neslinur
Thu 15 July 2010, 04:02 pm GMT +0200
II. YÜCE ALLAH VE RAHMET KAVRAMI
Kur'ân'da Allah'ın rahmet sıfatını göstermek için Rahman ve Rahfm kelimeleri kullanılmıştır. Her İki kelime de ism-i fail anlamında mübalağa ifade eden sıfat-ı müşebbehe sfgasidır. Çok ve sınırsız rahmet edici rahmet sahibi anlamına gelir.
Rahman ve Rahîm kelimelerine farklı anlamlar yüklenmiştir. Rahman kelimesi sadece Allah'a has bir sıfat olarak kullanılırken, "Rahîm" kelimesi insanlar için de kullanılabilmektedir. [148] Rahman canlı, cansız, mü'min, kâfir bütün yaratılmışlar için işleyen rahmeti ifade eder. Varlıkların yokluktan varlık alanına çıkışları Rahman sıfatının bir tecellîsidir. [149] Aynı zamanda yaşamaları, nzıklarmm verilmesi de bu sıfatın kapsamı içindedir.
Rahîm sıfatı ise yalnız Allah'a inanan kullarına tecellî edecektir. Rahîm'in, Cenâb-ı Hakk'm kendisine inananlara göstereceği daha özel dairedeki rahmet ve merhameti ifade ettiği bildirilmektedir. Yani Rahman genel, Rahîm ise daha °zeldir. Bu da bir yaratılış düzenidir. Kendisine inanan ve 3ylece hayrı ve güzelliği izleyenlere özel bir rahmet tavrı göstermek, hayırla şerrin farklarını gözetmek olacağından, âlemleri eğitip geliştiren bir kuvvetten elbette beklenir. Aksi takdirde hayırla şerrin, ışıkla karanlığın, Mûsâ ile Firavun'un bir farkı olmaması gerekirdiki, böyle bir şey, varlık ve hayat sırrına ve tekâmül gerçeğine aykırıdır. [150]
Bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah "rahmet"i yarattığı gün onu yüz rahmet yaptı. Doksan dokuz rahmeti kendi yanında bıraktı; birini de bütün yaratılmışlara dağıttı. Eğer kâfir, Allah'ın yanında bulunan rahmetten haberdar olsaydı, cennetten ümidini kesmezdi." [151] Bu hadiste kâfirin bile Allah'ın rahmetinden ümidini kesmemesi gerektiği haber verilmekte, böyle bir niteleme ile rahmetin genişliği vurgulanmaktadır.
Şüphesiz, Allah'ın Celâl ve Cemâl sıfatlarını hâiz olduğunu bu kâinatta görebilmekteyiz. Esirgeyicilikle ve bağışlayıcılıkla alâkalı olan Allah'ın sıfatları, Cemâl isimleri kategorisine aittir. Bunlar arasında Kur'ân-ı Kerîm'de ifade edildiği şekliyle er-Rahmân ismi de vardır. Buna mukabil, el-Adl, Serîu'l-Hisâb, Kahhâr gibi, adalet, yargılama ve şiddet ifade eden isimler Allah'ın Celâl özelliği ile alâkalı olup, Celâl sıfatları arasında yer alırlar. [152]
Celâl isimleri de Cemâl isimleri gibi bu dünyada tecelli ederler. Şu kadarı var ki; Allah kötü fiillerimizi görür ve
pişman olup O'na döndüğümüz zaman bağışlar. Rahmet ve a-dalet, Celâl ve Cemâl'in Özellikleri arasında en derin türden bir ilişkiyi ifade eder. Kur'ân-ı Kerîm'de vahyedildiği ve hadislerde tarif edildiği şekliyle Allah'ın mahiyetini kamilen anlamak için her iki veçheyi birlikte akılda tutmak gerekir. Sorumlulukları olan varlıkların bu sorumluluklardan hesaba çekileceği doğal bir durumdur. Burada dikkat çekilen nok ta Allah'ın kendi Öz benliği için rahmeti sıfat olarak almij olması, [153] Yüce Yaradan'in kendisini bir anlamdr rahmetle sorumlu tuttuğunu haber vermesidir. Bu bakımdan ifade çok ilginçtir:
"Kendi zâtına rahmeti farz kıldı " [154]
Bu âyetin bilinen sonucu, Allah'ın engin rahmetini yarattıklarım kapsayacak şekilde işleteceğidir. İşleyecek bu rahmeti Fahrettin Râzf, Tefsîr-i Kebîr'de şöyle anlatır:
"Allah, Gafur sıfatı ile günahkâr İnsanların günahlarını affedecek, Rahîm sıfatı ile de onlara ek olarak sevap yazacaktır. " [155]
Rahmet'in bu olağanüstü özelliği sebebiyle kulların "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeleri de yasaklanmıştır.
"De ki: "Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün gü-anları bağışlar. Şüphesiz o çok bağışlayan, çok esirgeyendır. [156]
Her insan bu rahmetten yararlanabilir, Her şeyi kuşatıcı olan bu rahmetten ümfdi kesmek onu sınırlamak olduğundan, böyle bir algılama yasaklanmıştır.
Bütüı. bunlardan anlaşılan, yüce Allah'ın azapla değil, rahmetle insanları ve evreni kuşattığı [157]hususudur.
Zaten şu da İlginç bir durumdur ki Allah'ın tespit edilen 99 isminde sadece iki tanesi azap ve intikam anlamı taşır. Geri kalanların tümü doğrudan veya dolaylı olarak bağış, af, kerem, cömertlik İfade eder. [158]
Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, Kur'ân'da Allah kendisini sınırsız İhsan sahibi, ölçüsüz merhamet sahibi, keremi sonsuz, bağışlayıcı ve affedici bir Allah olarak bildirir. Allah'ın bu yanı, Kur'ân'da şu anahtar kelimelerle belirtilir: Nimet, fadl, rahmet, mağfiret v.b. Bütün bunlar merhametli olan Allah'ın özellikleridir. Ancak bu kadar nimetlere karşı şükür yerine küfrü benimseyenlere, Allah'ın önünde boyun eğmeyi, O'na teslim olmayı reddedenlere, âhireti hiç düşünmeyen kimselere öteki yüzünü gösterir. Bu yüzden Allah azap sahibidir. Aynı zamanda sert adalet sahibi, hüküm gününde kesin hüküm, şiddetli azap ve intikam sahibidir. Azabı kime yönelse onu mahveder." [159]
Kur'ân'da Allah'ın rahmet sıfatını göstermek için Rahman ve Rahfm kelimeleri kullanılmıştır. Her İki kelime de ism-i fail anlamında mübalağa ifade eden sıfat-ı müşebbehe sfgasidır. Çok ve sınırsız rahmet edici rahmet sahibi anlamına gelir.
Rahman ve Rahîm kelimelerine farklı anlamlar yüklenmiştir. Rahman kelimesi sadece Allah'a has bir sıfat olarak kullanılırken, "Rahîm" kelimesi insanlar için de kullanılabilmektedir. [148] Rahman canlı, cansız, mü'min, kâfir bütün yaratılmışlar için işleyen rahmeti ifade eder. Varlıkların yokluktan varlık alanına çıkışları Rahman sıfatının bir tecellîsidir. [149] Aynı zamanda yaşamaları, nzıklarmm verilmesi de bu sıfatın kapsamı içindedir.
Rahîm sıfatı ise yalnız Allah'a inanan kullarına tecellî edecektir. Rahîm'in, Cenâb-ı Hakk'm kendisine inananlara göstereceği daha özel dairedeki rahmet ve merhameti ifade ettiği bildirilmektedir. Yani Rahman genel, Rahîm ise daha °zeldir. Bu da bir yaratılış düzenidir. Kendisine inanan ve 3ylece hayrı ve güzelliği izleyenlere özel bir rahmet tavrı göstermek, hayırla şerrin farklarını gözetmek olacağından, âlemleri eğitip geliştiren bir kuvvetten elbette beklenir. Aksi takdirde hayırla şerrin, ışıkla karanlığın, Mûsâ ile Firavun'un bir farkı olmaması gerekirdiki, böyle bir şey, varlık ve hayat sırrına ve tekâmül gerçeğine aykırıdır. [150]
Bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah "rahmet"i yarattığı gün onu yüz rahmet yaptı. Doksan dokuz rahmeti kendi yanında bıraktı; birini de bütün yaratılmışlara dağıttı. Eğer kâfir, Allah'ın yanında bulunan rahmetten haberdar olsaydı, cennetten ümidini kesmezdi." [151] Bu hadiste kâfirin bile Allah'ın rahmetinden ümidini kesmemesi gerektiği haber verilmekte, böyle bir niteleme ile rahmetin genişliği vurgulanmaktadır.
Şüphesiz, Allah'ın Celâl ve Cemâl sıfatlarını hâiz olduğunu bu kâinatta görebilmekteyiz. Esirgeyicilikle ve bağışlayıcılıkla alâkalı olan Allah'ın sıfatları, Cemâl isimleri kategorisine aittir. Bunlar arasında Kur'ân-ı Kerîm'de ifade edildiği şekliyle er-Rahmân ismi de vardır. Buna mukabil, el-Adl, Serîu'l-Hisâb, Kahhâr gibi, adalet, yargılama ve şiddet ifade eden isimler Allah'ın Celâl özelliği ile alâkalı olup, Celâl sıfatları arasında yer alırlar. [152]
Celâl isimleri de Cemâl isimleri gibi bu dünyada tecelli ederler. Şu kadarı var ki; Allah kötü fiillerimizi görür ve
pişman olup O'na döndüğümüz zaman bağışlar. Rahmet ve a-dalet, Celâl ve Cemâl'in Özellikleri arasında en derin türden bir ilişkiyi ifade eder. Kur'ân-ı Kerîm'de vahyedildiği ve hadislerde tarif edildiği şekliyle Allah'ın mahiyetini kamilen anlamak için her iki veçheyi birlikte akılda tutmak gerekir. Sorumlulukları olan varlıkların bu sorumluluklardan hesaba çekileceği doğal bir durumdur. Burada dikkat çekilen nok ta Allah'ın kendi Öz benliği için rahmeti sıfat olarak almij olması, [153] Yüce Yaradan'in kendisini bir anlamdr rahmetle sorumlu tuttuğunu haber vermesidir. Bu bakımdan ifade çok ilginçtir:
"Kendi zâtına rahmeti farz kıldı " [154]
Bu âyetin bilinen sonucu, Allah'ın engin rahmetini yarattıklarım kapsayacak şekilde işleteceğidir. İşleyecek bu rahmeti Fahrettin Râzf, Tefsîr-i Kebîr'de şöyle anlatır:
"Allah, Gafur sıfatı ile günahkâr İnsanların günahlarını affedecek, Rahîm sıfatı ile de onlara ek olarak sevap yazacaktır. " [155]
Rahmet'in bu olağanüstü özelliği sebebiyle kulların "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeleri de yasaklanmıştır.
"De ki: "Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün gü-anları bağışlar. Şüphesiz o çok bağışlayan, çok esirgeyendır. [156]
Her insan bu rahmetten yararlanabilir, Her şeyi kuşatıcı olan bu rahmetten ümfdi kesmek onu sınırlamak olduğundan, böyle bir algılama yasaklanmıştır.
Bütüı. bunlardan anlaşılan, yüce Allah'ın azapla değil, rahmetle insanları ve evreni kuşattığı [157]hususudur.
Zaten şu da İlginç bir durumdur ki Allah'ın tespit edilen 99 isminde sadece iki tanesi azap ve intikam anlamı taşır. Geri kalanların tümü doğrudan veya dolaylı olarak bağış, af, kerem, cömertlik İfade eder. [158]
Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, Kur'ân'da Allah kendisini sınırsız İhsan sahibi, ölçüsüz merhamet sahibi, keremi sonsuz, bağışlayıcı ve affedici bir Allah olarak bildirir. Allah'ın bu yanı, Kur'ân'da şu anahtar kelimelerle belirtilir: Nimet, fadl, rahmet, mağfiret v.b. Bütün bunlar merhametli olan Allah'ın özellikleridir. Ancak bu kadar nimetlere karşı şükür yerine küfrü benimseyenlere, Allah'ın önünde boyun eğmeyi, O'na teslim olmayı reddedenlere, âhireti hiç düşünmeyen kimselere öteki yüzünü gösterir. Bu yüzden Allah azap sahibidir. Aynı zamanda sert adalet sahibi, hüküm gününde kesin hüküm, şiddetli azap ve intikam sahibidir. Azabı kime yönelse onu mahveder." [159]