sumeyye
Thu 10 March 2011, 01:42 pm GMT +0200
C- YOL KESEN ŞAKİLERLE SAVAŞ
Fesadçılardan bir grup toplanır, silâh zoruyla bir şehri alır, yol keserse, yol emniyetini bozar, ihlâl eder, malları yağmalar, insanları öldürürse bunlara muharib denilir. Âyet-i celîlede durumları
şu şekilde açıklanmıştır:
"Allah'a ve Resulüne harp açanların, yeryüzünde yol kesmek suretiyle fesatçılığa koşanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları, yahud sağ elleriyle sol ayaklarının çaprazvâri[70] kesilmeleri yahud da bulundukları yerden sürülmeleridir." (K. K. 5: 33) buyurulmuştur. Âlimler bu âyetin hükmünde üçe ayrılmışlardır. Şöyle ki:
a) Saîd b. el-Müseyyeb, Atâ, Mücâhid ve İbrahimu'n-Nahaî'ye göre: İmâm veya komutan şu hususlardan birini yapmada serbesttir. 1- Ya asmadan öldürür, 2- Ya öldürür ve asar, 3- Ya sağ eli ile sol ayaklarını çaprazvârî keser, 4- Veyahut bulundukları yerden sürer.
b) Mâlik b. Enes ve Medineli hukukçulardan bir gruba göre: Yol kesen ve fesat çıkaranların fikir adamları Öldürülürler, af olunmazlar. Bu fikirleri icra edenlerin ise el ve ayakları kesilir. Böyle bir durumları yoksa sürgün ve hapsedilirler.
c) İbn Abbas, Hasan, Süddî, Katâde ve Şafiî mezhebine göre: Yol kesen ve fesat çıkaranların işlemiş oldukları fiile bakılır, durumlarına bakılmaz. İşledikleri suç adam öldürme ve mal alma ise, öldürülürler ve asılırlar. Adam öldürür de mal almazlarsa öldürülürler, asılmazlar. Mal alır, adam öldürmezlerse sağ el ve sol ayakları çaprazvârî kesilir, öldürülmezler. Adam öldürmez, mal almaz, fakat yol emniyetini ihlâl ederlerse sürgün edilirler.
Ebû Hanîfe'ye göre: Adam öldürür, mal alırlarsa halîfe Önce öldürüp sonra asmada, önce el ve ayağını kesip sonra öldürmede serbesttir. Yol emniyetini bozan, ihlâl eden, seyahat hürriyetini tehdit edenlerin hükmü de önceki fiilleri yapanların hükmü gibidir. Ayetteki "Yahut da bulundukları yerden sürülmelidirler." hükmünde âlimler 4 mânâ vermişlerdir. 1-Mâlik b. Enes, Katâde, Zührî'ye göre: Yol kesen ve fesat çıkaranlar, İslâm ülkesinden düşman ülkesine sürülürler. 2- Ömer b. Abdi'1-Aziz, Said b. Cü-beyr'e göre: Bir İslâm şehrinden diğerine sürülürler. 3- Ebû Hanîfe ve Mâlik'e göre: Hapsedilir. 4- İbn Abbas ve Şafiî'ye göre: Cezaların tatbikinden sonra sürgün edilirler.
Fakat "Şu kadar var ki, siz kendileri üzerine kaadir olmazdan Önce tevbe eden muhariblerle yol kesenler müstesnadırlar." (K K_ 5: 34) âyet-i kerîmesi hususunda 6 görüş açıklanmıştır. 1- İbn Abbas, Hasan, Katâde ve Mücâhid'e göre: Küfür ehlinden fesat çıkarıp da sonradan şirkten vaz geçip müslüparsa uslanması, huyundan vazgeçmesi için ceza olarak sürgüne hapsedilir. Hapis de bir nevi sürgündür. Böyle bir iş yapan öldürülmez, el ve ayağını kesme cihetine gidilmez. Ebû Hanîfe'ye göre adam öldürmeye, mal çalmaya, yaralamaya tam teşebbüs olduğundan öldürmek ve kesmek uygundur. Üzerlerine hareket etmeye teşebbüsten sonra eylemlerinden vazgeçerlerse, savaşa sebeb olan günahları düşer, yaptıkları kötülükler düşmez. Üzerlerindeki haklar ve cezalar nelerse onlar aynen uygulanır. Üzerlerine harekete hazırlanılmadan önce vazgeçerlerse günahları ile birlikte Allah'ın hakkına ait cezalar düşer, insanların haklan düşmez. Yol kesip taşkınlık çıkaran bir şahıs, adam öldürdüyse öldürülenin mirasçıları isterlerse kısas yapılır, isterlerse affederler. Tevbeleri ile kesin ölüm cezası düşer. Mal almışsa malı alınanın affetmesi üzerine el ve ayağı kesilmez, ama aldığı malı Ödemek zorundadır.
Şehirlerde yol kesen muharibler hakkında, sahralarda ve denizlerde yol kesenler (korsanlar) için uygulanan hükümler aynen uygulanır. Her ne kadar bu suçu şehirlerde işlemişlerse de yaptıkları iş mâhiyet itibariyle aynıdır. Ebû Hanîfe'ye göre: Bu hükümler yardım istemek imkânı olmayan sahralarda, ıssız yerlerde işlenen suçlarda uygulanır. Yardım isteme imkânı olan şehir içi veya kenarında işlenen suçlara uygulanmaz.
Üzerlerine hareketten Önce tevbe ettiklerini iddia ederler ve iddia delille isbât edilmezse dinlenilmez. Cezaları ne ise uygulanır. Ama iddiaları bir takım emarelere, belirtilere dayanıyorsa başka bir şey aramadan iki ihtimâlden biri ile hareket edilir. 1- İddia kabul edilir. İşe şüphe karıştığından ceza uygulanmaz. 2-İnandırıcı deliller istenir. Çünkü hükümler kesindir. Şüphe, işlenilen fiile yakın olmalıdır. Fiilden sonra olan şüphe cezayı düşürmez.[71]
[71] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 132-136.