sümeyra
Sat 28 January 2012, 09:18 am GMT +0200
UNUTMAYIN
Hayatını yalnız olarak geçirmiş ve son iki yılında da bir aile bulmuş olan ünlü bir doktorun şu tespiti çok çarpıcıdır:
"Yalnızlığı, bekârlığı, özgürlük ve rahatlık sandım. Meğer ki, yalnızlık en büyük işkenceymiş. Çünkü sevgi, şefkat, merhamet ve acıma gibi duyguları hiç tatmadım. Hayatım monoton, soğuk ve buz gibi geçti. Meğer ki hayat, paylaşmakla, bölüşmekle ve buluş¬makla güzelmiş. Bunu hiç yaşayamadım.
En kötü evliliğin en iyi bekârlıktan daha iyi olduğunu anlayabilmek için, bir ömür verdim. Bu iş bana çok pahalıya mal oldu." (Er¬gim, 1997: 61)
Aile yuvasının güzelliklerini hiçbir yerde bulamayız. Bu yuvada yaşanan doyumsuz sevgi ve saygıyı da hiçbir şekilde satın alamayız. Düşünün...
Sımsıcak kucaklarda şefkatle büyütülen çocuk, bu sevgiyi nere¬de bulabilir? Hayatını evine ve çocuklarına adayan annenin bu fe¬dakârlığını başka hangi güç temin edebilir? Ailesini ayakta tutmak için her türlü zorluğu ve güçlüğü göğüsleyen babanın bu asil dav¬ranışını hangi para satın alabilir?
Sofrada bir araya gelmiş bir ailenin aldığı haz ve lezzeti, hangi lüks lokantalar temin edebilir?
Aile, tarif edilmez bir okuldur. Sımsıcak bir yuvadır. Derslerin, sıkıntıların bittiği, şefkatin ve sevginin solunduğu bir mekandır. Ancak bilinmelidir ki, aile yuvasının cennet köşelerinden bir köşe olması için, bu yuvada inancın ve Allah korkusunun güçlü bir şe¬kilde yaşanması lâzımdır.
SON SÖZ
Aile hayatını cennete çevirmek zor, cehenneme çevirmek kolay¬dır. Unutmayın ki ömrü uzun olanlar, zor elde edilenlerdir.
Hayatını yalnız olarak geçirmiş ve son iki yılında da bir aile bulmuş olan ünlü bir doktorun şu tespiti çok çarpıcıdır:
"Yalnızlığı, bekârlığı, özgürlük ve rahatlık sandım. Meğer ki, yalnızlık en büyük işkenceymiş. Çünkü sevgi, şefkat, merhamet ve acıma gibi duyguları hiç tatmadım. Hayatım monoton, soğuk ve buz gibi geçti. Meğer ki hayat, paylaşmakla, bölüşmekle ve buluş¬makla güzelmiş. Bunu hiç yaşayamadım.
En kötü evliliğin en iyi bekârlıktan daha iyi olduğunu anlayabilmek için, bir ömür verdim. Bu iş bana çok pahalıya mal oldu." (Er¬gim, 1997: 61)
Aile yuvasının güzelliklerini hiçbir yerde bulamayız. Bu yuvada yaşanan doyumsuz sevgi ve saygıyı da hiçbir şekilde satın alamayız. Düşünün...
Sımsıcak kucaklarda şefkatle büyütülen çocuk, bu sevgiyi nere¬de bulabilir? Hayatını evine ve çocuklarına adayan annenin bu fe¬dakârlığını başka hangi güç temin edebilir? Ailesini ayakta tutmak için her türlü zorluğu ve güçlüğü göğüsleyen babanın bu asil dav¬ranışını hangi para satın alabilir?
Sofrada bir araya gelmiş bir ailenin aldığı haz ve lezzeti, hangi lüks lokantalar temin edebilir?
Aile, tarif edilmez bir okuldur. Sımsıcak bir yuvadır. Derslerin, sıkıntıların bittiği, şefkatin ve sevginin solunduğu bir mekandır. Ancak bilinmelidir ki, aile yuvasının cennet köşelerinden bir köşe olması için, bu yuvada inancın ve Allah korkusunun güçlü bir şe¬kilde yaşanması lâzımdır.
SON SÖZ
Aile hayatını cennete çevirmek zor, cehenneme çevirmek kolay¬dır. Unutmayın ki ömrü uzun olanlar, zor elde edilenlerdir.