- Vahiy katipleri

Adsense kodları


Vahiy katipleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafız_32
Tue 5 October 2010, 09:34 pm GMT +0200
İkinci Bölüm


VAHİY VE DEVLET YAZILARININ KATİPLERİ


1-EBAN(R.A.)


Eban b. Saîd b. el-As b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaf el-Kureşî el-Emevî.

' Kardeşleri Ömer ve Hâlid kendisinden önce müslüman oldu­lar. Bir şiirinde onlar hakkında:

"Keşke es-Sarîme'de[66] yapılan savaşta ölseydim de Amr ve Hâlid'in atalarımızın dinine yaptıkları iftirayı görmeseydim. " de­miştir.

Hicretin altıncı yılında Hudeybiye Sulhu senesinde Resûlul­lah (s.a.v.), Osman b. Affan (ra.)'ı Mekke'ye Kureyş'e elçi olarak gönderdiği zaman Eban onu himaye etmiş, atına bindirmiş ve: "İs­tediğin yere git, gel, kimseden korkma. Saîd Oğulları Harem'in en azizleridirler." demiştir.[67]

Eban Hudeybiye Sulhundan biraz sonra müslüman olmuş­tur. Ebû Hüreyre demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.) Eban b. Saîd'i Medine'den Necid istikametine giden bir seriyyenin başında ko­mutan olarak gönderdi. Eban ve arkadaşları Resûlullah'a Hay-ber'i fethedip orada bulunuyorken geldiler.

Eban: "Yâ Resûlallah, ganimetten bize de hisse ver." dedi.[68] Bi­lindiği gibi Hudeybiye musalahası ile Hayber'in fethi arasındaki müddet üç aydan azdır.[69]

Resûlullah (s.a.v.) hicretin dokuzuncu senesinde[70] el-Alâ' b. el-Hadramî'yi Bahreyn valiliğinden azledince oraya vali olarak Eban'ı göndermiştir.[71] Resûlullah (s.a.v.) vefat ettiği zaman Eban orada vali olarak bulunuyordu. Sonra Ebû Bekir'in yanına gelmiş, Şam'a gitmiş ve orada şehid edilmiştir.

Eban'ın övünülecek işlerinden biri, Osman b. Affan'm emriyle Mushafm Zeyd'e yazdırılmasım üzerine almış olmasıdır.7

Eban, Resûlullah (s.a.v.)'in katiplerindendir. Onun isimini Resûlullah'm vahiy katipleri içerisinde Ömer b. Şebbe,8 Ebû Bekir b. Ebû Şeybe,[72] îbn Abdülber, Ibnü'1-Esîr,[73] îbn Kesîr,[74] îbn Sey-yidün-nâs,[75] el-Irâkî,[76] el-Ensârî,[77] el-Mes'ûdî,[78] îbn Miskeveyh1[79] ve diğerleri zikretmişlerdir.

Hicretin 13. yılında Ecnâdeyn Muharebesinde şehid olmuş­tur. Kimisi hicretin 15. senesinde Yermuk Muharebesinde şehid olduğunu söylemiştir. Kimisi de daha sonra vefat ettiğini, Hz. Os­man'ın emri ile Mushaf in istinsahında görev alıp Zeyd b. Sâbit'e yazdırdığını söylemişlerdir.[80] îbn Hacer bu son rivayet hakkında: "Bu, şaz bir rivayettir. Ebû Nuaym b. Hammâd, ed-Derâverdî'den tek başına rivayet etmiştir. Mushafin istinsahında görev aldığı bi­linen Eban'ın yeğeni Saîd b. el-As'dır. Allah daha iyisini bilir."[81] demiştir.

 
2- ES'AD B. ZÜRÂRE (R.A.)
 

Es'ad b. Zürâre b. Udes b. Ubeyd Ensâr'dan olup Hazrec kabilesine mensuptur. Künyesi Ebû Ümâme'dir.

Hubeyb b. Abdurrahman demiştir ki: "Es'ad b. Zürâre ile Zek-van b. Abdulkays Mekke'ye gittiler. Utbe b. Rabîa'nm yanına gel­diler. Hz.Muhammed (s.a.v.)'in peygamber olarak gönderildiğini işittiler. Hemen Resûlullah'm yanma gittiler. Resûlullah (s.a.v.) onları Islama davet etti ve Kur'an okudu. Onlar da müslüman ol­dular. Geri Utbe'nin yanma gelmediler. Medine'ye döndüler. Me-dine'liler içerisinde ilk müslüman olup oraya Islamı getiren onlar oldular."[82]

Es'ad b. Zürâre, Umâre b. Hazm ve Avf b. Afra' müslüman ol­dukları zaman Mâlik b. Neccâr Oğulları'nın putlarım kırdılar.[83]

Es'ad hem birinci ve hem de ikinci Akabe Bey'at'larında bu­lundu. Bu Be/atlarda kabilesinin nakîbi (temsilcisi) idi. Nakîbler içerisinde ondan daha küçüğü yoktu.[84]

Denilmiştir ki: Akabe gecesi Resûlullah (s.a.v.)'e ilk bey'at eden odur.[85]

Medine'de Beyâda Oğulları harresi (kara taşlık) denilen yer­de ilk cuma namazını kıldıran da o olmuştur.[86]

Es'ad b. Zürâre'nin erkek evladı yoktu. Üç kızı vardı, isimleri Kebşe, Habîbe ve el-Fâria'dır. Bunları Resûlullah (s.a.v.)'e vasiyet etmiş, onlar da Resûlullahın aile fertleri arasına katılmışlar ve hanımlarının evlerine serbestçe girip çıkmaya başlamışlardır.[87]

Es'ad b. Zürâre hicretin dokuzuncu ayı başlarında Şevval ayında vefat etmiştir. O zaman Mescid-i Nebevî'nin yapımı devam etmekte idi.[88]

el-Bâkıllânî onu Hz. Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içerisinde zikretmiştir.[89]

 
3- EBU EYYÛB EL-ENSÂRÎ (R.A.)

 

Hâlid b. Zeyd b. Küîeyb b. Ka'b. Hazrec kabilesinin Neccâr ko-lundandır. Künyesi Ebû Eyyûb'dur. Annesi Hazrec kabilesinin Haris Oğullarından Saîd b. Amr'm kızı Hind'dir.[90]

Ebû Eyyûb ilk müslümanlardandır. ikinci Akabe Be/at'ında, Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazvelerde Resûlullah (s.a.v.) ile beraber bulunmuştur.[91]

Resûlullah (s.a.v.) Mekke'den hicret edip Medine'ye gelince bütün kabileler kendisini karşılamışlardı. Herkes kendisine mi­safir olmasını istiyordu. Fakat bu şeref Ebû Eyyûb'a nasîb oldu. Resûlullah (s.a.v.) devesini serbest bıraktı. Ebû Eyyûb'un evinin yakınında çöktü. Hemen Resûlullah'm yükünü alıp evine götür­dü. Resûlullah, Ebû Eyyûb'un evinin alt katma yerleşti.[92] Ebû Eyyûb Resûlullah'ın üst katta kalmasını istiyordu. Peygamber efendimiz (s.a.v.):

"- Ey Ebû Eyyûb! Bizim ve gelip gidenlerimiz için en uygun olanı evin alt katında olmamızdır."buyurdu.[93]

Bir gün Ebû Eyyûb'un su testisi kırıldı. Resûlullah'ın üzerine su damlamaması için kendisi ve eşi son derece gayret gösterdiler. Daha sonra Ebû Eyyûb, Resûlullah'a durumu anlattı. Bunun üze­rine Resûlullah üst kata taşındı.[94]

Ebû Eyyûb Hz.Peygamber (s.a.v.)'in vahiy katiplerindendir. Vahiy katipleri içerisinde onun ismini el-Ya'murî,[95] el-Irâkî,[96] îbn Seyyidünnâs [97] el-Ensârî[98] ve diğerleri saymışlardır.

Hz.Ali Kûfe'ye gidip orayı hükümet merkezi yapınca Medi­ne'de kaymakam olarak Ebû Eyyûb'u bırakmıştır. Daha sonra Hz.Ali'ye kavuşup onunla beraber Haricîlere karşı savaşmıştır.[99]

Ebû Eyyûb Resûlullah'm vefatından sonra istanbul muhasa­rasında hicrî 51 yılında vefat edinceye kadar savaşlara iştirak et­miştir.

 
4- EBU BEKİR (R.A.)
 

Ümmetin en faziletlisi, Resûlullah'ın halifesi, gâr-ı yârı (ma­ğara arkadaşı), en büyük, en müşfik arkadaşı ve en akıllı veziri­dir, ismi Abdullah, babasının adı Ebû Kuhâfe Osman'dır. Kureyş kabilesinin Teym kolundandır.[100]

Hicretten 50 sene önce doğmuştur.[101] Peygamber efendimiz (s.a.v.) onun hakkında şöyle buyurmuştur: "Bana karşı sohbetin­de insanların en lütufkâr davranam Ebû Bekir'dir. Rabbimden başka bir dost edinecek olsaydım, Ebû Bekir'i dost edinirdim. Fa­kat islam kardeşliği ve dostluğu (şahsî dostluktan) daha üstün­dür. Mescidde Ebû Bekir'in kapısı hariç, bütün kapılar kapatıl­sın."[102] "Bize iyilik yapan herkese karşılığını verdik. Ancak Ebû Bekir hariç. Onun bize karşı yapmış olduğu iyiliğinin karşılığını kıyamet gününde Allah verecektir."[103]

Ebû Bekir, Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiplerindendir. Onu vahiy katipleri içerisinde Ibn Şebbe,[104] el-Mizzî,[105] Ibn Kesîr,[106] Ibn Seyyidünnâs,[107] el-Irâkî,[108] el-Ensârî [109]ve diğerleri zikretmişlerdir.

Ebû Bekir Yazı Biliyor muydu?

Bu konuyu ortaya atan Ali b. Hüseyin Ali el-Ahmedî olmuş­tur. O şöyle demiştir: "Ebû Bekir ve Ömer'i katipler içerisinde say­dılar. Şimdiye kadar onlardan bir tek yazı bulamadık. Aksine Hıristiyan bir müellif oyan Uorci Zeydan'ın kitabında görülmekte­dir ki Ebû Bekir yazmayı iyi bilmiyordu. Onun için îslamm baş­langıcında Mekke'de okuma yazma bilenlerden sayılmamıştır."[110] Aynı müellif şöyle devam ediyor: "Resûlullah'ın vefatından sonra onun söylemediği şeyler uyduruldu, yalan yayıldı, kendileri için iddia etmedikleri şeyleri, kuyruklar başları için iddia eder oldu. Hatta akıl ve hayale gelmeyen şeyleri iddia ettiler. Ebu Bekir ve Ömer'in yazı bildiği iddiaları da bu kabildendir."[111]

Ali el-Ahmedî'nin zikrettiği bu şeylerin ilmî araştırma ile bir ilgisi yoktur. Aksine o, hulefâ-i râşidîn ve diğer sahabeler için, içinde gizlediği buğzunu meydana çıkarmaktadır.

Biz, müslüman tarihçilerden biri olan ve zaman itibariyle Corci Zeydan'dan on bir asır önce gelmiş olan Ömer b. Şebbe'nin şehadrtiriî bırakıp da, islam tarihini kötülemeye çalışan ve Mı­sır'da Hıristiyan yayınevlerinin en büyüğünün sahibi olan Corci Zeydan'ın söylediklerini nasıl kabul edebiliriz?

Evet o, eserinde Belâzurî'nin "Fütûhu'l-büldân" isimli kitabında[112] el-Vâkıdî'den naklettiği câhiliyye döneminde ve îsla­mm başlangıcında okuma yazma bilenlerin isimleri içerisinde Ebû Bekir'in zikredilmemesine dayanmaktadır. Fakat araştırıcı, el-Vâkıdî veya Belâzurî'nin zikrettiği isimlerin istatistik bilgiye dayandığını, hiç bir şahsın isminin bırakılmadığını nasıl tesbit edecek? Evet Belâzurî'nin yerdiği bu listeden o zaman okuma yaz­ma bilenlerin sayısının az olduğu öğrenilir, ama bu listede ismi zikredilmeyenin okuma yazma bildiğini inkar etmek mümkün de­ğildir.

Ebû Bekir, (r.a.)'m okuma yazma bildiğini, Mûsâ b. Ukbe'nin Zührî'den onun Abdurrahman'dan onun, babası Mâlik b. Cu'şum'dan onun da Sürâka b. Mâlik'ten rivayet ettiği şu olay te-yid eder: Peygamber efendimiz (s.a.v.) ve Hz.Ebû Bekir Medine'ye hicret etmek üzere gizlice Mekke'den çıktıkları zaman Kureyş bunları yakalayan'a yüz deve vereceğini vadetmişti. Keskin bir izci olan Süraka da yüz deveyi almak için peşlerine düşmüştü. Kendilerine yaklaşınca atının ayağı kuma gömülmüş, kendisi de atından düşmüştü. Atım bir türlü kumdan çıkaramayan Süraka bunun bir mucize olduğunu anlayınca Resûlullah'tan eman iste­mişti. Resûlullah da Ebû Bekir'e ona bir eman yazmasını emret­miş, Ebû Bekir emanı yazarak ona vermişti.[113]

Evet Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde bu emanı yazanın Amir b. Füheyre olduğu rivayet edilmektedir.[114].lbn Kesîr bu riva­yetlerin arasım telif ederek: "Mümkündür ki Ebû Bekir emanm bir kısmım yazmış, kalan kısmını da azadlı kölesi Amir b. Fühey-re'ye emretmiş, o yazdırmıştır."[115]

Buhârî'nin müteaddid yerlerinde ve Sünen kitaplarında Enes b. Mâlik'ten rivayet edilmiştir ki Ebû Bekir kendisi için, Allah'ın Resulüne emrettiği zekatla ilgili hükümleri yazmıştır.[116]

Evet "yazdı" anlamında olan "ketebe" kelimesi mecazen "yaz­dırdı" anlamında da kullanılır. Fakat hakîkî manasında kullanıl­dığına bir engel yok iken, mecazî manada kullanılmasına hamlet­mek doğru değildir.

îşte bu sebeple biliyoruz ki Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.) okuma yazma biliyordu, meğâzî ve siyer müelliflerinin dediği gibi bazı za­manlarda Peygamber efendimizin katipliğim yapmıştır. Allah en iyisini bilir,

 
5- EBU HUZEYFE (R.A.)
 

Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabîa b. Abdüşems b. Abdümenâf el-Absemî ilk müslümanlardan biridir.[117]

Ebû Huzeyfe, Resûlullah (s.a.v.) el-Erkam'ın evine girmeden önce müslüman olmuştur.[118] îbn Ishâk, Ebû Huzeyfe'nin kırk üç kişiden sonra müslüman olduğunu söylemiştir.[119] Habeşistan'a iki defa hicret etmiştir. Bu hicretlerinde yanında Süheyl b. Amr'm kı­zı Sehle de vardı. Oğullan Muhammed b. Ebû Huzeyfe orada dün­yaya gelmiştir.[120]

Resûlullah (s.a.v.) ile beraber Bedir, Hendek, Uhud ve diğer bütün gazvelerde bulunmuştur. Bedir Gazvesi'nde babası Utbe b. Rabîa'yı mübarezeye çağırmış, bunun üzerine kız kardeşi Hind:

"Şaşı, artık dişli, uğursuz Ebû Huzeyfe dinde insanların en şerlisidir. Genç güçlü kuvvetli delikanlı oluncaya kadar küçüklü­ğünde seni terbiye eden babana teşekkür etmez misin?"[121]

Ebû Huzeyfe'nin boyu uzun, yüzü gayet güzeldi.[122] Resûlullah, Ebû Huzeyfe ile Abbâd'ı kardeş yapmıştı.

el-Bâkıllânî, Resûlullah'm katipleri içerisinde Ebû Huzey-fe'yi de zikretmiştir.[123]

Ebû Huzeyfe Hz.Ebû Bekir zamanında vuku bulan Yemâme Vakasında 53 veya 54 yaşında iken şehid edilmiştir.[124]

 
6- EBU SÜFYAN (R.A.)
 

Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenâf Kureyş kabilesinin Emevî boyundandır.

Resûlullah (s.a.v.)'den on yaş büyüktü.[125] Mekke'nin fethi se­nesinde müslüman oldu. Müellefe-i kulûbdan idi.[126] iyi bir müslü-man oldu.[127] Hz.Peygamber (s.a.v.) Mekke'nin fethi günü: ''Kim Ebû Süfyan'ın evine girerse o güvencededir../'buyurdu.[128] Huneyn ve Tâif gazvelerinde bulundu. Tâif Gazvesinde bir gözünü kaybet­ti. Oğlunun bayrağı altında Yermuk muharebesinde de bulundu.

îbn Ishak sahih isnadla Saîd b. Müseyyeb'den, o da babasın­dan şöyle nakletmiştir: "Yermuk Muharebesinde bütün sesler ke­sildi, sadece bir adamın sesi hariç. O, şöyle sesleniyordu: "Ey Al­lah'ın zaferi yaklaş!" Baktım ki O, Ebû Süfyan."[129]

Peygamber efendimizin onu Necran'a vali olarak tayin ettiği söylenir.[130] el-Vâkıdî demiştir ki: Arkadaşlarımız bunu kabul etmemektedirler. Çünkü o zaman Necran valisi Amr b. Hazm idi."[131] Ebû Süfyan câhiliyye döneminde okuma yazma bilirdi. el-Vâkıdî onu, Islamdan önce yazı bilen Mekke'liler arasında say­mıştır.[132]

el-Irâkî [133], îbn Seyyidünnâs [134], îbn Miskeveyh [135], el-Ensârî [136] ve diğerleri onu Resûlullah'm katipleri içerisinde saymışlardır. Osman b. Affan (r.a.)'m hilafeti döneminde 90 yaşları civarın­da vefat etmiştir. Vefat ettiği yılda ihtilaf edilmiştir. Kimisi hicre­tin 31. yılında vefat etti, demiş, kimisi 30 da, kimisi de 34 de vefat ettiğini iddia etmiştir.[137]

 
7- EBU SELEME ABDULLAH B. ABDÜLESED (R.A.)
 

Ebû Seleme künyesiyle meşhurdur, ismi Abdullah b. Abdüle-sed b. Hilal b. Abdullah b. Mahzûm el-Mahzûmî'dir.[138] Resûlullah (s.a.v.)'in şüt kardeşi idi.[139] Hk müslümanlardandı. îbn îshak: "On kişiden sonra müslüman oldu."demiştir.[140]

Ümmü Seleme (r.anhâ) ile evlenmiştir. Ebû Seleme'nin vefa­tından sonra Allah ona Hz.Peygamber ile evlenme şerefini nasib etmiş, böylece müminlerin annelerinden olmuştur.[141]

Mus'ab b. ez-Zübeyr, Habeşistan'a ilk hicret edenin Ebû Sele­me b. Abdülesed olduğunu söylemiştir.[142]

îbn Mende de: "Hanımı ile Habeşistan'a ve Medine'ye ilk hic­ret eden Ebû Seleme olmuştur." der.[143]

Ebû Nuaym da: "Ensar, Resûlullah (s.a.v.)'e Akabe'de bey'at etmeden önce hanımı Ümmü Seleme ile beraber Kureyş'den Medine'ye ilk hicret eden odur." demiştir.[144] Fakat anlaşıldığına göre Ümmü Seleme kocası Ebû Seleme ile Medine'ye hicret etme imkanı bulamamış, daha sonra hicret etmiştir.

Ebû Seleme Bedir ve Uhud gazvelerine iştirak etmiştir. Resûlullah (s.a.v.) hicretin ikinci yılında vuku bulan Uşeyre Gaz­vesine giderken Medine'de yerine Ebû Seleme'yi bırakmıştır.[145]

Ebû Seleme Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiplerinden idi. Ibn Miskeveyh [146], Ebû Muhammed ed-Dımyâtî [147], el-Irâkî [148], Ibn Seyyidünnâs [149], el-Ya'murî [150], el-Ensârî [151]ve diğerleri onun ismini Resûlullah'ın katipleri içerisinde zikretmişlerdir.

Ahmed b. Amr b. Ebû Asım (Ö.287/900)' "el-Evâil" isimli ese­rinde Ibn Abbas'dan rivayet ettiğine göre ahirette amel defteri sağ tarafından kendisine ilk verilecek olan Ebû Seleme b. Abdüle-sed'dir."[152]

Ebû Seleme (r.a.) hicretin dördüncü yılında Uhud'da almış ol­duğu bir yara sebebiyle vefat etmiştir.[153]

 
8- EBU ABS B. GEBR (R.A)
 

ismi ve nesebi şöyledir; Ebû Abs b. Cebr b. Amr b. Zeyd b. Cü-şem b. Harise el-Ensârî (r.a.). Annesi Râfi' b. Amr b. Adiy kızı Leylâ'dır.

Ebû Abs, Mesleme'nin kızı Ümmü Abs ile evlenmiştir. Ümmü Abs, Muhammed b. Mesleme'nin kız kardeşi olup Resûlullah (s.a.v.)'e bey'at eden kadınlardandır.[154] Medine ve Bağdat'ta onun neslinden gelen bîr çok kimse yaşamıştır.[155] Ebû Abs ve Ebû Bürde müslüman oldukları zaman kavimleri Harise Oğullarının putları­nı kırmışlardır.[156]

Resûlullah (s.a.v.) Ebû Abs ile Huneys b. Huzâfe'yi kardeş yapmıştır.[157] Ebû Abs Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazve­lerde Resûlullah (s.a.v.) ile beraber bulunmuştur. KaTs b. Eşrefi öldürenlerarasmda da vardı.[158]

Evi Mescid-i Nebevî'ye uzak idi. Enes b. Mâlik (r.a.) demiştir ki: "Sahabe içerisinde evi Resûlullah'ın mescidine en uzak olan iki kimse vardı. Bunlar Ebû Lübâbe b. Abdülmünzir ile Ebû Abs b. Cebr idi. Ebû Lübâbe ve ailesi Küba'da, Ebû Abs de Harise Oğulla­rı yurdunda oturuyordu. Bunların her ikisi de ikindi ve diğer na­mazlarda cemaata devam ederlerdi."[159]

Ebû Abs'i Ömer b. el-el-Hattâb ve Osman b. Affân (r.anhümâ) zekat tahsildarı olarak görevlendirmişlerdir.[160]

Ibn Sa'd demiştir ki: "Ebû Abs Islamdan önce Arapça yazı ya­zardı."[161]el-BâkıIlânî onu Resûlullah'ın katipleri içerisinde zikret­miştir.[162]

Ebû Abs, Hz.Osman'm hilafeti döneminde hicrretin 32. yılın­da 70 yaşlarında vefat etmiş, cenaze namzını Halife Hz.Osman kıldırmış ve Cennetü'l-bakîa defhedilmiştir.[163] Allah ondan razı olsun ve onu razı etsin.

 
9- ÜBEY B.KA'B (R.A.)
 

Übey b. Ka'b b. Kays b. Zeyd b. Muâviye b. Amr, Ensardan olup Hazrec kabilesinin Neccar Oğulları koluna mensuptur. Kün­yesi Ebü'l-Münzir ve Ebu't-Tufeyl'dir. Medine'de ilk müslüman-lardandır. ikinci Akabe Bey'atı'nda bulunmuş, Bedir ve diğer bü­tün gazvelere iştirak etmiştir. Sahabenin fakihlerinden biri olup Allah'ın kitabını en iyi okuyanları idi. Bu yüzden kendisine "Sey-yidü'l-kurrâ" lakabı verilmişti. Bir defa Peygamber efendimiz (s.a.v.) ona:

"- Allah bana, sana Kur'ân okumamı emretti." demişti. Übey:

"- Allah beni ismimle sana andı mı" diye sormuş, Peygamber efendimiz:

"- Allah seni bana isminle andı." deyince Übey ağlamaya baş­lamıştı."[164]

Übey okuma yazma biliyordu. Resûlullah'ın meşhur katiple­rinden biridir. el-Vâkıdî üstatlarından naklen: "Resûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiği zaman yazılarını ilk yazan Übey b. KaİD olmuştur."[165] demiştir.

Ömer b. Şebbe[166], et-Taberî,[167] Ibn Miskeveyh[168], el-YaTcûbî [169]( el-Cehşeyârî [170] Îbnüî-Esîr [171], el-Irâkîl el-Mizzî [172], tbn Kesîr [173], el-Ensârî[174] ve diğerleri Übey b. KaVı vahiy katipleri içerisinde saymışlardır.

Ibn Ebû Hayseme (ö.279/832): "Übey Kesûlullah'm huzurun­da vahyi ilk yazandır."[175] demiştir. Îbnül-Esîr (Ö.630/1233) de: "Resûlullah'm yazısını ilk yazan Übey b. KaVdır."[176] demiştir. Ibn.Seyyidünnâs (Ö.734/1334) ise: "Ensardan Resûlullah'm yazısı­nı ilk yazan Übey b. KaVdır."[177] der. Ibn Seyyidünnâs'm sözü da­ha doğru ve vakıaya uygundur. Sözün hülasası: Resûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiği zaman Ensardan yazısını ilk yazan Übey b. KaVdır. Bunu tbn Cerîr et-Taberî'nin (Ö.310/922) "Târih" indeki şu sözü de teyid eder: "Ali b. Ebû Tâlib ve Osman b. Affan vahyi yazarlardı. Onlar olmazlarsa Übey b. Ka'b ve Zeyd b. Sabit yazar­dı."[178]

Bundan anlaşılmaktadır ki Resûlullah'm yazı işlerini yükle­nen Muhacirler idi. Onlardan biri olmadığı zaman diğerleri yazar­dı. Ensardan bu görevi ilk yapan Übey b. Kal) (r.a.) olmuştur. Di­ğer taraftan, Mekke döneminde de Kur'ânı yazan katipler vardı. Durum böyle olunca Resûlullah'ın huzurunda vahyi ilk yazanın Übey olduğunu söylemek doğru değildir

Yazılarının sonuna ilk olarak "filan oğlu filan yazdı." diyen Übey'dir.[179]

Muhammed Hamidullah'ın "el-Vesâiku's-siyâsiyye" isimli eserine baktığımız zaman oradaki 63, 64, 76,120,121,124,163, 173, 206, 244 nolu vesikaların Übey tarafından yazılmış olduğunu görürüz.

Tarihçiler Übey'in vefat tarihinde ihtilaf etmişlerdir. Ibn Mam onun hicrî 20 veya 19 da vefat ettiğini söylemiş, el-Vâkıdî de diğerlerinden onun 22 de vefat ettiğini nakletmiştir. Kimisi de 30 da vefat ettiğini yazmıştır. Diğer bazı rivayetlerden de onun, Hz.Osman'm şehadetinden bir cuma önce vefat ettiği anlaşılmak­tadır.[180]

 
10- EL-ERKAM B. EBl'L-ERKAM (R.A.)
 

el-Erkam ilk müslümanlardandır. Onun yedinci veya on bi­rinci olarak müslüman olduğu söylenir. Safa yakınlarındaki evi islam davetinin merkezi idi. Resûlullah müslümanlarla orada bu­luşur, davetini orada yayardı. Müslümanların sayısı kırk kişi oluncaya kadar Resûlullah kendisine inananlarla beraber orada gizlenmiştir. Davetin gizli yapıldığı dönemde bu mübarek evde son müslüman olan Ömer b. el-Hattâb olmuştur. Onun müslüman olmasıyle müslümanlar gizlilikten çıkmışlar, ibadetlerini açıkça yapmaya başlamışlardır.

el-Erkam Medine'ye ilk hicret edenlerdendir. Bedir Gazvesin­de bulunmuş, Resûlullah kendisine bir kılıç vermiştir. Uhud ve diğer bütün gazvelerde bulunmuştur. [181]Resûlullah onu zekat toplamak için görevlendirmiştir.[182] Medine'de kendisine ikta yo­luyla bir ev vermiştir.[183]

el-Erkam, Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiplerindendir. Ibn Kesîr [184], el-Irâkî [185], Muhammed b. Ali el-Ensârî el-Hazrecî [186], Ibn Seyyidünnâs [187]ve diğerleri onu Resûlulah'm katipleri içeri­sinde zikretmişlerdir.

Ibn Kesîr: "Resülullah'ın emri ile Azîm b. el-Hâris el-Muhâribî'nin Fah ve diğer yerlerdeki iktaını o yazmıştır."[188] de­miştir.

Muhammed Hamidullah'm "el-Vesâiku's-siyâsiyye" isimli eserine müracaat ettiğimizde bir çok belgenin altında el-Erkam'ın ismini buluruz. Misal olarak 84, 88» 176, 212 holü belgeleri zikre­debiliriz.

el-Erkam'ın vefat tarihi hakkında ihtilaf edilmiştir. Kimisi Ebû Bekir es-Sıddîk'm vefat ettiği günde vefat ettiğini söylemiş, kimisi de Medine'de hicretin 55. yılında 80 küsur yaşında iken ve­fat ettiğini ve cenaze namazını vasıyyeti üzerine Sa'd b. Ebû Vak-kas'ın kıldırdığını söylemiştir.[189]

 
11- ÜSEYD B. HUDAYR (R.A.)
 

isim ve nesebi şöyledir: Üseyd b. Hudayr b. Semmâk b. Atak b. Rafı' b. îmrulkays b. Zeyd b. Abdüleşhel.[190]

Üseyd hem câhiliyye döneminde hem de islam döneminde kavmi içerisinde itibarlı bir kimse idi.[191]

Üseyd ve Sa'd b. Muaz, Mus'ab b. Umeyr'in vasıtasıyle aynı günde müslüman olmuşlardır. Üseyd 70 Ensar'la birlikte   son Akabe Bey'atında bulunmuş olup on iki nakîbden (reisden) biri idi.[192]

Üseyd, Bedir Gazvesinde bulunmadı. Çünkü o, Bedir'de sa­vaş olacağını zannetmiyordu. Bu konuda tbn Sa'd kendi isnadiyle şöyle nakleder: "Üseyd, Resûlullah ile Bedir'den dönünce karşı­laştı ve ona:

"- Seni muzaffer kılan ve gözlerim aydın eden Allah'a hamdol-sun. Yâ Resûlallah, benim Bedir'den geç kalmamın sebebi savaş olacağını bilmediğim içindir. Ben sizin kervanla karşılaşacağımzı zannediyordum, şayet düşmanla karşılaşacağınızı bilseydim, geri kalmazdım." dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.):

"- Doğru söyledin." Buyurdu.[193]

Ibn Seken: 'Üseyd Bedir ve Akabe'de bulundu. O, nakîblerden biri idi." demiştir. Fakat diğerleri onun Bedir ehlinden olduğunu reddetmiştir.[194]

Uhud'da bulunmuş ve Resûlullah ile beraber yerini terketme-miştir. Hendek ve diğer bütün gazvelerde de bulunmuştur.[195]

Ibn Sa'd demiştir ki: "Üseyd câhilliye döneminde Arapça ya­zardı.[196] Babası Hudayr da yazı biliyordu."[197]

el-Bâkıllânî, Üseyd'i Resûlullah'ın katipleri içerisinde zikret­miştir.[198]

Üseyd b. Hudayr hicretin 20. senesinde Şaban ayında vefat et­miş, Hz.Ömer cenazesini Abdüleşhel oğulları yurdundan alarak Bakî mezarlığına taşımış ve cenaze namazını kıldırnııştır.[199] Al­lah kendisinden razı olsun ve kendisini razı etsin.

 
12- EVSB. HAVLI (R.A.)
 

isim ve nesebi şöyledir: Evs b. Havlî b. Abdullah b. el-Hâris b. el-Ensârî (r.a.). Annesi Übey b. Mâlik'in kızı Cemile olup Abdullah b. Übey b. Selûl'ün kız kardeşidir.

Evs, Resûlullah (s.a.v.) ile beraber Bedir, Uhud, Hendek ve di­ğer bütün gazvelerde bulunmuştur.[200] Resûlullah Evs ile Şücâ' b. Evs el-Esedî'yi kardeş yapmıştır.[201] Resûlullah (s.a.v.) kaza um­resi için Mekke'ye girdiği zaman silahların üzerinde 200 kişi bı­raktı. Başlarında Evs vardı.[202] Bu, Tuva denilen yerde oldu. Gaye müşriklerden gelebilecek bir tuzağı önlemekti.[203]

Evs b. Havlı câhiliyye döneminde Arapça yazan, yüzme ve atı­cılığı iyi bilen kâmillerden idi.[204] Câhilliyye döneminde bu üç şeyi bilene "el-Kâmil" diyorlardı. el-Bâkıllânî onu Resûlullah (s.a.v.)'in katipleri içerisinde zikretmiştir.[205]

Resûlullah vefat edince onu yıkayan, ve ehl-i beyti ile beraber kabrine inip koyan da Evs olmuştur.[206]

Evs, Medine'de Hz.Osman'ın hilafeti döneminde vefat etmiş­tir.[207]

 
13- BÜREYDE B. EL-HASlB (R.A.)
 

Büreyde b. el-Hasîb b. Abdullah b. el-Hâris el-Eslemî (r.a.), Resûlullah (s.a.v.) hicret ederken el-Gamîm'de yanına uğra­yınca müslüman olmuştur.[208] Uhud Gazvesi'nden sonra Medi­ne'ye hicret etmiş [209] ve Resûlullah (s.a.v.) ile beraber on altı gaz­vede bulunmuştur.[210]

Medine'de oturuyordu. Sonra Basra'ya gitti, orada ev yaptı. Daha sonra cihad için Horasan'a gitti, ölünceye kadar Merv'de ikamet etti ve oraya defnedildi.

Büreyde Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiplerindendir. ibn Seyyidünnâs [211], el-Irâkî [212]ve el-Ensârî [213]onu Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içerisinde zikretmişlerdir.

Hilal, babası Sirac b. Müccâa'dan rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) kendisine Yemen'de bir arazi vermiş ve bunu şöyle bir yazı ile bildirmiştir:

"Allah'ın Elçisi Muhammed'den Eşlem Oğulları'ndan Müccâa b. Mürâre'ye: Ben sana el-Avra verdim, kimin ona ihtiyacı olursa bana gelsin. Büreyde yazdı."[214]

 
14- BEŞÎR B. SA'D B. SA'LEBE (R.A.)

 
isim ve nesebi şöyledir: Beşîr b. Sa'd b. Salebe b. Hılâs el-Hazrecî el-Ensârî (r.a.).

ikinci Akabe'de, Bedir, Uhud ve ondan sonraki gazvelerde bu­lunmuştur.[215]

el-Vakıdî: "Resûlullah (s.a.v.) onu hicretin yedinci senesinde bir seriyye ile Fedek'e gönderdi. Sonra Şevval ayında Vadi'1-kurâ istikametine gönderdi." demiştir.[216] Sakîfe günü Ebû Bekir'e En-sardan ilk bey'at edenin o olduğu söylenmiştir.[217]

Numan ve Übeyye isminde iki çocuğu vardı. Anneleri, Revâha kızı Amre-olup Abdullah b. Revâha'nın kız kardeşi idi.[218]

Hicretin on ikinci senesinde Yemame'den dönerken Aynü't-temr denilen yerde Şehid olmuştur.[219]

îbn Sa'd: "Beşîr câhiliyye döneminde Arapça yazardı. O za­man Araplar içerisinde yazı bilen azdı." demiştir.[220]

el-Bâkıllânî, Beşîr'i Resûlullah'm katipleri içerisinde zikret­miştir.[221]

 
15-SÂBlT B. KAYS (R.A.)

 
Sabit b. Kays b. Şemmâs b. Züheyr (r.a.) Ensardan olup Haz-rec kabîlesindendir. Hassan b. Sabit Resûlullah'm şairi olduğu gi­bi, Sabit de Resûlullah'm ve Ensarm hatibi idi.[222]

Sabit, Resûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelince Ensar adına ona hitaben:

"- Kendimizi ve çocuklarımızı koruduğumuz şeyden sizi de ko­ruyacağız. Buna mukabil bize ne vardır?" demiş, Resûlullah da:

"- Cennet var." buyurmuştur. Bunun üzerine Ensar:

"- Razı olduk." demişlerdir.[223]

ilk bulunduğu gazve Uhud olmuş, ondan sonraki gazvelere de iştirak etmiştir.[224]

"Ey inananlar! Seslerinizi Peygamberin sesinin üzerine yük­seltmeyin. Farkına varmadan işlediklerinizin boşa gitmemesi için Peygamber'e, birbirinize çağırdığınız gibi yüksek sesle bağır­mayın."165 mealindeki âyet inince Resûlullah (s.a.v.) Sâbit'i göre­mez oldu ve:

"- Sabit hakkında kim bana bilgi verecek?" buyurdu. Bir adam:

"- Ben." dedi ve Sâbit'in evine gitti. Onun, başını önüne eğmiş mahzun bir vaziyette oturduğunu görünce:

"- Durumun nasıl?" dedi. Sabit:

"- Kötü! Se-simi Resûlullah'm sesini bastırıyordu. Yaptıkla­rını boşa gitti, ben cehennem ehlinden oldum " diye cevap verdi.

Adam Resûlullah'a döndü, Sâbit'in söylediklerini haber verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.):

"- Git, ona: Sen cehennem ehlinden değilsin, sen cennetliksin, de." buyurdu.[225]

Sabit b. Kays, Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiplerinden idi. Îbn Sa'd [226], el-Mizzî[227], îbn Kesîr [228], el-Irâkî[229], îbn Seyyidünnâs[230] ve el-Ensârî[231] onu Resûlullah'm katipleri içerisinde zikretmişler­dir.

Muhammed Hamidullah'm "el-Vesâiku's-siyâsiyye" isimli eserinde 157. vesikanın yazarının ismi Kays b. Şemmas b. er-Rûyân olarak zikredilmiştir. Ben sahabe içerisinde bu isimde biri­ni bulamadım. Herhalde o, Sabit b. Şemmâs b. Kays olmalıdır.

Sabit hicretin on birinci senesinde Yemâme vak'asmda şehid olmuştur. Şehadetinden sonra bir kimse rüyasında onun kendisi­ne bir takım şeyleri vasiyet ettiğini görmüş, gördüğü bu rüyayı Hâlid b. Velîd ile Hz.Ebû Bekir'e anlatmış, bunun üzerine Ebû Be­kir onun vasiyetini yerine getirmiştir.[232]

 
16- CAFER B. EBU TALÎB (R.A.)
 

Beyhakî'nin îbn îshak'tan naklinin dışında Cafer'i Resûlullah'm katipleri içerisinde zikreden kimseyi bulamadım. Beyhakî, îbn îshak tarikiyle Muhammed b. Cafer b. ez-Zü-beyr'den, o da Abdullah b. ez-Zübeyr (r.a.)'dan rivayet ettiğine gö­re Resûlullah (s.a.v.) Abdullah b. Erkam'dan yazılarını yazmasını istedi, o da yazıyordu. Resûlullah adına hükümdarlara cevap veri­yordu. Resûlullah ona o kadar güvenmişti ki ona hükümdarlar­dan birine yazmasını emrediyor, o da yazıyordu, sonra şöyle yaz­masını ve mühürlemesini emrediyordu, ona güvendiğinden dolayı okumuyordu. Sonra Zeyd b. Sâbit'e de yazmasını emretti. O da hem vahyi yazar ve hem de hükümdarlara yazardı. Abdullah b. Erkam ile Zeyd b. Sabit bulunmayıp da Ecnâd emirlerine veya hü­kümdarlara mektup yazılmasına ya da bir kimseye yazıp ikta'da bulunulmasına ihtiyaç duyunca Cafer'e emreder, o da yazardı. Ömer ve Osman da Resûlullah'm yazılarını yazmıştır. Zeyd, Mugîre, Muâviye, Hâlid b. Saîd b. el-As ve Araplardan isimleri zikredilen diğerleri de Resûlullah'm yazılarını yazmışlardır." [233]Beyhakî burada Cafer'in ismini zikretme mistir. Ancak îbn Hacer Fethul-bârî (XIII, 184) de şöyle kaydetmiştir: "Beyhakfnin hasen senedle Abdullah b. ez-Zübeyr'den naklettiğine göre Hz.Peygamber (s.a.v.) Abdullah b. Erkam'dan yazılarını yazması­nı istedi, o da hükümdarlara olan yazılarım yazıyordu. Resûlullalj ona o kadar güvenmişti, ona yazmasını ve mühürlemesini emredi­yor, okumuyordu. Sonra Zeyd b. Sâbit'e de yazmasını emretti. O da hem vahyi yazıyor ve hem de hükümdarlara yazıyordu. Bunlar olmadıkları zaman Cafer b. Ebû Tâlib'e yazmasını emrediyordu. Resûlullah'm katipliğim ashabından bunların dışında bir cemaat da yapmıştır.

 
17-CEHMB. SAD(R.A.)
 

Ibn Hacer demiştir ki: "el-Kudâî, Cehm'i Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içerisinde zikretti. Cehm ve ez-Zübeyr zekat mallarını yazarlardı. Müfessir el-Kurtubî de "el-Mevlidü'n-nebevî" isimli eserinde onu zikretmiştir."[234]

el-Irâkî[235] ve el-Ensârî[236] de onu Resûlullah'm katipleri içeri­sinde zikretmişlerdir.

 
18- CÜHEYM B. ES-SALT

 
ismi ve nesebi şöyledir: Cüheym b. es-Salt b. Mahreme b. el-Muttalib b. Abdümenaf el-Kuraşî el-Muttalibî.

Cüheym henüz müşrik idi. Kureyş, Bedir gazvesinnin sebebi olarak gösterilen kervanı korumak için gitmek üzere iken bir rüya görmüştü. Rüyasında başında bir atlı vardı, Kureyş'ten ileri gelenlerin Ölüm haberlerini bildiriyordu. Ebû Cehil bunu işitince: "îşte bu da Muttalib oğullarından bir başka peygamber! Şayet karşılaşırsak yarın kimlerin öldürülmüş olacağını görecek." de­di.[237]

Alimler Cüheym'in ne zaman müslüman olduğu konusunda ihtilaf etmişlerdir. Ibn Abdülber onun H^yber'in fethi yılında müslüman olduğunu ve Resûlullah'm kendisine Hayber ganime­tinden otuz vesk verdiğini söylemiştir.[238] Îbnü'1-Esîr de bu görüş­tedir.[239] Ibn Sa'd ise onun Mekke'nin fethinden sonra müslüman olduğunu söylemiştir.[240]

Belâzurî: "Cüheym câhiliyye döneminde Arap yazısını bili­yordu. İslam geldiği zaman o yazıyordu. Resûlullah (s.a.v.)'in ka­tipliğini yapmıştır." demiştir.[241]

el-Mes'ûdî de: "ez-Zübeyr b. el-Awâm ve Cüheym b. es-Salt zekat mallarını yazıyorlardı." demiştir.[242]

Ömer b. Şebbe [243], Belâzurî[244], el-YaTtÛbî[245], îbn Abdülber[246], îbn Miskeveyh,[247] îbn Seyyidünnâs [248], el-Irâkî[249], îbn Hacer[250] ve el-Ensârî[251] Cüheym'i Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içerisin­de zikretmişlerdir.

Muhammed Hamîdullah'm el-Vesâikus-siyâsiyye isimli ese­rine baktığımız zaman 82 inci vesikanın Cüheym b. ee-Salt tara­fından yazılmış olduğunu görürüz.[252]

19- HÂTIB B. AMR (R.A.)

 
Hâtıb b. Amr b. Abdüşems b. Abdûd el-Kureşî el-Amirî (r.a.), Süheyl b. Amr ve Süleyt b. Amr'in kardeşleridir.

îbn Abdülber: "Resûlullah (s.a.v.) Erkam'ın evine girmeden önce müslüman oldu[253] ve Habeşistan'a yapılan her iki hicrette de bulundu."[254] damiştir.

el-Vâkıdî ve diğerleri de: "Birinci Habeşistan hicretinde oraya ilk gelen Hâtıb oldu[255] ve Bedir gazvesinde de bulundu."[256] demiş­lerdir.

Hâtıb, Resûlullah (s.a.v.)'in katiplerindendir. îbn Miskeveyh[257], îbn Seyyidünnâs,[258] el-Irâkî[259] ve el-Ensârî[260] onu Resûlullab'm katipleri içerisinde zikretmişlerdir.

 
20- HUZEYFE B. EL-YEMAN EL-ABSî (R.A.)
 

Aslen Yemenlidir. Hz.Peygamber (s.a.v.) ile beraber Bedir gazvesinde bulunmadı. Çünkü müşrikler ondan kendileriyle savaşmayacağına dair söz almışlardı. Huzeyfe, Resûlullah'dan savaşıp savaşamayacağını sordu. Resûlullah (s.a.v.) de onlara karşı sözümüzde vefa gösteririz ve onları yenmek için Allah'tan yardım dileriz, buyurdu.[261] Hz.Peygamber (s.a.v.) ile beraber Uhud Gazvesi'nde bulundu. Babası müslümanlar tarafından ha-taen öldürüldü.[262] Peygamber efendimiz (s.a.v.) Hendek Gazve­si'nde geceleyin müşriklerden haber getirmesi için gönderdi.

Huzeyfe münafıkları bilme hususunda Resûlullah'm sırdaşı idi. Resûlullah münafıkların isimlerini ona söylemişti. Ashab içe­risinde münafıkları ondan başka bilen yoktu.[263]

Bir kimse öldüğü zaman Hz.Ömer, Huzeyfe'den sorardı. Hu­zeyfe cenaze namazında bulunursa Hz.Ömer de namazını kılardı. Huzeyfe bulunmazsa Hz.Ömer de bulunmazdı.[264]

Hz.Ömer bir defa ashaba temenni ediniz, demiş, onlar da Al­lah yolunda sadaka olarak dağıtmak için içerisinde bulundukları ev dolusu mal ve cevher temenni etmişlerdi. Bunun üzerine Ömer: "Fakat ben Ebû Ubeyde, Muaz b. Cebel ve Huzeyfe b. el-Yeman gi­bi adamlarımın olmasını ve onlara Allah yolunda görev vermeyi arzu ederdim." demiştir.[265]

Resûlullah (s.a.v.) onu Diba'ya vali olarak görevlendirdi. îbn Sa'd: "Resûlullah (s.a.v.) vefat ettiğinde Huzeyfe b. el-Yeman onun Diba'da valisi idi." demiştir.[266]

Huzeyfe b. el-Yemân Nihavend Muharebesinde bulunmuş, Hemedan, Rey ve Dînever onun eliyle fethedilmiştir.[267] Bunların fethi hicretin 22. yılında gerçekleşmiştir.[268] Huzeyfe el-Cezîre'nin fethinde de bulunmuş, daha sonra Nusaybin'e gelerek orada ev­lenmiştir.[269]

Hz.Ömer de Huzeyfe'yi Medâin'e vali olarak göndermiştir, îbn Şîrîn demiştir ki: "Hz.Ömer birini vali olarak görevlendirdiği zaman onun ahidnamesine: "Ben falam gönderdim, ona şöyle şöy­le emrettim." diye yazardı. Huzeyfe'yi Medâin'e gönderdiği zaman onun ahidnamesine: "Onu dinleyiniz, itaat ediniz ve sizden ne is­terse ona veriniz." diye yazdı. Huzeyfe Medâin'e gelince kendisini şehrin ileri gelenleri ve idarecileri karşıladılar. Bunun üzerine on­lara ahidnamesini okudu. Onlarda «Bize ne emrediyorsan söyle» dediler. Huzeyfe «sizinle beraber olduğum müddetçe kendi yiyece­ğim ile, hayvanımın yiyeceği kadar ot-yem istiyorum, başka bir-şey istemiyorum» demiştir. Huzeyfe Medâin'de vali olarak göreve devam etmiş, sonra bir ara Hz. Ömer, Medine'ye gelmesi için ona mektup yazmış, Huzeyfe hemen Medine'ye hareket etmiş. Hz. Ömer durumunu kontrol etmek için geleceği yola çıkıp gizlenmiş, Medine'den ayrıldığı gibi gelmekte olduğunu görünce hemen ona

sarılıp: «Sen benim kardeşimsin ben de senin kardeşinim demiş­tir. [270]

Huzeyfe (R.A) Hz. Peygamberin katiplerinden idi. Onu Resûlullah'ın katipleri içerisinde el-Kurtubi,[271] es-Seâlebi,[272] el Râbi [273]ve el_ Ensâri zikretmişlerdir. el-Ensâri: «Huzeyfe ağaç-daki hurmaları tahmin edip yazıyordu.» [274]demiştir. Mes'udi ise: Hicaz hurmalarını tahmin edip yazıyordu» demiştir.[275] Huzeyfe Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra hicri 36 da Hz. Ali'nin hi­lafetinin ilk yılında vefat etmiştir.[276]

 
21- el-HUSAYN B. NÜMEYR (R.A.)


Cehşiyârî demiştir ki: "el-Mugîre b. Şu*be ve el-Husayn b. Nü-meyr insanlar arasında dolaşıp yazarlardı."[277]

el-Ensârî: "el-Mugîre b. Şul)e ve el-Husayn b. Nümeyr insan­lar arasında borçlanmaları ve muameleleri yazarlardı." demiş­tir.[278]

îbn Miskeveyh de onu Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içe­risinde zikretmiş: "el-Mugîre b. Şube ve el-Husayn b. Nümeyr in­sanlar arasındaki muameleleri-yazarlar, Hâlid ve Muâviye bulun­madıklarında onlara vekalet ederlerdi." demiştir.[279]

îbn Hacer de demiştir ki: "el-Abbas b. Muhammed el-Endelûsî, el-Mu'tasım b. Sumâdih için yazmış olduğu "et-Târîh" isimli kitabında onu zikrederek: "el-Mugîre b. ŞuTse ve el-Husayn b. Nümeyr, Resûlullah'm ihtiyaç duyduğu şeyleri yazardı. Daha sonra gelenlerden müfessir Kurtubî "el-mevlidü'n-nebevî" isimh eserinde, el-Kutub el-Halebî "Şerhu's-sîra" sinde zikretmiş ve bunun, el-Kudâî'nin Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleriyle ilgili

olarak yazmış olduğu eserinde olduğunu kaydetmiştir.[280] el-Irâkî [281]ve el-Ya'kûbî [282] de onu Resûlullah'ın katipleri içerisinde zik­retmişlerdir, îbn Hacer "el-îsâbe" sinde el-Husayn'm şahsiyyetin-den bahsetmemiştir.

 
22- HANZALA B. ER-RABÎ' (R.A.)

 
isim ve nesebi şöyledir. Hanzala b. er-Rabî b. Sayfî b. Riyâh [283]et-Temîmî. el-Kâtib lakabıyle tanınır. Ekseni b. Sayfî'nin kardeşi­nin oğludur.

Hanzala bir defa ağlayarak Hz.Ebû Bekir'in yanına gelmişti. Hz.Ebû Bekir ona:

"- Ey Hanzala sana ne oluyor?" demiş, o da:

"- Ey Ebû Bekir, Hanzala münafık oldu. Biz, Resûlüllah (s.a.v.)'in yanında bulunup da bize cennet ve cehennemi hatırlat­tığı zaman sanki gözlerimizle görüyoruz gibi oluyoruz. Yanından dönünce aile ve mallarımızla meşgul oluyoruz, Resûlullah'ın söy­lediklerini çoğukez unutuyoruz." dedi. Hz.Ebû Bekir de:

"- Vallahi biz de böyleyiz. Resûlüllah (s.a.v.)'e gidelim, duru­mu anlatalım." dedi.

Hemen Resûlüllah (s.a.v.)'e gittiler. Resûrullah, Hanzala'yı görünce:

"- Ey Hanzela ne var?" buyurdu. Hanzala:

"- Yâ Resûlellah! Hanzala münank oldu. Senin yanında oldu­ğumuz zaman bize cehennemi ve cenneti hatırlatıyorsun, sanki gözlerimizle görüyor gibi oluyoruz. Yanından çıktığımız zaman eşlerimiz ve mallarımızla meşgul oluyoruz ve bunları çoğukez unutuyoruz." dedi.

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.):

"- Benim yanımda olduğunuz hal üzere devam etmiş olsanız o zaman melekler meclislerinizde, yollarınızda ve yataklarınızda sizinle musafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, insan bazen böyle olur, bazen öyle. insanın durumu her zaman aynı olmaz." buyur­du.[284]

Resûlullah (s.a.v.) Hanzala'yı sulh isteyip istemediklerini öğren­mek için Tâif halkına göndermişti. Hanazala Taife doğru hareket edince Resûlullah (s.a.v.) orada bulunanlara: "Bu ve benzerlerine uyunuz." buyurdu.[285]

Hanzala Resûlullah (s.a.v.)Jin katiplerindendir. Cehşiyârî: "Hanzala b. er-Rabf b. el-Murakka' b. Sayfî, Eksem b. Sayfî'nin kardeşinin oğlu olup Resûlullah'ın katiplerinden her hangi biri olmadığı zaman onun vekili idi. Bu yüzden kendisine "el-kâtib" lakabı verilmişti. Resûlullah (s.a.v.) mührünü onun yanında bıra­kır ve ona: "Benden ayrılma ve her şeyi bana üçüncü gününde hatırlat." derdi. Hanzala demiştir ki: "Mal ve yemek üzerinden üç gün geçmeden ona hatırlatırdım. Resûlullah yanında ondan bir şey olduğu halde sabahlamazdı.[286]

Hanzala Resûlullah (s.a.v.)'in meşhur katiplerinden idi. îmam Buhârî "et-Târîhu'1-kebîr" inde: "Hanzala Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katibidir."[287] demiş, imam Müslim de: "Hanzala b. er-Rabî' Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katibidir."[288] demiştir, tbn Sa'd, el-Vâkıdî'den naklen: "Bir defa Resûlullah (s.a.v.)'in yazışım yazdı, bu sebeple kendisine "el-kâtib" denildi. Ozaman Araplar içerisin­de yazı bilen azdı."[289] demiştir. el-Mes'ûdî [290], el-Ya'kûbî[291]  îb-nü'1-Esîr [292], el-Mizzî [293], îbn Seyyidünnâs [294], el-Irâkî [295], Ibn Şebbe[296], Halîfe b. Hayyât[297], îbn Kesîr[298], Ibn Hacer[299] ve el-Ensârî[300] onu Resûlullah'm katipleri içerisinde zikretmişlerdir.

Huzeyfe Kâdisiye savaşında bulunmuş, sonra Kûfe'ye yerleş­miş, Cemel Vakasında Hz.Ali ile beraber bulunmamış ve daha sonra Karkısya'ya yerleşerek Muâviye zamanında orada vefat et­miştir.[301]

 
23- HUVEYTIB B. ABDÜLUZZA (R.A.)

 
isim ve nesebi şöyledir: Huveytıb b. Abdüluzzâ b. Kays el-Kureşî el-Amirî (r.a.).

Huveytıb çok yaşamıştır, islam dini geldiği zaman yaşı 60 civarında idi.[302] Mekke'nin fethi yılında müslüman olmuştur. Müellefe-i kulûb'den idi.[303] Hz.Peygamber (s.a.v.) ona Huneyn ganimetlerinden 100 deve vermiştir.[304] Huveytıb samimi bir müs­lüman olmuştur, imam Ahmed imam Şafiî'nin şöyle dediğini nak-letmiştir: "Huveytıb b. Abdüluzzâ övgüye layık bir müslüman idi.

Cahiliyye döneminde Mekke'de Kureyş'in en çok yeri olan idi.[305]

Hz.Ömer ona bir grup cemaatle beraber Harem'in direklerini yenilemesini emretti.[306]

Huzeyfe Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katiprerindendir. Onun is­mini Hz.Peygamber (s.a.v.)'in katipleri içerisinde tbn Miskeveyh,[307] el-Irâkî [308], Ibn Seyyidünnâs [309]ve el-Ensârî[310] zikretmişler­dir.

Huveytıb'm ne zaman vefat ettiğinde ihtilaf edilmiştir. Doğru olan görüşe göre Muâviye'nin hilafeti döneminde hicretin 54. se­nesinde vefat etmiştir.[311]

 
24- HÂLİD B. SAîD B. EL-AS (R.A.)
 

îsmi ve nesebi şöyledir; Hâlid b. Saîd b. el-As b. Ümeyye b. Ab-dişems (r.a.).

Hâlid ilk müslümanlardandır. Hz.Ebû Bekir es-Sıddîk'dan sonra müslüman olduğu söylenmiştir. Islama girenlerin üçüncü­sü veya dördüncüsü ya da beşincisidir.[312] îslama girmesine gör­müş olduğu bir rüya sebep olmuştur. Şöyle ki: Rüyasında bir ate­şin kenarında durmakta olduğunu, babasımn kendisini ateşe itti­ğini, Hz.Peygamber (s.a.v.)'in de belinden tutarak ateşe düşmesi­ne engel olmaya çalıştığını görmüştür. Sabah olunca rüyasını Hz.Ebû Bekir'e anlatmış, o da müslüman olmasını söylemiştir. Bunun üzerine Hâlid Ecyad'da Hz.Peygamber (s.a.v.) ile karşılaş­mış ve müslüman olmuştur. Hz.Peygamber Hâlid'in müslüman olmasından dolayı çok sevinmiştir.[313] Babası Saîd ise oğlunun müslüman olmasına çok kızmış, onu dövmüş ve kötü sözler söyle­miş, diğer oğullarına da: "Onunla kim konuşursa ona yaptığım şeyi konuşana da yaparım." demiştir. Sonra Hâlid'i hapsetmiş, dininden dönmesi için baskı yapmış, günlerce aç ve susuz bırak­mış, hatta Mekke'nin taşlıklarında üç gün bir yudum su tatmadan beklemiştir. Neticede Hâlid babasından ayrılıp Hz.Peygamber (s.a.v.)'in yanına gitmiştir. Artık Hz.Peygamber'den hiç ayrılma­mış, devamlı onunla beraber olmuştur.[314]

Habeşistan'a ikinci hicrette Hz.Peygamber'in ashabı içerisin­de ilk giden Hâlid olmuştur. Hanımı Hâlid kızı Ümeyme el-Huzâıyye de kendisi ile beraber Habeşistan'a hicret etmiş ve ora­da on küsur sene kamuslardır. Daha sonra Cafer b. Ebû Tâlib ile beraber iki gemi ile Medine'ye gelmişlerdir. Bu arada Resûlullah (s.a.v.) Hayber'in fethi ile meşgul olduğu için hemen Hayber'e git­mişler, Resûlullah, ashabı ile konuştuktan sonra bunlara da gani­met malından hisse vermişlerdir.[315]

Hâlid, Hayber'den Resûlullah ile beraber Medine'ye dönmüş, daha sonra Kaza Umresinde, Mekke'nin Fethinde, Huneyn, Tâif ve Tebuk gazvelerinde Hz.Peygamber'le beraber bulunmuştur.[316]

Hz.Peygamber (s.a.v.)'in Hâlid'e idarî görevler verdiğini de görüyoruz. Önce onu Mezhic'ın zekatını toplamak üzere görevlen­dirmiş, sonra da SanVya vali olarak tayin etmiştir. Hâlid, Resûlullah vefat edinceye kadar San'a'da kalmıştır.[317]

Hz.Peygamber ile Tâif halkı arasında sulh yapmak için çalı­şan ve Tâif halkından Sakîf heyetine yazan da Hâlid olmuştur.[318]


[66] Bkz. el-îstîâb, I, 74. Üsdü'1-gâbe, I, 35 ve el-îsâbe, 1,13 de iae es-Sarîme, yerine ez-Zarîbe kelimesi zikredilmektedir.

[67] Bkz. el-îstîâb, I, 75. el-îsâbe, 1,14 de esbil ve ekbil şeklindedir.

[68] Üsdü'l-gâbe, I, 36.

[69] Bkz. Halife b. Hayyât, Târih, 50.

[70] Siyeru a'lâmi'n-nübelâ', 1,189.

[71] el-İstîâb, I, 75.

[72] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 340.

[73] el-Kâmil, II, 313

[74] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 340.

[75] Uyûnü'1-Eser, II, 315.

[76] el-Ucâletü's-seniyye, 246.

[77] el-Misbâhu'1-mudf, 18.

[78] et-Tenbîh ve'1-işrâf, 246.

[79] el-Misbâhu'1-mudî' 18; Üsdü'1-gâbe, I, 37 (8)el-Misbâhu'l-inudî'18.

[80] el-lstîâb, I, 77; Üsdü'1-gâbe, I, 37; el-Misbâhu'1-mudf, 18.

[81] el-tsâbe,1,14.

[82] İbn Sa'd, III/2,138-139; el-İsâbe, I, 34.

[83] îbn Sa'd, III/2,138-140.

[84] el-İsâbe, I, 34.

[85] Üsdü'1-gâbe, I, 71; el-îsâbe, I, 34.

[86] Üsdü'1-gâbe, I, 71.

[87] İbn Sa'd, III/2,140.

[88] İbn Sa'd, III/2,141.

[89] el-İntisâr, 138.

[90] el-îsâbe,I,405.

[91] tbn Hişâm, es-Sîra, I, 496-497.

[92] îbn Hişâm, es-Sîra, I, 498; el-îstîâb, I, 404; el-İsâbe, I, 405.

[93] îbn Hişâm, es-Sîra, I, 498.

[94] el-îsâbe, I, 405; Üsdü'I-gâbe, II, 81.

[95] Bkz. el-Ucâletü's-seniyye, 246.

[96] Şerhu Elfiyeti'l-Irâkî, 246.

[97] Uyûnü'1-eser, II, 316.

[98] el-Misbâhu'1-Mudî', 21.

[99] el-îstîâb, I, 404; el-lsâbe, I, 405.

[100] Bkz. ez-Zehebî, Tezkiretü'l-huffâz, I, 2.

[101] Aynı eser, I, 5.

[102] Buhârî, Fedâilu's-sahâbe, 3; Müslim, Fedâilu's-sahâbe, 2.

[103] Tirmizî'den naklen Fethu'l-bârî, VII, 13.

[104] er-Ravdu'1-Enf, II, 230 da: "Bazı vakitler Ebû Bekir, Ömer, Osman ...Resûlullah'ın katipliğini yapmışlardır." denir.

[105] Tehzîbü'l-Kemâl, 4 b.

[106] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 339, 351.

[107] Uyûnü'1-eser, II, 315.

[108] Şerhu Elfîyeti'l-Irâkî, 245.

[109] el-Misbâhul-mudî', 8b.

[110] Mekâtîbü'r-Resûl, I, 26.

[111] Mekâtîbü'r-Resûl, I, 29.

[112] Bkz. Fütûhu'l-büldân, 580.

[113] bk el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 351; el-Vesâiku's-siyâsiyye, 36.

[114] Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 176.

[115] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 351.

[116] Bkz. Buhârî, Zekat, 33, 37.

[117] Tecrîdü esmâi's-sahâbe, II, 158.

[118] îbnSa'd, 111/1,59.

[119] el-lsâbe, IV, 42.

[120] îbn Sa'd, 111/1,59.

[121] İbnSa'd,m/l,59.

[122] el-lsâbe, IV, 43; Îbn Sa'd, III/l, 59.

[123] el-întisâr, 138a.

[124] îbn Sa'd, III/l, 60.

[125] el-lsâbe, II, 179.

[126] Târîhu Halîfe, I, 60; el-îsâbe, II, 179.

[127] Üsdü'l-gâbe,V,316.

[128] Îbn Hişâm, es-Sîra, II, 430; el-lsâbe, II, 179.

[129] el-îsâbe, 11,179.

[130] el-îstîâb, II, 190; el-lsâbe, II, 179.

[131] Târîhu Halîfe, I, 73.

[132] Fütûhu'i-büldân, 580.

[133] Şerhu Elfiyetil-Irâkî, 246

[134] Uyûnü'-eser,II,316.

[135] Tecârübü'1-ümem, I, 291.

[136] el-Misbâhu'1-mudî', 25b, 28a.

[137] el-lstîâb, II, 191; el-lsâbe, II, 180.

[138] el-îsabe, II, 335.

[139] Üsdü'1-gâbe, III, 195; el-îsabe, II, 335.

[140] îbn Hişam, es-Sîra, I, 252; el-lsabe, II, 335.

[141] el-îsabe, II, 335.

[142] el-îstîâb, II, 338.

[143] Üsdü1-gâbe,III,196.

[144] Üsdü'1-gâbe, III, 196.

[145] Üsdü'1-gâbe, III, 196.

[146] Tecârübü'1-ümem, I, 291.

[147] el-Misbâhu'1-mudî', 34b.

[148] Şerhu Elfıyeti'Urâkî, 246..

[149] Uyûnü'l-eser,II,316.

[150] el-Ucâletü's-seniyye şerhu Elfıyetil-Irâkî, 246.

[151] el-Misbâhu'1-mudî', 34a.

[152] el-İsabe, II, 335.

[153] el-lsabe, II, 335.

[154] İbn Sa'd, III/2, 24.

[155] İbn Sa'd, III/2, 24.

[156] İbn Sa'd, III/2, 24.

[157] Ibn Sa'd, III/2, 24; el-İsâbe, IV, 130. Burada Ebû Abs ile Huneys'de tashîf ve tahrif vardır.

[158] İbn Sa'd, III/2, 24; ei-Müstedrek, III, 350; Üsdü'1-gâbe, V, 247.

[159] el-Müstedrek, III, 351.

[160] İbn Sa'd, III/2, 24; Üsdü'1-gâbe, V, 248.

[161] îbn Sa'd, III/2, 24.

[162] el-İntisâr, 138a.

[163] İbn Sa'd, 111/2,24.

[164] Buhârî, Tefsîr sûreO, 2.

[165] el-Misbâhu'l-mudî\ 18.

[166] el-Misbâhu'1-mudr, 8b.

[167] Târîhu't-Taberî, VI, 179.

[168] Tecârübü'1-Ümem, I, 291.

[169] Târîhu'l-Ya'kûbî, II, 80.

[170] el-Vüzerâü ve'1-kuttâb, 12.

[171] Üsdü'l-gâbe,I,50.

[172] Tehzîbü'l-Kemâl, 4b.

[173] Şerhu Elfıyeti'Hrâkî, 245.

[174] el-Misbâhu'1-mudî', 18a.

[175] Bkz. el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 341.

[176] el-Kamil, 11,313.

[177] Uyûnü'1-Eser, II, 315.

[178] Târîhu't-Taberî, VI, 179; îbn, Miskeveyh, Tecârübü'1-ümem, I, 291.

[179] el-Isâbe, 1,19; el-îstîâb, I, 50-51 (Vâkıdî'den naklen).

[180] Bkz. el-îsâbe, 1,19-20 (120)Üsdü'l-gâbe,I,60.

[181] el-îsâbe,I,28.

[182] Üsdül-gâbe, 1,60.

[183] el-İsâbe, I, 28.

[184] Bkz. el-Bidâye ve'n-nihâye, I, 60.

[185] el-Ucâletü's-seniyye şerhu'l-Elfiye, 247.

[186] el-Misbâhu'1-mudî', 18b.

[187] Uyûnü'1-eser, II, 316.

[188] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 341.

[189] Üsdü'1-gâbe, I, 60; el-Ikdü's-semîn, III, 281; el-îsâbe, I, 28.

[190] Hâkim, el-Müstedrek, III, 287.

[191] Ibn Sa'd, Tabakât, III/2,136.

[192] Hâkim, el-Müstedrek, III, 287.

[193] İbn Sa'd, Tabakât, III/2,136.

[194] el-Isâbe, 1,49.

[195] Hâkim, el-Müstedrek, III, 287.

[196] İbn Sa'd, III/2,136; Hâkim, el-Müstedrek, III, 287.

[197] İbn Sa'd, IH/2,136; Hâkim, el-Müstedrek, III, 287.

[198] el-întisar, 138a.

[199] îbn Sa'd, IH/2,137.

[200] İbn Sa'd, III/2, 91; Üsdü'1-gâbe, 1,145.

[201] el-İsâbe, I, 84; îbn Sa'd, III/2, 91.

[202] İbn Sa'd, III/2, 91.

[203] el-îsâbe, I, 84.

[204] İbn Sa'd, III/2, 91; Üsdü'1-gâbe, 1,145.

[205] el-întisâr, 138a.

[206] Geniş bilgi için Bkz.îbn Sa'd, III/2, 91; el-îsâbe, I, 84.

[207] İbn Sa'd, IIV2, 91; Üsdü'1-gâbe, 1,145.

[208] Üsdü'1-gâbe, 1,175-176.

[209] Bkz. Üsdü'1-gâbe, 1,175-176.

[210] el-İsâbe, 1,146.

[211] Uyûnü'1-eser, II, 316.

[212] el-Ucâletü's-seniyye şerhu Elfiyeti'î-Irâkıyye, 246.

[213] el-Mîsbâhu1-mudî', 18b.

[214] el-Mişbâhu'1-mudî', 18a.

[215] Üsdü'1-gâbe, 1,195.

[216] îbn Sa'd, Tabakât, IH/2, 83-84.

[217] Üsdü1-gâbe,I,395.

[218] İbn Sa'd, Tabakât, IH/2, 83.

[219] Üsdü'1-gâbe, 1,159; el-îsâbe, I, 58; îbn Sa'd, Tabakât, III/2, 83-84.

[220] îbn Sa'd, Tabakât, III/2, 83.

[221] el-Bâkıllânî, el-tntisâr, 138a.

[222] Üsdü'1-gâbe, I, 229.

[223] el-îsâbe, 1,195.

[224] Üsdü'1-gâbe, I, 229; el-lsâbe, 1,195 Hucurât sûresi: 49/2.

[225] el-îstîâb, 1,193-194; Üsdü'1-gâbe, I, 229; el-İsâbe, I, 195.

[226] îbn Sa'd, Tabakât, 1/2, 82.

[227] Tehzîbü'l-Kemâl, 4b.

[228] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 341.

[229] el-Ucâletii's-seniyye şerhu Elfiyeti'l-Irâkıyye, 245.

[230] Uyûnü'l-eser,II,315.

[231] el-Misbâhu'1-mudf, 19a.

[232] el-İstîâb, 1,195; Üsdü'1-gâbe, 1, 229-230; el-İsâbe, I, 195-196.

[233] Beyhakî, es-Stinenü'1-kübrâ, X, 126. Ibn Hacer de" el-îsâbe", II, 273 de: "Resûlullah(s.a.v-) bir kimseye bir şey yazdırmak istediği zaman Abdul­lah b. Erkam ve Zeyd b. Sabit bulunmazsa, orada bulunanlardan birine yazmasını emrederdi. Bunlar Ömer, Ali......idi." Bu iki rivayetten hangisi­nin daha doğru olduğunu bilemiyorum. Çünkü bu kitaplar zamanımıza kadar tahkikli bir şekilde basılmamı ştır.

[234] el-îsâbe, 1,255.

[235] Şerhu Elfiyeti'l-Irâkî, 246.

[236] el-Misbâhu'1-mudî', 19b.

[237] İbn Hişam, es-Sîra, I, 618.

[238] el-İstîâb, I, 247; el-Ikdu's-semîn, III, 445.

[239] Üsdü'l-gâbe,I,311.

[240] Bkz. el-lsâbe, I, 255.

[241] Bkz. el-îsâbe, I, 255.

[242] Bkz. et-Tenbîh ve'1-îşrâf, 245.

[243] Bkz. el-Misbâhu'1-mudî', 8b.

[244] Ensâbü'l-eşrâf, I, 532.

[245] Târîhu'l-Ya'kûbî, II, 80.

[246] el-îstîâb, I, 51.

[247] Tecârübü'1-ümem, I, 291.

[248] Uyûnü'1-eser, II, 315.

[249] Şerhu Elfiyeti'l-Irâkî, 247.

[250] el-lsâbe, I, 255.

[251] el-Misbâhu'1-mudî', 19b.

[252] Bkz. el-Vesâiku's-siyâsiyye, vesika no: 82.

[253] el-îstîâb, I, 347.

[254] el-îstîâb, I, 347-348; el-Ikdü's-semîn, IV, 45; Üsdü'1-gâbe, I, 363.

[255] el-îsâbe, I, 301; el-Ikdü's-semîn, IV, 45.

[256] el-İsâbe, I, 301; Üsdü'1-gâbe, I, 363.

[257] Tecârübü'1-Ümem, I, 291.

[258] Uyûnü'l-eser,H,316.

[259] Şerhu Elfıyeti'l-Irâkî, 246.

[260] el-Misbâhu'1-mudî', 20b.

[261] Üsdü'1-gâbe, I, 391; Olay Sahîh-i Müslim'de geniş olarak anlatılmıştır. Ayrıca Bkz. el-İsâbe, I, 331.

[262] el-îsâbe, I, 331-332.

[263] Üsdü'1-gâbe, I, 391.

[264] el-îstîâb, I, 278; Üsdü'1-gâbe, I, 391.

[265] Üsdü'1-gâbe, I, 391-392.

[266] îbn Sa'd, V, 385.

[267] Üsdü'1-gâbe, I, 391.

[268] el-îstîâb, I, 278.

[269] Üsdü'1-gâbe, I, 391.

[270] Üsdü'1-gabe, I, 392.

[271] Bkz. el-Misbahul-Mudî, 21a.

[272] Bkz. el-Ucaletü's-Seniyye ala el-Fiyeti's-Sira, 246.

[273] Bkz. Aynı eser, gösterilen yer.

[274] el-mısbahu'l-Mudî\ 21 ab.

[275] el-Tenbih ve'1-îşraf, 245.

[276] el-îstiab, I, 278.

[277] el-Vüzerâu ve'1-küttâb, 12; Mes'ûdî, et-Tenbîh ve'1-işrâf, 245.

[278] el-Misbâhu'1-mudî', 20b.

[279] Tecârübü'1-ümem, I, 291.

[280] el-İsâbe, I, 339.

[281] Şerhu Elfıyeti'l-Irâkî, 247.

[282] Târîhu'l-Ya'kûbî, II, 80.

[283] Bunun telaffuzunun Riyah veya Rebah olduğu ihtilaflıdır. îbn Sa'd(V, 55) "Riyan" olarak belirtirken, lbnü'l-Esîr(Bkz. Üsdü'1-gâbe, II, 65) "Rebâh" in daha doğru olduğunu belirtmiştir.(Mütercim).

[284] Üsdü'1-gâbe, II, 58(Tirmiâ'den nalden). Ayrıca Bkz. Müslim, Tevbe, 12,13.

[285] Üsdü'l-gâbe>II,58.

[286] el-Vüzerâ' ve'1-küttâb, 12-13.

[287] et-Târîhul-kebîr, II/l, 36.

[288] Müslim b. Haccâc, et-Tabakât, 280b.

[289] İbn Sa'd, et-Tabakât, VI, 36.

[290] et-Tenbîh ve'1-işrâf, 282.

[291] Târîhu'l-Ya'kûbî, II, 80.

[292] Üsdü'1-gâbe, II, 58.

[293] Tehzîbü'l-Kemâl, 4b.

[294] Uyûnü'1-eser, II, 315.

[295] Şerhu Elfiyeti'l-Irâkî, 245.

[296] Bkz. el-Misbâhu'1-mudî', 8b.

[297] Târîhu Halîfe, I, 77.

[298] el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 242.

[299] el-îsâbe, I, 359-360.

[300] el-Misbâhu'1-mudî', 20a.

[301] el-îsâbe, I, 360; Üsdü'1-gâbe, II, 58.

[302] el-İstîâb, I, 384.

[303] el-îstîâb, I, 384; el-tsâbe, I, 364; Üsdü'1-gâbe, II, 67.

[304] el-tstîâb, I, 384; Üsdü'1-gâbe, II, 67.

[305] el-Ikdü's-semîn, IV, 253.

[306] el-tstîâb, I, 384; el-îsâbe, I, 364.

[307] Tecârubü'1-ümem, I, 291.

[308] Şerhu Elfıyeti'l-Irâkî, 246.

[309] Uyûnü'1-eser, II, 316.

[310] el-Misbâhu'1-mudf, 20b.

[311] Bkz. el-Ikdü's-semîn, IV, 253.

[312] el-îstîâb, I, 399.

[313] îbn Sa'd, et-Tabakât, IV/1, 67-68; el-îstîâb, 1,402; Üsdü'1-gâbe, II, 83.

[314] Îbn Sa'd, et-Tabakât, IV/1, 68.

[315] el-Ikdü's-semîn, IV, 266.

[316] el-Ikdü's-semîn, IV, 266.

[317] el-îstîâb, I, 400; el-Ikdü's-semîn, IV, 266.

[318] îbn Sa'd, et-Tabakât, IV/1, 69; el-Bidâye ve'n-nihâye, V, 343.

Dr. Mustafa el-Azamî, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 1/ 381-409.

yagmur_7-c
Fri 31 January 2014, 08:26 pm GMT +0200
SELAMÜNALEYKÜM;
- Seni muzaffer kılan ve gözlerim aydın eden ALLAH'a hamdol-sun. Yâ Resûlallah, benim Bedir'den geç kalmamın sebebi savaş olacağını bilmediğim içindir. Ben sizin kervanla karşılaşacağımzı zannediyordum, şayet düşmanla karşılaşacağınızı bilseydim, geri kalmazdım." dedi Bizlerde onlar gibi olsaydık keşke Peygameber efendimizi görürdük. :(

esratüz zehra 2
Fri 31 January 2014, 11:13 pm GMT +0200
Maşallah biraz uzun bir metindi asrı saadete yolculuk yaptırdı çok da güzel oldu .... :)

cerendemir
Sat 1 February 2014, 12:34 am GMT +0200
Paylaşan kardeşimizden Allah razı olsun inşallah.Çok güzel bilgiler oldu bizim için.