- Ünite 8 Hıristiyanlık I

Adsense kodları


Ünite 8 Hıristiyanlık I

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 24 March 2014, 04:06 pm GMT +0200
ÜNİTE 8 / HIRİSTİYANLIK-I

S.   HZ.İSA TARAFTARLARINA NİÇİN NASIRALILAR DENİLMEKTEYDİ?
C.   Nasıra, Hz. İsa’nın büyüdüğü şehrin, Galile ise bu şehrin bulunduğu bölgenin genel adıydı. Hz. İsa’nın kendisi, havarileri ve taraftarları genellikle bu bölgenin insanları olduğu için, Isa ve taraftarlarına, memleketlerine nispetle Nasıralılar veya Galileliler denilmekteydi.

S.   HIRİSTİYAN ADI İLK DEFA NE ZAMAN VE NEREDE KULLANILMIŞTIR?
C.   Hıristiyan adı ise ilk defa Miladi kırklı yıllarda, Antakya’daki putperestler tarafından, buradaki İsa taraftarları için kullanılmıştır.

S.   HIRİSTİYANLAR İÇİN KUR’AN HANGİ KAVRAMI KULLANIR BU KAVRAM NİÇİN HIRİSTİYANLARA VERİLMİŞTİR?
C.   Nasranî ismini kullanır Hz. İsa’nın memleketi Nasıra’ya nispetle Hıristiyanlara Nasrânî ismi verilmiştir.

S.   BU GÜN EN FAZLA TARAFTARA SAHİP DİN HANGİSİDİR?
C.   Hıristiyanlıktır.

S.   HIRİSTİYANLIĞIN KURULUŞU NASIL OLMUŞTUR?
C.   Havarilerin lideri konumunda olan Petrus, hac için dünyanın farklı bölgelerinden Kudüs’e gelmiş olan Yahudilere tebliğde bulunmuş ve İsa’nın beklenen Mesih olduğunu, düşmanlık duyan Yahudilerin onu çarmıha gerdirdiğini, ancak Tanrı’nın onu dirilttiğini vaaz etmiştir. Petrus’un bu vaazından etkilenen üç bin kadar Yahudi İsa’ya iman etmiş ve bu tarih, daha sonra Hıristiyan Kilisesinin (Hıristiyan ümmetinin) kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir.

S.   HIRİSTİYANLIKLA YAHUDİLİK ARASINDAKİ EN BELİRGİN FARK NEDİR?
C.   Hz. İsa’nın Mesih olduğuna inanmaları ve bazı dinî kuralları Yahudiler kadar katı uygulamamaları

S.   PAVLUS’UN HZ İSA HAKKINDAKİ ÖĞRETİSİ NASILDIR?
C.   Pavlus’un, Hz. İsa’nın ölümü ve tekrar dirilisi üzerine odaklanan öğretisine göre Isa, Âdem’in Tanrı’ya karsı islediği ilk günahı (aslî günahı) ortadan kaldırmak için kendini feda etmiştir. Pavlus’a göre Âdem’in bu ilk günahı bütün nesillere geçmiş ve insanlar dinî kural ve ibadetlerle bu suçu ortadan kaldıramamışlardır. Tanrı’ya karsı büyük bir suç olan Âdem’in günahını ortadan kaldırmak, ancak özü itibarıyla insan olmadığı için bu günahı miras almamış olan birinin, yani tanrısal bir varlık olan Hz. İsa’nın kendini feda etmesiyle mümkün olacaktı. Nitekim Tanrı da biricik oğlu İsa’yı insan seklinde yeryüzüne göndermiş ve onu çarmıhta feda ederek insanlığı kurtarmıştır. İsa’nın insanlık uğruna dökülen kanı, Tanrı’nın insanlıkla barışmasına vesile olmuş ve onları aslî günahtan kurtarmıştır. Pavlus’a göre Isa, kendisini çarmıhta feda etmekle geçmiştekilere, dirilişten sonra vaftizi tavsiye etmekle de sonrakilere kurtuluş imkânını bahsetmiştir.

S.   HIRİSTİYANLIĞIN YAHUDİLİKTEN AYRILIŞI NASIL OLMUŞTUR?
C.   Pavlus’un, dini pratiklerin önemi olmadığı seklindeki yaklaşımı, Yahudi ibadet ve pratiklerinin büyük oranda sürdürülmesinden yana olan havarilerle, hatta bu hususlarda zaman zaman kendisini destekleyen Petrus’la ilişkilerinin bozulmasına ve karşılıklı suçlamalara neden olmuştur. Bu karşılıklı suçlamalar, Yahudi asıllılarla putperest asıllı Hıristiyanların zamanla birbirlerinden iyice uzaklaşmalarına neden olmuştur. Bu süreçte Yahudilerin, kendilerini yöneten Roma Devletine karsı isyanı ve bu isyanın MS 70 yılında Yahudi dini kimliğinin sembolü olan Süleyman Tapınağı’nın tahrip edilmesiyle son bulması, Hıristiyanların Yahudilikten uzaklaşmasında önemli bir rol oynamıştır.

S.   HIRİSTİYANLIĞIN ÇEŞİTLİ İNANIŞ VE ANLAYIŞLARA AYRILMASINA SEBEP OLAN OLAY NEDİR?
C.   Roma Devletinde uygulanan baskı ve zulümlerin İmparator Konstantin’in MS 313’de, Hıristiyanlara serbestlik tanıyan Milan Fermanı’nı ilan etmesiyle sona ermiştir. Bu serbestlikle birlikte, o zamana kadar yeterince iletişim ve tartışma imkânına sahip olmayan Hıristiyanların, birbirinden farklı bazı inanış ve anlayışları Hıristiyanlık adı altında benimsediği görülmüştür.

S.   KONSİL NEYE DENİR?
C.   Konsil; piskoposlar ve diğer önde gelen Kilise temsilcilerinin, dinî konuları tartışmak üzere yaptıkları resmî toplantılara denir.
 
S.   EKÜMENİK(EVRENSEL) KONSİLLER NEYE DENİR? HANGİ KONSİLLER EKÜMENİK KONSİLLER OLARAK DEĞERLENDİRİLİR?
C.   Farklı bölgelerdeki Hıristiyan grupların tümünü temsil eden katılımcılarla düzenlenen konsiller ise “ekümenik (evrensel) konsiller” olarak adlandırılır. Özellikle Katolik ve Ortodoks Hıristiyanların üzerinde ittifak ettiği ilk yedi konsil bu iki grup tarafından ekümenik olarak kabul edilmektedir.

S.   İZNİK KONSİLİ NİÇİN TOPLANMIŞTIR HANGİ KARARLAR ALINMIŞTIR?
C.   İmparator Konstantin basta İsa’nın tanrılığı tartışması olmak üzere gündemde bulunan dini sorunların çözülmesi için 325 yılında İznik’te bir konsil düzenletmiştir. Alınan kararlar:
*   İsa’nın Tanrı ile aynı özden (homoousius) olduğu kabul edilmiştir.
*   İsa’nın tanrılığı benimsenmiştir.
*   Konsil’de ayrıca Anadolu Kiliseleri ile Roma arasında yaşanan, paskalya kutlamalarının zamanı konusundaki tartışmalar karara bağlanmıştır.
*   Kiliselerin önceliği ile ilgili hiyerarşik sıralama; Roma, İskenderiye ve Antakya Kiliseleri seklinde olmuştur.

S.   HIRİSTİYANLIĞIN HIZLI BİR ŞEKİLDE YAYILMASINDAKİ ANA SEBEP NEDİR?
C.   İmparator Konstantin’in İznik Konsiline katılması ve kararların alınmasında doğrudan etkili olmasıyla başlayan bu yeni süreçte Hıristiyanlık devletin himayesine girmiş ve arkasına aldığı bu destekle hızla yayılmaya başlamıştır.

S.   HIRİSTİYANLIĞI ROMA DEVLETİ NE ZAMAN RESMİ OLARAK KABUL ETMİŞTİR?
C.   380 yılında kabul etmiştir.

S.   İSTANBUL KONSİLİ NİÇİN TOPLANMIŞTIR ALINAN KARARLAR NELERDİR?
C.   Hıristiyanlar arasında yaşanan bazı teolojik sorunlara çare bulmak ve yeni başkent olan İstanbul’un Hıristiyan Kilisesi içerisindeki konumunu belirlemek için 381 yılında İstanbul’da bir konsil düzenlemiştir. Alınan kararlar:
*   Kutsal Ruh’un tanrı olmadığı görüşü reddedildi
*   Kutsal Ruh yanında Baba ve Oğul’unda tanrı olduğuna karar verilmiş ve böylece üçlü tanrı inancı (teslis) oluşturulmuştur
*   3 tanrının aynı fakat görünümlerinin farklı olduğunu ifade eden hipostaz (hypostaseis) kavramı kullanılmıştır.
*   Kiliselerin statüsü yeniden belirlenerek İstanbul 2.liğe yükseltilmiş ve sırala şöyle olmuştur. Roma, İstanbul, İskenderiye ve Antakya

S.   KİLİSELER NEDEN DOLAYI BÖLÜNME GÖSTERMİŞTİR?
C.   Kilise merkezleri arasındaki rekabetten kaynaklanan gerilim, buralara mensup din adamlarının dinî görüş farklılıklarıyla pekişmiş ve bu süreç, Kiliselerin bölünmesiyle sonuçlanmıştır. Bu faktörlerin üstüne bir de siyasi gelişmeler eklenince Hıristiyan dünyasındaki bölünmeler kaçınılmaz hale gelmiştir.

S.   KİLİSELER ARASINDAKİ BÖLÜNME SÜRECİ NASIL SONLANMIŞTIR?
C.   Hıristiyan dünyasındaki bölünme sürecinde önce siyasi bölünme gerçekleşmiş ve Roma İmparatorluğu, 395 yılında Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmüş, bir süre sonra,476 yılında Batı Roma Devleti yıkılmıştır. Bu çöküş süreci ve sonrasında Roma Kilisesi merkezi bir siyasi otoriteden yoksun kalan Avrupa’da büyük bir güç haline gelmiştir. Böylece Roma Kilisesinin bası olan papa, zamanla sadece Kilisenin değil, tüm Batı dünyasının etkin bir siyasi-dinî lideri haline gelmiştir.

S.   EFES KONSİLİNİN TOPLANMA GEREKÇESİ NEDİR? HANGİ KARARLAR ALINMIŞTIR?
C.   Hz. İsa’nın tabiatına dair tartışmalar üzere toplanmıştır. İsa’daki ilâhî beşerî tabiatın ezelî bir varlık halinde onda mevcut olduğu, dolayısıyla Meryem’in hem beser hem de ilah olan İsa’yı doğurduğu ve onun “Theotokos” (Tanrı doğuran, Tanrı annesi) olduğu vurgulanmıştır.

S.   HIRİSTİYAN DÜNYASIN İLK CİDDİ KOPMA NE ZAMAN VE NASIL OLMUŞTUR?
C.   431 Efes Konsilinden sonra Hıristiyan Kilisesinde günümüze kadar devam eden ilk ciddi kopma yasanmış ve Anadolu’nun güney doğusu ile Iran ve Irak bölgelerinde yasayan Asurî kökenli Hıristiyanların büyük bir kısmı Doğu Roma Devletinin yasakladığı Nasturi mezhebini benimsemiştir. O dönem Doğu Roma Devletiyle rekabet içerisinde olan Iran ise Doğu Roma’nın yok etmeye çalıştığı bu Hıristiyan grubunu desteklemiştir. Böylece bu mezhep Iran içlerine, oradan da Hindistan ve Türkistan coğrafyasına kadar yayılmıştır. Güneydoğu Anadolu ve çevresinde kalan Nasturiler ise XVI. Yüzyılda patrik seçimi konusunda yaşanan bir ihtilaf nedeniyle bölünmüş ve bu bölünme sonucunda doğu usulü ritüelleri sürdüren, ancak Roma Kilisesine bağlı olan Keldani Kilisesi ortaya çıkmıştır.
 
S.   451 KADIKÖY KONSİLİNİN TOPLANMA GEREKÇESİ NEDİR? ALINAN KARARLAR NELER OLMUŞTUR?
C.   İsa’da sadece tanrısal tabiatın bulunduğunu, onun beşerî tabiatının ise tanrısal tabiatı içerisinde eriyerek yok olduğunu düşüncesi üzere toplanmıştır. Alınan kararlar:
*   İsa’da sadece tanrısal gücün olduğu kabul edilmiştir.
*   Beşeri tabiatın ise bu tanrısal tabiat içerisinde eriyip yok olduğu seklindeki görüş reddedilmiştir.
*   Konsilde İsa’nın hem tam ve mükemmel bir ilah hem de tam ve mükemmel bir beser olduğu, bu ilahi ve beşeri tabiatların birbiriyle karışmaksızın, birbirinden ayrılmaksızın ve biri diğerinin içinde yok edilmeksizin onda mevcut olduğu ilan edilmiş ve monofizit (tek tabiatçı) piskoposlar görevden alınmıştır.
*   Kiliselerin statüsü tekrar belirlenmiş İstanbul’un ikinciliği pekiştirilerek Roma, İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs seklinde beşli bir hiyerarşik sıralama yapılmıştır.
S.   DOĞU KİLİSELERİNDEKİ AYRILIKLAR NEDEN VE NASIL OLMUŞTUR?
C.   451 Kadıköy konsilinden sonra monofizit (tek tabiatçı) anlayışı benimseyen piskoposların görevden alınması, basta İskenderiye olmak üzere Doğu Kiliselerinin önemli bir kısmında büyük tepkilere ve itikadi ayrılıklara neden olmuştur. Bu süreçte konsil kararlarını tanımayan İskenderiye Kıpti, Antakya Süryani ve Habeş Kiliseleri ile konsile temsilci göndermemiş olan Gregoryen Ermeni Kilisesi ana gövdeden koparak ayrılmışlardır.

S.   DOĞU (İSTANBUL) VE BATI (ROMA) KİLİSELERİNİN, ORTODOKS VE KATOLİK OLARAK AYRILMASI NASIL OLMUŞTUR?
C.   İstanbul’un başkent olması ve Kiliseler sıralamasında ikinciliğe yükselmesiyle başlayan rekabeti, zaman içerisinde dini hususlardaki farklılaşmayla pekişmiş ve nihayetinde bölünmeyle sonuçlanmıştır.

S.   DOĞU VE BATI ARASINDAKİ İLK CİDDİ BÖLÜNME NASIL YAŞANMIŞTIR?
C.   Roma papasının İstanbul’daki patrik seçimine müdahil olmaya kalkışmasıyla kavga patlak vermiştir. Bu dönemde papa, İstanbul’da, İmparator tarafından görevden alınan patrik Ignatius’un yerine atanan Photius’un göreve gelme şekline tepki göstermiş ve yeni patriğin usullere göre atanmayan bir gâsıp olduğunu, dolayısıyla herhangi bir dini sıfatı da kullanmaması gerektiğini söylemiştir. Kendisinin bir gâsıp olarak gösterilmesine öfkelenen Photius ise Roma’nın inanç ve uygulamalarda sergilediği farklılıklar sebebiyle Roma papası Nicholas’ı sapkın ilan ederek aforoz etmiştir. Böylece Doğu ile Batı arasında ilk ciddi bölünme yaşanmıştır. 1054 yılında nihai bölünme gerçekleşmiştir
 
S.   ORTODOKS VE KATOLİK ADININ KULLANIMI NASIL OLMUŞTUR?
C.   Roma’nın müzakere için İstanbul’a gönderdiği Kardinal Humbert başkanlığındaki heyet, İstanbul patrigine yeterli saygıyı göstermeyince heyetle patrik arasındaki görüşmeler durmuştur. Buna sinirlenen kardinal de İstanbul patriğini aforoz eden belgeyi Ayasofya Kilisesinin sunağına bırakarak İstanbul’dan ayrılmıştır. Bunun üzerine İstanbul patriği de hemen bir sinot toplayarak karşı aforoz belgesini yayınlamıştır. Böylece Hıristiyan dünyası, öncekilerden de daha büyük bir bölünme yasamıştır. Bu bölünmeden sonra Latin Roma Kilisesi “Katolik”,yani evrensel olarak adlandırılırken; Grek İstanbul Kilisesi, doğru inanç ve öze bağlılık anlamındaki “Ortodoks” adını kullanmaya başlamıştır.

S.   REFORM HAREKETİ VE PROTESTAN MEZHEPLERİNİN DOĞUŞU NASIL OLMUŞTUR? SEBEPLERİ NELERDİR?
C.   Reform hareketi ve Protestan mezheplerinin doğuşu ve sebepleri:
*   Katolik ve Ortodoks Kiliseleri, kendilerine özgü dinî inanç ve uygulamalarını geliştirerek hayatın her alanına hâkim kılmaları.
*   Kilisenin kendisini din, bilim, düşünce ve benzeri her alanda gerçek otorite kaynağı olarak görmesi pek çok bilimsel gelişmenin önünü tıkadı. Bu durum din-devlet, din-bilim çatışmasının artmasına neden oldu ve bilimsel gelişmeler Kilisenin öğretilerinin yanlışlığını ortaya koyunca, halkın Kiliseye olan güveni büyük oranda sarsıldı.
*   Kilise yöneticilerinin, Hıristiyanlığın ahlâkî öğretilerine uymayan yasayışı ve dini bir ticaret aracı haline getirmeleri de birçok kişinin tepkisini çekti.
*   Yoğunlaşan bu tepkiler, bir Alman papazı olan Martin Luther’le birlikte dinî reform hareketine dönüştü. Luther, 1517’de Wittenberg Kilisesinin kapısına astığı 95 maddelik bildiriyle öncelikle Kilisenin, günahları bağışlama yetkisini hedef almıştır. Martin Luther’in başlattığı reform hareketi, mevcut dinî anlayış ve uygulamaların bir kısmını reddeden Protestan’lığı doğurmuştur.

S.   DİĞER REFORM ÖNCÜLERİ VE DİĞER PROTESTANLIK MEZHEPLERİ HANGİLERİDİR?
C.   Almanya’da Luther’le ortaya çıkan Protestanlık, kısa sürede diğer Avrupa ülkelerine de sıçramış, Fransa’da Calvin, Isviçre’de Zwingli gibi isimler reform hareketinin öncüleri olmuştur Baptistler, Presbiteryenler, Mennonitler, Quakerler, Metodistler, Adventistler gibi Protestan gruplar bunlardan bazılarıdır.
 
S.   KATOLİKLER REFORM HAREKETLERİNE KARŞI NELER YAPMIŞLARDIR?
C.   1545’de Trent’te genel bir konsil toplandı. Bu konsilin amacı reformasyon hareketine karsı Katolik iman doktrinini ve pratiklerini kesin bir şekilde açıklamaktı. 1563 yılına kadar devam eden konsilde, başta reform yanlılarının gündeme getirmiş olduğu hususlar olmak üzere pek çok konu tartışılmıştır. Sonuçta reformistlerin, haklı olarak eleştirdiği dinî suiistimaller ve yanlış uygulamalar terk edilirken, geleneksel Katolik inancının doğruluğu yeniden vurgulanmıştır. Bu çerçevede kurtuluşu tümüyle Tanrı’ya bağlayan Protestan görüş reddedilmiş ve kurtuluşta insanın kendi gayretinin de etkili olduğu belirtilmiştir. Yine bu konsilde farklı mezheplere mensup kimselerin yapacağı evliliklerin geçersiz olduğuna karar verilmiştir. Protestanların reddettiği Meryem’e ve azizlere bağlılık, Evharistiya’ya (ekmek-şarap ayini) aşırı değer verme gibi anlayış ve uygulamaların ise sürdürülmesi benimsenmiştir. Gregoryen takvimi hazırlanmıştır.
 
S.   II. VATİKAN KONSİLİ NEDEN TOPLAMIŞTIR? KARARLARI NELERDİR?
C.   XX. yy.’da I. ve II. Dünya Savaşları yaşanmış ve II. Dünya Savaşında insanlık tarihinin en büyük kaybı ve soykırımı yasanmış, savaş sonrasında ise Avrupa ideolojik bir kutuplaşmayla iki ayrı kampa ayrılmıştır. XX. yüzyılın getirdiği büyük değişim ve neden olduğu sorunlar, her kesim gibi Kiliseyi de derinden etkilemiştir. Bu nedenle Katolik Kilisesi karsılaştığı yeni sorunlara çözüm üretmek ve kendisini günün şartlarına uygun hale getirmek için II. Vatikan Konsilini toplamıştır.
   Bu kararlardan en önemlileri şunlardır:
1.   Kilise inancında kutsal kitabın önceliği
2.   Hıristiyanların tümüne düsen ruhanî görev
3.   Hıristiyan birliğini geliştirme taahhüdü (ekümenizm)
4.   Adalet, barış ve insan hakları mücadelesine etkin katkı
5.   Yaşayan dillerde ibadet edebilme
6.   Tanrı’nın farklı din mensuplarına bağışladığı selamet!

 S.   EKÜMENİZM NE DEMEKTİR? NE TÜR FAALİYETLER YAPMIŞTIR?
C.   Ekümenizm, tüm Hıristiyan Kiliselerinin evrensel birliğini ifade etmektedir. Tarih boyunca Hıristiyan Kiliseleri arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmaya yönelik çeşitli girişimler olmuştur. Bu alandaki çabalar XX. yüzyılın ilk yarısında yoğunlaşmıştır. Bu faaliyetler sonucunda 1948’de, İsviçre’nin Cenevre kentinde Dünya Kiliseler Konseyi kurulmuştur. Ortodokslarla Protestanların çoğunluğunun oluşturduğu bu konseyin girişimleri, II. Vatikan Konsilinde de benimsenmiş ve birlik çabalarının desteklenmesi kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda Katolik Kilisesi, 1964 yılında Vatikan’da, Hıristiyan birliğinin yeniden tesisi için bir sekreterya kurmuştur.

S.   HIRİSTİYANLIKTA MEZHEPLER ARASI İLK KOPMA NE ZAMAN YAŞANMIŞTIR? KOPMA SEYRİNİ NASIL ÖZETLEYEBİLİRİZ
C.   431 Efes Konsilinde yasanmış ve bu konsil sonucunda Anadolu’nun doğusu ile Iran, Irak çevresindeki Hıristiyanların çoğu Nasturiligi benimseyerek ana kitleden kopmuştur. Bunu 451’deki Kadıköy Konsilinde yaşanan daha büyük bir kopma takip etmiştir. Bu konsil sonucunda İsa’da tek tabiat olduğunu savunan Monofizit Kıptî ve Süryani Kiliseleri ile konsile temsilci göndermemiş olan Ermeni Kilisesi ana kitleden kopmuştur. Bu kopmayı daha sonra XI. yüzyılda daha büyük bir kopma takip etmiş ve Doğu-Batı ayrılması yaşanmıştır. XVI. yüzyılda Batıda, Katolik Kilisesi içerisinde inanç ve uygulamalara dair ihtilaflar, reform yanlılarını harekete geçirmiş ve sonuçta Katolik öğretiyi reddetmekle birlikte birbirlerinden oldukça farklı düşünceleri seslendiren Protestan Kiliseler ortaya çıkmıştır.

S.   KATOLİK MEZHEBİ HAKKINDA KISA BİLGİ VERİNİZ. GENEL ÖZELLİKLERİNİ SIRALAYINIZ.
C.   Doğu ile Batı Kiliselerinin birbirinden kopmasından sonra Roma’daki Kilise, evrensel anlamına gelen Katolik adını almıştır. En kalabalık ve merkeziyetçi bir yapıya sahip mezheptir. Papa aynı zamanda, ruhanî Vatikan devletinin bası olarak kabul edilir. Katolik Kilise hiyerarşisinde papadan sonra sıralamada kardinaller, piskoposlar ve diger rahipler gelmektedir. Katolik Kilisesinin başlıca özellikleri:
1.   Mezhebin en yüksek lideri papadır. Papa İsa’nın vekili, Petrus’un halefidir.
2.   Roma, evrensel anlamındaki Katolikliğin merkezidir ve diğer Kilise merkezlerinden, manevî bakımdan daha üstündür.
3.   Evrensel kurtuluş, sadece Katolik Kilisesinin öğretilerine bağlanmakla mümkündür. Çünkü Katolik Kilisesi, Kutsal Ruh’un yönetimi altındadır.
4.   Katolik Kilisesi vahyin kaynağı olarak kutsal kitap ve geleneğe büyük önem verir. Çünkü kutsal kitap ve kutsal gelenek aynı kaynaktan çıkmaktadır.
5.   Katolik Kilisesi, Kutsal Ruh’un Baba’dan ve Oğul’dan birlikte çıktığına inanmaktadır.
6.   Katolik Kilisesi, göğe yükseldiğine inandığı Meryem’e büyük değer vermekte ve onu hem Oğul Tanrı’nın hem de Kilisenin annesi olarak görmektedir.
7.   Katolik Kilisesi rahiplerin bekârlığını zarurî görmektedir.
8.   Başlangıçtan günümüze kadar yapılan yirmi bir konsili ve kararlarını kabul etmektedir.

S.   ORTODOKS MEZHEBİ HAKKINDA KISA BİLGİ VERİNİZ GENEL ÖZELLİKLERİNİ SIRALAYINIZ.
C.   Ortodoks; doğru inanca, doğru doktrine sahip olan anlamına gelmektedir. Doğu-Batı ayrılmasından sonra Doğu Kilisesi, kendisinin doğru inanç ve yasayış üzere olduğunu ifade etmek için Ortodoks adını kullanmaya başlamıştır. İstanbul’daki Bizans Kilisesi Ortodoksluğun merkezidir. Bu mezhebin diğer önemli merkezleri ise İskenderiye, Antakya, Kudüs ve Rusya’nın Moskova Patriklikleridir. Hıristiyan dünyasındaki ikinci büyük mezhebidir.
   Ortodoksluğun baslıca özellikleri şunlardır:
1.   Ruhanî liderleri patriktir.
2.   Ortodokslar Kutsal Ruh’un sadece Baba’dan çıktığına inanmaktadırlar.
3.   Papanın yanılmazlığını kabul etmezler.
4.   İlk yedi konsili genel konsil olarak kabul etmekte, bundan sonrakileri sadece Katoliklerin konsilleri saymaktadırlar.
5.   İkonlara büyük önem vermekte ve Baba hariç herkesi ikonlarla tasvir etmektedirler.
6.   Üst düzey din adamları hariç, alt kademede bulunan rahipler istedikleri takdirde evlenebilirler.
7.   Her ülkenin kendi diliyle ibadet etmesini kabul etmektedirler.
 
S.   PROTESTAN MEZHEBİ HAKKINDA KISA BİLGİ VERİNİZ. GENEL ÖZELLİKLERİNİ SIRALAYINIZ.
C.   XVI. yüzyılda Katolikliğin dinî inanç ve uygulamalarına tepki olarak ortaya çıkan reformist topluluklara Protestan adı verilmiştir. Basını Alman rahip Martin Luther’in (1489-1546) çektiği bu hareket, daha sonra Zwingli, Calvin gibi birçok Protestan tarafından Avrupa’nın her yerine yayılmıştır. Bu liderler Kilise teşkilâtının dinî otoritesi ve günahları affetme yetkisi gibi hususlara tepki göstermiş ve reformcu görüşler ileri sürmüşlerdir.
   Protestanlığın temel özellikleri şunlardır:
1.   Papanın otoritesini ve yanılmazlığını reddederler.
2.   Dini anlama ve yorumlamada Kilise yetkililerini değil, kutsal kitabı esas alırlar.
3.   Sadece vaftiz ve evharistiya sakramentlerini kabul eder, diğerlerine değer vermezler.
4.   Kurtuluşta, amelden çok imanı esas alırlar.
5.   Din hizmetleri sınıfı bulunmakla birlikte ruhbanlığı kabul etmezler.
6.   Azizlere ve Meryem’e önem vermezler.
7.   Kiliselerinde resim ve heykel bulundurmazlar.