saniyenur
Fri 30 December 2011, 06:10 pm GMT +0200
1- Usulcülerin Sünnet Tarifi
Usûl âlimleri Sünnet'i şöyle tarif eder: "Hz. Peygamber (s.a)'den Kur'an'ın dışında sâdır olan söz, fiil ve hareketlerdir."[27] Bazı müteahhirûn alimleri hariç, bütün usulcüler Sünnet'in bu şekildeki tarifinde ittifak halindedirler. Bazı müteahhirûn âlimler sâhabe-i kiramdan sâdır olan söz, fiil ve takrirleri de Sünnet kavramı içinde müteâlâ etmişlerdir.[28]
Sünnet kavramının Usûl âlimlerince bu tarifte geçen "sâdır olma.." ifâdesinin delâlet ettiği mana üzerinde durulmuş, Hz. Peygamber (s.a.)'den Kur'a'nın dışında Cenâb-ı Hak'tan hikâye ederek "Cenab'ı Hak buyurdu ki: ..." şeklinde sâdır olan sözlerin, yani Kutsî Hadis'lerin yine O'ndan sâdır olan fiillerden zevâid ve hasâis nev'inden olanların da Sünnet tarifi kapsamına girip girmeyeceği meselesi, Hz. Peygamber (s.a.)'in nübüvvetten önceki yaşayışında sâdır olan söz fiil ve takrirlerinin Sünnet olarak alınıp alınamayacağı gibi konular da tartışılmıştır.[29] Çünkü Usûl alimleri için gerekli olan, Hz. Peygamber (s.a.)'den sudur eden şeyin sübûtunun kesinliğidir. O, bu delile dayanarak ondan hüküm çıkaracak ve bu hüküm ümmet için normatif bir özellik kazanacaktır. Bu sebepten dolayıdır ki, Usûl âlimleri Hz. Peygamber'e, kendisinden sonra, ictihad yapacak müctehidlere, bu işte yardımcı ve dayanak olacak kaideler koyan, insanlara hayat düsturlarını açıklayan bir müşerrî (şeriat koyucu) olarak bakmışlardır.[30]
[27] Muhammed S. Aşkar, Efalü’r-Rasûl, I, 18, 1414/1993, Beyrut; Abdulgani Abdülhalik, Hucciyyetü's-Sünne, s. 68, 1413/1993, 2. Bas. Dâru'1-Vefa, U.S.A.
[28] Abdulgani, a.g.e., s. 69; Muhammed Ebû Zehv, el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn, s.9-10, 1404/1984 Beyrut, Serahsî, Usûlü'1-Fıkh, I, 113, 1373/1944 Kahire.
[29] Aşkar, a.g.e., I, 214-314.
[30] Mustafa Sıbâi, es-Sünnetü ve Mekânetühâ fî-Teşrîi'l-Islâm, s.49, 1405/1985 Beyrut (4. bas.) Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 24-25.