- Yolun Başı da Edep Sonu da

Adsense kodları


Yolun Başı da Edep Sonu da

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Sat 20 August 2011, 02:32 pm GMT +0200
Tavan Arası



Nisan 2009 124.SAYI


Akif GÜLER kaleme aldı, TAVAN ARASI bölümünde yayınlandı.

Yolun Başı da Edep, Sonu da

Her şeyin başı edep der ehlullah. Bunu bilmeyen de yoktur. “Edeb yâ hû” anahtar kelimedir seyr u sülûkta. Tasavvuf yolunda maksada ancak edeple ulaşılır.

Edeple ilgili pek çok şey söylenmiştir. Bunlardan bize ilginç gelen birini nakledelim: Allah dostlarından Celâcil-i Basrî k.s. der ki:

“Tevhit, imanı gerekli kılar, imanı olmayan kimsenin tevhit inancı yoktur. İman da dine uymayı gerekli kılar, dine uymayan kimsenin gerçek bir imanı ve tevhit inancı yoktur. Din ise edebi gerekli kılar, edebi olmayanın gerçek manada bir dini, imanı ve tevhit inancı yoktur.”

Aslında edep bize atamız Adem a.s.’dan mirastır. O edebi sayesinde Rabbinin rızasını kazanmıştır. Bunun tam zıddı olarak şeytan da edepsizliği yüzünden kovulmuştur.

Mevlâna Hazretleri, “Fîhi mâ-Fih”te şu kıssa ile anlatır bu hadiseyi:

“İblis Âdem’e secde etmedi, emre karşı geldi. Dedi ki: – Beni ateşten yarattın, onu ise topraktan. Benim özüm ateşten, onun özüyse topraktan. Üstün olanın, aşağılık kişiye secde etmesi yakışık alır mı?

Bu karşı koyma, Hak Tealâ ile bu çekişme, İblis’i lânete uğrattı, hak yoldan uzaklaştırdı. Bunun üzerine dedi ki: – Rabbim! Kudret sahibi sensin, senin sınamandı bu. Sonra da bana lânet ediyorsun, uzaklaştırıyorsun kendinden.

Âdem Aleyhisselam da suç işledi, Hak Teâla onu cennetten çıkardı ve Âdem’e buyurdu ki: – Ey Âdem, seni suçladığımda, suçun yüzünden seni cezalandırdığımda niçin benimle çekişmedin? Bana diyebilirdin ki, ‘her şey senden, yapan yaratan sensin, ne dilersen o olur, dilemediğin şey asla olmaz!’

Âdem Aleyhisselam dedi ki: – Ey Rabbim. Sana karşı edebi elden bırakmadım. Bir de sevgim, sana karşı koymaya izin vermedi bana.

Rıhle Yoluna Devam Ediyor


Rıhle dergisi yeni sayısıyla “Varlığın anlamına, eşyanın hakikatine ve köklerimize” doğru yolculuğuna devam ediyor ve soruyor: “Kur’an Merkezli Söylemlerin Amacı Vahyi Uygulamak mı? Uyarlamak mı?”

Dergi bu sayıda, modern zamanlarda Ümmet-i Muhammed’in zihniyet planında maruz kaldığı en önemli operasyonun zeminini tartışmaya açıyor. Bu operasyon son derece ustaca kurgulanıyor: Şuurumuzda önce “âlim” imajı örselendi. “Peygamber vârisi” adam, yerini “emekliye ayrılmış” adama bıraktı. Önceki âlimlere talebelik dahi yapamayacak kadar niteliksiz, çapsız adamlara. Sonra mezhep kurumu hedef tahtasına oturtuldu, bir sonraki adımda Sünnet-i Seniyye… Bütün bu aşamalarda Batı’dan ithal edilen adamlar, fikirler, metotlar hep başrolde oldu. Ağzını “zamanın değiştiğini” söyleyerek açan herkes, bir sonraki cümleyi “ihya”, “ıslah”, “tecdid”, “yenilenme” kelimeleriyle kurdu. Ve sonunda iş gelip Allah’ın Kitabı’na dayandı. Olacağı da buydu zaten. Rıhle’nin son sayısı, Kur’an konusunda sahih bir bilince ulaşmak için ipuçları vermek için hazırlanmış. Pek çok tartışmalı konu ele alındığı gibi, bu konular hakkında doğru yönlendirmeler de yapılmaya çalışılmış. İrtibat tel: 0212 531 50 30

İki Soru

Eski çağların meşhur filozofu Eflatun’a iki soru sormuşlar:

– İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?

Eflatun şöyle cevap vermiş:

– Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için de sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.

– Peki sen ne öneriyorsun?

– Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak  değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.

Hatiplerin Cazibesi


İnsanlara hitap etmek, topluluğa karşı konuşabilmek herkesin harcı değil. Bu yüzden iyi bir konuşmacıya biraz gıpta ile bakılır. Birbirine uyumlu kelimeleri, insanı yakalayan ifadeleri nasıl bulduklarına şaşırırız.

Aslında hepimiz konuşuyoruz. Konuşmak insanoğlunun her türlü faaliyetinde en büyük yardımcısı. Fakat hitabet yeteneği başka bir şey.

Tarihin her döneminde toplulukları etkileyen hatipler çıkmış. Bu hatiplerin ya kendileri lider olmuş ya da liderlerinin adına toplumu yönlendirmişler. Günümüzde de siyasetten pazarlamaya, eğitimden mizaha insan odaklı her faaliyetin etkinliği, faaliyeti sunan konuşmacının becerisine bağlı.

İyi bir konuşmacının sahip olduğu özellikler neler olabilir? İşi bilen hatipler bunları şöyle sıralıyor:

• Öncelikle başkalarını taklit etmiyorlar, kendilerine ait konuşma tarzları var. 

• Konulara tek taraftan bakmıyor, özelikle de kimsenin fark etmediği ayrıntıları söylüyorlar. Dolayısıyla buldukları ayrıntılar onların cazibesini arttırıyor.

• Sadece kendi ilgi alanları ile uğraşmıyorlar, ufuklarını başka konularla da genişletiyorlar. Bu da hitaplarını güçlü kılıyor.

• Konuştukları konuya tutku ile bağlanıp coşkuya dönüştürmeyi biliyorlar. Dolayısıyla karşılarındakileri de coşturuyorlar.

• Meraklı oluyorlar. Uğraştıkları konular hakkında daha fazlasını öğrenmeye çalışıyorlar. Olaylara asla yüzeysel bakmıyorlar.

• Kendileri hakkında nadiren konuşuyorlar.

• Kendilerini, hitap ettikleri insanların yerine koyuyorlar. Moda deyimle “empati” yapıyorlar.

• Karşılarındaki insanları rahatlatmayı biliyorlar. Mizahi yönleri gelişmiş oluyor.

• Bütün bunların yanında dili iyi kullanıyorlar. Yerinde konuşuyorlar, doğru konuşuyorlar.

sümeyra
Fri 16 September 2011, 07:21 am GMT +0200



         � İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?

Eflatun şöyle cevap vermiş:

� Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için de sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.


      Hayran olmamak elde değil..Çok doğru tesbitler..Aldığımız dersleri uygulamaya geçirebilirsek,hakikaten değerli olacak,inşaallah..