- Yardımlaşma duygusu

Adsense kodları


Yardımlaşma duygusu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Tue 13 March 2012, 12:43 am GMT +0200
Yardımlaşma duygusu    

Yardımlaşma, her şeyden önce mü’minin hem şiarıdır, hem de ahlâkıdır. “Veren el, alan elden üstündür” hadis-i şerifini kendilerine şiar edinen Müslümanlar, yardımlaşmayı adeta kendilerinin ahlâk ve karakterlerinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmişlerdir.
 
 Bizler Van ve Erciş depreminde bu yardımlaşma duygusunu birebir yaşadığımız için, yardımlaşmanın ne kadar gerekliliğini, faydalarını, insanlar üzerinde bıraktığı unutulmaz izleri, yaraların nasıl kısa sürede sarıldığını, ellerindeki imkânları seferber ederek yardım etmeyi fazilet olarak kabul eden duyarlı insanlarımızın sayısının umduğumuzun çok çok üzerinde olduğunu canlı bir şekilde müşahade ettik ve yaşadık. Cenâb-ı Hak, kutsal kitabımızda yardımseverler için mükâfat olarak Cenneti vaad ediyor. “Allah, mü’minlerden mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe Sûresi, 9/111.)
Yapılan bütün yardımlar, Allah için yapılmış olsa bile sonuç itibariyle, hayır adına yapılan yardımlaşmanın neticesinde alınacak olan sevap, yine o yardımı yapan şahsa dönmektedir. Zira bütünüyle bu yardımlaşmanın karşılığını Yüce Allah, eksiksiz bir şekilde verecektir. Yüce Mevlâ’mız, başka bir âyet-i kerimede “Hayır olarak harcadıklarınız, kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Bakara, 2/272.) buyurmakta ve diğer bir âyet-i kerimede ise mü’minleri yardımlaşmaya, hem de sahip oldukları şeylerin en kalitelisini, en güzelini vermeye dâvet ederek “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe nail olamazsınız” diye ferman etmektedir.
Yardımlaşma duygusu İslâm dininin esaslarındandır. Yardımlaşmanın zekât, fıtır sadakası, infak, sadaka, borç verme, mü’min kardeşinin maddî-manevî bir sıkıntısını giderme, yaşlı veya sakat bir insanın koluna girip onu yolun karşısına geçirerek yardımcı olma, harçlığını muhtaç olan arkadaşlarıyla paylaşma vb. gibi değişik boyutları vardır. Peygamber Efendimiz (asm) “Kim bir kulun dünyevî sıkıntısını giderirse, Allah da onun uhrevî sıkıntılarını giderir. Kim zorda kalmış birini kurtarırsa, Allah da onu dünyevî ve uhrevî zorluklardan kurtarır. İnsan, insanın yardımında olduğu müddetçe, Allah da o kulun yardımına koşar.” buyurur. İçinde yaşadığımız maddî dünyada, manevî değerlerin öne çıkarılması, böylece madde ve mana dengesinin ayarlanması, ayrı bir ehemmiyet arz etmektedir. Zira maddeyle mananın beraber ve dengeli olmadığı bir dünyada, sosyal huzurdan bahsetmek mümkün değildir. Maneviyatı terk edip maddenin peşinden koşan nice milletler vardır ki, aradıkları serveti elde ettikleri halde, bu servetin çarkları arasında ezilip kalmaktan kurtulamamışlardır. Yardımlaşmaya engel birçok etkenin varlığı da düşünülecek olursa mü’min, hiçbir zaman, geniş imkânlara sahip olayım ve o zaman vereyim diye beklememeli ve o an elindeki imkânlar nispetinde vermeyi alışkanlık haline getirmelidir. Şu unutulmamalıdır ki, Allah onu, ileride elde edip vermeyi düşündüklerinden değil, o an elinde bulundurduğu kıymetlerinden hesaba çekecektir.
Hemen hemen herkes, bedeniyle bir kısım mükellefiyetler altında olduğu gibi elinde bulunan imkânlar yönüyle de aynı şekilde vazifelerle yükümlü tutulmuştur. Bu mükellefiyetler neticesinde ortaya çıkan sonuç, insanların, ileride kazanıp harcayacaklarıyla değil, o an ellerinde bulunan imkânlarıyla Allah yolunda harcamakla yükümlü oldukları şeklindedir. Dinimizde zekât vermekten tutun da mü’min kardeşine tatlı söz ve güler yüzle davranmaya kadar her şeyin iyilik kapsamı içine alındığını düşünürsek, dinimizin yardımlaşma sınırını ne kadar geniş tuttuğunu daha iyi kavramış oluruz. Cömertlik sanıldığı gibi maddî kayba sebebiyet vermemekte, tam aksine insana, manevî kazançlar yanında maddî imkânlar olarak da pek çok faydalar sağlamaktadır. O yardımlaşma neticesinde, bir taraftan sosyal hayatta itibar kazanırken; diğer yandan, hem canı, hem de malı itibarıyla bir korumanın altına girmektedirler. İnsanın, yardımsever olması ve ihtiyacı olsa bile mü’min kardeşini kendi nefsine tercih ederek ona yardım etmesi, toplum içinde saygınlığının artmasına vesile olur. Âyet ve hadislerden de anlaşıldığına göre verilen mal eksilmeyip aksine ihlâs nispetinde bereketlenip artmaktadır. Toplum içindeki ihtiyaç sahiplerinin tesbit edilerek ellerinden tutulması, geleceğin huzur dolu dünyası adına yapılmış en güzel yatırımdır. Böylelikle, çaresizlikten meşrû olmayan yollara başvurarak toplum içinde kargaşaya sebebiyet verecek hareketlerin önü alınmış ve huzurun bozulması, daha baştan önlenmiş olacaktır. Sıkıntı ve darlık zamanlarında Müslüman kardeşlerinden yardım, anlayış ve sevgi görenler, sıkıntılarını atlatınca çalışıp kazanmaya, alan değil veren kişiler olmaya bakacaklar ve böylece toplumda bir fazilet yarışı başlatmış olacaklardır.
Sonuç olarak, her şeyden önce yardım Allah rızası için yapılmalı, yardım yapılacak kişiler iyi seçilmeli, gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığı titizlikle araştırılmalıdır. Bizler depremde bunun sıkıntısını çok yaşadığımızdan, özellikle nice insanlar mağduriyetleri söz konusu olmadığı halde, dilenciliği kendisine meslek edinip, saldırganlaşarak ve duygu sömürüsü yaparak mağdurların haklarını gaspederek haksız kazanç elde ettkleri ve bunun yanında nice gerçek ihtiyaç sahibi kimseler de ihtiyaçlarını dile getirmekten çekindikleri için kimseye bir şey söyleyemeyerek kendilerine uzanacak bir el beklemenin ıztırabını yaşamaktaydılar. Halbuki yardım bekleyen kimseler, ihtiyacından fazlasını almamalı, başka ihtiyaç sahiplerinin de bulunabileceğini akıllarından çıkarmamalıdırlar. Yapılan yardımlar azımsanmadan, nankörlük yapılmadan kabul edilmeli, yardım yapan hayır sahiplerine teşekkür ve duâ ile karşılık verilmelidir. Bu duygularla Van-Erciş depreminde bizlere maddî ve manevî desteklerini esirgemeyen ve olağanüstü bir yardım kampanyasıyla yaralarımızı sarmaya azamî bir çaba gösteren ülkemin bütün insanlarına teşekkür ve duâlarımızla birlikte “Veren el alan elden üstündür” hadisine mâsadak olmalarını Yüce Rabbimizden diliyorum.

ALİ SİNOĞLU

selinay 7b
Thu 3 December 2015, 02:22 pm GMT +0200
selamun aleykum
Paylaşma ve yardımlaşma ; cimrilik ,bencillik , aç gözlülük, kıskançlık gibi kötü duygu ve davranışların yasanmasına engel olur..Sevgi saygı dayanışma ve yardımlaşa gibi iyi duygu ve davranışların ise ortaya çıkmasını sağlar
Allah razı olsun
 

damla6d
Thu 3 December 2015, 02:29 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Eğer bir şeylerimizi başkalarının ihtiyacı olduğu hâlde vermiyor ve paylaşmıyorsak işte o zaman bir sorun vardır.Meselâ biz eğer başka ülkere kapıaçmazsak bir zaman sonra bizim başımıza bir iş geldiğinde,"Onlar bize zamanında ülkelerini baylaşmadı,biz niye paylaşalım?"gibi stratejiler oluşacak.O yüzden paylaşmayı ve yardımlaşmayı bileceğiz.Allah razı olsun.

IRMAK8f
Thu 3 December 2015, 02:35 pm GMT +0200
SELAMUN ALEYKUM; Eğer bir şeylerimizi paylaşmayıp yardımlaşmazssak işte bizlerde bir sorun vardır bence insanlar paylaşıp yardımlaşmalıyız inşallah hepimiz yardımlaşmayı bir iş haline getirip yapmalıyız RABBIM hepimizden razı olsun inşallah...

mevlüde06
Thu 3 December 2015, 03:49 pm GMT +0200
Ve aleykusselam ve rahmetullah.Islam yardimlasma ve dayanisma,kardeslik,birlik uzerine insa ediis bir din.
Efendimiz ve ashabi da bu konuda bize en guzel ornek
.dini teblig maddi manevi hicbir yardimi dusunmeden yapmislar.
Rabbim bu guzel ahlaki hakkiyla yasayabilmeyi bizlere de nasip eylesin insallah.Allah razi olsun

melda 6D
Thu 3 December 2015, 04:11 pm GMT +0200
Selamün aleyküm. Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir, buyuruyor Peygamber Efendimiz. Dinimiz paylaşmamızı, yardımlaşmamızı bizlere buyuruyor. Zekat vermemizi de emrediyor.  Elimizden geldiğince , yardımlarımızı esirgemeyelim inşallah. Rabbim veren el olmayı nasip etsin.

Mustafa/Samed
Thu 3 December 2015, 04:59 pm GMT +0200
Ve Aleykümüsselam. Yardımlaşma duygusu çok güzel bir şeydir. El ele vermek bir yere huzur ve direnç getirir. Bir elin nesi var iki elin sesi var atasözünde yardımlaşma ve el birliği çok iyi anlatılmıştır. Veren el alan elden üstündür hadis-i şerifi ise veren kişi alan kişiden üstün anlamına gelir. Rabbim diğer insanlarla birlik olmayı yardımlaşma duygusu olmayı nasip eylesin. Paylaşım için Rabbim razı olsun.

RAMAZAN 7/D
Mon 7 December 2015, 06:01 pm GMT +0200
Ve Aleyküm Selam . Yardimlaşma ve paylaşma bizim tarihimizde varb, dinimiz de bunu emrediyor . Rabb'im bizlerin gönüllerindeki cimriliği bir daha hiç bulaşmamak uzere kalplerimizden atsin ,. Tam anlamiyla Cömertlik vasfina sahip olalim İnşALLAH .

Sevim Altunkaya 7/A
Mon 7 December 2015, 06:08 pm GMT +0200
Eğer bizde yardımlaşma duygusu yoksa o bedende merhamet yoktur yada kibir,kıskançlık,bencillik gibi duyguların bedende kapladığı yere sığamıyodur merhamet.Bizler inşAllah kibir,kıskançlık,bencillik gibi duygularının yerine saygı,sevgi,merhamet,vicadan ve yardımlaşma duygusu barındırmalıyız.

ikranur 7d
Mon 7 December 2015, 06:54 pm GMT +0200
bilerde inşAllah yardımlaşalım. yardım edelim.paylaşımdan dolayı Allah (c.c.) razı olsun.

Edanur 8/D
Mon 7 December 2015, 08:23 pm GMT +0200
Aleykümüsselam.
Yardımlaşma islamın temelidir.İnsan insana her an muhtaçtır .. Allah c.c razı olsun