- Yüce Ahlâk

Adsense kodları


Yüce Ahlâk

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Sun 11 July 2010, 01:09 am GMT +0200
Yüce Ahlâk

“Sen en yüce ahlâk üzeresin.” (Kalem sûresi, 68/4)

İslâm Dini, Allah Teâlâ’nın gönderdiği din olduğundan getirdiği ahlâk kuralları da yüce idi. Tabiatıyla dinin uygulayıcısı olarak da Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), en üstün ahlâka sahipti. Peygamber olmadan önce Allah Teâlâ, O’na peygamberliğe uygun bir edep ve terbiye vermişti. Peygamber olarak görevlendirdikten sonra da Resûlü’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) meleği aracılığıyla gerekli ikazları yapmıştı.

Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem), peygamber olmadan önce ahlâkının güzelliği sebebiyle Mekke halkı tarafından “Emin” lâkabı verilmiş, “Muhammedü’l-Emin (güvenilir Muhammed)” denmişti. Mekkeliler, daha önce bu ünvanı kimseye vermemişlerdi.

Kur’ân’da belirtilen üstün ahlâk özelliklerinin hepsi O’nda vardı. Kur’ân’da yasaklanan hiçbir kötülük O’nda yoktu. Kur’ân’ı okuyup anlayan bir kimse, Allah Teâlâ’nın insanlardan nasıl bir ahlâka sahip olmalarını istediğini Hz. Muhammed’de (sallallâhu aleyhi ve sellem) görürdü. Nitekim Hz. Âişe’ye Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) nasıl bir ahlâka sahip olduğu sorulduğunda, “O’nun ahlâkı Kur’ân’ın emrettiği ahlâkın aynıydı.” demiştir. Hoşgörü, cömertlik, cesaret, şefkat, doğruluk, vefa, afvedicilik, güleryüzlülük, sabır, bütün insanların iyiliğini isteme, hak yolunda sıkıntılara katlanma gibi bütün güzel ve üstün özellikler O’nda toplanmıştı. Kısaca O, adı güzel, kendi güzel, huyu güzel Muhammed’di.

Dikkat çeken bir diğer husus da Resûl-i Ekrem’in bu yüce ahlâkının, bazı olaylara veya bazı vakitlere mahsus olmayıp, sürekli olması, her an, her olayda güzel huyunun değişmemesiydi.

İnsanî İlişkilerde Mükemmel Örnek

“Senin onlara yumuşaklıkla muamele etmen, Allah’ın rahmetinden idi. Kaba, katı yürekli olsaydın onlar senin çevrenden dağılırlardı.” (Âl-i İmrân sûresi, 3/159)

Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), sevilen bir insandı. Herkes O’nunla birlikte olmak isterdi. Düşmanları bile O’nda (sallallâhu aleyhi ve sellem) kusur bulamazlardı. Bu âyet-i kerime, Hz. Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) insanlara nasıl davrandığını anlatmaktadır. O (sallallâhu aleyhi ve sellem), çevresindekilere her zaman nazik, yumuşak bir şekilde muamele ederdi. Zaten Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) görevi, insanları Allah’ın dininin çevresinde toplamaktı. Cenâb-ı Hakk’ın hükümlerini halka güzelce tebliğdi. Bu da halkın kalplerini kazanacak sözlerle, kendilerine yumuşak bir tarzda hitap etmekle, anlayış göstermekle meydana gelebilirdi. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), böyle hareket etmeyip de kaba, merhamet duygusundan uzak davransaydı, muhakkak ki herkes O’ndan (sallallâhu aleyhi ve sellem)  uzaklaşırdı. Halbuki insanlar, O’na akın akın koşmuşlar, çevresinde toplanmışlar, O’nu (sallallâhu aleyhi ve sellem), kendi canlarından daha çok sevmiş ve her türlü tehlikeden korumuşlardır. Şüphesiz, kimse çevresine iyi muamelede bulunmayan bir kişinin arkasından gitmez, dinini değiştirerek getirdiği yeni dini kabul etmezdi. Zaten bir peygamberin her türlü kötü davranıştan uzak olması gerekir. Etrafındaki insanları kaçıran bir peygamber düşünülemez. Resûlullah Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) böyle herkes tarafından beğenilen güzel huylara sahip oluşu Allah Teâlâ’nın vergisidir. Allah mükemmel bir dini duyurmakla görevlendirdiği elçisini de her bakımdan mükemmel kılmıştır.

Her Zaman Üstün Karakterli

“Arkadaşınız yanılmadı ve sapmadı.” (Necm sûresi, 53/2)

Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), peygamber olmadan önce çevresinde sevilen, güvenilen, saygı duyulan bir kimse iken peygamber olunca milletinin çoğu O’nu yalanladı, toplum dışına itti, O’na düşman kesildiler. O’nun sihirbaz olduğunu, aklını kaybettiğini iddia ettiler. Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamber oluşundan rahatsız oldular. Çünkü İslâm Dini her şeyden önce Allah’tan başkasına tapmamayı emrediyordu. Oysa onlar çeşitli şekillerde, elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Ayrıca İslâm’ın emrettiği bazı şeyler de onların alışkanlıklarına ters düşüyordu.

İşte bu âyet-i kerime; Peygamberimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem)  atılan iftiraları, iftiracıların kendi hâllerinden örnekler vererek reddetmekte ve peygamber olana kadar O’nunla sohbet eden iyi geçinen insanlara, yalanladıkları kimsenin bir zamanlar görüştükleri kimse olduğunu hatırlatarak tezatlarını göstermektedir. Çünkü O, doğduğundan beri kavminin içindeydi. O’nu pek iyi tanırlardı, dürüstlüğünü, doğruluğunu bilirlerdi. Üstün ahlâkına, güzel davranışlarına her zaman şahittiler. O (sallallâhu aleyhi ve sellem); hakkı, adaleti, doğruluğu, iyiliği ve nice güzel şeyi öğreten bir dini getirmekle kurtuluşa götürmektedir. Yüce duygulara ve davranışlara çağıran insan ne aklını kaybetmiştir ne aldanmıştır ne de başkalarını aldatmak ister. O büyük insan, bilinen üstün karakterini, güzel huyunu muhafaza etmektedir.

ceren
Thu 19 April 2018, 04:44 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizlere kur ani ahlakindan peygamber efendimizin güzel ahlakindan nasip etsin inşallah. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..

Sevgi.
Thu 19 April 2018, 11:50 pm GMT +0200
Aleyküm Selam. Rabbim bizlere Kuran'ı ve Peygamberimizi kendine rehber edinmeyi nasip etsin inşaAllah

sedanurr
Fri 20 April 2018, 06:31 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamber Efendimiz in ahlakıyla ahlaklandırsın.

Bilal2009
Fri 20 April 2018, 01:15 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere Kur an ahlakını nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun