- Ünite 8: Tbmm'nin açılışı

Adsense kodları


Ünite 8: Tbmm'nin açılışı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 20 December 2010, 01:28 pm GMT +0200
ÜNİTE 8.


TBMM.NİN AÇILIŞI;
Yeni seçilen ve İstanbul’dan kaçabilen milletvekilleri nisan ayı başlarında Ankara’ya ulaşmışlardı. Milletvekillerinden başka pek çok aydın ve yurtsever de Ankara’ya akın ediyordu. Bu nedenle Ankara’da konut sıkıntısı doğdu. Öncelikle milletvekillerinin barındırmak için Erkek Öğretmen Okulu milletvekillerine ayrıldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Partisi’nin Ankara örgütü tarafından açılan kulüp binası ise meclisin toplantı yeri olarak seçildi.
Bu arada Ankara’da devam eden sembolik Fransız işgali de tamamen ortadan kaldırıldı.
23 nisan 1020’de cuma günü TBMM açıldı. Toplantıyı en yaşlı üye olan Sinop milletvekili Şerif Bey açtı. Önce Büyük Millet Meclisi adıyla açılan meclis 9 ay kadar sonra TBMM adını aldı.
Millet Meclisi kavramının kullanılması Meclisi Mebusan’dan tümüyle farklı olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Şerif Bey yaptığı açılış konuşmasında meclisin yetkilerini de belirtmiştir. Bu meclis ulus tarafından toplanmıştı ve ulusun yetkilerini bizzat eline almasıyla olmuştu. Yine aynı konuşmada padişaha bağlılık dile getirilmekle birlikte, meclisin içte ve dışta tam bağımsızlık ilkesine olan kesin bağlılığı dile getirilmiştir.
Ertesi gün Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçildi ve bu görevini Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar sürdürdü. Meclis çalışmalarına hemen başladı. Yürütme işlerini görmek üzere geçici bir kurul seçildi ( Muvakkat İcra Heyeti)
Genel olarak TBMM; kuruluşundan itibaren bir kurum olarak süreklilik göstermiş ve ana ilkesi hiçbir zaman değişmemiştir. Bu ilke egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu ilkesidir. Birinci TBMM’nin kuruluşuyla ortaya çıkan sistem çok ufak değişikliklerle 1961 yılına değin devam etti. İlk TBMM uzun bir süre saltanat ile birlikte yaşamak zorundaydı ve ayrıca bağımsızlık savaşının yürütülmesi görevini yüklenmişti.

TBMM’nin meşrutiyeti;
Meşrutiyet geniş anlamıyla, bir kurumun toplumda geçerli olabilmesi için dayandığı kural, inanç ya da güçtür. Toplumda pek çok ilişki geçerliliğini yasalardan alır. Yasaların meşruiyet (geçerlilik) kaynağı ise anayasadır. TBMM kurulduğu zaman bir anayasaya dayanmıyordu ancak bu durum TBMM’nin meşru olmadığı anlamına gelmez.Bu yüzden ulus tarafından tanınmasına herhangi bir olumsuz etki yaratmadı. Ulus,TBMM’yi kendi iradesiyle meşru kılmıştır.
Kuvayi Milliye’nin doğması ,kongrelerini yapması ve Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin kurulması TBMM’nin açılışını kolaylaştıran gelişmeler olarak değerlendirilebilir.

TBMM’nin Yapısı;
Pek çok kişi, hatta Mustafa Kemal Paşa’nın bazı arkadaşları bile TBMM’yi geçici olarak görüyorlardı. Ancak TBMM, ulusal egemenliğe kesinlikle sahip çıkması ve kurduğu düzenin ulusal olması nedeniyle çok sağlam temellere dayanıyordu. Bu nedenle geçici olması beklenemezdi.
1921 Anasayası’nın birinci maddesinde egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğunu belirtmiştir. Bu hüküm Osmanlı devletinin tarihe karıştığını ifade etmektedir.
TBMM ilk aylarında tercihini yapamamış ve her iki egemenlik anlayışı arasında bocalamıştı. Mustafa Kemal de istemeyerek de olsa bu çelişkiye bir süre katlanmıştır. Çünkü geçiş dönemi yaşanıyordu ve egemenlik anlayışı kökünden degişiyordu. Mustafa kemal iki yıl içinde kademeli olarak ulusal egemenliği dışında hiçbir kaynağın kabul edilemeyeceğini meclis üyelerine kavratmıştır.
TBMM’nin bir başka özelliği ise ulusal bir düzen kurmuş olmasıdır. TBMM türk ulusunu temsil etmektedir. Yeni kurulan devlet türk ulusuna dayandırılmaktadır bu büyük bir devrimdir. Burada ulusçuluk, etnik köken ve ırk gibi öğelere dayanmaz.

TBMM’nin Hukuksal Niteliği; Bütün siyasal sistemler güçler birliği ve güçler ayrılığı olarak iki ana kümede toplanır. Rejim ne olursa olsun devletlerde yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç işlev vardır. Yasama:Yasama işlevi toplum yaşamını düzenleyen hukuk kurallarının temeli olan yasaları koymaktır. Yürütme:Yasaların uygulanması gerekir. Uygulanamayan kuralların hiçbir değeri yoktur. Hukuk kurallarını uygulayan organa hükümet denir. Yargı: Hükümetler yürütme işlevini yerine getirirler hukuk kuralları her zaman dogru biçimde uygulanmayabilir. Ayrıca yurttaşlar arasında anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu durumda haksızlıkların gidermek ve anlaşmazlıkları çözmek ve kurallara uymayanları cezalandırmak gerekir. Bunu yargı işlevi gerçekleştirir.
Eğer bütün güçler ayrı ayrı organlarda değilde tek organda birleşmişse; buna güçler birligi sistemi denir. Bütün bu işlevler her biri ayrı güce sahip organlarca yerine getiriliyorsa bu durum güçler ayrılığı söz konusudur.
TBMM hem yasaları koyacak hem uygulayacak hemde gerekirse yargı işlevini yerine getirecekti. Bir hükümet yoktu. İcra vekilleri heyeti adı verilen kurula TBMM Hükümeti de denirdi. Fakat her konuda son söz meclise aitti. TBMM üç gücü de ulustan aldığı yetkiye dayanarak ulus adına kullanırdı.
Ancak parlementonun yapısı ne kadar demokratik olursa olsun kesin bir güç birliği sisteminin bazı önemli sakıncaları doğabilir. Ancak önder ve kadrosu çabuk karar alan, aldığı kararı hemen uygulayabilecek ulusal bir organa ihtiyaç duyuyordu. Bir savaş vardı. Bu savaş hem dış düşmanlara karşı hemde Osmanlı hükümetine karşı yürütülüyordu. Bunu kazanmak için TBMM’nin yetkilerini kıskançlıkla kullanması gerekliydi.

TBMM nin çalışmaları;
TBMM’nin iç siyaset’teki temel hedefi savaşı kazanmak olmakla birlikte, dış siyaset alanında da kendini tanıtmak için her türlü girişimde bulunmuştur.
TBMM üyelerinin büyük bir çoğunluğu Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti mensuplarıydı. Bu nedenle ilk günlerde meclis üyeleri arasında tam bir görüş birliği vardı. Ancak ARMHC bir siyasal parti degildi. Çeşitli dünya görüşlerine sahip yurttaşlar yurdun kurtuluşu için bir araya gelmişlerdi. Onların birbirine bağlayan tek öğe bu amaçtı.
Ancak bu üyeler arasında zamanla, Mustafa kemal’in izlediği genel politikaya karşı çıkanlar bir grup oluşturdular. Bu gruba ikinci Müdafai hukuk grubu denildi. Bu grubun büyük bir çoğunlugunun karşı çıkması kişisel nedenlere dayanıyordu. Ancak gruplar bir siyasal parti temsilcisi olmadıklarından içlerinde bir siyasi parti disiplini yoktu. Birinden diğerine geçmek mümkündü. Bu nedenle sayıları sık sık değişiyordu.
Bu arada TBMM, otoritesini yaymak ve gücünü yurdun her yerinde gösterebilmek için her türlü önemi alıyordu. Bunların başında İstanbul hükümeti ile her türlü ilişkinin kesilmesi gerekiyordu. Çıkarılan Hıyaneti Vataniye Yasası ile İstanbul hükümetiyle ilişkiye girenler vatan haini sayılmıştır.
TBMM dış dünyaya da kendisini kabul ettirme yoluna girmiştir.Bunun için İlk olarak Rusya’da yeni kurulan Sosyalist Hükümet’le ilişkiler kurulması için girişimler başlatıldı.
Diğer yandan 30 mayıs 1920’de Fransa hükümeti ile 20 günlük bir ateşkes anlaşması imzalandı.
TBMM bu çabalar içinde iken, Damat Ferit ile İngilizler de boş durmuyorlardı. Damat Ferit’in İstanbul’da kurduğu mahkeme 11 mayıs 1920 de Mustafa Kemal Paşa’yı ölüm cezasına çarptırdı. Bu cezayı Vahdettin onayladı.Diğer taraftan da İstanbul hükümeti anlaşma devletleriyle barış imzalamak için çalışmalarını artırmıştı.

TBMM ye karşı tepkiler;
Kuvayi Milliye’nin kesin olarak birleşmesi;
1920 yılı başından TBMM’nin toplanmasına kadar geçen sürede dört kongre daha toplanmıştır. Bu kongreler Edirne, Oltu, Balıkesir ve Lüleburgaz’da toplanmıştır.
TBMM’nin açılmasından sonra da kongreler toplandı. Bunların en önemlisi 9-14 mayıs 1920 de toplanan Büyük Edirne Kongresi’dir. Kongrede Anadolu’daki birliğin benimsenmesi kabul edildi. Ama barış görüşmelerine Trakyalılar olarak katılarak Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini önleyebileceklerini düşünüyorlardı.
2 ağustos 1920’de toplanan Afyon Kongresi’ne TBMM temsilcileri de katılmış ve Batı Anadolu tümüyle ulusal devlet otoritesi için alınmıştır.
5 ağustos ve 8 ekim 1920 tarihlerinde toplanan Pozantı kongresinde de TBMM’nin denetiminde kararlar alınmıştır. Pozantı kongreleriyle Kuvayi Milliye’nin birleşmesi olayı tamamlanmış oldu.

Asgeri Gelişmeler;
TBMM’nin açılması Anlaşma Devletleri tarafından tepkiyle karşılandı. Bu devletler tarafından yönlendirilen Yunan ordusu Milne Çizgisi’ni dört bir yandan aşarak Batı Anadolu’da ilerlemeye başladı. 22 haziran 1920 de başlayan bu saldırı sonucunda Alaşehir, Balıkesir, Bursa ve Uşak başta olmak üzere Batı Anadolu’da pek çok yerleşim merkezi işgal edildi.
Trakyada da saldırı hazırlıklarına girişen Yunan ordusuna karşı TBMM’de büyük bir tepki oluştu. Bu arada Doğu Anadolu’da Ermenistan devleti TBMM açılınca geniş kapsamlı bir saldırıya başlamıştı.

Ayaklanmalar:
TBMM’nin açılmasından önce damat Ferit’in kışkırtmalarıyla başlayan ayaklanmalar Nisan sonlarında doğru daha da arttı. Daha önce Düzce ve Bolu’da çıkan ayaklanmalar şiddetlendi. Yozgat’ta, Zile’de, Viranşehir’de ve Konya’da olumsuz hareketler görüldü. Marmara bölgesinde ise Anzavur ve Kuvayi İnzibatiye birlikleri eylemlerini sürdürüyorlardı. Çerkez Ethem’inde yardımıyla bu ayaklanmalar Ağustos ayı başlarında bastırıldı. Ama Sevr Barışı’nın imzalanmasıyla ayaklanmalar yeniden başladı.
Ayaklanmalar 1920 yılının sonlarına doğru kesin olarak etkisiz hale getirildi.

HATIRLATMALAR
TBBM’yi, Osmanlı Meclisi Mebusan’ından ayıran en önemli özellik ulusal bir nitelik taşıması.
TBMM yazılı bir anayasaya dayanmadığı dönemde meşrutiyetini ulusun kendisinden alıyordu.
TBMM 20 mayıs 1920’de Fransa ile 20 günlük ateşkes imzaladı.
Kuvayi Milliye birlikleri birleşmeyi Pozantı kongresinde tamamladı.
Heyeti Temsiliye’nin görev ve yetkileri TBMM’nin açılmasıyla sona ermiştir.
Birinci TBMM’nin temel amacı bağımsızlık savaşını kazanmaktı.
TBMM’nin güçler birliği sistemini benimsemesinin temel amacı yerinde ve çabuk kararlar alıp, uygulamaktı.
TBMM’de Mustafa Kemal ve taraftarlarının oluşturduğu gruba Birinci Müdafai Hukuk grubu deniyordu.
Birinci TBMM’yi kendisinden sonra gelen meclislerden ayıran en temel özellik saltanat ile birlikte yaşamasıdır.
TBMM’nin açılışına karşı Anlaşma Devletleri’nin uyguladığı plan Yunanlıların ileri harekata geçirilmesidir.
Hangisi Ankara’da bir ulusal meclis açılmasına karşı çıkmıştır. /Hürriyet ve itilaf fırkası
1921 Anayasası’nda yer alan egemenlik kayatsız şartsız ulusundur” maddesi Osmanlı imparatorluğunun tarihe karıştığının kanıtıdır.
Birinci TBMM’deki bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa’nın çizdiği genel politikalara karşı çıkarak İkinci Müdafai Hukuk grubunu kurmuştur.
Büyük Edirne Kongresi’nde anadoludaki birliğin benimsenmesi kabul edildi.

yagmur_7-c
Tue 23 February 2016, 09:29 pm GMT +0200
Esselamu aleykum;
TBMM dualarla ,zikirlerle açılmıştı....İlk başta isyanlar ,kışkırtmalar ortaya çıksa da 97 yıldır ayakta ve milletin başında hükümette yılmdan hayata devam ediyor....Rabbim milletimizin huzuurunu bozmasın inşallah...