hafizvuslat
Wed 6 May 2009, 09:25 am GMT +0200
Nasreddin Hocayi birgun bir ziyafete davet ederler.O da eski bir elbise ile
ziyafete gider.Gider,gider amma,Hoca ya kimse alaka gostermez.Hoca
oradan gizlice evine doner ve yeni kiyafetlerinin uzerine bir de kurkunu giyer.
Ziyafet verilen eve bu sefer boyle gelir.Fakat Hoca kapidan iceri girer girmez
bir ikram,bir iltifat baslar ve Hoca sofrada bas koseye oturtulur.
Onune nefis yiyecekler konup
-Buyrun efendim,derler.
Bunun uzerine Hoca hazretleri kurkunun yakasini yiyeceklere uzatip
-Buyur kurkum,ye kurkum,der.
Yanindakiler
-Ya hocam ne yapiyorsun,deyince de onlara durumu anlatir ve
-Madem ki bu ikram kurkedir,yemegede o buyursun!...der
Kissadan Hisse
Gosterise,kiliga,kiyafete deger gostermek,insanlarin her devir ve zamanda
yaptiklari hatalardan biridir.Kiyafeti kotudur diye baskalarini hor gormek,adi bir
kagida sarili altini,icindekine bakmadan camura atmaya benzer.
Hayatta en degerli sey,manevi degerlerdir.Hoca bu kotu hallere kapilmis
olan kisilere bunun ne kadar degersiz oldugunu cok acik olarak anlatmistir.
Dini ve Ahlaki Hikayeler serisi-Inci Besoglu
Serdar Yıldırım
Wed 25 January 2017, 10:43 am GMT +0200
NASREDDİN HOCA FIKRALARI
KURTLAR VADİSİ
Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş kasabaya gidiyormuş. Yolda bir köylüye rastlamış. Selamlaşıp tanışmışlar. Köylü onun hiç sevmediği Nasrettin Hoca olduğunu anlayınca, kasaba o yanda değil bu yanda deyip, Hoca’yı bataklığa yönlendirmiş. Hoca olayı hemen anlamış. Köylü Akşehir’e gidiyorum deyince, Akşehir bu tarafta deyip, köylünün kurtlar vadisine gitmesini sağlamış.
HOROZ DÖVÜŞÜ
Nasreddin Hoca’nın horoz dövüşlerine yeni merak sarmış bir arkadaşı varmış. Birlikte gidip pazardan dövüşken bir horoz aramaya başlamışlar. Derken arkadaşı bir horoz beğenmiş. Satıcıya adı ne bunun diye sormuş. Satıcı adı Yiğit demiş. Arkadaşı horozu almış. Daha sonra yiğit hangi dövüşe girse dönüp kaçmış. Tabii ki rakibi de peşinde. Yiğit kaç dövüşe girdiyse hiç yakalanmamış.
Arkadaşı Hoca’ya:
“ Hoca ne iştir? Benim yiğit neden dövüşe girmeyip kaçıyor?” demiş.
Hoca:
“ Bilmez misin Selami yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır. Ne yapsaydı yani dövüşe girip de yara - bere içinde mi kalsaydı? Bak şuna hiçbir yerinde çizik bile yok. Hey maşallah! “ demiş.
HAZIRLOPÇU
Nasreddin Hoca bir gün balık avına gitmiş. Dere kenarında bir ağacın altına oturmuş. Oltasını çıkarmış. Kancanın ucuna yanında getirdiği küçük beyaz kurtçuklardan birini takmış suya fırlatmış. Başlamış beklemeye…
İki üç dakika geçmiş geçmemiş büyükçe bir balık oltanın önünde peydah olmuş. Balık oltanın etrafında birkaç tur atmış ve yemi kancasından çıkarıp yemiş. Nasreddin Hoca bu işe çok şaşmış.
Kancanın ucuna bir kurtçuk daha takmış. Balık aynı şekilde kurtçuğu yemiş kancaya tutulmamış. Nasreddin Hoca balığa oyun oynamaya karar vermiş. Oltanın ucundaki kancanın ucuna biraz daha küçük bir kanca takmış suya fırlatmış. Az sonra balık alışkın hareketlerle gelmiş küçük kancayı kurtçuk zannedip ısırmış ve oltaya yakalanmış. Başlamış çırpınmaya…Nasreddin Hoca hemen oltayı sudan çıkarmış ve balığı tutmuş:
“ Seni köftehor bütün yemleri yedin bitirdin. İyi alışmıştın hazırlopçuluğa. Ben buraya doyunmaya gelmiştim doyurmaya değil ” demiş ve balığı pişirip afiyetle yemiş.
TADI TUZU
Nasreddin Hoca’nın çocukluğunda annesi komşuya soğan istemeye gönderir. Nasreddin komşunun kapısına gelince içeriden gelen konuşmaları duyar. Kapıyı çaldığı anda konuşmalar kesilir. Biraz bekler fakat kapıyı açan olmaz. İkinci defa daha kuvvetlice çalar. İçerden kulağına gülüşme sesleri gelir. Bu duruma canı sıkılır. Evine döner. Annesine komşu gezmeye gitmiş der. Akşam yemeğinde soğansız lezzetsiz çorbayı içerler.
Aradan birkaç gün geçer. Nasreddin’in evde yalnız olduğu bir gün kapı çalınır. Nasreddin kapıyı açar. Gelen komşunun oğludur.
Komşunun oğlu:
“ Arkadaşım nasılsın? Evde yemek pişiriyorlar. Aksilik bu ya tuz kalmamış.
Tuz istemeye geldim “ demiş.
Nasreddin:
“ Geçen günlerde size soğan istemeye gelmiştim. Kapıyı bile açmadınız. Üstelik
bir de gülüyordunuz. En çok da senin sesin duyuluyordu. Biz o akşam çorbaya sizin
gülüşlerinizi doğradık. Pek lezzetli oldu. Şimdi sen benden tuz isteme. Tuzun yerine şu
kahkahaları yemeğe karıştırın. Tadı tuzu yerine gelir “ der ve hah hah ha diye güler.
melda 6D
Mon 25 September 2017, 07:13 pm GMT +0200
İnsanların dış görünüşüne önem vermeyelim önemli olan içi :)
Sevgi.
Tue 26 September 2017, 05:50 am GMT +0200
yapılan hatalardan biride insanları dış görünüşü ile değerlendirmektir. Mevlam bizleri iç güzelliğe bakanlardan eylesin inşaAllah