- Üstün zekalı çocuğun anlaşıması da zor eğitimi de

Adsense kodları


Üstün zekalı çocuğun anlaşıması da zor eğitimi de

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 20 September 2012, 04:32 pm GMT +0200
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUĞUN ANLAŞILMASI DA ZOR EĞİTİMİ DE

Ağustos 2012 83.SAYI

Oldukça ileri öğrenme düzeyine ulaşmış çocuklara üstün zekalı çocuklar deniyor. Uygarlık tarihinde neredeyse bütün icatlar, bilimsel gelişmeler az sayıdaki bu üstün yetenekli çocuklar sayesinde gerçekleşiyor. Diğer yandan üstün zekalı bir çocuğun keşfedilmesi de yeteneklerini ortaya çıkarması da tamamen bahtına kalmış. Çoğu keşfedilemeden toplum içinde eriyip gidiyor. ALLAH vergisi bir yetenekle herkesin gıpta ettiği bu çocukların anlaşılması da zor, eğitimi de, mutlu olması da… Dünyadaki tüm fakirlerin, savaşların, adaletsizliklerin acısını çekiyorlar. İdealleri de zekaları gibi yüksek. İnsanlığı kurtarma adına keşifler yapmak için durmadan zihinlerini çalıştırıyorlar. Duygu güçleri ve algıları da hayli yüksek. Kolay depresyona giriyorlar.

Üstün yetenek ve zekaya sahip bir çocuğa her zaman imreniliyor imrenilmesine de böyle bir çocuğu zayi etmeden yetiştirmek, her şeyden önce onu keşfetmek işin en zor yanı. Bir kere ailenin hem eğitim konusunda bilinçli hem de üstün zekalı çocuklara tanınan imkanlardan çocuğunu da yararlandırmaya müsait olması gerekiyor. Bu çocuklara yönelik eğitim içeren okullar ülkemizde çok az ve de büyükşehirlerde yer alıyor. Anadolu’daki bir üstün zekalı çocuk eğer ailesi onun eğitimi için büyükşehre taşınacak durumda değilse okulunun en parlak çocuğu olarak hayatına devam ediyor, eğer bu alanda bilinçli olan bir öğretmene rastlamışsa daha kaliteli bir eğitim alabiliyor. Ortalamanın üstünde bir üniversite kazanıyor ancak bilim ağırlıklı çalışan üniversitelere yerleşme olasılığı düşük kalıyor. Eğer üstün zekalı olduğu keşfedilememişse, başta okul içinde “uyumsuz” damgası yiyor. İnsanlık için neler neler yapabilecekken belki eğitimi yarıda kalıyor. Çok azı üstün yetenekli olarak keşfedilebiliyor, testlerle kanıtlanıyor ve bu doğrultuda eğitim alarak yeteneklerini gösterme ve geliştirme şansı yakalıyor. Diyelim çocuk matematik alanında çok duyarlı. Öğretmen onun kapasitesini tam çalıştırmasına yol açan bir ders programı uyguladığında çocuk o alanda hayli ilerliyor. Prof. Dr. Ayşegül Ataman’ın da ifade ettiği gibi üstün zekalı bir çocuk ilgi duyduğu alanda geliştirildiğinde o konunun öğretmeninden daha çok bilgiye sahip oluyor. Dolayısıyla öğretmen, çocuğun karşısında yetersiz kalabiliyor. Konuya uzak öğretmenlerin bunu hazmetmesi ve çocuğun bitmek bilmeyen sorularıyla baş etmesi zor oluyor.

Dolayısıyla bu çocukların ziyan edilmemesi için öğretmenlere şöyle bir çağrı yapılıyor: “Her çocuğu üstün zekalı bir çocuk olarak gör. Yeteneklerini geliştirmesine, kendisini göstermesine izin ver.” Açıkça biliniyor ki bu çocukları keşfetmek de topluma kazandırmak da ilk aşamada öğretmenlerin elinde. Her öğretmenin üstün zekalı çocukların özelliklerini bilmesi ve eğitimlerinden haberdar olması konunun can damarını oluşturuyor.

ÇOCUĞUMUN ÜSTÜN ZEKALI OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Genelde zeka bölümü testleriyle (ZB) ölçüm yapılan ve bu testlerde 140 ve üstü olan çocuklar üstün zekalı kategorisinde değerlendiriliyor. Ancak bu testler ve ölçüm sistemi de bir yerden sonra eleştiri alıyor. Prof. Dr. Ayşegül Ataman’a göre üstün yeteneği belirli bir ZB kuralına göre tanımlamak sakıncalı. Çünkü bu konu daha geniş açıdan değerlendirilmeye muhtaç. Çocuğun akademik ve anlaksal (zekayla ilgili) alanlardaki yeteneği kadar toplumsal ilişkileri, yaratıcılık, önderlik gibi alanlardaki yetenekleri de dikkate alınmalı. Hatta yetenekleri çok belirgin bir çocuğun bu testlerle tanımlanmasına bile gerek yok. Bu çocuk eğer 3 yaşındayken temel 4 işlemi yapabiliyorsa ya da 4 yaşından önce kendiliğinden okumaya başlamışsa kesinlikle üstün zekalıdır ve ölçümlere de gerek yoktur. Yetenek alanında da durum farklı değildir. Başka bir çocuk da 3 yaşında her türlü müzik aletini çalabilir yahut olağanüstü resimler yapabilir. Bu çocuğun da üstün zekalı olduğu apaçık ortadadır. Bu çocuklara uygulanan testler onların zekasını tanımlamadan çok “kanıtlama” niteliği taşır. Onlar kendilerini çok erken yaşlarda gösterebildikleri için üstün zekalıların en şanslı grupları arasında sayılıyorlar. Ancak onlar kadar üstün yeteneklere sahip olup da anne baba ve öğretmenlerince fark edilemeyenler toplum içinde zayi olmakla birlikte “mantık dışı davranmak”la da itham edilebiliyor ya da “acaip fikirli” diye dışlanabiliyorlar. Anne babasını büyüleyen davranışlar gösterenleri olduğu gibi utandıran ve çok uğraştıranlarına da rastlanıyor.

NASIL BİR EĞİTİM UYGULANMALI?

Üstün zekalı çocukların eğitimi özel eğitim alanın en göz ardı edilen bölümünü oluşturuyor. Büyükşehirlerin bazılarında bulunan rehberlik araştırma merkezleri bu çocukları tanımlamada yardımcı olabiliyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümündeki Özel Eğitim Birimi gibi bu tür hizmetler veren az sayıdaki kuruluşlar da yönlendirme ve bir programa ayırma gibi hizmet veriyor. İstanbul Üniversitesi ve çeşitli üniversitelerin ilgili birimleri de bu konuda çalışma yapıyor. Ankara Fen Lisesi ise fen ve matematikte iyi olan çocuklar için iyi bir örnek. Zaten bu lise üstün yetenekli çocuklara yönelik kurulmuş.
Bu alanda dünyada yaygın olan eğitim tarzı ise normal bir sınıf için bu çocuklara yönelik genişletilmiş programların uygulanması. Eğer bizim ülkemizde de böyle bir sistem tutturulabilirse Anadolu’daki pek çok çocuk da büyükşehirlerdekilerle eşit eğitim almış olabilir.

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUĞUMA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİM?

Anne babalar bu çocukların öğrenme hızı ve soruları karşısında haliyle yetersiz kalırlar. Çünkü öğrenme hızları çok yüksektir. Yaşadıkları dünya, çevre, ilgilerini çeken her şey hakkında hiç durmaksızın bilgi edinmeye çalışırlar. Sorularının sonu gelmez. Aileleri çocuğun bu durumunu “çocuğum bir sünger gibi her şeyi emmek istiyor” diye ifade eder. İşin garibi bu çocukların sordukları soruların bir kısmının cevabı yoktur. Ebeveyn bu noktada tıkanır. Aile çocuğa hiçbir zaman “Büyüyünce öğrenirsin” deyip başından savmamalı. Ona karşı dürüst olmalı ve “Bilmiyorum” diyebilmeli. Açıklamaları ise çocuğun anlayabileceği bilişsel seviyeye uygun olmalı. O ne kadar üstün zekaya sahip olsa da bir çocuk olduğu unutulmamalı.

AİLE ÇOCUĞA KONULAN HER TEŞHİSE İNANMAMALI

Üstün zekalı çocuklar genelde hareketlidir ve çoğu kez bunlara yanlışlıkla hiperaktivite teşhisi konulur. Oysa ki üstün zekalı çocuğun hareketliliği araştırdığı konuların ve kafasındaki soruların yanıtlarını bulma çabasındandır. Meraklarından, zorluk ve karmaşıklığı sevdiklerinden hareketli davranış gösterirler. Onların sonsuz gibi görünen enerjileri bir amaca ulaşmak içindir. Uykuya dalma süreleri geç olabilir. Beyinleri de bedenleri gibi çok çalışır. Konuşmayı severler, yaşıtlarına göre zengin bir dil kullanırlar. Yaşıtlarına oranla fiziksel açıdan daha gelişmiş olabilirler. Duygusal ve zihinsel olarak da farklı zamanlarda gelişim gösterebilirler. Kendilerinden büyüklerle oynamayı severler.

ÜSTÜN ZEKALILAR İÇİN 10 YAŞ DÖNÜM NOKTASI NİTELİĞİNDEDİR

Bu çocuklar zihinsel olarak her ne kadar üstün olsalar da diğer çocuklarla duygusal ve sosyal açılardan aralarında uçurumlar olabilir. Kendilerini diğerlerinden çok farklı hissederler. Bu noktada aile sevgisine ve anlaşılmaya çok fazla ihtiyaç duyarlar. 10 yaş civarı çocuğun aile yaşamına ilişkin en fazla problemler yaşadığı dönemdir. (Okul öncesi dönemde de sorunlar yaşamış olabilir.) Bu sorunların temel nedeni ise duygusal yaşının zeka yaşını tutmamasıdır. Ebeveynler onlardan mükemmel davranışlar bekler ve onların üstün zekalı olmalarını gerekçe göstererek çocuk olduklarını unuturlar, her şeyi daha iyi bildiklerini düşünürler, çocukça yanlışlıklar yapabileceklerini tolere etmekte zorlanırlar. Aile o çocuğun yaşındakiler nasıl davranıyorsa o tutumları çocuklarında görmeye açık olmalı, 10 yaşındaki çocuğa nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmalıdır. 10 yaşına gelmiş bir çocuk yetişkinlere daha çok özenmektedir. Onlar gibi davranmak ve yetişkin muamelesi görmek ister. Ergenliğe adım atılması, karşı cinse ilginin artması gibi sorunları da beraberinde getirir. Araba kullanma, okuldan kaçma hatta alkol gibi pek çok olumsuzlukları denemek isterler. Ailesi tarafından yeterince anlaşılamayan çocukların zararlı alışkanlıklara meyletme oranı yüksektir. Çok iyi birer çete reisi olma potansiyeli taşırlar. Bu çocukların ahlak eğitimine özen gösterilmelidir.

EL YAZISINDA ZORLANABİLİR, OKULA GİTMEK İSTEMEYEBİLİR

Zihni çok hızlı çalışan bir çocuğun diğer çocuklara göre motor becerileri farklı olabilir. El ile yazı yazmakta zorlanabilirler. Çünkü zihinleri kalemden daha hızlı çalışır. Anlama ve bilgi edinme seviyeleri el becerisinden hızlıdır. Bu durumda klavye ile yazmaları daha uygun olabilir. Zekada üstün olmaları ahlakta da üstün olacakları anlamına gelmez. Bu çocukların diğer çocuklar gibi bir takım kurallara daha çok ihtiyaçları vardır. Onlara doğru ve yanlışlarda bahsetmeli, üstün bir ahlak değerleri aşılanmalıdır. Aksi halde zekaları sayesinde toplumlara çok büyük zarar verebilirler. Banka batırmak, mafya reisi olmak onlar için zor değildir.

HATA YAPMAKTAN KORKARLAR


Bazı üstün zekalılar yeni şeyler denemekten çekinirler. Hata yapmış olarak algılanmak istemez, aptal durumuna düşmekten fena halde korkarlar. Başarısız olmaktan çekinirler. Bu çocuklara yardımcı olunması, belirli riskleri alabilme cesareti aşılanması gerekir. Espri yetenekleri iyidir.

İDEALLERİ TOPLUM İÇİNDİR

Bu çocukların idealleri toplumsaldır. Genele ait problemlerin kaygısını duyarlar. Savaşlar, fakirlik, şiddet gibi bir takım problemlerin tam ve net olarak farkındadırlar. Hastalıkların çaresini bulmak, savaşları sonlandırmak, fakirliği bitirmek gibi büyük projeler için kafa yorarlar. Genele ait sorunlar için kendilerini üzgün ve çaresiz hissederler. Dünyada bir tek fakir kalacak olsa bile bundan rahatsızlık duyarlar. Ölümün anlamını sorgularlar. Görme, ses gibi çevreden gelen uyaranlara karşı oldukça hassastırlar. Müziği, renkleri çok sever derinden etkilenirler. Çoğu kişinin görmediği ufak noktaları ve ayrıntıları görebilirler.

ÜSTÜN ZEKALI BİR ÇOCUĞA NASIL YARDIMCI OLUNABİLİR?

Çocuğunuzun sorduğu soruları sabırla ve büyük zevkle yanıtlamaya hazır olun.
Çocuğunuzun sorduğu sorulardan yola çıkarak onu ilgilendiği konuları araştırmaya yönlendirin. Zihinsel büyümesi kadar, fiziksel ve toplumsal becerilerini geliştirmesini teşvik edin. Çocuğunuzun, zihinsel gelişimi ne olursa olsun tüm diğer akranları ile geçinmeyi öğrenebileceği ortam hazırlayın. Çocuğunuzu asla, diğer çocuklarınızla veya akranları ile kıyaslamayın. Onu üstün zekalı olduğu için değil, çocuğunuz olduğu için sevin.
Çocuğunuz için evde uyması gereken kurallar ve ölçütleri onunla birlikte belirleyin, eşler arasında tutarlılık olmasına özen gösterin. Asla evin patronu olmasına izin vermeyin, ancak kararları almada katılımını sağlayın ve mutlaka evde sorumluluklar ve görevler almasını sağlayın. İlgi, yönelim ve isteklerini belirleyebilmesi için seçenekli ortamlar hazırlayın. Başarılarını ne abartın ne de umursamaz ya da olduğundan aşağı biçimde değerlendirin. Beklentilerinizi çok aşağı ya da çok yukarıda tutmayın. Çocuğun ilgi ve üstünlük gösterdiği dallarda ana baba olarak yetersiz kaldığınız zaman, olanaklarınız el verdiğince özel ders, kurs vb. kolaylıkları sağlamaya çalışın.  (Kaynak: Üstün Zekalılar ve Üstün Yetenekliler, Prof. Dr. Ayşegül Ataman)  

ÜSTÜN ZEKANIN TESPİTİ VE EĞİTİMİ

Zeka testi 3 yaşından itibaren yapılabiliyor. Üstün zekalı çocuklar ilk aşamada her ilde mevcut olan Rehberlik Araştırma Merkezi’nde ve çeşitli kurumlarca yapılan testlerle belirleniyor. Ancak bu testler hiçbir zaman zekayı net olarak ölçemeyip sadece tahmini bir fikir verebiliyor. Velilerin kendi istekleriyle değil öğretmen ve uzman kişilerin önerisiyle bu testleri yaptırmaları gerekiyor. Aksi halde çocuğun psikoloji ve başarısı olumsuz etkilenebiliyor. Testler 3 yaştan itibaren yapılabiliyor ancak en net sonuçlar 5 yaştan itibaren söz konusu.
Mili Eğitim Bakanlığı son zamanlarda üstün zekalı çocukların eğitimi için okullarda bir takım kolaylıklar getirecek çalışmalar içinde. Bu çocuklar daha özel bir ders programına tabi olacak. Bu çocuklara yönelik özel eğitim veren okullar ise genelde İstanbul gibi büyükşehirlerde yer alıyor. Konya Mevlana Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Beyazıt Ford Otosan Lisesi, Özel TEV İnanç Türkeş Lisesi, Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi ve Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Fatih Koleji gibi sınırlı sayıda öğrenci alan kurumlar bulunuyor. Ayrıca her ilde Bilim Sanat Merkezleri, Rehberlik Araştırma Merkezleri de bu öğrencilere yönelik eğitimler vermektedir.

Meral UZUNAY