- Ünite 3 Ders Özetleri

Adsense kodları


Ünite 3 Ders Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Wed 9 April 2014, 02:49 pm GMT +0200
ÜNİTE 3 TANRI TASAVVURLARI

Tecrübe edilemeyen, aşkın bir varlık olarak inanılmasından dolayı, insanın Tanrı'yı düşünmesi, hayal ve tasavvur etmesi, dolayısıyla kavraması mümkün olmamıştır ve olması da beklenemez. Kutsal metinlerde yer alan Tanrı ile ilgili açıklamalara dayanılarak Tanrı'ya dair bir kanaat oluşması sağlanmıştır. Özde telkin edilen Tanrı bir ve aynı olduğu halde, dinlerde ve kültürlerde birbirinden çok farklı Tanrı anlayışları ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı, filozoflar, dinlerin ve kültürlerin beklentilerini dikkate alarak, aynı zamanda kendi sistemlerine uygun olarak Tanrı-alem ilişkisine bakışlarını da yansıtmak üzere, çeşitli Tanrı tasavvurları ileri sürmüşlerdir.
A.Tanrının Zat'ını Esas Alan Tasavvurlar:
1.   EZELİ VE "ÖZBİLİNÇLİ" VARLIK: Aristo'nun, kendisi hareket etmediği halde âlemdeki hareketin kaynağı olarak görülen ve "İlk Muharrik" diye adlandırılan tanrı tasavvurudur. Tanrı'nın kendisini bildiği halde, âlemde olup-bitenleri bilmediği hareket ettirici olan Tanrı'da hareket ettirilenin yani madde de ezelidir.
2.   EZELİ, ŞUURLU VE ÂLEMİ BİLEN VARLIK: Tanrı'nın hem kendisini hem de, âlemi bilen varlık olduğu düşünülür.
3.   EZELİ, ŞUURLU, ÂLEMİ BİLEN VE ONU İÇEREN VARLIK: Tanrı'nın âlemi içerdiği panteizm olarak da düşünülmektedir.
4.   EZELİ VE MUTLAK VARLIK: Tanrı ezelidir; mutlaktır; kendi özünü bilir. O'nun kendi özünü bilmesi, aynı zamanda âlemi bilmesi anlamına gelmez. Bu Tanrı tasavvurunun diğerlerinden farkı, Tanrı'nın kendisini bilmesiyle birlikte, aslında içermediği ve ayrıntılarını bilmediği âlemin, Kendisi'nden, zorunlu olarak, bir "akıllar silsilesi" şeklinde sudur etmeye başlamasıdır.
5.   EZELİ, ŞUURLU, BİLEN, ZAMANLA İLGİSİ BULUNAN, FAKAT ÂLEMİ İÇERMEYEN VARLIK: Zamancı teizm adı verilir. Tanrı'nın âlemde, bir zaman içerisinde gerçekleşen olay ve olguları bildiğinin, geleceğin bir imkândan ibaret olduğunun, atta ezeli bilgi diye bir şeyin olamayacağının düşünülmesine imkân vermesidir.
6.   EZELİ, ŞUURLU, BİLEN, ZAMANLA İLGİSİ BULUNAN, FAKAT ÂLEMİ KISMEN İÇEREN VARLIK: Sınırlı panteizm adı verilir.
7.   ZAMANIN İÇİNDE OLAN VE TEDRİCEN "ORTAYA ÇIKAN" VARLIK: Tanrı'nın âlemin oluşum süreci içerisinde yer aldığı ve oluşmakta olan bir hayata sahip olduğu düşünülmektedir.
8.   EZELİ, ŞUURLU, ÂLEMİ "BİLEN", "KUŞATAN" VE DEĞİŞEBİLEN VARLIK: Tanrı'nın, âlemi bilen ve kuşatan bir varlık olmasına rağmen, zamanda tek tek varlıkların oluşumuna bağlı olarak Kendisi'nin de değişebildiğinin vurgulanmasıdır.

B.Tanrının Âlem’le İlişkisini Esas Alan Tasavvurlar:

1.   TEİZM: Tanrıcılık anlamına gelen "Teizm" kelimesi, kökeni itibariyle, Grekçe Tanrı anlamındaki "theos"tan gelmektedir. Büyük dinlerde ve özellikle İslamiyet'te ezeli, şuurlu, alemi bilen, yaratan ve yaratması devamlı olan irade sahibi, aşkın, tek, mutlak ve zorunlu bir varlığa inanılmasını dile getirir. Peygamber'in açıklamaları ışığında atfedilen ve kazandırılan "kişisellik"le, yüce bağlanma, teslim olma, dua, tövbe, ibadet vb. bütün teorik ve pratik ihtiyaçların muhatabıdır. Tanrıya inanan kimseye "deist" denilir. Deizm'de tanrı alemin yaratıcısıdır. Tanrı, alemi yarattıktan sonra ona artık müdahale etmez, çünkü insanı akla sahip bir varlık olarak yaratmıştır; dolayısıyla o, doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek güçte olduğu gibi, bilim yoluyla alemi de kontrol edebilecek durumdadır. Alemi yarattıktan sonra ona müdahale etmeyen bir tanrı anlayışı, hiçbir kimseye Tanrı ve din adına insana müdahale etme ve işine karışma hakkı tanımıyordu. Aslında bu, hayata aklın ve bilimin egemen olması, dolayısıyla hayatta dinin yerinin zayıflaması anlamına geliyordu. Hayatta aklın ve bilimin yeterli olacağını, dolayısıyla bilim ve teknolojinin geliştiği bir yerde vahye ve dine artık ihtiyacın kalmayacağını, eğer burada bir dine ihtiyaç var ise, onun ancak vahyi, dolayısıyla müdahaleyi içermeyen bir "tabii din" olabileceğini söylemeye yönelmişlerdir.

2.   DEİZM: Deizm, akla ve mantığa aykırı olan anlayışları zayıflatıp dinde akılcılığa ve "aydınlanma"ya zemin hazırlayarak daha çok Hıristiyan dünyasında, kiliseden kaynaklanan taassubun kırılmasına ve hatta diğer dinlere karşı daha ılımlı bir tavır takınılmasına da katkıda bulunmuştur. Bunun yanında deizmin, alemle ilgilenmeyen uluhiyet anlayışıyla, vahye dayanan dinlerdeki teslimiyet, dua, tövbe, ibadet vb. ruhsal ihtiyaçların dayanaklarının zayıflamasına ve hatta dinin sadece ahlak'a indirgenmesine katkıda bulunduğunu da belirtmek gerekir. Oysa bunlar, yukarıda da görüldüğü gibi, klasik "teizm"de ısrarla üzerinde durulan ve vazgeçlmesi mümkün olmayan temel hususlardandır. Bütün bunlar, Deizm yaratmayı, devam eden bir fiil olarak değil, artık müdahale gerektirmeyecek şekilde "olmuş bitmiş bir sonuç" olarak gören bir Tanrı anlayışını içermesinden kaynaklanmaktadır.

3.   PANTEİZM: "Panteizm", Grekçe tüm, bütün, tam, hep gibi anlamlara gelen "pan" ve tanrı anlamında kullanılan "theos" kelimelerinden oluşur. Panteizmde Tanrı-alem ikiliği yani Tanrı'nın yaratıcı, alemin de yaratılmış olarak ayrı ayrı varlıklar olduğu fikri ortadan kalkmakta; alem Tanrı'da eritilmekte ya da topyekün alem Tanrı olarak görülmektedir. Topyekün alemi Tanrı'da eriten görüşe "idealist panteizm" ; Tanrı'yı alemde eriten görüşe ise "naturalist panteizm" denilir. Bir şekilde varlık teke indirildiği yani yaratan-yaratılan ayrımı ortadan kalktığı için, büyük dinlerin ısrarla üzerinde durduğu ibadet, dua, ahlak, hürriyet vb. beşeri ihtiyaçlar anlamsız hale gelmekte; iyilik, kötülük, günah, sevap, faydalılık, zararlılık gibi önemli kavramların içi boşaltılmaktadır.

4.   PAN-EN-TEİZM: "Pan-teizm" kelimesine ilave olarak burada, Grekçe "içinde" anlamına gelen "en" eki getirilerek oluşturulan "Pan-en-teizm", "herşeyin tanrıda olduğu" inancını ifade etmek için kullanılmasına rağmen, Panteizmde olduğu gibi, Tanrı'yı alemle aynı saymamaktadır. "Çift kutuplu teizm", "diyalektik teizm" veya "süreç teizmi" gibi adlarla da anılır. Bu anlayışa göre, tek tek varlıklarda meydana gelen değişikliğe bağlı olarak Tanrı'nın mutlak ve aşkın yönüyle değişmediği halde, izafi ve içkin yönüyle pekala, bir mükemmeliyet içerisinde, değiştiği ve hatta aleme parelel olarak "sürekli oluşmaya devam eden bir varlık" olduğu düşünülebilmektedir. Ancak bu oluşma ve değişme Tanrı'ya özgü ve Tanrılık niteliğine zarar vermeyen bir "ilahi oluşum" şeklinde anlaşılmalıdır. İslam inanç sisteminde de bazı ayetler ışığında Tanrı'ya, bir şekilde, değişme atfeden görüşler bulunmakla birlikte, Pan-enteizmin İslam'la tam olarak uyuştuğunu söylemek pek uygun görünmemektedir.


reyyan
Mon 7 July 2014, 02:38 pm GMT +0200
3 senedir tekrar edileyen bilgi unutulmaya mahkum oluyor, Allah razı olsun kardeşim hatirlamama vesile oldun...