saniyenur
Fri 20 May 2011, 08:21 pm GMT +0200
Yedi Harf Ruhsatının Sosyo-Kültürel Nedenleri
Yüce ALLAH son kitabı Kur'an-i Kerîm'i son peygamber Hz. Muhammed (s.a.) aracılığı ile insanlara göndermiştir. ALLAH hiç şüphesiz ilâhî vahyinin her devirde insanlar tarafından bilinmesini ve yaşanmasını ister. İslâm son ilâhî din olduğundan konu öncekilere göre daha büyük bir önem arzetmektedir. Bu sebeple insanların İslâm'ın kendisine dayandığı Kur'ân'i tanıması ve iyi öğrenmesi gerekiyordu. Bir dinin sonraki asırlardaki ve farklı bölgelerdeki insanlara daha sağlam ve hızlı bir biçimde ulaşabilmesi için dinin ilk muhataplarının o dinle olan güçîü ilişkileri çok önemlidir. Dini ve dinin dayandığı ilâhî kaynağı indiği dönemde, tebliğcisi peygamberin yanında iyi ve doğru bir biçimde öğrenen, dini hem maddi hem de duygusal yönleriyle içselleştiren kimse onu gelecek nesillere sağlam bir biçimde ve tüm yönleriyle daha rahat nakledebilir. Bütün bu sebeplerden dolayı Resûl-i Ekrem İslâm'ın yayılmasına ve Kurân'm öğrenilmesine çok büyük önem vermiş hatta bunu kendisini helak edercesine yapmıştır.[128] İslâm'ı tebliğ için uzak yerlere gittiğini ve bunlardan bir kısmında büyük sıkıntı ile karşılaştığını buna rağmen vaz geçmediğini bilmekteyiz. Aşağıdaki rivayetlerde de görüleceği üzere, ALLAH'tan Kur'ân'ı birden fazla lehçe (harf) üzere okumak için izin istemedeki isran da bu hususu teyid etmektedir.
Arap toplumunu ve Arabistan yarımadasını iyi bilen ResûluUah, toplumun ihtiyacının da farkındaydı. Mekke toplumu büyük çoğunluğu ile Kureyş ve buna tabi olan gruplan ve kabileleri barındırıyordu. Ancak Medine'ye hicret edilince, büyük bir kısmı nazil olan Kur'ân Medinelilerden bazısına ve civar kabilelere dili ve üslubu itibariyle ağır gelmeye başlamıştır. Onlar Kur'ân'ı öğrenmek istiyorlar, Hz. Peygamber de onların öğrenmesini arzuluyordu. Fakat burada müslüman olan kimseler Kur'ân'daki bazı ifâdeleri teleffuzda ve anlamada zorlanıyorlardı. O dönemde insanların kendi kabile ortamlannda öğrendikleri şeyleri terkedip başka kabilelere ait şeyleri alıp benimsemeleri çok zordu.[129] Yedi harf ruhsatı Medine döneminde tebliğin bu sıkıntılı anlannda gelmiştir. İmam Müslim'in naklettiği Übey b. Ka'b hadisi ("Salâtü'i-müsâfırîn", 274) ruhsatın Medine döneminde geldiğini teyid etmektedir. Bu kolaylık sebebiyle hem kabile mensupları Kur'ân'da kendilerinden birşeyler bulmuşlar böylece ona olan ilgileri artmış hem de bu kolaylaştırma bazı insanların mazaretlerini ellerinden almıştır. Ancak bunun bir ruhsat olduğu da her zaman vurgulanmışür.[130]
[128] el-En'âm 6/34-55; et-Tevbe 9/128-129; en-Nahl 16/37.
[129] İbn Kuteybe, Te'vtlü müşkİli'l-Kur'ân, s. 39-40.
[130] Ruhsatın hikmetleriyle ilgili farklı görüşler için bk. Itr, s. 214-228. Abdülhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, Emin Yayınları, Bursa 2004: 53-54.[/color[/b]]