- Usulü Fıkh Îlmînîn Mahiyetî

Adsense kodları


Usulü Fıkh Îlmînîn Mahiyetî

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Tue 30 March 2010, 12:28 pm GMT +0200
Usulü Fıkh Îlmînîn Mahiyetî



205 - Usulü fıkıh ilmi, şer´î hükümleri edillei tafsiliyesinden, yâni: muayyen, müşahhas delillerinden istinbata vesile olan bir ilimdir. Baş­ka bir tarif ile «şer´î hükümleri şer´î deliller ile ispat haysiyetile bu hü­kümler ile bu delillerden bahseden bir ilimdir.

Meselâ: bey´ helâldir. Bey´in bu helâl olması, bir hükmü serîdir. Bu hükmü şer´î ise bir delili şer´î olan âyeti celilesinden istinbat olunmaktadır. İşte bize bu gibi istinbat yollarım vuzuh ile bildirecek olan, usulü fıkıh denilen yüksek bir ilimden ibarettir.

206 - Fıkıh, ibadata, muamelâta, ukubata ait bütün §er´î mesele­leri ihtiva eden, islâm hukukunu vücude getiren malûmatın heyeti mec­muasıdır. Bunun mübtena aleyhi, istinatgahı, yegâne kaynağı da edillei erbaa denilen kitabullah ile sünneti nebeviyeden ve icmaı Ümmet ile kı­yası fukahadan ibarettir. îşte bu dört esas, fıkhın usulünü teşkil etmek­tedir.

Maamafih ilmi usul, tefsir, hadis, fıkıh, belagat, lisaniyat, ilmi âdâb gibi birçok İlimler ile de alâkadardır, bu ilimlerden de istimdat eder, bu cihetle gayet geni§ mevzuları dairei tetkikine alır.

207 - Hükmü şer´î, bizim gibi kulların fullerine müteallik olup şarii mübinin hitabile sabit olan farziyet, vücub, nedb, ibaha, hıll, kera-hat, hürmet, sıhhat, fesat, butlan gibi şeylerden herhangi biridir.

Meselâ: mükellef bir insanın yaptığı bir ibadetin farz veya vacib ve­ya sünnet olduğuna ve akd eylediği bir muamelenin sahih, nafiz veya fâsid, gayri nafiz bulunduğuna ancak şarii hakimin o husustaki beyanile muttali oluruz.

208 - Delili şer´î, kendisine sahih surette nazar edilmesi, bilinmesi, matlûp olan bir hükme insanı kavuşturan nazmı kurânîden veya sünne­ti nebeviyeden veya icma´ ile kıyastan herhangi biridir. Meselâ; kadınlardan size halâl olanlar ile ev­leniniz..) nazmı şerifi, bir şer´î delildir. Buna nazar edince izdivacın meş­ru, halâl bir muamelede olduğunu anlamış, oluruz.

209 - Kitap ile, yâni: Kur´anı mübîn ile sünneti nebeviyyenin ihti­va ettiği delillere «edillei semiyye» denir ki, bunlar, şarii mübinden sü-butları ve birer hükmü şer´iye delâletleri itibarile şöylece dört kısımdır. Bu cihetle matlubu ispat bakımından kuvvetleri de mütefavittir.

(1) : Sübutu da, delâleti de kat´îdir. Bütün âyatı kur´aniyenin sü-butu kat´îdir. Çünkü en muazzam, mükemmel bir tevatür ile Resulü Ek­rem´den kelâmı ilâhî olmak üzere menkuldür. Bunlardan müfesser ve muhkem denilen âyetlerin ise sübutları kat´î olduğu gibi delâletleri de katidir.

(2) : Sübutu kat´î, delâleti zannîdir. Müevvel denilen âyetler ile te-vatüren menkul olup elfazı müevvel bulunan hadisler gibi ki, bunların sübutları tevatür ile olduğu cihetle kat´îdir. Fakat lâfızları müteaddit mânâlara şâmil olduğundan bunlardan hangi birine delâletleri zannîdir.

(3) : Sübutu zannî, delâleti kat´îdir. Haberi âhad kabilinden olup elfazı, müfesser veya muhkem olan ahadisi şerife gibi.

(4) : Sübutu da delaleti de zannîdir. Haberi ahaddan olup elfazı müteaddit mânâlar arasında müşterek oîan ahadisi şerife gibi. [5]


Usulü Fıkhın Mevzuu Ve Gayesi



210 -: Usulü fıkh ilminin mevzuu, şer´î hükümleri ispata vasıta olmaları itibarile şer´î delillerdir. Bu ilimde bütün edillei şer´iyenin ah­vâlinden bahsolunur. Kitabullah ile sünnetin ve icma´ ile kıyasın, husu­sî ve müşterek vasıflarından bahsetmek bu ilme aittir. Şöyle ki: Kur´anı Mübînin nazmı celîlüe ahadisi şerifenin elfazı mübarekesi; hass, âmm, müşterek, müevvel, hakikat, mecaz gibi kısımlara ayrılır. Kezalik: aha­disi şerife; mütevatir, meşhur, haberi ahad kısımlarına münkasim olur ve bunlar; emirleri, nehiyleri ihtiva eder. İşte bütün bunların ahvâlin­den bahsetmek bu usul ilminin salâhiyeti cümle sindendir.

Meselâ: Başkasının muhterem, mütekavvim bir malını haksız yere elinden almak bir gasptır, asla caiz değildir. Çünkü bir âyeti kerimede buyurulmuştur. Bu nazmı celîl ise bir delili şer´ îdir, bir hücceti kur´aniyedir, bununla başkasının malını haksız yere ye­mek nehy ediliyor. Bu nehy ise hürmeti, memnuiyeti icap eder. İşte usu­lü fıkh, bu gibi delillerden —böyle hürmeti veya sair bir hükmü şer´îyi müstelzim olması itibarile-bahsederek bunları mevzuu´ dahilinde bu­lundurur.

211 - : Usulü fıkhın gayesine gelince: bu pek mühimdir. Bu bir hikmeti islâmiye ilmidir. Ahkâmı şer´iyenin hikmeti teşriiyesini göste­rir, bunların anlaşılmasına yardım eder, insanın dünyevî ve uhrevî saa­detine vesile olur.

Usulü fıkıh ilmi, kur´am kerim´in nazmı lâtifine, ahadisi şerifenin mübarek elfazma hadimdir. Bu sayede şer´i delillerin mahiyetleri mün-keşif olur, bunlardan şer´î hükümlerin nasıl istinbat olunduğu tebarüz eder. Bu sayede muhterem müçtehitlerimizin nasıl çalışmış oldukları anlaşılır, ne gibi delillere istinat ettikleri, aralarında münazara kaidele­rinin ne veçhile cereyan etmiş olduğu görülür. İslâm hukukunun yük­sek mahiyeti ve ne kadar yüksek, muntazam esaslara müstenit bulun­duğu tecellî eder.

Yine bu İlim sayesinde lâfızların, ibarelerin havas ve mezayası an­laşılır, bunlar İle İstihdaf edilen maksatlar taayyün eder, sözlerin ince­liklerine, şer´î ve bediî vasıflarına ıttıla´ mümkün olur.

212 -: Usulü fıkıh ilminin ihtiva ettiği usul ve kavait, yalnız şer´î delillere, hükümlere münhasır değildir. Bunlar, bütün muhaverata, ka-vanine, desatjre kabili tatbik olduğundan bu sayede insanlarda hukuk fikri inkişaf eder, hukuk bilgisi ilmî bir mahiyet kazanır, kanunları, ni­zamnameleri tanzim hususunda bu feyizli ilimden´pek çok istifade edi­lir.

213 -: Son zamanlarda garp âlimleri; tarihlerde, kanunlarda, tec-rübî ilimlerde ve sairede tatbik edilmek üzere (metodoloji - mantıki tatbikî) denilen mecmuai usulü tedvin ederek ilim sahasında bir mun­tazam tedkik ve tenkit tariki vücude getirmişlerdir. İslâm âlimleri ise bundan bin iki yüz şu kadar sene evvel «usulü fıkh>; ilmini tedvin et­mişlerdir ki, bu güzide İlim, lisaniyata, rivayata, elfaz ve ibarâtın havas ve mezayasına, delillerin derece! kuvvet ve za´fma ve saireye dair en mükemmel menahiç ve kavaidi cami bulunmaktadır. <-Usulü hadis» ilmi de bu hususta ayrıca zikre şayandır. Artık bu usul ilminden hiç bir hu­kuk müntesibi müstağni olamaz. [6]


Usulü Fıkhın Tarihçesi



214-: Şer´î hükümlerin ilk mübelliği Resulü Ekrem (sallâllahü aleyhi vesellem) efendimizdir. Mazhar olduğu vehy ve ilham sayesinde dinî hükümleri ashabı kiramma tebliğ etmiş, kudsî hayatının dünyadaki son günlerine yakın âyeti kerimesi nazil olarak şeriati

islâmiyenin mertebei kemale erdiği kendisine tarafı ilâhîden tebşir bu-yurulmuştu.

Resulü Ekrem Hazretleri vahyi ilâhiye mazhar, bu cihetle dini İsla-mm bir şarii, bir muazzam naşiri olduğundan bütün dinî hükümlere, de­lillere şüphe yok ki, muttâü idi. Onun ulvî huzurundan feyz alan asha­bı güzîn dahi şer´î deüllerin, hükümlerin ledüniyyatına muttali, bu hu­susta yüksek bir lisan melekesini hâiz idiler. Eshabı kirama mülâki olup «tabiin.» unvanını alan bir çok âlî zevat da zamanı saadete yakın bir asır­da dünyaya gelmiş, eshabı güzinden ders almış, Arap lisanının dekayiki-ne güzelce vâkıf bulunmuş oldukları cihetle onlar da şer´i şerifin delil­lerine, hükümlerine pek mükemmel aşina bulunuyorlardı. Binaenaleyh bunların bu feyizli zamanlarında fıkh ve usulü fıkh, bir ilim şeklinde bir takım kavait ve nazariyat ile mesailden müteşekkil müdeyyen bir hâlde değildi.

215 - ; Tabiînin son zamanlarına doğru islâm muhiti pek ziyade genişlenmeye başlamış, muhtelif ırklara mensup bir çok kavimler, islâ­miyet şerefini ihraz etmiş idi. Bunlar, Kur´am mübinin havas ve meza-yasma muttali olmak ihtiyacında idiler. Çünkü bu sayede dinî hüküm­lere bihakkın vâkıf olabileceklerdi, içtimaî hâdiseler günden güne artı­yor, muhtelif cereyanlar´ yüz gösteriyor, bir çok meseleler hâl ve izaha muhtaç bulunuyordu.

işte bu ilcaat neticesinde islâm ulemasının harikulade mesaisi te­celli etmeğe başlamış, bir çok ilimler tedvin edilmiş, en başta olmak üze­re hadis, fıkh, usulü fıkh ilimleri müdevven bir. hâle gelmiştir.

216 -: Fukaha ve müçtehidîn namını alan ve yüksek zekâîarile. bilgilerile birer harikai kemalât unvanına bihakkın lâyık olan bir kısım islâm âlimlerinin dinî ilimler sahasında gösterdikleri muvaffakiyetler her türlü tasavvurların fevkindedir.

Ahkâmı fıkhiyeyi kitaplara, kitapları bablara, babları fasıllara taksim ederek bunları tilmizlerine takrir ile zapt ettiren ilk zat, imamı Âzam, Ebû Hanîfe (rahmetullahı aleyh) hazretleridir. Bu cihetle fıkhı mesaili ilim hâlinde ilk tedvin eden büyük üstad, imamı Âzam ile onun pek kıymetli, dirayetli tilmizleridir.

Usulü fıkh ilminin bir kısım kaidelerini, menahicini, mesailini ilk tesis eden zat da imamı Âzamin en yüksek tilmizi olan İmamı Ebû Yû­suf Hazretleridir. Şu kadar var ki bu ilme dair bir kitap telif etmemiş­tir. Bu ilme dair ilk kitap yazmak gerefi imamı Şafiî (rahmetullahi aleyh) hazretlerine aittir.

217 -: Mua.hharan usulü fıkha dair pek büyük mufassal mücelle-dat vücuda getirilmiştir. Bu eserlerin bir kısmında en ziyade ilmi kelâm meseleleri üzerinde tatbikat yapılmış, aklî istidlal cihetine fazla tema­yül gösterilmiştir. Şafiî âlimleri bu tarzı daha ziyade iltizam ettikleri için bu kısma (Mütekellimîn ve Şafiiye mesleği) veya (Usulü Şafüye) denilmiştir.

Usul kitaplarının diğer bir kısmında ise daha ziyade fıkhî mesele­ler hakkında usul kaidelerinin tatbikatına ehemmiyet verilmiş, bu kai­deler en ziyade nüketi fıkhiye üzerine bina kılınmıştır, Hanefî fukahası da bu kısmı daha ziyade iltizam ettiğinden bu tarza da (fukaha ve Ha-nefiyye mesleği) veya (Usulü Hanefiyye) adı verilmiştir.

Daha sonra bazı âlimler de bu iki tarzı cem ederek o veçhile usule dair kitaplar telif etmişlerdir.

Usulü Hanefiyye, Usulü Şafiiyyeye nazaran daha müşküldür. Fa­kat hukuku islâmiyenin mükemmel surette anlaşılmasına daha elveriş­lidir.

218 -: Fukaha mesleği üzerine yazılan usul kitaplarının en meş­hurları şunlardır :

(1) : (Kitabülusul) : Hassaf adile mâruf olan Ahmed ibni Ebi Be­kir Elrazînin eseridir.

(2) : (Esrarı Debusî) : Kadı Ubeydullah Ebu Zeyd Debûsînin ese­ridir.

(3) : (Usulü pezdevi) : Maveraünnehîr ulemasından imam Fahrül-islâm Aliyyi Pezdevînin eseridir.

(4) : (Usul Ebil Yüsr) : Fahrülislâm Ebül Yüsr Pezdevînin ese­ridir.

(5) : (Usulü Serehsî) : imam Şemsüddin Muhammedi Serehsînin eseridir.

(6) : (Mizanülusul) : Ebubekir Alâeddini Semerkandînin eseridir.

(7) : (Menar) : imam Hâfızüddin Abdullahi Nesefînin eseridir.

219 -: Mütekellimîn mesleği üzerine yazılan usul kitaplarının en me§hurları da gunlardır:

(1) ; (Umd) : Mutezile imamlarından Abdülcebbarın eseridir.

(2) : (Mutemed) : Umd´ün şerhidir. Müellifi yine Mutezile imam­larından Ebül Hüseyni Basrîdir.

(3) : (Burhan) : Iraamülhareraeyn Ebül Mealinin eseridir.

(4) : (Müstesfa) : îmam Mühammed Gazalinin eseridir.

(5) : (Mahsul) : Fahrüddin Mühammed Razî´nin eseridir.

(6) : (İhkâmulahkâin) : Seyfüddin Aliyyi Amidî´nin eseridir.

220 -: Funaka mesleği ile mütekellimîn mesleğini cem eden usul kitaplarının en meşhurları da şunlardır:

(1) : (Bediünnizam,.) : İbnüssaatî denilen İmam Muzafferüddin Ahmedi Bağdadî´nin eseridir.

(2) : (Tenkih) : Buharaü Sadrüşşerianın eseridir. Bunun şerhi «Tavzih» dir. Bunun haşiyesi de Taftazanînin eseri olan «Telvih» tir.

(3) : (Tahrir) : iskenderiyeli îmam Kemalüddin Ibni Hümamın eseridir.

(4) : (Minhacülvusul ilâ ümilusul) Beyzavî´nin eseridir.

Kazı Nasırüddin Abdullah

(5) : (Füsuîül bedaî) : Şemsüddin Ahmed Fenarî´nin eseridir.

(6) : (Müntehelvusul. Muhtasan münteha) : Bu iki eser Cemalüd-din ibni Hacib´in eseridir.

(7) : (Mirkat ve şerhi Mir´at) : Mühammed Molla Hüsrev´in ese­ridir.

Bu zatların teracimi ahvâli için (Tabakatül Fukaha) kısmına mü­racaat!. [7]