Eslemnur
Thu 4 November 2010, 10:29 pm GMT +0200
c. Verilen Din Eğitimi ve Öğretiminin Yeterlilik Derecesi
Genellikle anne-babaları tarafından yürütülen din eğitimi ve öğretiminin, öğrencilerin %33.58'i tarafından "yeterli"; %66.42'si tarafından ise "yetersiz" görülmesi, ailede gerçekleştirilen din eğitimi ve öğretiminin arzu edilen şartlarda olmadığının ilk belirtisidir. [408]
Grafik D/Ailede Verilen Din Eğitimi -Öğretiminin Yeterlilik Derecesi
Yeterli % 33.58 Yeterli %66.42
Özellikle doğu bölgesinde daha da artan "yetersizdik oranı %72.08 düzeyine yükselerek önemli bir. noktayı açığa çıkarmaktadır. Buna göre ülkemizde ailelerce çocuklarına verilen din eğitimi hem nitelik hem de nicelik bakımından yetersiz kalmakta ve bu eksiklik çocuklar tarafından da hissedilerek anketlere yansıtılmaktadır. Bu yetersizliğin arkasında, ebeveynin tahsil ve sosyo-ekonomik düzeylerinin etkisi olabileceği gibi uyguladıkları metodlardaki isabet derecesi de rol oynamaktadır. Ortada olan gerçek, en yüksek düzeyiyle Van'da (%81.08); en düşük düzeyiyle de Bursa'da (%59.45) gerçekleştiği üzere, öğrencilerin ailede verilen din eğitimi ve öğretimini "yetersiz" gördükleridir. Şehirlere göre dağılım yapıldığında çevre ve sınıf faktörünün bariz bir şekilde ortaya çıktığı gözlenmektedir. [409]
Tablo- 10: Çevre ve Sınıflara Göre Din Eğitimi Öğretiminin Yeterlilik Derecesi
Yeterli
Yetersiz
Katılan
Cevapsız
SEÇENEKLER
S
%
S
%
TOPL.
BURSA
150
40.54
220
59.46
370
14
384
BALIKESİR
64
31.21
141
68.78
205
21
226
ERZURUM
75
33.93
146
66.06
221
11
232
VAN
28
18.91
120
81.01
148
10
158
LİSE II
197
38.63
313
61.37
510
24
534
LİSE IV
120
27.65
314
72.35
434
32
466
TOPLAM
317
33.58
627
66.42
944
56
1000
Tabloda sınıflar arasında da bariz farkların gerçekleştiği görülmektedir. Buna göre, dinî eğitimde yetersizlik oranı Lise IV'de daha fazla gözlenirken, Lise II'ler bu konuda daha avantajlıdırlar. Şöyle ki, verilen dinî eğitimi "yetersiz" gören Lise illerin %61.37 oranına karşılık Lise IV'Ierde bu oran %72.35'e yükselmektedir. Bu da iki yıllık bir sınıf farkının bile bazı noktalarda değişik sonuçlara yol açtığının tipik bir örneğidir. Bu sonuçlara bakarak, anne-babanın tahsil seviyelerinin yükselmesiyle, gerçekleştirilen eğitimin yeterlilik oranının artması arasında bir orantı olduğu söylenebilir. Nitekim Lise II öğrencilerinin ebeveynlerinin Lise IV'lere nazaran tahsil seviyesi bakımından daha iyi durumda bulundukları, araştırmamızdaki tesbitler arasındadır.[410] Bu faktörlerin yanında, Lise IV öğrencilerinin dinî bilgi ve kültürlerinin artmasından dolayı, ebeveynlerince kendilerine verilen bilgileri yetersiz görmeleri de söz konusu olabilir.Cinsiyet faktörü ise bu konuda önemli bir farklılaşmaya sebep olmadığından üzerinde durulmamıştır.
d. Dinî Prensiplerin Ailede Yaşanmasının Çocuk Üzerindeki Etkileri
Dinî prensiplerin ailede yaşanılır olması, bir başka ifadeyle, ailenin dindar oluşu, çocuğun din eğitimi-öğretimi açısından önemli etkenlerin başında gelmektedir. Dinî pratiklerin yaşandığı bir ailede, çocukta dinî duygu ve düşüncelerin daha erken ortaya çıktığı belirlenmiştir.[411]
Anne-babanın ibadetlere olan rağbeti ile çocuklarını ibadetlere teşvikleri ve bunun çocuklar üzerindeki etkileri arasında önemli ilişkiler bulunduğunu varsaymıştık.Çünkü ibadetlerini bizzat yerine getiren ebeveynin bu yöndeki isteğinin çocukta herhangi bir antipati uyandırmayacağı, ibadetlere karşı gevşek davranan ebeveynin ise ya böyle bir istekte bulunmayacağı, ya da bunun çocuk üzerinde etkili olmayacağı açıktır.
Dinî prensiplerin ailede yaşanması, ya da yaşanmamasının, ebeveyn-çocuk-ibadet ilişkileri ve bu arada izlenen din eğitimi metodu, verilen mükâfat ve ceza ile olan bağlantılarını araştırmak amacıyla, konuyu birkaç başlık altında ele alacağız.