sumeyye
Sat 22 January 2011, 02:34 pm GMT +0200
II- YARDIMLAŞMA
Teberru gibi, yardımlaşmanın da çeşitli şekilleri vardır. [1314]
Yardımlaşma Türleri:
Yardımlaşma şekillerinden bazıları şunlardır:
1. Mudârebe: Sermaye birinden, onu ticarette çalıştırmak birinden olmak üzere kurulan bir ortaklık şeklidir. Kârı, aralarında anlaşacakları oranda paylaşırlar.
2. Mufâvada: İki kişinin, alıp sattıkları her şeyde ortak olmaları üzere kurdukları bir ortaklık şeklidir. Kâr aralarında ortaklaşadır ve ortaklardan her biri diğerinin hem kefili hem de vekilidir.
3. Inân: Muayyen bir mal üzere aynı şekilde ortaklık kurmaktır. Bunda ortaklardan her biri diğerinin vekilidir; fakat kefili değildir.
4. Şirket-i sanâv: Meselâ iki terzi ya da boyacının bir araya gelip, her birinin iş alması ve kazançlarının aralarında ortak olmasıdır.
5. Şirket-i vücûh: Sermayesi olmayan iki kişinin bir araya gelmesi ve kârı aralarında paylaşmak üzere kredilerini kullanarak alım satım yapmalarıdır.
6. Vekâlet: İki kişiden birinin, diğeri adına akitte bulunmasıdır.
7. Müsâkât: Ağaçlar birinden, bakımı diğerinden çıkacak meyveyi aralarında paylaşmak üzere kurulan ortaklıktır.
8. Müzâra'a; Toprak ve tohum birinden, ekip biçmek ve âletler diğerinden olmak üzere yapılan ortaklıktır.
9. Muhabere: Toprak birinden; tohum, araç gereç ve iş diğerinden veya iş birinden, başka her şey ise diğerinden olmak üzere yapılan ortaklıktır.
10. İcâre: Bunda bir bakıma kulluk (uşaklık) manası, bir bakıma da yardımlaşma manası vardır. Eğer icâreden amaç, bizzat menfaat (hizmet) ise, bunda mübadele tarafı ağır basar. Eğer amaç, hususiyle hizmeti gören kimse ise, o zaman yardımlaşma manası galip olur.
Bu akitler, Rasûlullah (s.a.) gelmeden önce insanlar arasında uygulanagelmekte idi. Bunlar, genelde nizâya sebep olacak unsurlar içermemektedir. Bu yüzden Rasûlullah (s.a.) bunları yasaklamamıştır. Bu akitler, aslî ibâha hükmü üzere bırakılmıştır ve -Ra-sûlullah'ın (s.a.) Müslümanlar, koştukları şartlar üzeredirler; ancak helâli haram kılan, haramı helâl kılan şart hariç.[1315] huy ruğunun kapsamına dahildir.
Râvîler, Râfi' b. Hadîc hadisi[1316] hakkında aşırı ihtilâfa düşmüşlerdir. Tabiînin ileri gelenleri, müzâra'a akdi yaparlardı. Hayber fethedilince, hurma bahçelerinin onlara bırakılıp çıkan ürünün yarısını vermeleri üzere anlaşılması da toprak kirasının caizliğine delâlet eder. Müzâra'anm yasakhğını bildiren hadisler, arazinin sulak yerlerinden yahut belli bir yerinden çıkacak ürün karşılığında yapılması haline hamledilir. Nitekim Rafı' bunu kendisi de ifade etmiştir. Veya yasak, tenzihidir ve yardımlaşmanın teşviki mahiyetindedir. İbn Abbâs'ın (r.a.) sözü de bunu belirtir. Yahut, bu muamele yüzünden çokça münakaşa eder olmaları sebebiyle o zamana has bir maslahata matuftur. Zeyd'in (r.a.) sözü de bunu ifade etmektedir. [1317]
Allah'u a'lem! [1318]
[1314] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/363.
[1315] Ebû Dâvûd, Akdiye, 12; Tirmizî, Ahkâm, 23; İbn Mâce, Ahkâm, 17.
[1316] Toprak kirasını yasaklayan hadis. bkz. Buharı, Hars, 7, 18; Müslim, Büyü', 89-116.
[1317] Bilgi için bkz. Müslim, Büyü', 89-116.
[1318] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/363-364.