meryem
Sun 6 February 2011, 11:28 pm GMT +0200
5- Yakından Uzağa İlkesi
Öğrenme-öğretme ilkelerinin en önemlilerinden biri de yakından uzağa ilkesidir. Çünkü insanın yakın çevresinde bulunan eşya ve olaylar, bilinen, somut, hayatî ve aktüeldirler. [1873]
İnsan, evinden, ailesinden başlayan, mahalle, kasaba, şehir, ülke ve ülkeler içinde devam eden bir çevresel halkalar içinde hayatını sürdürür. İnsanın içinde yaşadığı bu çevreler fiziksel ve sosyal bir görünüm arzederler. İnsanlar bunlarla sürekli iletişim içindedirler. Özellikle yakın çevre, insanın bütün hayatının içinde geçmesi dolayısıyle devamlı bir etkileşim unsurudur. Bu yüzden orada yaşanan olayları daha iyi kavrar, oradaki varlıkları daha iyi tanır.
Öğretmen, öğreteceği konuları mümkün mertebe öğrencinin yaşadığı yakın çevreden seçmeli, bundan sonra gittikçe genişleyen bir öğretim etkinliğiyle uzak çevrelere ulaşmalıdır.
Kur'ân'da dikkatimizi çeken pek çok âyet Kur'ân'ın bu ilkeyi benimseyip uyguladığını göstermektedir. Şu âyetlere bir bakalım:
"Ayetlerimizi yalanlayanlara ve onları kabul etmeyi kibirlerine yediremeyenlere, göklerin kapıları elbette açılmaz. Ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremezler. Biz, suçluları işte böyle cezalandırırız.” [1874]
"Çünkü o (cehennem) öyle kıvılcımlar atar ki, her biri bir saray gibidir. Sanki kıvılcımlar sarı sarı develer gibidir." [1875]
"Huyam illetine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi içerler.” [1876]
"Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına bir bakmazlar mı?" [1877]
Buraya kadar kaydettiğimiz bütün âyetlerde "deve" kelimesi dikkatimizi çekiyor. Devenin araba yakınlığını ve onun hayatındaki fonksiyonunu düşünürsek Kur’ân’ın, yakından uzağa ilkesine ne derece yer verdiğini görürüz. Şu âyette yakın çevreden bir başka obje dikkatimizi çekiyor:
Su. "O Allah ki, gökten bir elçi ile ölü bir beldeye yeniden hayat veririz. Sizler de işte böyle çıkarılacaksınız." [1878] Ölü bir beldenin su ile yeniden dirilişini, en iyi çölde yaşayan insanlar bilir. Şu âyette âyin safhalarından biri hurma dalı örneği ile anlatılmaktadır:
"Ay'da konaklar (safhalar) tayin ettik. Nihayet o, kuru bir hurma dalı gibi olur." [1879] Ay'ın hilâl şeklindeki durumu, kurumuş hurma dalından başka ne ile anlatılabilir?
Öğretimde yakından uzağa ilkesi uygulanırken sadece yakın çevre değil, yakın zaman ilkesi de dikkate alınmalıdır.
Yakından uzağa ilkesi, öğretim konularının kesin olarak yalnız ve yalnız yakın çevreden alınmalı anlamına gelmemelidir. Bu bir önceliği ifade eder.
[1873] N. Kemal Önder, a.g.e., s. 53.
[1874] A'râf: 7/40.
[1875] Mürselât: 77/32, 33.
[1876] Vakıa: 56/55.
[1877] Gâşiye: 88/17.
[1878] Zuhruf: 43/11
[1879] Yâsîn: 36/39.