meryem
Thu 10 February 2011, 10:50 pm GMT +0200
YARATMA KAVRAMININ YAYILDIĞI ALAN
Konumuz "Kur'ân-ı Kerîm'de Yaratma" olduğuna göre, Allah Teâla'nın bize Kur'ân-ı Kerîmde yarattığını bildirdiği şeyler, bu ikinci bölümü teşkil edecektir. Yaratma terimlerinin tesbit ettiğimiz kadarıyla çeşitlerini verirken, aslında yaratma kavramının çok geniş bir alana yayılmış olduğu anlaşılmaktaydı. Çünkü küçük-büyük, bilinen-bilinmeyen, görünen-görünmeyen, zerrelerden kürelere kadar, mevcut olan her şey varlığını Allah'ın yaratmasına borçludur. O halde aslında kitaplar doldurulacak genişlikteki bu konuyu biz bir kitap çapında küçülterek vermeye çalışacağız. Önce genel olarak Allah'ın herşeyin yaratıcısı oluşunu ele alalım.
Allah genel olarak herşeyin yaratıcısıdır.
"Allah herşeyin yaratıcısıdır" hükmünü Kur'ân'dan alıyoruz. Çünkü bizzat Allah bize kendi yüce Zâtını böyle tanıtıyor. "Allahu hâliku külli şey" ve aynı mânâya gelen ifâdeler [359] âyetlerinde geçmektedir.
"...De ki: 'Herşeyin yaratıcısı Allah'tır. O, tektir, hâkim olan (herşeye üstün gelen)dir." [360].
Halik kelimesi üç yerde tenvinli geçiyor. "Ey insanlar, Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? Ondan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden) çevriliyorsunuz?" [361] Bir de beşerin yaratılışı hakında [362] âyetlerinde bu vasıf tenvinlidir.
Allah'ın herşeyin yaratıcısı olduğunu bildiren âyetler çok geniş bir mânâ ifade ediyor. Müfessirler Bütün eşyanın hâlîki, hayır şer, iman küfür, herşeyin yaratıcısı, bunları sebepleriyle birlikte yaratandır." [363] dedikleri gibi, evvelce herşeyi yarattığı gibi bundan böyle gelecekte de herşeyin yaratıcısı O'dur. İlahlık, mabudluk da ibda’ edenin (yoktan var edenin) hakkıdır" demişlerdir [364]. Tek olan, kendisinden başka İlah bulunmayan ve herşeyin yaratıcısı olan ibadete lâyık ve müstehaktır [365]. Ubudiyete ve ibadete Allah'tan başka lâyık hiçbir şey yoktur. Ancak herşeyi yaratan ve herşeyi bilen Allah vardır. O halde biz insanların ibadeti, göklerde ve yerde bulunanların ibadeti ona tahsis edilmelidir. Çünkü o herşeyin Yaratıcısıdır, Sâni'idir, masnû'un hakkı da Sâni'ini ibadette tek kılmaktır [366]. O halde yaratıcı kim ise ibadet edilmek O'nun hakkıdır. "Rabbiniz Allah işte budur. Ondan başka tanrı yoktur. (O) herşeyin yaratıcısıdır. O'na kulluk edin, O herşeye vekildir [367].
Kur'ân'da bir defa da "el-Hâlik" vasfı eliflamlı olarak geliyor [368]. Mutlak olarak Allah'ın yaratıcı olduğunu vasfediyor. Yaratmasının her şeye şamil olduğunu belirtiyor.
Allah dilediğini yaratır. Yaratmak murad ettiği zaman ona sadece "ol" der, o şey hemen oluverir. Allah sebeblerini ve maddesini bulundurarak yarattığı gibi, bunlarsız bir defa da da yaratmaya kadirdir [369].
"Dedi ki: Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?' 'Allah böylece dilediğini yapar', dedi. “Birşey(in olmasını) istedi mi, ona 'ol' der, o da oluverir."[370] Bu âyette olduğu gibi, dilediğini hikmetine göre yaratacağına dair muzari sîgasıyla birçok âyet gelmiştir. "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onlara ait değildir. Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır." [371] Allah dilediğini dilediği gibi yaratır. Bu ve benzeri âyetler Allah'ın tek olduğunu bildiriyor.
Allah Teâlâ Subhanehu, gökleri bir asıl olmaksızın yarattığı gibi, bir asıldan da yaratır. Gökler ve yer arasında olanları böyle yaratmıştır. Cinsinden olmayan bir asıldan da yaratabilir; Âdem'i topraktan yarattığı gibi. Yahut tek başına dişiden İsa gibi, veyahut o ikisinden diğer insanları yaratması gibi [372]. Dilediği kimseyi de peygamberliğine seçer.
Prof. Dr. Süleyman Ateş [373] âyetinin açıklamasında şöyle bir tevcihte bulunur:
"Türlerin tekâmülü ve gelişmeleri sonucunda işe yaramazlar ayıklanır. İşte bu tekâmül Allah'ın yaratmasından ve seçmesinden başka birşey değildir" [374]. Şu âyetler de Cenâb-ı Hakk'ın dilediğini yaratacağını haber veriyor [375].
Allah bilmediğimiz nice şeyleri de yaratmaktadır. "Binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkepleri (yarattı) ve daha sizin bilmediğiniz nice şeyler yarattı." [376].
Mutlak yaratıcı Allah olduğu için, mutlak yaratma da O'na mahsustur. "Rabbiniz O Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra (emri), arş üzerine hükümrân oldu. (O), geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneşi, ayı ve yıldızları buyruğuna boyun eğmiş vaziyette (yaratan O'dur). İyî bilin ki, yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi Allah ne uludur!" [377] Hem hacmi ve miktarı bulunan mahlûkât da onun, icad ve teşri' de. Binaenaleyh yaratma da onun yürütme de [378]. Karşı durulmayan bütün emr O'nundur. Ondan başka ne yaratacak, ne de emredecek vardır [379].
Hz. Musa'ya Fir'avn’ın sorduğu soruyu ve Hz. Musa'nın cevabını nakleden şu âyet-i kerîmeler Cenab-ı Hakkı en bariz vasfıyla tanıtır:
"(Fir'avn) 'Rabbiniz kim ey Musa? dedi. (Musa): Rabbimiz herşeye yaratılışını (varlığını ve biçimini) verip sonra onu doğru yola ileten (yaratılış gayesine uygun yola yönelten)dir dedi." [380] Görülüyor ki herşeye hilkatini veren Allah'tır. Bu herşey mefhumundan hiçbir şey müstesna ve hariç değildir. Herşeye Allah yaratılışına uygun sureti vermiş, yaratılış, rızık ve tenasül hususunda birbirine benzemez durumlar vermiştir [381]. Cenab-ı Allah herşeye isti'dat lisanı ile taleb ettiği suret, şekil, menfaat, mazarrat v.s. hepsini verdi. Yahut kendisine uygun, faydalanmasına özelliklerine elverişli durumu verdi. Meselâ, göze görmeye uygun şekli verdi. Diğer organlara da aynı şekilde görevlerine uygun gelen şekli verdi [382].
Kulların fiillerini dahi Allah yaratmıştır. Kul kâsîbdir. Allah haliktır. Eğer yanlış anlamıyorsak şu âyetten de bu mânâyı sezmek mümkündür:
"(O gün) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü; (Ey Muhammed), attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.”[383].
"Oysa sizi de, yaptığınızı da Allah yaratmıştır." [384]
“Allah görülmeyen varlıkları, mücerred nesneleri, ölümü, dirimi, melekleri, cinleri ve daha bilmediğimiz nice şeyleri yaratmıştır, yaratmaktadır. Gökleri, yerleri ve bu ikisi arasında bulunan canlı cansız herşeyi ve bunların en ince cihazlarını yaratan Allah'tır. Şu halde Allah mutlak yaratıcıdır. el-Hallâk'tır. Herşey O'nun yaratığıdır. O halde yaratıklara düşen ihtiyarî veya iztırarî olarak, yaratıcısını tanımak ve Onu yüceltmektir. [385]
[360] Ra'd: 13/16
[361] Fâtır: 35/3
[362] Hicr: 15/28; Sâffât, 37/71
[363] RM, XXIV, 21.
[364] Elnıalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, III, 2014.
[365] Bey., I, 325.
[366] Tab., VII, 299.
[367] En'am: 6/102
[368] Haşr: 59/24
[369] Bey., I, 161.
[370] Âl-i İmrân: 3/47.
[371] Kasas: 28/68.
[372] Bey., I, 268.
[373] Kasas: 28/68
[374] Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali, s. 392.
[375] Âl-i İmrân, 3/17; Mâide, 5/17; İsrâ, 17/99; Nûr, 24/54; Rûm, 30/54; Şura, 42/49
[376] Nahl: 16/8.
[377] A'râf: 7/54,
[378] Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, III, 2191, Bey, I, 252.
[379] Tab, VIII, s. 206.
[380] Tâhâ: 20/50.
[381] RM, XVI, s. 201-202.
[382] İbn Kesir, II, s. 155.
[383] Enfâl: 8/17.
[384] RM, XVI, s. 201, 202. Sâffât: 37/97.
[385] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 67-71.