- Yılların İzi’ne yapılan yolculuk

Adsense kodları


Yılların İzi’ne yapılan yolculuk

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 15 August 2012, 02:56 pm GMT +0200
Yılların İzi’ne yapılan yolculuk
Ahmet BİRLER • 88. Sayı / KİTAP


Mahir İz rahmetliyi şahsen tanımak için yaşım müsait değil. Bununla birlikte çocukluğumdan itibaren hep hayatımda oldu. Babamın kütüphanesinde, neden bahsettiğini anlamadığım yaşlarda resimlerine baktığım, anladığım yaşta ise bütün bu anlatılanların beni neden ilgilendiriyor olacağını bir türlü anlamadığım bir kitabın yazarıydı Mahir İz: Yılların İzi.


İrfan Yayınevi tarafından 1975’te yayınlanmış bir hatırattı bu kitap. İçinde Mehmet Akif ismi çok sık geçiyor, bunun yanında, mesela yine kütüphanemizde bulunan bir atasözleri kitabının yazarı olan Hilmi Soykut’un resmi de bulunabiliyordu. Beyitler, şiirler, ayetler, isimler, olaylar anlatılıyor ama bütün bu anlatılanların arkasında bir istikamet, bir hülya, bir rüya kendisini hissettiriyordu.

Mahir İz Bey’in Osmanlı bakiyesi şahsiyeti ve müktesebatı, Cumhuriyet nesillerinin yaşadığı kuşatma çemberini dağıtıp geçmeye azmetmiş gibiydi. Her biri birer “yobaz” olarak bilinegelen âlimler, mollalar, onun hatıralarında birer zarafet simgesine dönüşüyorlar; “kargacık, burgacık” olarak tanımlanagelen Arabî ve Farisî onun satırlarında birer sanat diline evriliyorlardı. Karşımızda şiir bilen, Arapçası kuvvetli, Cumhuriyet nesillerinin dinî bilgileri sahih bir biçimde öğrenmesi sürecini mücadele gibi sözcüklerle açıklayan bir şahsiyet vardı.

Mahir İz Bey, sınırlı bir çevrenin yani adlı adınca dindar, mefkureci, Osmanlıcı bir çevrenin içinde harmanlanmış bir şahsiyet. Bu bakımdan hatıraları çok önemli. Ama bu kitabı okuyacak olanlara bir uyarıda bulunmam gerekiyor. Şöyle ki, bu hatıralarda geçen birçok ismin kim olduğunu hemen ilk başta ve mesela ilk okuyuşta anlayamayabilirsiniz. Sonra sonra onların kimliklerini çıkarabileceksiniz. Dahası bu isimler, yakın tarih müktesebatınız geliştikçe size daha aşina olacaklar. Çünkü bu isimler, mesela bir paragrafta peş peşe, öylesine geçebiliyor olduklarında bile, aslında o tek paragraf başlı başına bir kitaplık malzemeyi gizliyor.

Örnekleyelim: Mehmet Akif’in Kur’an-ı Kerim’i tercüme etmeye koyulduğu ama sonradan bundan vazgeçtiğini işitmişsinizdir. Bu vazgeçişini anlatırken, bunun sebebinin, namazda Kur’an mealinin okunacağı endişesi olduğunu, çünkü Ali Rıza Sağman’ın Yeraltı Camii’nde meal ile namaz kıldırdığını işittiğini söylüyor. Sonrasındaki paragrafta ise, Akif’in bu olay üzerine telaşlanarak aldığı avansı Hamdi Efendi’ye iade ettiğini, Diyanet’e gönderdiği elli sayfalık çeviriyi geri istediğini, fakat Kahire’deki arkadaşı Yozgatlı İhsan Efendi’nin ısrarı üzerine meali bitirdiğini ama akıbetinin bilinmediğini yazıyor. Ardından, İhsan Efendi’nin oğlu Kimyager Ekmel Bey’in bu mealin yakıldığını haber verdiğini ekliyor. Mesela bu bölümde adı geçen Hamdi Efendi, Ahmed Hamdi Aksekili’dir; Ekmel Bey ise, hâlihazırda İslam Konferansı Örgütü genel sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’dur.

Bu çok önemli hatıratın yeniden yayınlanması vesilesiyle, Mahir Bey başta olmak üzere, andığı cümle güzel, hakikatli, faziletli şahsa rahmet diliyorum.

Mahir İz
Yılların İzi
Kitapevi, 2012, 560 s.