- Yargı ve Yargı İlkeleri Bölümü

Adsense kodları


Yargı ve Yargı İlkeleri Bölümü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Sat 8 October 2011, 01:51 pm GMT +0200
30-) Yargı ve Yargı İlkeleri Bölümü                     
(Kitâbu'l-Akziye)


1161-) İbni Ebî Müleyke anlatır: "Bir evde veya odada iki kadın var­dı deri işleri dikerlerdi. Derken ikisinden birisi avucuna bir tığ batırılmış olarak dışan çıktı, diğer kadının aleyhine dava açtı. Sonunda ikisinin da-vaiarı İbni Abbâs (r.a.)'a götürüldü. Bunun üzerine İbni Abbâs (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Eğer insanlara davalarına göre (her istedikle­ri) verilse idi, bir toplumun mallan ve kanlan kalmazdı."buyur­muştur. Dava açılan kadına Allah'ı hatırlatın «Şüphesiz, Allah'a veri­len söz ve yeminlerini az bir değer karşılığında değiştirenler var ya işte onların âhîrette hiçbir nasibi yoktur.» (Âı- îmrân: 77) ayetini okuyunuz." dedi. Kadına bunu hatırlattılar, o da itiraf etti. Bunun üzerine İbni Abbâs (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Yemin, hakkında dava açılana gerekir"buyuröu" demiştir[1192]


1162-) Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hanımı Ümmü Seleme (r.a.)'dan: "Rasûlüllah (s.a.v.) odasının kapısında kavga sesleri duymuş bunun üzerine onlara doğru çıkıp: "Bakın ben sadece bir beşerim, şu da biline ki bana anlaşmazlıklar gelir bu arada biriniz diğerinden daha etkili (belagattı) konuşabilir. Bu yüzden ben de onun doğru olduğunu zannederim böylece onun lehine hüküm ve­rebilirim. Dolayısıyla başka bir Müstumanın hakkını her kimin lehine hüküm vermiş isem onu alsın veya almasın, bile ki bu hak ateşten bir parçadan başka bir şey değildir." buyurmuştur. [1193]


1163-) Hz. Aişe (r.a.)'dan, Utbe kızı Hind, Rasûlüllah (s.a.v.)'e: "Ey Allah'ın Rasûlü, Ebû Süfyân pinti birisidir. Onun haberi olmadan balından aldığım dışında bana ve oğluma verdiği yetmiyor." Dedi. O da: "Uslüne uygun bir şekilde oğluna ve sana yetebilecek. [1194]


1164-) Hz. Aişe (r.a.) anlatır: "Hind bintü Utbe geldi ve: "Ey Allah­'ın Rasûlü, yeryüzünde senin hanen kadar hiçbir hanenin zelil olmasını istemedim. Sonra bugün yeryüzünde senin hanen kadar hiçbir hanenin değerli ve üstün olmasını istemez oldum." dedi. Rasûlüllah: "Canım elindi olan Allah'a yemin olsun ki ben de sana karşı aynı te-menniûzyim"buyurdu. Hind: "Ey Altelı'ın Rasûlü, Ebû Süfyân eli sıkı bir kimsedir, acaba kendisine ait olan şeylerden aiie halkımıza yedirmde bir sakınca var mıdır?" dedi, o da:  "Uygun olan şekildenbaşkasını almaman görüşündeyim." buyu rdu.

(Hind, İslâm düşmanlarından Utbe b. Rabia'nın kızıdır. Babası Bedir'de öldürülmüş­tür. Babasının intikamını almak için Uhud Savaşı'na gelmiş, Hz, Hamza (r,a.)'ı öldürtüp. ciğerlerini ağzında çiğnemişti. Mekke'nin Femi'yle kocası Ebû Süfyân ile birlikte Müslüman olmuş, İçindeki kin ve nefret sevgiye dönüşmüştür. Aynı durum, Hanİfeoğullan'ndan Sümâme b. Esâl İçin de tahakkuk etmiştir. 1202. hadise bakınız.) [1195]


1165-) Muğira b. Şu'be (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah,, annelere karşı gelip itaatsizliği, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi, vermesi gerekeni vermeyip hakketmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı boşa harcamayı da sizin için iyi görmemiştir, "buyurmuştur. [1196]

 

1166-) Amr b. Âs (r.a.), Rasûlüllah (s.a.v.)'i: "Hakim hüküm verdiğinde içtihat eder de bunda isabet ederse kendisine iki ecir vardır. Eğer hüküm verdiğinde içtihat eder de yanılırsa

kendisine bir ecir vardır."'diye buyururken işitmiştir.

(Hadisin bu bölümle alakası, hüküm verirken içtihat eden hakimin kazanacağı ecrin keyfiyetinin açıklanmasından dolayıdır, denilmiştir. (Umdetu'i-Kârî, xx. 250) Haki­min hüküm verirken içtihat etmesi, doğruyu bulmak İçin çalışıp çaba harca maşıdır. Eğer karar verirken doğruyu bulmak için çalışıp çaba harcamazsa böyle bir hakimin alacağı ecir yukarıdaki gibi değildir. Hakim hüküm verirken doğruyu bulma yolunda gayret harcarken kendisine doğru olanı gösterecek ölçüler ise Kitap ve Sünnettir.) [1197]

 

1167-) Ebû Bekre (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.)'i: "Bir kimse öfkeli iken iki kişinin hakkında asla hüküm vermesin." diye bu­yururken işitim." demiştir. [1198]

 

1168-) Aişe (r.a.)'dan RasûlüIİah (s.a.v.): "Kim, bizim şu dini­mizde bulunmayan bir şeyi ortaya koyarsa bu koyduğu şey kabul edilmez, "buyurmuştur. [1199]

 

1169-) Ebû Hureyre (r.a.) Rasûlüllah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işitmiş­tir: "Benimle, (günaha koşan) insanların misali, ateş yakıp da ateşe dü­şen kelebek ve benzen şu hayvanları (ateşe gelmemeleri için kovalayan) ada­mın misali gibidir. (Yine buyundu kî) yanlarında her birinin oğlu olan iki kadın vardı, kurt gelip birisinin oğlunu alıp götürdü. Kadının arka­daşı: "Senin oğlunu götürdü" dedi. Diğeri de: "Hayır, senin oğlunu götürdü" dedi. Bunun üzerine Davud'un yargısına başvurdular. O da çocuğun büyük kadına ait olduğuna karar verdi. Arkasından çı­kıp Davud'un oğlu Süleyman'a vardılar ve durumu bildirdiler, o da: "Bana bir bıçak getirin, çocuğu ikiye bölerek aralarında paylaştıra­yım " dedi. Küçük kadın hemen: "Allah sana merhamet etsin,, aman yapma çocuk onun oğludur" dedi. Bunun üzerine o da çocuğunküçük kadının olduğuna karar verdi."

(Süleyman (a.s.)'ın çocuğun küçük kadına ait olduğuna karar vermesi, bu ka­dının "çocuğu ikiye bölerek aralannda paylaştırayım" sözü üzere evladının parçalan-maktansa elinden gitmesinin daha hafif olduğu kanaatiyle feragat etmesi çocuğun gerçek annesinin bu kadın olduğunu ortaya çıkarmıştır.) [1200]


1170-) Ebû Hureyre (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Bir kimse diğer kimseden bir arsa satın aldı. Arsayı satın alan adam ar­sasında içi altın dolu bir küp buldu, arsayı aldığı adama: "Gel, benden altınını al, ben senden sadece arsanı satın almıştım al­tın satın almadım." dedi. Toprağın eski sahibi de: "Ben sana toprağı, içindekileri ile birlikte sattım." dedi. Bunun üzerine bir zatı hakem tayin ettiler. Hakem yapılan zat: "Sizin çocuğu­nuz var mı?" dedi. Birisi: "Benim bir oğlum var" dedi, diğeri de: "Benim de bir kızım var." dedi. Hakem de: "Oğlanla kızı evlendirin ve her ikisine bundan harcayın, geri kalanı da ken­diniz adına sadaka verin." dedi" buyurdu. [1201]


[1192] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 356.

[1193] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 357.

[1194] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 357.

[1195] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 358.

[1196] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 358.

[1197] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 358.

[1198] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 358.

[1199] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 359.

[1200] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 359.

[1201] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 359.