sumeyye
Tue 24 July 2012, 01:51 pm GMT +0200
C) Yarar Sağlamak Amacıyla Yapılan Karz Akdi:
Hanefîlerin meşhur görüşüne göre, ödünç verenin yararlanması şart koşulan her karz akdi caiz değildir. Eğer yararlanma şart koşulmamışsa veya karz akitlerinde ödünç verenin yarar sağlaması örfleşmiş (müteâref) değilse bunda bir sakınca yoktur. Bu duruma göre, bir kimse ödünç aldığı parayı geri verirken, kendi arzusu ile biraz fazla verse, önceden şart koşulmadığı ve bu konuda örf hâline gelmiş bir alışkanlık da bulunmadığı için caiz olur. Hatta bu, borcunu en güzel şekilde ödeme sayılacağı için mendûb kabul edilmiştir. [39]
Ödünç verene, hediye vermenin hükmü de böyledir. Eğer hediye şart koşularak verilmişse tahrîmen mekruh olur [40]
Şafiî ve Hanbelîlere göre, menfaat celbeden karz caiz olmaz. Meselâ; bîr kimseye, evini kendisine satması şartiyle 1 milyon lira ödünç vermek gibi. Daha fazlasını geri almak üzere ödünç vermek de böyledir
Delilleri hadîstir.
Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur :
«Hem ödünç (alıcıdan ödünç istemek), hem satış ve bir satış içinde iki şart helal değildir»[41].
Ashâb-ı kiramdan Ubey b. Kâ'b, İbn Mes'ûd ve İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre onlar:
«Menfaat celbeden her çeşit karzı yasak kabul etmişlerdir» [42] Çünkü karz akdi, dostluk ve Allah'a kulluk amacıyle, başka bir deyimle ekonomik bakımdan sıkıntıda bulunanlara yardımcı olmak ve karşılığını âhirette beklemek amaciyle yapılır. Onda bir menfaat şart koşulursa; karz akdi muteber olur, şart ise lağv olunur. Menfaat nakit para olsun, ayn olsun, az veya çok olsun müsavidir.
Ancak, önceden şart koşmaksızın ödünç para geri verilirken ilave yapılsa, veya bir teşekkür olarak evini ödünç verene satsa, bunda bîr sakınca bulunmaz.
Delil, Ebu Rafi1 (r.a.)'ın Hz. Peygamber (s.a.)'den naklettiği şu hadistir : Ebu Râfi' şöyle der :
«Resulullah, bir adamdan 2 yaşlarındaki bir deveyi ödünç olarak aldı. Sonra, bana zekât develerinden 2 yaşlarında bir deve seçerek alacaklıya vermemi emretti. Ben; develer arasında 6 yaşlarında, daha kıymetli deveden başkasını bulamıyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine Allah'ın elçisi şöyle buyurdu :
— Onu, ödünç aldığım kimseye ver. Şüphesiz sîzin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir [43]
Câbir b. Abdillâh'dan şöyle dediği nakledilmiştir: «Benim Resulullah (s.a.) de bir hakkım (alacağım) vardı. Bana bunu ziyâde ederek ödedi» [44]
Aslında, menfaat celbeden karz yasağı ez-Zeylâ'î'nin Nasbu'r-Râye'de tesbit ettiği gibi herhangi bir hadîse
dayanmaz. Bunu, şart koşulan veya örf hâline getirilen menfaatlerle ilgili olarak düşünmek mümkündür [45]
Mâlikîlere göre, başkasına ödünç verenin, ödünç verdiği kimseden herhangi bir şekilde yarar sağlaması caiz değildir. Ancak dostlar arasındaki normal ölçüde ikram ve hediyeleşmeler, borç münasebetleri olsa da zarar vermez.
Borcu ödeme sırasında verilen fazlalığa gelince, Mâlikîler bunu iki kısma ayırarak değerlendirmiştir ;
1) Borç, satım akdinden doğmuşsa; fazlalık mutlak olarak caizdir. Ödenen miktar, sıfat veya miktar bakımından daha fazla olsun, vadesinde, vadeden önce veya sonra olsun müsavidir.
2) Borç, karz akdinden doğmuşsa; fazlalık şart koşulmuş veya vaadedilmiş yahut âdet olmuşsa mutlak olarak caiz değildir. Şart koşulmamış, vaad ve âdet dahi yoksa fazlalık ittifakla caizdir.
Delil, Hz. Peygamber (s.a.)'in 2 yaşlarındaki deveyi ödünç alarak bunun yerine daha güzel bir deveyi vermesidir [46]
[39] es-Serahsî, el-Mebsût, c. XIV, s. 35.
[40] İbn Âbidîn, a.g.e,, c. IV, s. 182.
[41] Buhârî, Büyü': 73; Tirmizî, Büyü': 19; Nesâî, Büyü' : 60, 71, 72.
[42] İbn Kudâme, el-Muğnî, c. IV, s. 319; el-Beyhakî, Sünen, c. V, s. 349, 350. Beyhakî bu hadîse «Münker» der,
[43] 30. dipnottaki kaynaklar ve İmam Mâlik, el-Muvatta'; 11/168.
[44] Müslim, Müsâkât : 120 ; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, c. V, s. 231.
[45] ez-Zühaylî, el-Fıkhu'I-İslâmî fî Uslûbühi'l-Cedîd, c. I, s. 504.
[46] Mülim, Müsâkât: 118; Ebu Dâvud, Büyü': 110; Tirmizî. Büyü*: 73.
Dr. Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İklim Yayınları: 27-29.