neslinur
Tue 13 July 2010, 01:05 am GMT +0200
Valideyne Karşı Vazifeler
İslâm dini, çocuğun anne ve baba üzerindeki haklarını beyân ederken, anne-babanın evlâd üzerindeki haklarını da ihmal etmez. Evlât ve ebeveyn arasında karşılıklı hak ve vazifeler mevcuttur. Kur'ân ve hadîs, her ikisine de muvazeneli şekilde yer verirler.
Ebeveynin evlâd üzerindeki hakkı, Allah'ın kul üzerindeki hakkı gibi ehemmiyetlidir. Bu hususu Kur'ân-ı Kerim, bir kısım âyetlerde Allah'a karşı olan vazifelerin hemen ardından ebeveyne karşı olan vazifelerin hemen ardından ebeveyne karşı olan vazifeyi, keza affı kabil olmayan en büyük günah ilân edilen şirkin arkasından ebeveyne olan itaatsizliği zikrederek tesbît eder:
"Rabbin, 'Kendinden başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya iyi muamele edin' diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse, onlara 'öf bile deme. Onları azarlama. Onlara güzel (ve tatlı) söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını ger ve 'Yâ Rabbi! Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini öyle esirge' de."[146]
Bir başka âyette Benî İsrail'den alman mîsâkda (meşhur On Emir'de) yer eden şeyler arasında ebeveynhukukunun da -yine ikinci sırada olmak üzere- yer aldığı belirtilir:
"Hani İsrâiloğullarından 'Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin, anaya-babaya, hısımlara, yetimlere, yoksullara iyilik yapın..." diye emretmiş, te'minatlı söz almıştık."[147]
Şu âyette haramların mühimleri sayılırken, şirkten sonra-yâni ehemmiyetçe yine ikinci sırada olmak üzere- anne-baba hakkı (nın ihlâli)» kaydedilmektedir:
"De ki: Gelin, üzerinize Rabbinizin neleri haram ettiğini ben okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak yapmayın, anaya-babaya iyilik edin. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da rızkını biz vereceğiz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. (Kısas ve zina gibi şeylerden dolayı meşru) bir hak olmadıkça. Allah'ın haram ettiği cana kıymayın. İşte (Allah), size aklınızı başınıza alasınız diye bunları emretti..."[148]
Anne ve babaya yapılacak iyiliğin Allah'a ibâdet, mukabilinin de Allah'a şirk gibi olduğu ve keza -her ne olurlarsa olsunlar- onların diğer akraba, komşu ve arkadaşa takdim edilmesi gerektiği Nisa Sûresinde de tekrar edilmektedir.[149]
Anne-babaya dua: Kur'ân-ı Kerim, evlâdın ebeveynine karşı âdâb ve vazifelerini sayarken, bilhassa tebarüz ettirilmesi gereken, bir hususa daha yer verir: -evlâdın onlar için hayır duası. Bu mes'ele de Kur'ân'dabirkaç kere ele alınır. Yanında ihtiyarlayan ebeveyn için "öf bile demeyi men eden âyette, evlâda ebeveyni için:
"Ey Rabbim, küçükken beni terbiye ettikleri gibi, sen de onlara merhamet et' de" diye emredilerek dua öğretildiğini kaydetmiştik.Ahkâf Sûresinde ise erginlik çağma erip kırk yaşına basan bir evlâdın şöyle demesi emredilmektedir:
Meâlen: "Rabbim! Bana ve anne-babama verdiğin nimete şükretmemi ve benim, hoşnud olacağım sâlih bir ameli yapmamı sağla. Zürriyetim hakkında da benim için salah nasîb et!"[150]
Diğer bir kısım sûrelerde '"Anne-babaya iyilik" emri tekrar edilir[151] ve iki ayrı yerde de anneye iyilik borcunun sebeplerinden en mühimine temas edilir: "Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Zira annesi onu karnında zorluğa uğrayarak taşımış, onu güçlükle doğurmuştur."[152] Şu halde yarattığı için Allah'ın şükre olduğu gibi, "varlığımızın sebebi olan"[153] ve vücûda gelmemiz içinbinbir zahmete katlanan ebeveynin de teşekküre hakkı vardır.[154]
Anne-babaya karşı iyi davranma mes'elesinde Kur'ân geçmiş peygamberlerden de örnekler kaydeder: Hz. Yahya'nın, "annesine ve babasına iyi davranan" bir kimse olduğu, âsi bir zorba olmadığı[155] belirtilirken Hz. İsa'nın da kendisini Allah'ın "annesine ihsankâr kılıp azgın bir zorba kılmadığını" ifâde ettiğine şahit olmaktayız.[156]
Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Süleyman'ın bu mealdeki duasını Nemi Sûresinde kaydeder.[157]
Son olarak, Kur'ân-ı Kerimde Hz. İbrahim'in dualarından biri olarak zikredilen ve mü'minlere ebeveynleri hakkında yapacakları en cami ve en vecîz dua örneğini teşkil eden şu âyeti kaydedelim:
Meâlen: "Ey Rabbimiz, hesap görülecek günde, beni, anamı, babamı ve inananları bağışla!"[158]
Kaydedilen örneklerden, evlâdların ebeveynleri için daha ziyâde "rahmet" talep etmeye sevkedildikleri görülür. Halbuki, daha önce de belirttiğimiz gibi, ebeveyn evlâdları hakkında "sâlih, temiz..." olmalarını talep etmeye teşvik edilmektedirler.
Maddî sorumluluk: Kur'ân-ı Kerîm, evlâdı, anne ve babasının maddî ihtiyaçlarım tatminde sorumlu tutar. Evlâdın bu mes'ûliyeti, vâcib nevinden olsun, nafile nevinden olsun her çeşit harcamalarında öncelikle ebeveynini düşünmeyi gerektirmektedir. İşte âyet:
"Ey Muhammedi Sana ne sarfedeceklerini sorarlar, de ki: 'Sarfedeceğiniz mal, ana, baba, yakınlar, yetimler, düşkünler, yolcular içindir. Yaptığınız her iyiliği Allah şüphesiz bilir."[159]
Vasiyetle alâkalı âyette de vasiyet yapılacak ilk kalemi ebeveynin teşkil etmiş olması mevzûmuz açısından işaret etmeye değer:
"Birinize ölüm geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa ana-babaya, yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karşı sakınanlar için size farz kılındı."[160]
İslâm dini, çocuğun anne ve baba üzerindeki haklarını beyân ederken, anne-babanın evlâd üzerindeki haklarını da ihmal etmez. Evlât ve ebeveyn arasında karşılıklı hak ve vazifeler mevcuttur. Kur'ân ve hadîs, her ikisine de muvazeneli şekilde yer verirler.
Ebeveynin evlâd üzerindeki hakkı, Allah'ın kul üzerindeki hakkı gibi ehemmiyetlidir. Bu hususu Kur'ân-ı Kerim, bir kısım âyetlerde Allah'a karşı olan vazifelerin hemen ardından ebeveyne karşı olan vazifelerin hemen ardından ebeveyne karşı olan vazifeyi, keza affı kabil olmayan en büyük günah ilân edilen şirkin arkasından ebeveyne olan itaatsizliği zikrederek tesbît eder:
"Rabbin, 'Kendinden başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya iyi muamele edin' diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse, onlara 'öf bile deme. Onları azarlama. Onlara güzel (ve tatlı) söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını ger ve 'Yâ Rabbi! Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini öyle esirge' de."[146]
Bir başka âyette Benî İsrail'den alman mîsâkda (meşhur On Emir'de) yer eden şeyler arasında ebeveynhukukunun da -yine ikinci sırada olmak üzere- yer aldığı belirtilir:
"Hani İsrâiloğullarından 'Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin, anaya-babaya, hısımlara, yetimlere, yoksullara iyilik yapın..." diye emretmiş, te'minatlı söz almıştık."[147]
Şu âyette haramların mühimleri sayılırken, şirkten sonra-yâni ehemmiyetçe yine ikinci sırada olmak üzere- anne-baba hakkı (nın ihlâli)» kaydedilmektedir:
"De ki: Gelin, üzerinize Rabbinizin neleri haram ettiğini ben okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak yapmayın, anaya-babaya iyilik edin. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da rızkını biz vereceğiz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. (Kısas ve zina gibi şeylerden dolayı meşru) bir hak olmadıkça. Allah'ın haram ettiği cana kıymayın. İşte (Allah), size aklınızı başınıza alasınız diye bunları emretti..."[148]
Anne ve babaya yapılacak iyiliğin Allah'a ibâdet, mukabilinin de Allah'a şirk gibi olduğu ve keza -her ne olurlarsa olsunlar- onların diğer akraba, komşu ve arkadaşa takdim edilmesi gerektiği Nisa Sûresinde de tekrar edilmektedir.[149]
Anne-babaya dua: Kur'ân-ı Kerim, evlâdın ebeveynine karşı âdâb ve vazifelerini sayarken, bilhassa tebarüz ettirilmesi gereken, bir hususa daha yer verir: -evlâdın onlar için hayır duası. Bu mes'ele de Kur'ân'dabirkaç kere ele alınır. Yanında ihtiyarlayan ebeveyn için "öf bile demeyi men eden âyette, evlâda ebeveyni için:
"Ey Rabbim, küçükken beni terbiye ettikleri gibi, sen de onlara merhamet et' de" diye emredilerek dua öğretildiğini kaydetmiştik.Ahkâf Sûresinde ise erginlik çağma erip kırk yaşına basan bir evlâdın şöyle demesi emredilmektedir:
Meâlen: "Rabbim! Bana ve anne-babama verdiğin nimete şükretmemi ve benim, hoşnud olacağım sâlih bir ameli yapmamı sağla. Zürriyetim hakkında da benim için salah nasîb et!"[150]
Diğer bir kısım sûrelerde '"Anne-babaya iyilik" emri tekrar edilir[151] ve iki ayrı yerde de anneye iyilik borcunun sebeplerinden en mühimine temas edilir: "Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Zira annesi onu karnında zorluğa uğrayarak taşımış, onu güçlükle doğurmuştur."[152] Şu halde yarattığı için Allah'ın şükre olduğu gibi, "varlığımızın sebebi olan"[153] ve vücûda gelmemiz içinbinbir zahmete katlanan ebeveynin de teşekküre hakkı vardır.[154]
Anne-babaya karşı iyi davranma mes'elesinde Kur'ân geçmiş peygamberlerden de örnekler kaydeder: Hz. Yahya'nın, "annesine ve babasına iyi davranan" bir kimse olduğu, âsi bir zorba olmadığı[155] belirtilirken Hz. İsa'nın da kendisini Allah'ın "annesine ihsankâr kılıp azgın bir zorba kılmadığını" ifâde ettiğine şahit olmaktayız.[156]
Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Süleyman'ın bu mealdeki duasını Nemi Sûresinde kaydeder.[157]
Son olarak, Kur'ân-ı Kerimde Hz. İbrahim'in dualarından biri olarak zikredilen ve mü'minlere ebeveynleri hakkında yapacakları en cami ve en vecîz dua örneğini teşkil eden şu âyeti kaydedelim:
Meâlen: "Ey Rabbimiz, hesap görülecek günde, beni, anamı, babamı ve inananları bağışla!"[158]
Kaydedilen örneklerden, evlâdların ebeveynleri için daha ziyâde "rahmet" talep etmeye sevkedildikleri görülür. Halbuki, daha önce de belirttiğimiz gibi, ebeveyn evlâdları hakkında "sâlih, temiz..." olmalarını talep etmeye teşvik edilmektedirler.
Maddî sorumluluk: Kur'ân-ı Kerîm, evlâdı, anne ve babasının maddî ihtiyaçlarım tatminde sorumlu tutar. Evlâdın bu mes'ûliyeti, vâcib nevinden olsun, nafile nevinden olsun her çeşit harcamalarında öncelikle ebeveynini düşünmeyi gerektirmektedir. İşte âyet:
"Ey Muhammedi Sana ne sarfedeceklerini sorarlar, de ki: 'Sarfedeceğiniz mal, ana, baba, yakınlar, yetimler, düşkünler, yolcular içindir. Yaptığınız her iyiliği Allah şüphesiz bilir."[159]
Vasiyetle alâkalı âyette de vasiyet yapılacak ilk kalemi ebeveynin teşkil etmiş olması mevzûmuz açısından işaret etmeye değer:
"Birinize ölüm geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa ana-babaya, yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karşı sakınanlar için size farz kılındı."[160]