meryem
Thu 10 February 2011, 07:51 pm GMT +0200
YARATMA KAVRAMININ ALLAH'I TANITMASI [810]
Kim Yaratıcı İse İşte Allah O'dur
Görülen görülmeyen, bîlînen bilinmeyen, tüm mevcudatı varlık sahnesine çıkaran Zât kim ise Allah O'dur. Gizli bir hazinenin bilinmek isteyişinden bu varlıklar hayat bulmuştur. Hiç yoktan onlara varlık vermiş, varlığından haberdar etmiştir. Varlık meselesi üzerinde pek çok felsefeler yapılmıştır. Ancak bunlar varlığı varlık sahibinden âdeta kaçırmaya çalışmışlardır. Halbuki gerçekte yaratan kim ise, bu varlığın hakiki sahibi O'dur. Başka yaratıcı olmadığından O'ndan başka ilâh da yoktur. Bu bakımdan yaratma mefhumu Kur'ân-ı Kerim'de Allah'ı tanıtıcı en bariz unsurdur. Diğer tanıtıcı unsurlar arasında nirengi noktasını teşkil eder, diyebiliriz. Nitekim Hz. İbrahim'in uluhiyet iddiasına kalkışan mütekebbir ve azgın kral Nemrud'la arasında geçen muhaverede yaratma demek olan öldürme ve diriltme kavramı ilk hatırlatılan nokta olmuştur.
"Allah kendisine hükümdarlık verdi diye (şımararak) Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? İbrahim: 'Benim Rabbim O'dur ki, yaşatır, öldürür,' demişti. 'Bende yaşatır, öldürürüm' dedi. 'Allah güneşi doğudan batıya getirir, sen de onu batıdan getir!' deyince inkâr eden o adam şaşırıp kaldı. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez" [801].
Kendisine Hz. Musa ve Harun'un daveti ulaşan Fir'avn'ın sorusu ve Hz. Musa'nın bu soruya verdiği cevap da fikrimizi çok açık ifade eden âyetlerdir:
"(Fir'avn): 'Rabbiniz kim ey Musa?' dedi. (Musa): 'Rabbimiz herşeye yaratılışını {varlığını ve biçimini) verip sonra da onu doğru yola ileten {yaratılış gayesine uygun yola yönelten)dir' dedi" [802]. Allah'ın herşeye hilkatini vermesi, dilediği her varlığı vücuda getirmesidir. Nitekim bu soruyu soran Allah'ı tanımayan birisidir. Ona Allah'ın resulleri Hz. Musa ve Harun Kur'ân-ı Kerim'in nakline göre Allah'ı böyle tanıtmışlardır. Varlık âleminde bulunan herşeye Allah, vücûd vermiş ve ona yol göstermiştir. Her şeye tabiî, fıtrî, cibillî görevlerini öğretmiş, fıtrî ilhamlar vermiş, yollarını göstermiştir. Yalnız yaratıp ortada bırakmamış; herşeyin gerçek Rabbi olan Allah, herşeye şâmil merhametinden onlara hidayet vermiştir. Çocuğa anasından doğar doğmaz anasını emmeyi, ördek yavrusuna yumurtadan çıkar çıkmaz yüzmeyi öğretmesi, binbir türlü yaratılışla yaratılan mahlûkatın bin bir şekilde erkeklerinin dişisine varmasını öğretmesi, arı beyinin arıları, karıncaların reisinin onları idaresi ve uzak mesafelerden yuvalarını, kovanlarını bulabilmelerini öğretmesi ve insanlara hak ve bâtıl yollarını göstermesi hep O'nun gerçek Rabb, îlâh ve Allah oluşundandır. Herşeye varlık veren, yollarını gösteren kim ise işte hakikî ilâh O'dur. Atomları yaratan, elmayı yaratan, bir çekirdeği yaratan kim ise, güneş sistemini, yedi semayı, muazzam galaksileri, genişleyen kâinatı yaratan da O'dur. O halde hiçbir şey yaratamayanların uluhiyet iddiası ve hiçbir şey yaratamayan nesnelere uluhiyet nisbet edilmesi sahtedir, bâtıldır, boştur. Demek ki Cenab-ı Hakkı tanıtıcı en baş vasıf, yaratma kavramıdır.
"İşte Rabbiniz Allah budur, herşeyin yaratıcısıdır. O'ndan başka tanrı yoktur, Nasıl da {imandan) çevriliyorsunuz?" [803].
"Allah herşeyin yaratıcısıdır. O, her şeyin yöneticisidir" [804].
"Rabbiniz Allah işte budur, O'ndan başka tanrı yoktur. (O), herşeyin yaratıcısıdır, O'na kulluk edin, O herşeye vekildir" [805].
Varlığı var eden elbette onların hayat projelerini, programlarını, yollarını da çizmiştir. Hayatın onun ölçüleriyle yürütülmesinden daha tabiî ve daha mâkul birşey olamaz.
Allah herşeyi yaratmakla birlikte, yarattığı herşeyi güzel yaratmıştır:
"O'dur ki herşeyin yaratılışını güzel yaptı..."[806].
"Sizi şekillendirdi, şekillerinizi de güzel yaptı..." [807].
"Gökleri ve yeri hak ile {yüce hikmetle) yarattı, sizi şekillendirdi, şekillerinizi güzel yaptı. Dönüş O'nadır" [808].
Her varlığı ve her varlığın azalarını hikmeti gereğince görecekleri vazifeye elverişli yaratmıştır. Her organı yerli yerince koyup yerleştirmiştir. Hep bir hikmet ve halk ile yaratmıştır. Yaratmasında bir kusur, bir bozukluk yoktur. "... Rahman'ın yaratmasında, bir aykırılık, uygunsuzluk göremezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez daha döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulamaz), hor, hakir ve bitkin, {bir bozukluk görmekten) ümidini kesmiş bir halde sana döner" [809]. Güzellik dereceleri değişik olsa bile bütün yaratıklar güzeldir, işte âlemlerin yaratıcısı olan Allah böylesine güzel yaratandır! [810]
[810] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 149-151.
[801] Bakara: 2/258
[802] Tâhâ: 20/50, 51
[803] Mü'min: 40/62
[804] Zümer: 39/62
[805] En'am: 6/102
[806] Secde: 32/7
[807] Mü'min: 40/64
[808] Teğabün: 64/3
[809] Mülk: 67/3, 4
[810] Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim’de Yaratma Kavramı, İnsan Yayınları: 149-151.