- Ünite 4 Ders Özetleri

Adsense kodları


Ünite 4 Ders Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 4 November 2013, 01:00 pm GMT +0200
4. ÜNİTE / KURAN-I KERİM’DE PEYGAMBERLİK

1-KURAN-I KERİMDE PEYGAMBER İFADESİNİN KARŞILIĞI NEDİR?
-resul,nebi,Mürsel

2-RESUL VE NEBİYİ AYIRAN EN BELİRGİN ÖZELLİK NEDİR?
-resullere kitap gönderilmiştir.nebilere kitap gönderilmemiştir.

3-KAFİRLERİ HAK DİNE DAVET İÇİN GÖNDERİLEN KİMSEYE NE DENİR?
-resul

4-MEZHEPLERE GÖRE RESUL VE NEBİ KAVRAMI NASILDIR?
-Mutezile kelamcılarına göre resul ve nebi arasında fark yoktur.
-ehli sünnete göre resul ve nebi arasında fark vardır.

5-KURANDA PEYGAMBER GÖNDERMEYİ İFADE EDEN LAFIZLAR NELERDİR?
-irsal, ba’s,ictiba,ıstıfa
İrsal:bu gönderme daha ziyade mektup veye bir şey göndermek suretiyle olur.
Ba’s:gönderene ve gönderilene has olmayan bir ihtiyaçtan dolayı birirni bir başkasına göndermek
İctiba:erdemli davranışları birinin şahsında toplama
Istıfa:erdemli hareketleri seçip bir kişide yoğunlaştırma

6-KUR’ANDA PEYGAMBERLER İÇİN KULLANILAN DİĞER LAFIZLAR NELERDİR?
-İctiba ve mücteba
-ıstıfa ve mustafa
-ba’s meb’us

7-PEYGAMBERİMİZE SORULDUĞUNDA NEBİ SAYISINI KAC OLARAK SÖYLEMİŞTİR?
-124 bin

8-RESUL SAYISI SORULDUĞUNDA
-315

9-HZ ADEMDEN SONRA PEYGAMBER GÖNDERİLMESİNİN SEBEBİ NEDİR?
insanlar görüş ayrılığına düşmüşlerdir.

10-HANGİ ALİMLER HZ ADEMİN DEĞİLDE HZ NUHUN SON PEYGAMBER OLDUĞUNU SAVUNUR?
-katade b.diame,muhammed abduh,reşit rıza

11-PEYGAMBERLER HANGİ SIKLIKTA GÖNDERİLMİŞTİR?
-kur’ana göre peşpeşe gönderilmişlerdir.bazen aynı zaman diliminde iki peygamber gönderilmiştir.bazıları uzun bazıları kısa sure peygamberlik yapmıştır

12-PEYGAMBERLERİN GÖREVLERİ NELERDİR?
Tebliğ,tebşirve tenzir
Tebliğ:Allahtan aldıkları emir yasakları insanlara iletilmesidir.
Tebşir:müjdelemek
Tenzir:uyarmak anlamına gelir

13-KURAN DA İSMİ GECEN PEYGAMBERLERİN İSİMLERİ NELERDİR?
-adem ,idris,nuh,İbrahim,İsmail,ishak,yakup,Yusuf,lut ,hud,salıh,şuayb,musa,harun,İlyas,elyesa,yunus,
Eyyüb,davut,Süleyman,zekeriyya,yahya,isa,muhammed

14-PEYGAMBERLERİN NİTELİKLERİ NELERDİR?
-yaşadıkları toplumdan seçilmişlerdir.
-insanların tasdıkları özellikleri taşırlar.
-gönderildikleri toplumun diliyle konuşurlar.
-adem ve isa hariç hepsinin anne babası vardır.
-yaradana saygılıdırlar.
-allahın yardımıyla mucize gösterirler.
-allah bildirmedikçe gaybı bilmezler.
-allah tarafından korunmuşlardır.
-verdikleri kararlarda yanıldıklarında ilahii uyarı ile uyarılırlar.
-bazen sadık rüya ile vahiy almaya başlarlar.
-her nebinin ashabı vehavarileri vardır.

15-KUR’ANDA İSMİ GEÇTİĞİ HALDE PEYGAMBERLİĞİ İHTİLAFLI OLAN KİŞİLER KİMLERDİR?
Üzeyr, lokman, zülkarneyn

16-ÜLÜ’L-AZM PEYGAMBERLER HANGİLERİDİR?
-hz.nuh, hz. İbrahim, hz.musa,hz isa, hz muhammed
*(bu peygamberler şiddetli baskılara karşı mücadele vermişlerdir.)

17-PEYGAMBERLERİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
-mucize gösterirler.
-vahiy alıp tebliğ ederler.
-beşeri nteliklere sahiptirler.
-allah hidayet vermedikçe kimseyi hidayete erdiremezler.
-allah tarafından seçilmişlerdir.
-günah işlemekten korunmuşlardır.
-doğru sözlü ve güvenilirdirler.

18-YALANCI PEYGAMBER İLE GERÇEK PEYGAMBERİ AYIRAN EN BÜYÜK ÖZELLİK NEDİR?
-mucize

19-TARİHTE ORTAYA ÇIKAN YALANCI PEYGAMBERLER?
-esved el ansi,tuheyla b. Tuveylid,secah b.museylime

20-ZELLE NEDİR?
-peygamberlerin yanılarak veya unutarak allahın dostlğundan çıkmaayı gerektirmeyecek şekide bazı hatalar işlemeleridir

dilan-8c
Sun 19 January 2014, 11:25 am GMT +0200
Muhammed aleyhisselamın hak Peygamber olduğunu bildiren şahitler pek çoktur. Ümmetinin Evliyasında hâsıl olan kerametler, hep Onun mucizeleridir; çünkü kerametler, Ona tâbi olanlarda, Onun izinde gidenlerde hâsıl olmaktadır.

Muhammed aleyhisselamın mucizeleri, zaman bakımından üçe ayrılmıştır:

Birincisi, mübarek ruhu yaratıldığından başlayarak, Peygamberliğinin bildirildiği (bi’set) zamanına kadar olanlardır.

İkincisi, bi’setten vefatına kadar olan zaman içindekilerdir.

Üçüncüsü, vefatından kıyamete kadar olmuş ve olacak şeylerdir.

Bunlardan birincilere, (İrhas) yani, başlangıçlar denir. Her biri de ayrıca görerek veya görmeyip akıl ile anlaşılan mucizeler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bütün bu mucizeler o kadar çoktur ki, saymak mümkün olmamıştır. İkinci kısımdaki mucizelerin üç bin kadar olduğu bildirilmiştir. Bunlardan bazılarını aşağıda bildireceğiz.

1- Muhammed aleyhisselamın mucizelerinin en büyüğü Kur’an-ı kerimdir.

2- En büyük mucizelerinden biri de, Mirac mucizesidir.

3- Meşhur mucizelerinin en büyüklerinden biri de, Ay’ı ikiye ayırmasıdır. Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Muhammed aleyhisselam elli iki yaşında iken, Mekke’de Kureyş kâfirlerinin elebaşıları yanına gelip, (Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır) dediler. Muhammed aleyhisselam, herkesin ve hele tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok istiyordu. Mübarek ellerini kaldırıp dua etti. Allahü teâlâ, kabul edip, Ay’ı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kâfirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler. İman etmediler.

Bu mucize ile ilgili âyet-i kerimenin meali şöyle:
(Kıyamet yaklaştı, Ay yarıldı. Onlar [müşrikler] bir mucize görünce hemen yüz çevirirler ve "Eskiden beri devam ede gelen bir sihir [büyü] derler.) [Kamer 1,2]

4- Muhammed aleyhisselam, bazı gazalarında, susuz kalındığı zaman, mübarek elini bir kaptaki suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, suyun bulunduğu kap devamlı taşmıştır. Bazen seksen, bazen üçyüz, bazen binbeşyüz, Tebük Gazasında ise, yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır. Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur.

5- Hayber gazasında, önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, (Ya Resulallah, beni yeme, ben zehirliyim) sesi işitildi.

6- Medine’de, mescid-i nebevide dikili bir hurma kütüğü vardı. Resulullah hutbe okurken, bu direğe dayanırdı. Buna Hannane denirdi. Minber yapılınca, Hannane’nin yanına gitmedi. Ondan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler. Minberden inip, Hannane’ye sarıldı. Sesi kesildi. (Eğer sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlardı) buyurdu.

7- Mübarek eline aldığı çakıl taşlarının ve tuttuğu yemek parçalarının arı sesi gibi, Allahü teâlâyı tesbih ettikleri çok görülmüştür.

8- Bir gün, bir köylüyü imana davet etti. Müslüman bir komşumun vefat etmiş kızını diriltirsen, iman ederim dedi. Mezarına gittiler. İsmini söyleyerek kızı çağırdı. Kabir içinden ses işitildi ve dışarı çıktı. (Dünyaya gelmek ister misin?) buyurdu. (Ya Resulallah! Dünyaya gelmek istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Müslümanın ahireti, dünyasından daha iyi) dedi. Köylü bunu görünce, hemen imana geldi.

9- Tirmizi ve Nesai’nin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a’ma bir kimse gelip, ya Resulallah, Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın dedi. (Kusursuz bir abdest al! Sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!) duasını okumasını buyurdu. Adam, abdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. Bu duayı Müslümanlar, her zaman okumuşlar ve maksatlarına kavuşmuşlardır.

10- Medine’de, minberde hutbe okurken, bir kimse, ya Resulallah! Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp, dua eyledi. Gökte hiç bulut yokken, mübarek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı. Birkaç gün devam etti. Yine minberde okurken, o kimse, ya Resulallah! Yağmurdan helak olacağız deyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti ve (Ya Rabbi! Rahmetini başka kullarına da ihsan eyle!) buyurdu. Bulutlar açılıp, güneş göründü.

11- Cabir bin Abdullah diyor ki, çok borcum vardı. Resulullaha haber verdim. Bahçeme gelip, hurma yığınının etrafında üç kere dolaştı. (Alacaklılarını çağır, gelsinler!) buyurdu. Her birine hakları verildi. Yığından bir şey eksilmedi.

12- Bir kadın, hediye olarak bal gönderdi. Balı kabul edip, boş kabı geri gönderdi. Kap bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek, (ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz?Acaba günahım nedir?) dedi. (Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal, Allahü teâlânın hediyene verdiği berekettir) buyurdu. Kadın çocukları ile aylarca yediler. Hiç eksilmedi. Bir gün yanılarak balı başka bir kaba koydular. Oradan yiyerek bitirdiler. Bunu, Resulullaha haber verdiler. (Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, hiç eksilmezdi) buyurdu.

13- Resulullahın gaybdan haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesi üç kısımdır:

Birinci kısmı, kendi zamanından evvel olan ve kendisine sorulan şeylerdir ki, bunlara verdiği cevaplar, çok kâfirlerin, katı kalbli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuştur.

İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir.

Üçüncü kısmı, kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir.

Burada ikinci ve üçüncü kısımlardan birkaçı aşağıda bildirilecektir.

[İslam’a davetin başlangıcında, müşriklerin eziyetlerinden, sıkıntılarından dolayı, Eshab-ı kiramın bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Resulullah, Mekke’de kalan Eshab-ı kiramla beraber, üç sene her türlü görüşme, alışveriş yapma, Müslümanlardan başka bir kimse ile konuşmama gibi, bütün içtimai muamelelerden men olundular. Kureyş müşrikleri, bu karar ve ittifaklarını bildiren bir ahdname yazarak, Kâbe-i muazzamaya asmışlardı. Her şeye kâdir olan Allahü teâlâ (Arza) denilen bir çeşit kurdu [ağaç kurdu] o vesikaya musallat etti. Yazılı bulunan (Bismikellahümme) [Allahü teâlânın ismi ile] ibaresinden başka, ne yazılı ise, hepsini o kurtcuk yedi, bitirdi. Allahü teâlâ bu hâli Cibril-i emin vasıtası ile Peygamber efendimize bildirdi. Peygamber efendimiz de bu hâli amcası Ebu Talibe anlattı. Ertesi gün, Ebu Talib müşriklerin ileri gelenlerine gelerek, Muhammedin Rabbi Ona şöyle haber vermiş. Eğer söylediği doğru ise, bu hâli kaldırıp, eskiden olduğu gibi dolaşmalarına, başkaları ile görüşmelerine mani olmayınız. Eğer söylediği doğru değilse, ben de Onu artık himaye etmeyeceğim, dedi. Kureyşin ileri gelenleri, bu teklifi kabul ettiler. Herkes toplanarak Kâbe’ye geldiler. Ahdnameyi Kâbe’den indirerek açtılar ve Resulullahın buyurduğu gibi, (Bismikellahümme) ibaresinden başka, bütün yazıların yenilmiş olduğunu gördüler.]

Acem padişahı Hüsrev’den Medine’ye elçiler geldi. Bir gün, bunları çağırıp, (Bu gece, Kisranızı kendi oğlu öldürdü) buyurdu. Bir müddet sonra, oğlunun babasını öldürdüğü haberi geldi. [İran şahlarına Kisra denir.]

14- Bir gün, zevcesi Hafsa validemize, (Ebu Bekir ile baban, ümmetimin idaresini ellerine alacaklardır) buyurdu. Bu sözle Hazret-i Ebu Bekir’in ve Hafsa validemizin babası olan Hazret-i Ömer’in halife olacaklarını müjdeledi.

15- Ebu Hüreyre’yi “radıyallahü teâlâ anh” Medine’de, zekât olarak gelmiş olan hurmaların muhafazasına memur etmişti. Bir kimseyi hurma çalarken yakaladı. Seni Resulullaha götüreceğim dedi. Hırsız, fakirim, çoluğum çocuğum çoktur diyerek yalvarınca, bıraktı. Ertesi gün, Resulullah Ebu Hüreyre’yi çağırıp, (Dün gece bıraktığın adam ne yapmıştı?) buyurdu. Ebu Hüreyre anlatınca, (Seni aldatmış. Yine gelecektir) buyurdu. Ertesi gece yine geldi ve yakalandı. Tekrar yalvarıp, Allah aşkına bırak dedi ve kurtuldu. Üçüncü gece, tekrar gelip yakalanınca, yalvarmaları fayda vermedi. Beni bırakırsan, birkaç şey öğretirim, sana çok faydası olur, dedi. Ebu Hüreyre kabul etti. Gece yatarken, (Âyet-el kürsi)yi okursan Allahü teâlâ seni korur, yanına şeytan yaklaşmaz dedi ve gitti. Ertesi gün, Resulullah efendimiz, Ebu Hüreyre’ye tekrar sorup cevap alınca, (Şimdi doğru söylemiş. Halbuki kendisi çok yalancıdır. Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun?) buyurdu. Hayır, bilmiyorum deyince, (O kimse şeytan idi) buyurdu.

16- Rum İmparatorunun orduları ile harp için (Mute) denilen yere asker gönderdiğinde, sahabeden üç emirin arka arkaya şehid olduklarını, kendisi, Medine’de minber üzerinde iken, Allahü teâlânın göstermesi ile görerek yanındakilere haber verdi.

17- Muaz bin Cebeli vali olarak Yemen’e gönderirken, Medine’nin dışına kadar uğurlayıp ona çok nasihatler verdi. (Seninle dünyada artık buluşamayız) buyurdu. Hazret-i Muaz Yemen’de iken Resulullah efendimiz Medine’de vefat etti.

18- Vefat ederken, mübarek kızı Fatıma’ya, (Akrabam arasında bana evvela kavuşan sen olacaksın) buyurdu. Altı ay sonra Hazret-i Fatıma vefat etti. Akrabasından ondan evvel kimse vefat etmedi.

19- Kays bin Şemmasa, (Güzel olarak yaşarsın ve şehid olarak ölürsün) buyurdu. Hazret-i Ebu Bekir halife iken Yemamede Müseylemet-ül-Kezzab ile yapılan muharebede şehid oldu.
Hazret-i Ömer’in ve Hazret-i Osman’ın ve Hazret-i Ali’nin şehid olacaklarını dahi haber verdi.

20- Acem padişahı Kisranın ve Rum padişahı Kayserin memleketlerinin Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi.

21- Ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gideceklerini ve sahabeden olan Ümmi Hiram’ın o gazada bulunacağını haber verdi. Hazret-i Osman halife iken Müslümanlar, gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harp ettiler. Bu hanım da beraber idi. Orada şehid oldu.

22- Mübarek kızı Fatıma’nın oğlu Hasan “radıyallahü teâlâ anhüma” için, (Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü teâlâ, Müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep yapacaktır) buyurdu. Büyük bir ordu ile Muaviye’ye “radıyallahü anh” karşı harp edeceği zaman, fitneyi önlemek, Müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Muaviye’ye “radıyallahü anh” teslim etti.

23- Abdullah ibni Abbas’ın annesine bakıp, (Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!) buyurdu. Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, mübarek ağzının suyundan ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. (Halifelerin babasını al, götür!) buyurdu. Hazret-i Abbas, bunu işitip, gelip sorunca, (Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halifelerin babasıdır. Onlar arasında seffah, Mehdi ve İsa aleyhisselamla namaz kılan bir kimse bulunacaktır) buyurdu. Abbasiyye devletinin başına çok halifeler geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin Abbas’ın soyundan oldu.

24- Eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Hazret-i Ali buyuruyor ki:
Resulullah beni Yemen’e kadı [Hâkim] olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını bilmiyorum dedim. Mübarek elini göğsüme koyup, (Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip eyle!) buyurdu. Bundan sonra bana gelen şikâyetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükmederdim.

25- Nabiga ismindeki meşhur şair şiirlerinden birkaçını okuyunca, Araplar arasında meşhur olan (Allahü teâlâ dişlerini dökmesin) duasını buyurdu. Nabiga yüz yaşına gelmişti. Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiş dururdu.

26- Amcası Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Resulullahı çok üzdü. Çirkin şeyler söyledi. Buna çok üzülüp, (Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini musallat eyle!) buyurdu. Uteybe, Şam’a ticaret için giderken bir gece arkadaşlarının arasında yatıyordu. Bir aslan gelip arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe’ye gelince, kaptı parçaladı.

27- Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi için mektup gönderdi. Alçak Hüsrev, mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid eyledi. Peygamber efendimiz bunu işitince, çok üzüldü ve (Ya Rabbi! Onun mülkünü parçala!) buyurdu. Resulullah hayatta iken Hüsrevi oğlu Şireveyh hançerle parçaladı. Hazret-i Ömer halife iken, acem memleketinin tamamını Müslümanlar feth edip, Hüsrev’in nesli de, mülkü de kalmadı.

28- Allahü teâlâ, Habibini belalardan korurdu. Ebu Cehil, Resulullahın en büyük düşmanı idi. Kâbe-i muazzama yanında namaz kılarken, alçak Ebu Cehil, tam zamanıdır diyerek, bıçakla üzerine yürümek isterken, hemen geri dönüp kaçtı. Arkadaşları, niçin korktun dediklerinde, Muhammed ile aramızda ateş dolu bir hendek gördüm. Birçok kimse beni bekliyorlardı. Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Bunu Müslümanlar işitip, Resulullah efendimize sorduklarında, (Allahü teâlânın melekleri, onu yakalayıp parçalayacaklardı) buyurdu.

29- Resulullah efendimiz bir gün abdest alıp, mestlerinden birini giyip, ikincisine mübarek elini uzatırken, bir kuş geldi. Bu mesti kapıp havada silkti. İçinden bir yılan düştü. Sonra kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonra, ayakkabı giyerken, önce silkelemek sünnet oldu.

30- Selman-ı Farisi, hak din aramak için, İran’dan çıkıp çeşitli memleketleri dolaşmaya başladı. Beni Kelb kabilesinden bir kervan ile Arabistan’a gelirken Vadi’-ul kura denilen mevkide hainlik edip bir yahudiye köle diye sattılar. Bu da, akrabası, Medineli bir yahudiye köle olarak sattı. Hicrette Resulullahın Medine’ye teşriflerini işitince, çok sevindi. Çünkü, kendisi nasrani âlimi idi. En son rehberi büyük bir âlimin tavsiyesi ile, ahir zaman Peygamberine iman etmek için Arabistan’a gelmişti. O âlim, Resulullahın vasıflarını öğretmiş, Onun hediye kabul edip, sadaka kabul etmediğini, iki omuzu arasında mühr-ü nübüvvet olduğunu ve pek çok mucizeleri olduğunu Selman’a bildirmişti. Selman-ı Farisi, Resulullaha sadakadır diyerek hurma getirdi. Resulullah onlardan hiç yemedi. Hediyedir diye bir tabakta yirmibeş kadar hurma getirdi. Resulullah efendimiz ondan yedi. Bütün Eshab-ı kiram da yediler. Yenilen hurma çekirdekleri bin kadardı. Resulullahın bu mucizesini de gördü. Ertesi gün bir cenaze defninde mühr-ü nübüvveti görmek arzu etti. Resulullah, bunu anlayıp mübarek gömleğini sıyırarak mühr-ü nübüvveti gösterdi. Selman hemen imana geldi. Birkaç sene sonra 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altın ödemek şartı ile azat edilmesine söz kesildi. Resulullah bunu işitti. Mübarek elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti. Ağaçlar o sene meyve vermeye başladı. Birini Ömer “radıyallahü teâlâ anh” dikmişti. Bu ağaç meyve vermedi. Resulullah efendimiz, bunu çıkarıp mübarek elleri ile tekrar dikti. Bu da hemen meyve verdi. Bir gazada, ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman’a “radıyallahü teâlâ anh” verdiler. Resulullaha gelip, bu gayet azdır. Binaltıyüz gram çekmez dedi. Mübarek ellerine alıp tekrar Selman’a verdi. (Bunu sahibine götür) buyurdu. Yarısı ile efendisine olan borcunu ödedi. Yarısı da, Hazret-i Selman’a kaldı.

31- Kureyş kâfirlerinden Velid bin Mugire, As bin Vail, Haris bin Kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Muttalib, Resulullaha cefa ve eziyet etmekte başkalarından aşırı gidiyorlardı. Cebrail aleyhisselam gelip, (Seninle alay edenlere cezalarını veririz...) mealindeki Hicr suresinin 95. âyetini getirip, Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dördüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti. Velid’in ayağına bir ok battı. Çok kibirli olduğundan, eğilerek oku çıkarıp atmak, kendine ağır geldi. Demiri topuk damarına batıp, siyatik hastalığına yakalandı. As’ın ökçesine diken battı. Tulum gibi şişti. Harisin burnundan devamlı kan geldi. Esved bir ağaç altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esved de, a’ma olup, hepsi helak oldular.

32- Devs kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten önce, Mekke’de imana gelmişti. Kavmini imana davet için Resulullahtan bir alamet istedi. (Ya Rabbi! Buna bir âyet (delil) ihsan eyle) buyurdu. Tufeyl, kabilesine gidince, iki kaşı arasında bir nur parladı. Tufeyl, ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka yerime koy. Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler dedi. Duası kabul olup, nur yüzünden gitti. Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı. Kabilesindekiler zamanla imana geldiler.

33- Hicretin yedinci senesinde Resulullah efendimiz, Habeş padişahı Necaşi’ye ve Rum imparatoru Herakliyus’a ve Acem padişahı Husrev’e ve Bizansın Mısır’daki valisi Mukavkas’e ve Şam’daki valisi Haris’e ve Umman Sultanı Semame’ye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti. Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı. Ertesi sabah, o dilleri söylemeye başladılar.

Molla Abdurrahman Caminin (Şevahid-ün-nübüvve) kitabında ve Yusuf-i Nebhani’nin (Huccetullahi alel-âlemin) kitabında, Resulullah efendimizin daha nice mucizeleri yazılıdır.

Save gölünün kuruması
Sual: Peygamber efendimiz doğduğu zaman, Kâbe’deki putlar yüzüstü yıkılıyor, Kisra’nın sarayı çöküyor, bin yıldan beri Mecusilerin yanan ateşi sönüyor. Bir de Save gölünün kuruduğu bildiriliyor. Save gölünün suçu ne idi de kurudu?
CEVAP
Cansız varlıkların ne suçu olur ki, yani suçu olduğundan değil, bu gölü halk mukaddes sayar, kuruyacağına asla ihtimal vermezlermiş. Çok tuzlu imiş, sağdan soldan su gelmiyor, su seviyesi hep aynı, hiç eksilme olmuyormuş, derinliği beş metre yüzeyi 12,5 km imiş. Bu göl bir anda kuruyor. Bunun aksine, Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vadisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başlıyor. Bu tür olaylar cansız varlıkların suçu falan olduğu için değil, onları mukaddes sayan insanları ikaz için, ibret almaları için ve daha başka hikmetler yüzünden ihsan ediliyor.

Resulullah'ın mucizelerinden
Sual: Resulullah'ın hacamat kanını içen olduğu söyleniyor. Kan içmek caiz mi?
CEVAP
Resulullah efendimizin mübarek kanı, diğer insanların kanı gibi değildir. Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Zübeyr, Resulullah’ın hacamat edilirken çıkan kanını içti. Resulullah “sallallahü aleyhi ve selem,” darılmadı, hattâ gülümseyerek, (Artık Cehennem ateşi seni yakmaz) buyurdu. Başına bazı işler geleceğini de bildirdi. (Beyhekî)

Eshab-ı kiramdan Malik bin Sinan, Resulullah’ın mübarek kanını içince ona da, (Cehennem ateşi seni yakmaz) buyurdu. (İbni Hibban)

Mübarek artığını içen Bereke isimli kadına da, (Artık hiç karın ağrısı çekmezsin) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

Halid bin Velid “radıyallahü anh,” sarığında taşıdığı bir sakal-ı şerif sebebiyle her savaşta zafer kazandı. (Şifa-i şerif)

Bunların hepsi, Resulullah'ın mucizelerindendir, ama Selef-i salihine düşman Selefîler, Resulullah’ın eşyalarıyla, mübarek saçı ve sakalıyla bereketlenmeyi şirk kabul ediyorlar.

dilan-8c
Sun 19 January 2014, 11:27 am GMT +0200
40 HADİS
1- Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.

2- İslâm, güzel ahlâktır.

3- İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.

4- Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

5- Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

6- Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)

7- Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.

8- İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.

9- Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.

10- (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.

11- Utanmadıktan sonra dilediğini yap!

12- (Allah Rasûlü) “Din nasihattir/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara” diye cevap verdi.

13- Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.

14- İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

15- Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.

16- Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

17- Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslüman’ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslüman’ı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

18- İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.

19- İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.

20- Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz.

21- Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.

22- ( Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.

23- Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.

24- Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.

25- Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası.

26- Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.

27- Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yan yanayız” buyurmuştur.

28- Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.

29- Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.

30- Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.

31- Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’a, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.

32- (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.

33- Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.

34- Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler.

35- Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir.

36- Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.

37- İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

38- Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.

39- Bir Müslüman’ın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır.

40- Bizi aldatan bizden değildir.



dilan-8c
Sun 19 January 2014, 11:32 am GMT +0200

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in S.A.V Sünnetleri

Sünnet nedir ?
1- Kitab ve sünnet ifadesindeki sünnet, hadis-i şerifler demektir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah’ın kitabına, Peygamberin sünnetine sarılırsanız hiç sapıtmazsınız) [Hakim]

2- Farz ve sünnet ifadesindeki sünnet, Resulullah efendimizin farz olmayarak yaptığı işler demektir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetim bozulunca, sünnetime uyana şehid sevabı verilir) [Hakim]

3- Sünnet, yalnız olarak kullanılınca, İslamiyet demektir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir zaman gelecek ki, ortalık bozulduğu zaman sünnetime [İslamiyet’e] tutunmak avuçta ateş tutmak gibi olacaktır) [Hakim]

4- Sünnet, yol, çığır gibi manalara da gelir Mesela sünnet-i hasene iyi çığır, sünnet-i seyyie kötü çığır demektir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, sünnet-i hasene çıkarırsa, [iyi bir çığır açarsa] onun sevabı ve kıyamete kadar onunla amel edenlerin sevabı kadar sevap alır Bir kimse de sünnet-i seyyie çıkarırsa, [kötü bir çığır açarsa] onun günahı ve kıyamete kadar onu işleyenlerin günahı kadar günah kazanır) [Müslim]

Bir de, sünnet âdet, iş anlamındadır Mesela Sünnetullah tabiri, Allah’ın âdeti, Allah’ın işi demektir Hz Ömer’in sünneti demek, Hz Ömer’in âdeti demektir

5- Ehl-i sünnet, kurtuluş fırkasının adıdır İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Tirmizi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72si Cehenneme gider, yalnız bir fırka kurtulur Bu fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir) buyuruldu Bu fırkaya (Ehl-i sünnet vel cemaat) denir.
Peygamber Efendimizin Günlük Hayata Ait Sünnetleri
1- ) En çok Pazartesi ve Perşembeleri oruç tutardı. Neden böyle yaptığı Pazartesi ve Perşembe Allah’a sunulur.sorulduğunda da şu cevabı verirdi: ” Ameller her pazartesi ve perşembe Allah’a ( c.c.) sunulur. Oruçlu iken amelimin Allah’a (c.c.) arz olunmasını severim. Her Müslüman affedilir. Ancak dargın olan kişi müstesna. Cenab-ı Hak meleklere onlar için “bunları geri bırakın” der.
2- ) Cumartesi ve pazar günleri de umumiyetle oruç tutardı. ve şöyle derdi: ” Bu iki gün müşriklerin bayram günleridir. Onlara muhalif olmaktan hoşlanırım.
3- ) Yüzüğü gümüştendi, yüzüğü akik taşıydı.
4- ) Gözleri uyurdu lakin kalbi uyumazdı.
5- ) Ahlakı Kur’an’dı.
6- ) Umumiyetle cuma günü yıkanırdı, bazen de terk ederdi.
7- ) Çocuklara karşı çok merhametliydi.
8- ) Su içtiği zaman 3 defa nefes alır, üç nefeste içerdi ve ” Bu daha mutlu, daha afiyetli ve daha sağlıklıdır. ” buyurdu.
9- ) Gece kalktığı zaman ağzını misvaklardı.
10- ) Son derece merhametliydi. Birisine bir şey vaad ettiği zaman imkanı olduğunda mutlaka o vaadini yerine getirirdi.
11- ) İçinde su içilen bir cam kasesi vardı.
12- ) Sukunu uzun, gülmesi azdı.
13- ) Hİzmetçiye söyledikleri sözlerden biri de ” Bir ihtiyacın var mı? ” idi.
14- ) Eza veren kötü huyu olmazdı. Birisinin diğeri aleyhine olan sözünü de kabul etmezdi.
15- ) Kendisine meleklerin gelmesi ve Hz. Cebrail (as) ile konuşması sebebiyle pırasa, sarımsak, soğan gibi şeyler yemezdi.
16- ) Yaslanarak yemek yemezdi. Arkasından iki kişi yürüyemezdi.
17- ) Gece ağzına misvak sürmeden kalmazdı.
18- ) Gusulden sonra abdest almazdı.
19- ) Tebbessüm etmeden kesinlikle konuşmazdı.
20- ) Ramazan Bayramında bir şey yemeden camiye çıkmazdı.
21- ) Kurban Bayramında kurban kesilmeden evvel bir şey yemezdi.
22- ) Üçten sonra sözü tekrar etmezdi.
23- ) Gece veya gündüz uyuyup da uyandığı zaman mutlaka misvak kullanırdı.
24- ) İkram edilen kokuyu geri çevirmezdi.
25- ) Biad esnasında kadınların elini tutmazdı.
26- ) Bir yudum su ile dahi olsa iftar etmeden akşam namazını kılmazdı.
27- ) Gülüşü tebessümlerden ibaretti.
28- ) Hastayı ancak üç günden sonra ziyaret ederdi.
29- ) Şu beş şeyi hiçbir zaman yanından ayırmazdı; Ayna, sürme kabı, tarak, misvak ve ustura.
30- ) Lamba ile kendisine aydınlık yapılmadıkça karanlık evde oturmazdı.
31- ) Bir yerden kalkarken mutlaka ” Subhaneke Allahümme Rabbi vebi hamdike la ilahe illa ente estağfiruke ve etübi ileyke” der ve şöyle buyururdu: ” Yerinden kalkarken kim bunu söylerse mutlaka mecliste kendisinden südur eden günahları bağışlanır.”
32- ) Hiçbir şeye hayır demezdi. Kendisinden bir şey istendiği zaman eğer yapmak isterse evet derdi. İstemezse sükut ederdi.
33- ) Abdestini kendisi alırdı. Kimseden yardım istemezdi. Vereceği sadakayı da bizzat kendi eliyle verirdi, kimseyi bunun için rahatsız etmezdi.
34- ) Ne yemek ne de başka bir şey O’nu akşam namazından alıkoyamazdı.
35- ) Dişlerini temizlemeden uyumazdı.
36- ) Daima misvağı başucunda bulunurdu, öylece uyurdu. Uyanınca hemen onunla dişlerini fırçalardı.
37- ) Kahkaha ile gülmezdi.
38- ) Yemeğe suya üfürmezdi. Kabın içinde nefes almazdı.
39- ) Kendisinden kötü söz işiteceği kimseye yanaşmazdı. ( Buhari )
40- ) Bir vali tayin ettiği zaman ona sarığı kendi eliyle sarıp giyindirirdi. Sarığın kuyruğunu sağ taraftan kulağa doğru sarkıtırdı.
41- ) Sarığın kuyruğunu sağ taraftan kulağa doğru sarkıtırdı.
42- ) Yanına çocuklar geldiği zaman onları tebrik eder, güzel karşılar ve onalara dua ederdi.
43- ) Hurmayı yer ve çekirdeğini tabağa atardı.
44- ) Buğday ekmeği ile hurma yerdi v ” Bunlar pek hoştur. ” derdi. ( Tayalisi )
45- ) Üzümü ağzına teker teker koyarak yerdi. ( Taberani )
46- ) Hediye edileni yerdi, sadakayı yemezdi. ( İbn-i Said )
47- ) Üç parmak ile yerdi, onları silmeden iyice yıkardı.
48- ) Hanımlarından biri yatıp uyumak istedikleri zaman ona 33 kere Subhanallah, 33 kere Elhamdülillah, 33 kere de Allahuekber demesini emrederdi. ( Mendi )
49- ) İnsanları birbirine bağlamak ve sevindirmek için hediyeleşmelerini emrederdi. ( İbn-i Asakiri )
50- ) Güneş tutulduğu zaman kılınan küsuf namazında köle azad edilmesini emrederdi.
51- ) Nazar değmesinde ( hastalanınca ) Kalem Suresi 51, 52. ayetlerin okunmasını emrederdi.
52- ) İnsana ait 7 şeyin gömülmesini emrederdi: Saç, kan, tırnak, diş, pıhtılaşmış kan, perde, hayız kanı. ( Hakim )
53- ) Oruçlu iken iftar edeceği zaman ilkin su ile başalardı. Suyu iki veya üç defada nefes alarak içerdi yani bir defada içmezdi.
54- ) Yüzüğünü sağ eline takardı. ( Müslim )
55- ) Yüzüğünü sol eline takardı. ( Buhari )
56- ) Yüzüğünü sağ aline takardı sonra sola değiştirirdi. ( İbn-i Asakir, Aişe (r.a. )
57- ) Cinlerden ve nazar değmesinden Rabbine sığınırdı. Nihayet Muavvizeteyn nazil olunca onları okumaya başladı. Diğer duaları terk etti. Ani ölümden Allah’a sığınırdı, ölümden önce hastalanmasını isterdi. ( Taberani )
58- ) Her namazdan sonra abdest alırdı. ( Buhari )
59- ) Kurfuaz şeklinde ( Dizlerini karnına birleştirerek ) otururdu.
60- ) Başına sarık sarıp ona kuyruk yaparak, iki omuzu arasından sarkıtırdı.
61- ) Bütün vakitlerde Allah’ı (c.c.) zikrederdi.
62- ) Gece karanlığında gündüzün ışığında gördüğü gibi görürdü. ( Beyhaki )
63- ) Enine doğru misvak kullanırdı.
64- ) Sabah namazının sünnetini kıldığı zaman sağ ayağının üzerine yatardı.
65- ) Aksırınca ” Elhamdülillah” derdi. Bunu işiten ” Barekallah” derdi. Tekrar Efendimiz: ” Yehdina ve Yehdikümullah” derdi.
66- ) Aksırdığı zaman elini ya da elbisesini ağzına koyardı, sesini alçaltırdı.
67- ) Ayaktayken öfklendiklerinde hemen otururlardı. Otururken öfkelendiklerinde hemen yatarlardı. Böylece öfkeden teskin olup giderdi.
68- ) Öğleden önce dört rekatı kaçırdıkları zaman onu farzı müteakiben iki rekattan sonra kılardı.
69- ) Arkadaşlarından birini üç gün görmediği zaman onu sorarlardı. Eğer gaib ( kayıp )ise ona dua ederlerdi.
70- ) Dualarının daha şümüllü olanını severdi, diğerlerini terkederdi. ( Taberani )
71- ) Tabaklanmış koyun postunda namaz kılmaktan hoşlanırdı. ( İbn-i Said )
72- ) Bahçelerde namaz kılamaktan hoşlanırdı. ( Tirmizi )
73- ) Duasına ” Subhane Rabbiyel aliyyül ağlel vehhab ” ile başlardo.
74- ) Açlıktan beline taş bağlardı. ( İbn-i Said )
75- ) Yeşilliğe akan suya bakmaktan hoşlanırdı. ( Ebu Nuaym )
76- ) Ağzı kapanan kaptan hoşlanırdı.
77- ) Hediyeyi kabul edrdi. Ona karşılık olarak bir şey verirdi. Sadakayı kabul etmezdi. ( Taberani )
78- ) Kıraatini ayetlerin başında dura dura icra ederdi. ” Elhamdülillahi Rabbil Alemin” der, sonra durur ” Errahmanirrahim” der ve yine dururdu.
79- ) Cuma günü namaza gitmeden önce bıyıklarını kırpardı, tırnaklarını keserdi.
80- ) Namazda esnemekten hoşlanmazdı.
81- ) Dağlamak, yani bir nevi tedavi şeklinden ve sıcak yemekten hoşlanmazdı ve şöyle buyururdu: ” Soğuk yiyin çünkü bereketlidir. Dikkat edin sıcak yemekte bereket yoktur. ” ( Ebu Nuaym )
82- ) Nübüvvet mührünün görülmesinden hoşlanmazdı.
83- ) Çok sorulmaktan hoşlanmazdı ve bunu ayıplardı. Ama Hz. Ebubekir (r.a) sorduğunda cevap verirdi ve bundan hoşlanırdı. ( Taberani )
84- ) Yemeği ortasından yemekten hiç hoşlanmazdı.
85- ) Yürüyüşünden aciz ve tembek olmadığı anlaşılırdı.
86- ) Secdede bazen kendisinden geçinceye kadar uykuya dalardı. Gözleri uyuyup kalbi uyumadığı için sonra klakıp abdest almaya ihtiyaç duymadan namazını kılardı. ( Ahmet bin Hanbel )
87- ) Son sözü şu olomuştur: ” Namazı sakın terk etmeyin. Namazı sakın terk etmeyin, elleriniz altında bulunanlar hakkında Allah (c.c )’tan korkun, adaletle muamele edin. ( Ebu Davut )
Günlük Hayatta Sünneti Seniyye

1. Hayırlı işlerde sağı, adi işlerde solu kullanmak.
2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
3. Yemeğe besmele ile başlamak, Allah’ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.
4. Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.
5. Yerde bir sofra bezinin üstünde yemek. İhtiyaç olduğu takdirde masada da yenilebilir.
6. Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.
7. Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.
8. Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.
9. Sofrada sağ dizi dikip, sol dizi yere yatırmak.
10. Saf ipek ve saf altın ümmet-i Muhammed’in erkeklerine haram kılınmıştır.
11. Selamı yaymak. Selam, kelamdan önce gelir.
12. Eve girince ilk söz ev halkına selam vermek olmalıdır.
13. Selamla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.
14. Musafaha ile birlikte, hürmet, samimiyet ve şefkate vesile olan kucaklaşmalar yapılabilir. Süfli hisleri uyandıracak sarılmalar caiz değildir.
15. Musafahada önce eli uzatan çekmelidir. Biz çekersek buluşmadan memnuniyetsizlik manası çıkabilir.
16. İlmiyle amil din adamları ile adil devlet başkanlarının eli öpülür, beşeri hisleri yok olmuş yaşlı hanımlara selam verilebilir, gerekirse eli de öpülebilir. Yeter ki fitneye sebep olmasın.
17. Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.
18. Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. Mütebessim olmak.
19. Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.
20. Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. Çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.
21. Konuşmaya Allah’ın adıyla başlamak ve Allah’ın adıyla bitirmek.
22. Nefsi ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek. Bir hak zayi olduğunda ve uhrevi meselelerde, Allah ve din hakkı için öfkelenmek.
23. Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.
24. Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.
25. Uyku için yatınca önce sağ tarafına yatmak, sağ yanağını sağ avucunun içine koymak ve o günün muhasebesini yapmak.
26. Yüzükoyun yatmamak.
27. Yatağa girdiğinde avuçları açık olarak birleştirerek İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyup avucunun içine üfleyip sonra bütün vücudunu sıvazlamak, bunu üç defa tekrarlamak.
28. Beyaz giymek.
29. Mest giymek.
30. Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.
31. Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.
32. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak.
33. Üzerinde kudsi kelimeler ve ayetler yazılı eşya ile tuvalet ve pis yerlere girmemek.
34. Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. Misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamalı.
35. Aksırınca sesi az yükseltip, “Elhamdülillah” demek. Böyle diyene de “Yerhamükellah” demek. Bize dediklerinde “Yehdina ve yehdikümüllah” diye cevap vermek. Bu üçe kadar böyle mukabele şeklinde devam edebilir. Üç defadan fazla aksıran olursa, nezleden aksırmıştır ve mukabele gerekmez.
36. Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek. Namazda iken esneme gelirse, ayakta ise sağ elin, diğer hallerde ise sol elin tersi ile ağzı kapatmak münasip olur.
37. Davete icabet ve hediyeyi kabul etmek.
38. Kapıyı üç defa vurmak, cevap verilmezse geri dönüp gitmek. “Kim o?” diye sorulduğunda, “Benim.” dememek, kendimizi açık bir şekilde tanıtmak, maksadımızı belirtmek. Kapının tam karşısında durup içeriyi gözleme durumunda bulunmamak. Biraz kenarda durarak, ailedeki mahremiyeti görmekten içtinap etmek.
39. Ayakta bevletmemek. Tuvalette idrar saçıntısından, korunmak. Hadiste kabir azabının çoğunun idrar saçıntısından ileri geldiği bildirilmiştir. Tuvalete ihtiyaç için oturduğu vakit ön ve arkanın kıbleye karşı dönük olmaması gerekir.40. Banyo yapılan yere bevletmemek. Çünkü vesvesenin çoğu bundandır.
41. İnsanların istifade ettiği gölgeliklere, yol ve yol kenarlarına, çeşme ve pınarlara bevletmemek, pisletmemek ve de tükürmemek. Hadiste, bunu yapanların lanetlenmesinden korkulacağı bildirilmiştir.
42. Kasık ve koltuk altı temizliğine titizlik göstermek. Buralardan ayrılan parçalar temizken ayrılmasına da dikkat etmeli ve cünüp iken buraları tıraş etmemelidir. Bu tür temizlik caiz olsa da sünnete uygun değildir.
43. Büyük ve umumi banyolarda tesettürle yıkanmalı, peştamal kullanılmalı.
44. Mümkünse her abdest alışta misvak (fırça) kullanmak.
Diyanet İşleri Başkanlığının neşrettiği misvak hadisi tercümesinde şöyle bir hüküm mevcuttur: “Misvaktan kasıt dişlerin temizlenmesi, ağız içindeki kötü kokunun giderilmesi ve mikropların yok edilmesidir. Bunu temin eden Erek ağacından başka fırçalar da varsa, o da misvak yerini tutar.”
45. Emin ve muttaki insanlarla istişare etmek, neticedeki karara tevekkülle uymak.
46. Cömertlik. “Cömert Allah’a yakın, cimri ise Allah’a uzaktır. Cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. Kim o dala tutunursa o dal onu cennete çeker.”
47. Çok tefekkür etmek. “Tefekkür gafleti izale eder. Ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. Eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir.”
48. Borçlanmalarda durumu yazıyla veya bir şahitle tevsik etmek. Böyle bir tedbir asla itimatsızlık sayılmaz. Anlaşmalarda değişik tevil ve tefsirlere yol açacak boşluklar bırakılmamalıdır. Durumu net olarak tespit etmek lazımdır.
49. Bir yakını vefat eden Müslüman kardeşini teselli ederek taziyede bulunmak. “Allah merhuma rahmet etsin.” şeklinde dua yapılır. Taziye ziyareti vasati üç gün içinde yapılır. Üç günden sonraki ziyaretlerde vefatı hatırlatıp hüznü deşmek uygun olmaz. Evinden cenaze çıkan kimseler üzüntüden dolayı yemek hazırlayıp sofra kuramazlar. Bunun için vefalı komşular bir müddet bu eve yemek getirirler. Böylece hüzünlerine ortak olduklarını fiilen göstermiş olurlar. Cenaze sahibi üç gün kendisine kolayca erişilebilecek bir ortam hazırlar ve böylece kardeşlerinin taziyede bulunabilmelerine imkan tanınmış olur
50. Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.
51. Mevtanın ardından yüksek sesle ve çırpınarak, saç baş yolarak ağlamamak. Böyle yapmak kadere itiraz ve Cenabı Hakkın takdirini itham etmek olur. Ayrıca bu mevtaya iyilik değil azaba vesile olur.
52. Sekerat halindeki hastalara “La ilahe illallah, Muhammedün rasulullah.” şeklinde telkinde bulunmak. Hastanın dudaklarını temiz ve ıslak bir bezle sulandırıp kurumamasını sağlamak. Ölüm vaki olup son nefes verilince, okumalar durdurulur ve cenazenin uzağında devam edilebilir. Çenesinin açık kalmaması için mendil ve benzeri şeylerle başa bağlanır. Gözleri açık ise kapatılır.
53. Kabirleri ziyaret etmek. Gafleti dağıtır ve uhrevi tefekküre vesile olur. Kabristanın kapısına yaklaşınca, kabir halkına gizlice selam verilir. “Ey kabir sakinleri, esselamu aleyküm. Sizler bizden önce geldiniz, bizler de sizleri takip edeceğiz. Size Allah’tan af ve mağfiret dileriz.” Şeklinde selam ifade edilebilir. Sonra ziyaret edilecek merhumun ayakucu tarafından yaklaşılır. Yüzüne müteveccihen veya kıbleye karşı durulur. Kur’an ve dualar okunabilir. Ziyaret esnasında mezarları çiğnemek mekruhtur. Şayet geçip gitmek için başka müsait yol yoksa, merhuma sevap hediye edilerek, geçilebilir. Mezar üzerindeki yeşillikler yolunmaz, bilakis çiçekler ekilir. Kurumuş otlar ayıklanır.
54. Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. Onlara teselli ve ümit vermek. Ziyareti uzun tutmamak. Hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.
55. Sıla-i rahimde bulunmak. “Akrabayla alakayı kesen bir kimsenin bulunduğu meclise Allah’ın rahmeti inmez.”
56. Zemzem suyunu hürmeten ayakta ve kıbleye karşı dönerek içmek.
57. Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır dualarını almak.

Peygamber Efendimizin Unutulan Sünnetleri

Müsafeha etmek (iki müminin karşılaştıkları zaman toka yaparak salavat okumaları)
Hutbenin arapça okunması
Sakalın dudaktan itibaren bir tutam olması
Kıymetsiz yerlere girerken sol ayakla girilip, sağ ayakla çıkılması
Mübah olan yerlere sağ ayakla girilip sağ ayakla çıkılması (oda,taksi,dükkanv.s. )
Namazları başı açık kılmamak
Abdestte ayakları üç defa yıkamak
Pantolonu katlayıp koymak
Pantolonu oturarak giymek
Yolculukta arkadaşlarından birini reis seçmek
Ölen kimsenin kılmadığı namazlar için iskatın yapılması için vasiyet etmesi
İstişare etmek
Sakal ve bıyık bırakmak
Çevreyi temizlemek
Çıplak ayakla namaz kılmamak
Abdest aldıktan sonra kıbleye dönüp su içmek
Suyu üç yudumda ve oturarak içmek
Kabeye dönerek başında besmele sonunda hamd ederek başı kapalı olarak içmek
Bıyıkları kaşlar kadar uzatmak
Kabristandan geçerken selam vermek ve onbir İhlas okumak
Ölüye definden sonra telkin vermek
İslam nikahı kıymak
Tırnak kesmeye şehadet parmağından başlamak
Tırnağını Cuma günü kesmek
Yatarken sağ tarafına yatmak
Abdestli yatmak
Yemeğe tuz ile başlamak
Sofrada sirke bulundurmak
Ayakkabıyı giymeden önce ters çevirmek
Uşur vermek (Farz)

yagmur_7-c
Sun 19 January 2014, 04:41 pm GMT +0200
Ulu l Azm peygamberlerimiz başta peygamber efendimiz (sas) olmak üzere bütün peygamberlerimize salatv ve selam olsun.
Bu peygamberlerimiz bizim İslam ı yaymak için göğüs gerelerdir.
Allah onlardan razı olsun.
Paylaşım için teşekkürler...