için hiçbir korku yoktur.
 
Bu iki şeyden birisine zarar gelse, letaifi arşın üzerine de çıksa, o kimse, korku vadisindedir. Demek ki bu iki saıl şeylere çalışmak lazımdır. Yani mümkün olduğu kadar ruhsatı terkedip şeriat ahkamından olan azimetle amel edip, velevki ondan manevi bir zevk veya Allah’a bir yakınlık da duysa, bütün bidatları terk etmesi gerekir. Çünkü Allah’a (celle ve ala) giden yollar, hepsi Peygamber’in (Sallalahü aleyhi ve sellem)matabeatı üzere olduğu için, bidatların hakikatı delalettir. Nakl edilmiş ki, evliyalardan birisi, Peygamber’i (Sallalahü aleyhi ve sellem) rüyada görür, ondan bazı şahısların durumundan sorar. Ta ki söz Ebu Ali İbnu Sina’ya gelir. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) o bana mütabeat etmeden kendi aklıyla doğru yola ulaşmak istemiş bir adamdır. Ben ona bu elimle vurup, ateşe attım, diye cevab verdi.

Yine akıllı kimse, mürşidinin mütabeatına çalışması lazımdır. Öyle ki, onu bütün kimselerin hatta nefsinin üzerine de tercih ederek, kurtuluş yolunu onun elinde ve başkası onun için zararlı, hidayeti onun vasıtasıyla olmasına hasr edilmiş olduğnu bilmelidir. Yani mürid, ölünün yıkayıcı şahsın elinde olduğu gibi, mürşidine teslim olması lazımdır. Bu şeyler, gerçi hayal ise, de, yine bunlar olmazsa matlubuna vasıl olamaz.

Ey kardeşim! Mezkur bu yolda olan aşkını, Allah’ın (celle ve ala) onu senin sana ihsan eylediği şeylerden sayınız! Çünkü (celle ve ala)onu senin kalbine atmıştır. Hace-i Ahrar lakabıyla tanınmış. Hace Abdullah El Şemerkandi, Nakşibendi tarikatıyla müşerref olan kimse, kendisine bu iki şeyden birisi mutlaka lazımdır. Ya kabul, ya da visal diye buyurdu. Bu iki şeyden ne gibi bir şey olabilir? Mürşidin sureten uzaklığı, feyzlerinden istifade edilmesini engelleyemez. Ancak, müsterşid için visale zarar gelip, kendisine bu tarikattan maksad olan meyvası (Allah’ın aşkı) zahir olması daha aladır. Lakin bu zaman bu işe manidir. Öyle ise iş, Allah’a havaledir.

Bundan sonra size selam edip maksudunuzun hasıl olmasına dua eder. Sizden dua taleb ederiz. Yanınızda bulunan dostlara selam ederiz. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün alinin, zevcelerinin ve zürriyetinin üzerine salat eylesin!