sumeyye
Sun 13 February 2011, 01:52 pm GMT +0200
Yıldızların Etkisi:
Yıldızların (gezegenlerin) durumlarına gelince, onların bazı etkileri zorunlu bulunmaktadır. Güneşin hareketine bağlı olarak yazın ve kışın yer değiştirmesi, gündüzlerin uzayıp kısalması; ayın durumunun değişmesine bağlı olarak gel-git (med-cezir) olaylarının meydana gelmesi bu kabildendir. Hadiste şöyle buyurulmuştur:
“Yıldız [171] (sabah vakti) doğduğu zaman, âfet ortadan kalkar.” [172] Yani sünnetullah böyle cereyan etmektedir.
Ancak fakirlik ve zenginlik, kuraklık ve bolluk ve insanların başına gelen diğer olayların yıldızların hareketlerine bağlı olması, şeriatta sabit bulunmayan şeylerdendir. Rasûlullah (s.a.), bu gibi şeylere dalınmasını yasaklamış ve şöyle buyurmuştur:
“Kim ilm-i nücûmdan (astrolojiden) bir pay edinirse, o kişi büyücülükten (sihir) bir pay edinmiş olur.” [173] O, “Falanca yıldızın doğması/batması sebebiyle bize yağmur yağdırıldı.” gibi sözlere karşı şiddetli tepki gösterirdi. [174]
Ben, Allah Teâlâ, yıldızlara, insanları kuşatan havanın (atmosferin) değişmesi vasıtasıyla kendilerinden bazı olayların kaynaklandığı bir takım özellikler vermemiştir demiyorum. Zira şeriat bunu gerektiren bir şey söylememiştir.
Kehânetin Yasaklanması:
Bilindiği üzere Rasûlullah (s.a.) kehânette bulunmayı yasaklamıştır. Kehânet, cinlerden haber vermektir. O (s.a.), aynı zamanda kâhine gelip onu tasdik edenlerden uzak olduğunu ilân etmiştir. Sonra kâhinlerin durumlarından kendisine sorulduğu zaman onlar hakkında şu bilgiyi vermiştir:
“Melekler bulutlara inerler ve semâda kararlaştırılan emirleri söyleşirler. Şeytanlar kulak hırsızlığı yapar ve duydukları yarım yamalak bilgilerin yanına yüz yalan katarak kâhinlerin kalplerine atarlar.” [175]
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizler inkâr edenler gibi, yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında, ‘Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi.’ diyenler gibi olmayın.” [176]
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurur:
“Sizden birinizi ameli cennete sokmaz.” [177]
“Sen sadece hastayla ilgilenen birisin; tabîb Allah’tır.” [178]
Kısaca yasak, kulların maslahatına tabi olmakta, yasaklanmasında yarar görülen şeyler yasaklanmaktadır.
Allah’u alem!
[171] Yani Süreyya.
[172] Ahmed, 2/341; Kenzu'l-ummâl, 7/21614.
[173] Ebû Dâvûd, Tıbb, 2; İbn Mâce, Edeb, 28; Ahmed, 1/227.
[174] Bkz. Buhârî, Meğâzî, 35; Tirmizî, Tefsir, 56/4; Ahmed, 1/108.
[175] Buhârî, Bed'u'1-halk, 6.
[176] Âl-i İmrân: 3/156.
[177] Buhârî, Rikâk, 18; Müslim, Münâfikîn, 72.
[178] Bkz. Ebû Dâvûd, Tereccül, 18; Ahmed, 2/226, 4/163.