- Yurtdışında Acil Din Elemanı İhtiyacı

Adsense kodları


Yurtdışında Acil Din Elemanı İhtiyacı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Sat 3 July 2010, 02:19 am GMT +0200
FRANSA SEYAHATİ İNTİBAHLARIM VE YURT DIŞINDA ACİL DİN ELEMANI İHTİYACI

KADIN AİLE, NİSAN89

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN


Allahu Taâlâya hamd olsun, seyahatlerim hem çok olur, hem de hızlı cereyan eder. Daha üniversitede görevli bulunduğum zamanlarda bile, bazan bir hafta tatilinde 6-7 şehir, kasaba dolaştığım olurdu. Emekli olunca, çağrıldığım yerlere gitme imkanım tabii daha fazlalaştı. Aman yanlış anlaşılmasın, memnunum, şikayetçi değilim; nice nice yerler görmeye, dostlar ve dindaşlarla görüşmeğe, yeni yeni kardeşler kazanmağa vesile oluyor; sevaptır, size de tavsiye ederim.

Hiç hatırımda ve planımda yokken, bu kere de önüme başka bir yurtdışı seyahat imkânı ve fırsatı çıkmasın mı! Takdis-i ilâhî, bana ve başkalarına, kimbilir ne hikmetler, nasipler, kısmetler, nimetler var! Önce teklifi reddetmek istedim, olmadı.

Mecburen, dergilerimizin genel müdürü kardeşimizle 24 Şubat'ta İstanbul'dan düştük yola... Kapıkule gümrük kapısından tuzlu biberli konut fonlarımızı ödeyip geçtik. Maşallah araba güzel ve hızlı. Bulgaristan'ı, Yugoslavya'yı, Avusturya'yı, Almanya'yı, danimarka'yı bir nefesle geçtik, İsveç'e vardık.

Dönüşte beni, dostlarım münich'te alıkoydular. Şaka yaptılar , pabuçlarımı sakladılar, ricalar ettiler, sonuçta Türkiye'ye göndermediler. Yol arkadaşımı maalesef geriye yanlız uğurladım, biz hanımla kaldık. Halbuki yurtta ne kadar çok işim, çalışmam ve randevum vardı! Siz kardeşlerimle yapageldiğim mûtad vaazlar, konuşmalar, toplantılar, ziyaretler, düğünler, programlar... hepsi hepsi iptal oldu! Lütfen beni mâruz görüp, bağışlayınız!

Allah Ramazan-ı şeriflerinizi hayırlı, feyizli ve mübarek kılsın nice nice kutlu ve mutlu, gün ve geceler afiyetle erdirsin, her gününüzü bayram eylesin, ebedi saadete mazhar buyursun! Amin.

iyi ki kalmışım, bu sefer de, çok kereler çağrıldığım halde gitmeğe fırsat bulamadığım Fransa'yı gezmek mümkün oldu.

Önce Avrupa Topluluğu parlementosunun bulunduğu Strasbourg şehrine gittik. Almanlarla Fransızlar arasında 3-4 defa el değiştirmiş tarihi bir yer. Hava ılıktı, bahar çiçekleri açmağa, dallar tomurcuklanmağa başlamıştı. Ertesi gün doruklarında şatolar olan tepeleri seyr ederek, Colmar'a, Belforf'a geçtik. Oralardaki camileri ve toplumları ziyaretten sonra birkaç milyonluk büyük bir şehir olan Lyon'a ulaştık. Burada Ermeniler çok fazlaymış. Birkaç gün civar semt ve kasabalarda çalışmalar, konuşmalar yaptık. Oradan hızı saatte 240 kilometreye ulaşan hızlı trenle başşehir Paris'e geçtik.

Eyfel kulesiyle, modaevleriyle meşhur Paris'in trafiği öyle sıkışık ki! Bana sık sık sevgili ve sevimli İstanbul'umuzu hatırlattı. Şehir 18-20 milyon, sonderece büyük ve yaygın, yeraltı treni= (metro) olmasa ulaşım galiba tamamen kilitlenecek. Ticaret merkezleri çok kalabalık. Dükkanlar, müesseseler çoğunlukla yahudilere aitmiş. Paris'te 10 gün kadar kaldık, civar kasabalrdaki kardeşleri ziyaret ettik, konuşmalar yaptık. Bir gün Manş denizi kenerındaki Charbourg'a kadar bile gittik. Cennetmekân Abdülhamid hanın yerini aldığı şahane Paris camiini gördük.

Öğrendiğime göre tüm Fransa'da resmen 200.000'i türk, ayrıca 100.000'den fazlası kaçak ve ilticacı, toplam 4 milyon kadar müslüman mevcut imiş. Afrika'daki zenci ülkelerden her renk ve tipte insanı oralarda görebiliyorsunuz. İslâm için cok önemli bir potansiyel mevcut.

Ayrıca müslüman olan b.azı kaliteli Fransızlar da var, Almanya'dakilerin çok daha fazla, kimi üniversitede hoca, kimi doktor, kimi yazar ve araştırıcı. Tüm müslümanlar kendi aralarında pek cok İslâmi dernekler kurmuşlar, bunları bir federasyon halinde birleştirmişler. Bazıları cok ihlâslı, çok kaliteli çalışmalar yapıyor. İnsanın göğsü kabarıyor.

Takriben 18 gün kadar kaldığım Fransa'da 15-20 kadar şehir, kasaba ve dernek ziyaret ettim, 1000-1500 kadar yeni dost, ihvan ve ahret kardeşi edindim; konuşmalar, çalışmalar yaptım, vaazlar verdim; işçi kardeşlerimin, hanımların, çocuklarının durumlarını yerinde gördüm, dertlerini dinledim, dileklerini not aldım. İslâm'ın evrenselliğini daha iyi sezinledim, hem de kolaylıkla! İslâm ne güzel din, iman kardeşliği ne samimi! Diyar-ı gurbetlerde hiç yanlızlık, sıkıntı, üzgünlük çekmedim; yşurdumdaki kadar rahat ettim.

Fransa'daki işcilerimizden benim görüştüklerimin iş durumları Almanya'dakilere nisbetle daha iyi ve onurlu. Soruyorum, çoğu evine toptan fason konfeksiyon dikişi alıyor; ailece çalışıyorlar; işe gidiş geliş yol kaybı ve masrafı yok: ayrıca patron, ustabaşı, işyeri, iş saati dersleri ve problemleri de böylece kalkmış oluyor; erkekler cuma namazlarını rahatça kılabiliyorlar. Bir grup işçilerimizde inşaatcı; genellikle bir evin kaba inşaatını götürü alıp yapıyorlar, serbestler, yarı patron durumdalar. Bunca çileleri arasında, dinleri için ne fedakarlıklar yapıyor, cami ve mescid tesis ediyor, dini hizmetleri kendi kendi keselerinden harcamalarla sağlamağa çalışıyor, mallarıyla canlarıyla cihad ediyorlar.

İşçilerimiz ekseriye çok büyük bloklar halindeki sosyal mekanlarda ikamet ediyor. Buralarda Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelme siyasi aileler ile Tunus-Cezayir-Fas arapları da çok oluyor. Temizlik, düzen, asayiş ve huzur bakımından beklenen seviyede değil maalesef.

Konuştuğum hocaefendiler, yeni nesillerin ana dillerini iyi konuşma ve anlamakta zorlandıklarını, buna karşılık iyi Fransızca öğrenmiş bulunduklarını ifade ediyor. Yani ikinci nesiller kendi öz kültürlerinden kopuyor ve her yönden (!) Fransızlaşıyorlar.

İslâm dini de anadil gibi iyi öğretilememekte. Ancak camilere bağlı olanlar biraz iyi. Camiye bağlanmayanlar mahv oluyor. Bu kadar önemli olmasına rağmen camilerin, yer , personel ve maddi imkân bakımından durumları zayıf, devletin desteği yok. Benim çok önemli gördüğüm kadınların "din eğitimi" ise maalesef hemen hemen yok gibi.

Gördüm ki her yerde insanların en büyük ihtiyacı ve isteği: Din ve iman, maddiyat insanları mutlu etmiyor.

İşçilerimiz çok yardım ve ihtimama muhtaç; şuurlu müslüman az; onların imanlı yetişmeleri için çok ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor. Aksi taktirde dejenere olabilirler; çünkü Avrupalılar'ın yaşamı çok farklı, edep ve ahlak yok, aile düzeni gevşemiş, içki ve fuhuş yaygınlaşmış: kiliseler terk edilmiş, insanlar koyu maddeci olmuş, inanç yüzünden boşluğa ve bunalıma düşmüşler.

Bu sebepten niyetim, bundan sonra yurtdışı müslümanlarıyla, izninizle daha yakından ilgilenmek, onları daha sık ziyaret etmek; hattâ sizlerede durumun ihbar ediyor, hepinizin ilgisini ve yardımını diliyorum.