sumeyye
Fri 9 September 2011, 02:26 pm GMT +0200
Vesvese Babı Birinci Fasıl
63 - (I) Ebû Hureyre (R.A) den mervidir, demiştir : Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :[207]
«Muhakkak Allah (teâla), ümmetimden sadırlarının (nefislerinin) verdiği vesveseyi - onu İşlemedikçe veya konuşmadıkça afveder.» [208]
İzahat
Hadîsi şerifde geçen «vesvese» kelimesini tarif edelim.
Vesvese : Gönül ve hatıra gelen şey, insanı kötü olan şeylere sevk ederse, ona «vesvese» denir.
İlham : Gönül ve hatıra gelen şey, insanı faziletli şeylere teşvik ederse, oda «ilham» dır.
Şu halde kalbe gelen bir şeyin vesvese veya ilham olduğunu teşhis edebilmek için, o gönüle gelen ve icra edilmesi için İtici kuvvetin şer veya kötü olan şeyleri yapmaya teşvik ediyorsa, o vesvesedir.
Şayet kalbe gelen şey, iyi amelleri yapmaya teşvik ediyor ve iyiliğe itiyorsa, işte bu gönle gelen şey, ilhamdır.
İlham OtSi;n, vesvese olsun hankisi olursa olsun, bunlarla bir hüküm çıkarılamaz. Heı hangi bir şeyin hakîkat ve aslına delil olamaz.
Vesvesenin çeşitleri ve uzun îzahı, «Ameller niyyetlere göredir» hadîsi şerifin altında Zikredilmiştir.
İlham hakkında da «İslamda Evliya meselesi» adlı eserimizle «İslama sokulan Bid'at ve Hurafeler» isimli eserimizde açıklama yapılmıştır.
Hadîsi şerifin manası, gayet açık ve sarihki; insanların gönüllerine gelen şeyleri söylemedikleri veya işlemedikleri takdirde cenabu hak o gönüllere gelenleri bağışlayor. Ancak gönüllere gelenleri, insanlar dilleri ile söy^ ler veya onları bizzat icra edip işlerlerse, onlardan mes'ul olurlar. Tabiiki gönüllere vesvese ile gelenler, şer ve kötülüktür.
İşte kalbe gelen kötülükler, işlenmedikçe veya dil ile söylenmedikçe günah olmaz, cezayı müstelzim değildir. Allah (c.c.) onları bağışlamaktadır.
Hatta bir hadîsi kudsîde şöyle buyuruimuştur :
«(Allâhü teâlâ buyuruyor : Ey meleklerim!) bir kulum bir günah işlemek istediğinde, ona hemen günah yazmayınız. Eğer o gönlüne aldığı günahı işlerse, onun üzerine bir günah yazınız.» [209]
Kalbe gelen vesvese ve kötü şeyleri telkin etme hâli, ilk defa şeytanin Adem aleyhisselâma telkini ile başlar. İnsanın nefsinin vesveseside dâima - kötülük telkin eder.
şeytanın Adem aleyhisselâma telkini şu âyeti kerimede beyan edilmiştir :
«Ve nihayet şeytan Ademe vesvese verdi ve şöyle dedi: Ey Adem! Seni (cennette kalmana sebeb olacak) ebedîlik ağacına, bir de son bulmayacak devlete delâlet edeyim mi?» Taha sûresi, 120
Nefsin vesveseside şu mealdâki âyetde beyan buyurulmuştur.
«And olsun ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğimde biliriz..» Kof sûresi, 16 [210]
Tercümesi :
64 - (2) Yine Ebû Hureyre (R.AJ den mervidir, demiştir : Resûlullâhın ashabından bir kurub insan Nebiyyi Ekrem (S.A.V) e geldi ve ondan sordular : Biz, birimizıin söylemesini büyük (günah, veya küfür ve kötü) gördüğü şeyi nefislerimizde (nefislerimizin vesvese ve iğvâsında) buluyoruz!
— Bunun üzerine R££û3ullah (S.A.V) buyurdu : «Siz, bunu buluyormusunuz?»
— Ashabı kiram : «Evet» dediler.
— Resûluilah (S.A.V} de :[211]
«İşte bu îmanın sarihidir.» buyurdu. [212]
Îzahat
Hadîsi şerifde beyan edildiği üzere, bir kısım cemaatın kalblerine gelen kötü vesvese ve vehimlerin âkibp*inin ne olacağı ve bu kalbe gelmenin iyimi, yoksa kötümü olduğu sorulunca, mübarek pyeğmdberimiz, «İşte bu (kalblere gelen vesvese), îmanın sarihidir.» buyuruyor.
Evet kalbleri don yağı gibi donub, katilaşanlar pek makbul kişilerden değillerdi. Müşrik ve kâfirler gönüllerine yerleştirdikleri şirk ve küfür sebebiyle, onların gönüllerine şeytanın sokacağı bir şey kalmamıştır. Onun istediai Ç'rk ve fenalıkların en eşeddi yerleşmiştir. Artık vesvese ve şüpheler sokmaya veya sokmak için çapaya lüzum kalmamıştır,
Fakat gönlünde îmanı olan müminin îmanını, kirletmek veya çalmak için bütün gayretini sarf ediyor. Her türlü çâreye baş vuruyor. Çünkü onun kalbinde en büyük sermâye olan îman cevheri vardır. Bütün gayesi o cevheri
çalmaktır.
Netekim, mal, eşya, para ve emsali şeylerle dolu olan bir eve veya odaya, hırsız girib çalmak için bütün gayretini sarf eder.
Şayet odada, ev veya dükkanda hic bir şey olmazsa, hırsız iltifat etmez. İçeriye girmek dahî İstemez.
İşte müminin kalbine gelen vesvese ve acâib vehimlerin çeşitleri, müminin kalbindeki îmanının mükemmel ve sağlam olduğuna delâlet eder. Zira şeytan o îmanı kirletmek için vesvese veriyor. Müminde bu vesvese ile mücâdele ediyor. En kemallı cihadı nefsi ile yapmış oluyor.
Hz. Ali (R.A) de şöyle demiştir.
«Bir namazki, onda vesvese olmazsa, işte o namaz ancak yahûdî ve Hıristiyanların namazıdır»[213]
İslom hukukunun hükümlerini beyan eden fıkıh kitablarında «sehvi secde babı» başlığı ile yazılan hükümleri okumalı ondan sonra bu hadîsi şerif ve İzahı \\e bu irtibat kurmaya çalışılmalıdır.
Tercümesi : 65 — (3} Ondan (yani Ebû hureyre R.A. den) mervidir, demiştir :
Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :[214]
«Sizin bîrinize şeytan vesvese verir ve der : Şunu kim yarattı? Bunu kim yarattı? hatta şöyle der : Rabbini kim yarattı? İşte böyle soru ile karşılaşırsan, Allâha sığın ve (düşünmeyi) Terk et.» [215]
İzahat
Hadisi şerifde Resulü Ekrem sallallahü gleyhi vesellem şu mealdeki âye ti kerimeye işaret etmiştir:
«Allah o iblisi (şeytanı; Rahmetinden kovdu..O da (İblisde) dediki : uhakkak kullarından bir muayyen pay arayıp saptıracağım. Onları gerçekden saptıracağım. Kendilerini uzun amellere düşürüp olmayacak kuruntularla aldatacağım ve muhakkak onlara (insanlara) emredeceğimde davarların kulaklarını (putların nâmına) kesip yaracaklar. Elbette onlara emredeceğimde, Allanın yarattığı (Putlaştırarak, tebdil ederek) değiştirecekler Kim Allahı bırakıpda şeytanı dost edinirse, gerçekden bir ziyana düşmüştür.
— Şeytan onlara vad eder, onları uzun amel ve kuruntulara düşürür, Şeytanın kendilerine vaad ettikleri aldatmadan başka bir şey değildir.» Nisa sûresi, 18-20
Bu âyeti kerimelerdede belirtildiği üzere, şeytan her zaman ve saatte durmadan İnsanları saptırmak ve kötülükleri yaptırmak için, elinden geleni yapmaktadır. Esasen huzuru ilâhiden kovulunca, Allahü teâladan yetgi istedi, İnsanları azdırmak ve azıtmak için yetgiyide aldı.. Ancak ihlaslı ve doğruluk üzere olan kimselere tesiri olmayacaktır.
İşte bu sebeblerden dolayı, şeytan durmadan insanoğluna kötülükleri yaptırmak için vesvese vererek, akıl ve mantık djşı kötülükleri yapdırmak için akıl ve mantık dışı soruları sorarak şaşırtmaya çalışır, o haldeki hadisi şerifde belirtildiği üzere. Allâhı inkâr ettirmek için uzun sorular sorabilecektir.
Evet şeytan insanın sağından, solundan, önünden, arkasında, altından ve üstünde gelecek her çeşid kötü telkinlerde bulunacak, nefsin tuğyan etmesi için çok acâib vesveseleri verecektir. Varlıkların kim tarafından yaratıldığını sorarak. Şunu kim yarattı, bunu ki myarattı, v nihayet Allâhı kim yarattı? şeklinde sorulprla insanı şaşırtacaktır.
İmanı kuvvetli olanlar, onun bu vesveselerine iltifat etmezler, onun soru ve vesveselerini def ederler veya en güzel bir şekilde cevablandırırlar. Hakkın kudret ve azametine sığınarak onun şerrinden kurtulurlar.
Fakat zaif îmanlı-fasık kimseler, onun vesvesesinin arkasına düşerler, şüphenin birini def etmeden' biri gelir. Vesevese ve vehimler içerisinde kendilerini perişan eder-ler.
Aslında akıNı-adam düşünür, iblis hakkın huzurundan kovulmuş bir münkirdir. Kendisine cehennem yoldaşı arayor. Kendisinin huzuru ilâhiden kovulmasına sebeb olan Âdem (A.S) in neslini azdırıp sapıtmak içinde elinden gelen gayreti sarf edecektir. Ve onun gayret ve emeli, insanları kendisi gibi isyan ettirip cehenneme attırmaktır.
Bu husus bir âyeti kerimede şöyle beyan edilmiştir :
«Şeytan size fakir olacaksınız diye korkutur ve size fuhşiyatı (kötülüğü, cimriliği) emreder.» Bakara sûresi, 268
Diğer âyeti kerime meali :
«Muhakkak şeytan, (devamlı) size düşmandır. Binaenaleyh sizde onu düşman tanıyınız.
Çünkü o etrafına toplanan avânesini ancak cehennemlik olsunlar, diye çağırır.» Fatır Sûresi, 6
Böyle kötülük ve ebedi hüsrana davet eden ve insan oğlunun en azılı düşmanı olan iblisin şerrinden korunmak için. Resulü Ekrem sallallahü aleyhi vesellem efendimiz hadisi şeriflerinde «İşte böyle (tehlikeli) soru ile karşılaşırsan, hemen AHaha sığın (düşünceyi) terk et.» Buyurmuştur.
«Eğer şeytandan bir fit (kötülük telkini) gelirse, hemen AHaha sığın..»
Araf sûresi 200
Esasen inşam vesvese ve vehim, nefsinden olsun, şeytandan olsun, kadından ve$£rÖlö»r insanlardan olsun nereden ve ne şekilde gelirse gelsin, hemen Altoha sığınıp münakaşayı terk etmesi lâzımdır.
Şeytanın vesvese ve ığvasından halikı zülcelaîa şu dua ve kelimelerle sığınılması oerektiğ*ni bizzat ResOlüilah (S.A.V) tavsiye buyurmuşlardır : «Lahavle veta -kuvvete. iHîa&ftfdh'ıIaliyyılazım» veya «eû^übiliâhimineşşeyta-nirracim.»
Ayrıca kur'ant kerimden dua ve i&iâze ayetlerini okumakda çok faydalıdır.
Mesela : Ayetelkürsî, ihlası şerif ve Rabbena duaları, birde hasbünal-lahü veniğmel vekil, gibi dua ayetlerini okuyarak Allaha sığınmak lâzımdır. Vakit bulabilen ve imkanı olan kişiler, abdest veya gusul yaparak bir kaç rekat namaz kılmak ve kur'an okumak suretiyle vesvese ve vehimleri gidermeye çalışırlarsa, en doğru yol takip etmiş olurlar.
Tabiiki bu ameller ihlasla ve en güzel niyyetle işlenirse, hak teâla yapılan duaları red etmez. Şeytanın ve insanların vesveselerinden kurtarır.
Kur'anı kerimin en son sûresi olon sûrei nasda ve tefsirlerinde uzun uzun beyan edildiği üzere, her honkj bir kimse, nefsin ve şeytanın vesvesesinden, Allaha sığınmak ve yüce Allanın ismi şeriflerini, lafzâi celalini zikretmekle selamete erişe bilir.
Bu hususda aşağıdaki hadisi şerifleride dikkatla okumak lazımdır. [216]
[207] Buhâri, Müslim
[208] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/189.
[209] Mirkatül mefâtih, 113
[210] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/189-190.
[211] Müslim
[212] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/190.
[213] Mirkatülmefatih, 114
[214] Buhârî, müslim
[215] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/190-191.
[216] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/191-193.