meryem
Tue 8 February 2011, 07:41 pm GMT +0200
Vakt
Zamanın yahut dehrin parçası, ölçüsü şeklinde açıklanan vakt kelimesinin çoğulu evkât dır. Herhangi bir şey için, zaman belirlendiğinde, o şeyin artık vakti ve sonu tesbit edilmiştir. Dilimizde kullanılan "muvakkat" kelimesinin ifade ve ihata ettiği mana budur. Bu anlamda vakit, hem geçmiş, hem de gelecek için kullanılabilir. Mîkât ve tevkît vakitleri sınırlama; mevkut ise sınırlanan vakitler demektir. Vakitlendirmek ve vakit belirlemek, sürenin ölçüsünü açıklayıp, sınırını tayin etmektir. Bu acıdan hilâl kelimesinin ortaya koyduğu zaman, şehr'in ortaya koyduğu zamanın mîkâtıdır. Genel manası itibariyle vakit kelimesinin bütün türevlerinde, zamanı sınırlama manası vardır. Zamana teşbih yapılarak mîl, fersah ve mîkât gibi kelimeler; mekân için kullanılmaktadır [663]. Mekân için kullanılan bu kelimeler, ihata ettikleri mesafenin vaktini belirlemektedir. Zamanın parçaları hususundaki tartışmalar [664], vaktin tartışması şeklinde yorumlanabilir. Zaman kavramını ifade
eden yevm, leyi, duhâ ve kable'z- zuhr gibi kozmolojik; tifl, veled, sağîr, eşudd ve hayz gibi biyolojik ölçümü belirleyen kelime ve terkipler, odak kelime olan "vakit" ile anlam ilişkisi içerisindedirler. Kelâmcdara göre vakit ve vakitle sınırlanan, hadistir [665]. Kur'ân'da türevleri ile birlikte on üç yerde geçen "vakit" kelimesi, kullanıldığı alan itibariyle kozmik ve metafizik bir semantik yapıya sahiptir. Mîkât (A'râf, 142, 143, 155); mevâkît (Bakara, 189); mevkütâ (Nisa, 10) şeklinde, dünyevî yükümlülükleri sınırlayan zamanı belirlemek gayesiyle [666] kullanılmıştır. Ancak, bütün bunların yaratıcı ve tayin edicisi Allah'tır.
Uhrevi sahnede ise fiil olarak ukkitet (Mürselât, 11); mîkât (Vakıa, 50; Nebe', 18) şeklindeki ifadeler, yine vaktin belirleyicisinin Allah olduğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle, uhrevi sahnede vakitlendirme ve zaman devam ermektedir. Ancak, "vakit" bir kavram olarak düşünüldüğünde, kapsamının-vakit kelimesinin her iki dünya için kullanımında vurgulandığı gibi-çok geniş olduğu ortadadır. Bu bağlamda "vakit" kelimesinin mîkât (A'râf, 142, 143; Duhân, 40) şeklinde Allah'a isnad edilişi, Allah'ın varlık ve zaman cihetinden her şeyi kapsamış olduğunun açık bir delilidir. A'râf sûresinin 142. ayetinde, kırk günlük süreye gündüzler de dahil olmasına rağmen, sadece geceyi ifade eden leyi kelimesinin zikredüişi, ayların geceden başladığına delil olarak gösterilmiştir [667].
An'dan asr'a kadar bütün kelimelerin ifade ettiği "zaman" veya "süre", "vakit" kelimesinin ortaya koyduğu zamanın kapsam alanındadır. Böyle olunca "vakit", dünyevi ve uhrevi oluşun ve zamanların odak kelimesidir. Kavram olarak "vakit" kelimesinin semantiği, sınırlama olunca ebed, ezel, evvel, ahir, kıdem ve beka kavramlarını mutlak manada kapsamına alamaz. Bu durumda vakit kelimesinin ifade ettiği mananın, yaratılış öncesine koyulamayacağı açıktır. Varlık için cennette sembolik olarak geçen bukrâ/sabah ve esîl/akşam (Meryem, 62) kelimeleri, vakt'in ifade ettiği mananın cennette; yevm kelimesinin ifade ettiği mananın da cehennemde işleyeceğini gösterdiği söylenebilir. Sonuç olarak varlık için vakit, her iki dünyanın ayrılmaz bir kavramıdır. Kozmik dünyadaki en önemli vakit ve hesap ölçeklerinden biri de şehr kelimesinin belirlediği vakittir. Vakitle bağlantısı olan şehr'ın ifade ettiği mananın kozmolojik, sosyolojik, hukukî ve iktisadî yönlerinin anlaşılabilmesi için söz konusu kelimenin tahlil edilmesi gerekmektedir. [668]
[663] er-Râgıb el-Isfahânî, s. 529; İbn Manzûr. II, 107-108; ez-Zâvî, IV, 639.
[664] el-Cürcânî, Şerhul-Mevâkıf, II, 49-52.
[665] el-Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s. 252.
[666] İbn Kuteybe, s. 135; el-Kurtubî, ll, 229-230.
[667] Yazır, IV, 2275.
[668] Dr. Faiz Kalın, Kur’an’da Zaman Kavramı, Rağbet Yayınları: 165-167.