saniyenur
Wed 25 January 2012, 10:53 am GMT +0200
Uyarıcıyı Yaşatsak da Öldürecek de
Rabbani davetle karşılaşan ve Sünnetullah ile tehdit edilen cahiliye mensupları, daveti gündeme getiren uyarıcıyı öldürmekle kendilerine va'dedilen akibetten kurtulacaklarını zannetmektedirler.
Oysa Sünnetullahın faili peygamberler veya peygamberlerin yolunu izleyen mü'minler değil, bizzat Allah (c.c.)'dır. Insanları Allah'a kulluğa davet eden ve onları , Allah'ın sünneti ile tehdit eden uyarıcıların yaşaması veya ölmesi, Sünnetullahın tecellisini etkilemeyecektir. Onlara va'dedilen mutlaka ve mutlaka gerçekleşecektir.
Onlara va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, (ey Muhammed) sana düşen ancak tebliğdir. Hesap görme yalnız Bize aittir. Rad 40
Onlara va'dettiğimizin bir kısmını sana göstersek de veya seni (dünyadan) alsak da, onların dönüşleri bizedir. (Seni aldıktan) Sonra Allah, onların ne yapacaklarına da şahittir. Yunus46
Onun için (Habibim) sen sabret. Hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır.Sonunda ya onlara va'dettiğimizin bir kısmını sana göstereceğiz ya da sertin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler. Mü'min 77
Şu halde biz, seni alır götiürürsek, elbette onlardan intikam" alacağız. Ya da onlara va'dettiğimizi sana göstereceğiz. Elbette ki biz onlara güç yetirenleriz. Zuhruf 41.42
Zikrettiğimiz' ayet-i kerimelerde beyan edildiği gibi, uyarıcının yaşaması veyâ ölmesi ile Sünnetullah'ın tecellisi arasında bir bağlantı yoktur. Uyancı ölse de va'dedilen azap mutlaka ve mutlaka gerçekleşecektir. Kaldı ki uyarıcıyı öldürmek, müşfiklerin ve kafirlerin elinde olan bir şey değildir. Her konuda okluğu gibi bu konu da Allah (c.c.)'ın takdiri gerçekleşecektir. Firavun kıssası, bu konuya açık bir örnektir. Kur'an'ı Kerim'de değinildiği ve tefsirlerde açıklandığı gibi bir kahin Firavun'a; "İsrailoğullarından erkek bir çocuk dünyaya gelecek, senin mülk ve saltanatını elinden alacak" demişti. Gördüğü rüyanın veyâ bu haberin tahakkuk etmesinden korkan Firavun, yeni doğan bütün erkek çocuklarını kestiriyordu. Oğlunun öldürülmesinden endişe eden Musa (a.s.)'ın annesine Allah (cc.) vahiyle yol göstermişti.
Musa'nın annesine: "Onu emzir, onun hakkında korku hissetiğinde onu deryaya (Nil'e) bırakıver, (boğulacağından) korkma ve hüzne kapılma. Çünkü biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız" diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun'un adamları onu bulup aldılar. Çünkü ileride kendileri işin bir düşman ve üzüntü olacaktı. Doğrusu Firavun da, Haman da, askerleri de hep yanılıyorlardı. Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebeği, onu öldürmeyin. Umulur ki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz." Oysa onlar farkında değillerdi. Kasas 7 .9
"Hileli düzenlerini boşa çıkacağı" bölümünde zikrettiğimiz diğer ayet-i kerimelerde beyan edildiği gibi, Firavun kendi kurduğu düzene kendisi düşmüştür. Mülk ve saltanatını korumak için birçok erkek çocuğunu boğazlatmasına rağmen helakına vesile olacak erkek çocuğunu öldürememiştir. Hatta ve hatta öldürmek istediği bu kutlu çocuğu, Allah (cc.) onun yanında, onun gözetiminde büyütmüştür.
Cahiliyenin Sünnetullah'a karşı diğer bir tavrı ise azabı acele istemeleridir. Bu meseleyi diğer bölümde değerlendireceğiz.