- Uyanan kişinin elini kaba sokmadan önce yıka­ması

Adsense kodları


Uyanan kişinin elini kaba sokmadan önce yıka­ması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Wed 15 June 2011, 07:36 pm GMT +0200
c. Uykudan Uyanan Kişinin Elini Kaba Sokmadan Önce Yıka­ması


Ebu Hureyre'den, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu söyledi­ği rivayet edilmiştir:

"Sizden biri uykusundan uyandığı zaman üç defa yıkamadan elini kaba daldırmasın" [237]. Bu hadis, Hz. Aişe'ye ulaştığı zaman:

"Ey Ebu Hureyre! Mihrası (oyulup içine su konan taş) ne yapa­cağız?" diye sormuştur. Başka bir rivayette ise Hz. Âişe Ebu Hureyre'nin "mihras hadisi"nde yanıldığını söylediği nakledilmektedir [238].

Kanaatimce bunlar, sahabenin bu ölçüyü kullandığına işaret eden örneklerdendir. Bunlara, daha önce geçen "zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri olduğu" hadisi hakkında İbn Abbas'ın şu sözünü de ila­ve etmemiz mümkündür:

"Eğer o, üç şerliden biri olsaydı, annesinin recmedilmesi onu doğuruncaya kada tehir edilmezdi".

Burada ilginç olan, söz konusu meselelerde İslâm âlimlerinin bü­yük çoğunluğunun tercih ettiği görüş ile, bu sahabîlerin Resûlullah'tan rivayet olunan hadislere muaraza noktasında aklî tenkide dayanarak ver­dikleri hükmün aynı olmasıdır.

Nitekim ateşte pişen ve ısınan şeylerin yenip içilmesinden dolayı abdestin lâzım gelmesi meselesinde cumhur; ister abdestin vücubunun neshedildiği görüşüne, ister başka bir gerekçeye dayansın; böyle bir du­rumda abdestin gerekmeyeceği kanaatindedir [239]. Aynı şekilde cenazeyi taşımaktan dolayı da ulemanın çoğunluğu abdest gerekmediği görüşün­dedir [240]. Uykudan kalkan kişinin kaba daldırmadan önce ellerini yıkama­sına gelince; eğer elleri pis değilse, çoğunluk bunu vacip değil, müstehap olarak anlamışlardır. Eğer elleri pis ise, onu yıkamak uykudan dolayı de­ğil, bu pislikten dolayıdır [241]. Zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri olduğunu bildiren hadis de bu çerçevede yorumlanmıştır.

Sonuç, olarak bu örnekler, bu sahabîlerin söz konusu rivayetleri ret ve ravîleri olan Ebu Hureyre'ye de itiraz ettiklerini teyit eder. Çünkü iti­raz edilen rivayetlerin hepsi Ebu Hureyre kanalıyla gelmiştir, ret de ona yöneliktir. Hanefîlerin, ehl-i hıfz ve itkan olmasına rağmen, Ebu Hureyre'yi kıt anlayışlı olarak nitelendirmeleri bu nedenle olsa gerek. Bu hu­susu ALLAH izin verirse "Kavinin anlayışı ve rivayeti kabuldeki etkisi" konusunu işlerken izah edeceğiz.

Bu örnekler, sahabenin sözünü ettiğimiz ölçüyü kullandıklarını ifa­de hususunda yeterli sayılabilir. Bence cumhurun, sahabenin Ebu Hureyre'ye itiraz ettikleri noktalarda onlara muvafakat etmiş olmaları da? Bu hususu teyit etmektedir. Vurgulanması gereken bir husus ise; onların bu hadisleri reddetmesinin sadece aklî esaslarla sınırlı olmayıp, zikredilmesi ve ihmal edilmemesi gereken başka kriterlere de dayandığıdır.

Sahabîler, Hz Peygamber'le beraber yaşadılar, dinî konuları ondan öğrendiler. Daha önce duymadıkları tuhaf bir şey kendilerine ulaştığı za­man, onu akılları ile değerlendirdiler; bu konuya benzer hususlarda Hz. Peygamber'in sünnetinde bulunan hükümlerdeki bilgilere dayanarak onu tenkit ettiler. Meselâ Hz. Âişe, belki de bizzat Resûlallah'ın huzurun­da (mihras) yalaktan abdest alıyordu. Onu Hz. Peygamber niçin menetmiyor da:

"Elini üç defa yıkamadan mihrasa daldırma" diyordu? Sonra mihrastan başka bir şey bulamadığı zaman, ellerini nasıl yıkayacaktı? Bü­tün bu hususlar Hz. Âişe'nin, Ebu Hureyre'nin rivayetine itiraz etmesine ve ona konuyu anlamamakla itham etmesine yol açmıştır.

Aynı şekilde, İbn Abbas'ın "ateşte pişen şeyin yenmesinden dolayı abdestin gerekeceğine" dair hadis konusundaki görüşü de böyledir. Çünkü bütün sahabe her gün abdest alıyordu ve onlardan birinin yemek yedikten sonra, abdest almadan-namaz kılmış olması tabiî idi. Ebu Hurey­re'nin rivayet ettiği gibi bir hadis onlara niçin ulaşmadı? Halbuki böyle bir hadisi nakletmeyi gerektirecek birçok sebep olduğu gibi, bu konu gerçekten pek çok insanın tlaşına gelebilecek bir husustu. Bu görüşe İbn Abbas, sıcak su ile abdest alan bir kişinin, abdest suyunun sıcak olması se­bebiyle tekrar abdest almasının gerekeceği tarzında itiraz etmiştir.

"Cenazeyi taşımaktan dolayı abdestin gerekeceği" hadisine gelin­ce; abdest normal olarak pislikten (hadesten) dolayı gerekir. Kişi, ölmek suretiyle pisleşir mi? Bu, kabul edilemeyecek bir husustur ve hiçbir kimse, hiçbir zaman bunu iddia etmemiştir. Bunun için Ebu Hureyre'ye bu konuda yöneltilen itiraz yerinde olmuştur. Hz. Âişe onu reddettiği gibi İbn Abbas da reddetmiş; hayret ve şaşkınlığını ifade için "kuru ağaçları taşımaktan dolayı abdest mi alacağız?" demiştir.

"Zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri oluşu" hadisi de bunun benzeridir. Hz.'Peygamber'in recmedilen bir kadının cenazesini kılarak, bu öyle bir tövbe ile tövbe etti ki onu hile yapan bir zekât memuru yapsaydı, mutlaka affolunurdu" [242] dediğini, Mâiz hakkında da recmedildikten sonra "O, cennetin nehirlerinde yürüyor" [243] buyurduğu­nu bilmekteyiz. Günahı bizzat işleyen kişinin durumu bu olunca, hiçbir günah işlememiş ve meydana gelen fiilde hiçbir payı olmayan biri hak­kında, "Onun üç şerliden biri olduğu" veya "cennete giremeyeceği" nasıl söylenebilir? Hz. Peygamber annesinin onu doğurmasını, sonra em­zirmesini niçin beklemiştir? Bütün bu hususlar araştırıcıyı, hadisin sıhhati konusunda şüpheye düşürmekte; Hz. Aişe ve İbn Abbas'ın tenkitlerini is­ter Kur'an'a aykırılığına, ister aklın onu kabul etmemesine dayansın ka­bule sevketmektedir.

Ashabın bu rivayetlerle alakalı değerlendirmeleri, onların bu hadis­leri tenkit ederken söz konusu ölçüyü mutlaka kullandıklarını ve ihmal etmediklerini ortaya koymaktadır.

Sahabenin kabul ettiği ve haberleri tercih için kullandığı ölçülerden tespit edebildiklerini bunlardır. Onların, benim ulaşamadığım veya kavra­yamadığım başka ölçüleri de bulunabilir. Fakat ben kendimi, elimde bu­lunan metinlerle sınırlı görüyorum. [244]


[237] Müslim, Taharet 87.

[238] Âmidî, el-İhkâm, I, 263.

[239] Şevkânî, Neylü'l-evtâr, I, 314; Emir es-San'anî, Sübülü's-selâm, I, 108.

[240] Emir es-San'anî, a.e., I, 108-109.

[241] Şevkânî, a.g.e., I, 207; Emir es-San'anî, a.e., I, 68.

[242] Müslim, Hudud 23.

[243] İbn Hacer, el-İsabe, V, 705.

[244] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 82-85.