sidretül münteha
Thu 21 April 2011, 04:23 pm GMT +0200
Yavuz Sultan Selim'ın Tebriz'e Gelişi
Yavuz padişah zaferler ordusunun başında Tebriz'e girdiğinde Şah İsmail'den beri zorİa Şia mezhebine meyil ettirilen ahali sevinçlere gark oldu. Çünkü onlar sahabenin büyüklerine zorla di! uzatır hale getirilmişlerdi.
Bütün camilerde Kur'an'lar okunuyor, hutbelerde dört büyük halifenin ismi zikrediliyordu. Bütün bunları ALLAH'ın verdiği nusret ve zaferle getiren Yavuz Sultan Selim ve onun mücahidler ordusu olmuştu.
Hazreti Padişah bin kadar âlim, şâir ve sanatkârı bir kafile olarak Dersaadet'e gitmek üzere yola koydu. Hasan Can da bu kafile ile Dersaadet'e gelmiştir.
Yavuz Selim dönüş yolu üzerinde olan Bayburt'u harben feth edince Kığı kalesi kendiliğinden teslim oluverdi. Dönüş sırasında yiyecek sıkıntısı hissediidi. Temini akça karşılığı olarak yapılmaya çalışıldı. Fakat asker sağı solu yağmalamaya başlayınca biraz da buna göz yuman Hersekoğlu Ah-med Paşa ve Dukakin oğlu Ahmed Paşa vazifelerinden alındı ve Padişahın hatırından silindiler. O senenin Ramazan bayramı namazını Niksar'da kılan Padişah bu arada Zulkadir oğlu Alâüddevle'nin üzerine yürüdü. Yapılan savaşta Alâüddevle hem devletini hem başını kaybetti, tarihler Hicri 921/MiIâdi 1515 yılını gösteriyordu.
Diyarbakır şehrini de aynı sene içinde feth eyleyen Padişah Hazretleri, Bıyıklı Mehmed Paşa'yı kumanda ettiği birliklerle Safevîlerin son mukavemetlerini kırmak üzere gönderiği Koçhisar'dan zafer haberini alarak memnun oldu. Bu arada büyük islâm kumananı Selâhaddin Eyyûbi Hazretlerinin ruhaniyetine olan derin rabıta ve sevgisi onun torunlarının dev. ojan Mardin ile Siirt arasındaki Eyyübi Melikliğine el vurmâni olmuştu.