- Ünite 2 Soru-Cevap Ders Özetleri

Adsense kodları


Ünite 2 Soru-Cevap Ders Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 7 April 2014, 02:38 pm GMT +0200
ÜNİTE 2 / ULÛHİYET KAVRAMI

S.   ULÛHİYET NE DEMEKTİR?
C.   Ulûhiyet, Tanrı’nın mahiyeti ve özüyle ilgili olup O’nun Tanrı olmasını sağlayan özelliklerdir. (Bu özellikler, semavî olan ve semavî olmayan Dinlerde farklılık gösterir. Buna göre, dinler genel olarak teist olan ya da olmayan diye adlandırılır.)

S.   TEİST YA DA TEİST OLMAYAN DİNLERE GÖRE TANRI’NIN İSİMLERİ NELERDİR?
C.   Tanrının isimleri;
*   Teist dinlerde; Tanrı kişiliği bulunan ve  bir Zât olarak tasavvur edilen Yahveh, Jesus ve Allah.
*   Teist olmayan dinlerde ise; bir kişiliği bulunmayan Brahman, Nirvana, Sunyata vb. adlarla anılır.

S.   DOĞRUDAN ULÛHİYET KAVRAMI İÇERİSİNE GİREN KAVRAMLAR NELERDİR?
C.   Tanrı’nın sıfatları, Tanrı’nın isimleri, Tanrı’nın Zâtı
 
S.   TANRI’NIN İNSAN ŞEKLİNDE DÜŞÜNÜLÜP ANLAŞILMASINA NE DENİR?
C.   Atropomorfizm

S.   İSLAM’DA TANRI TASAVVURU NASILDIR?
C.   İslâm’da Tanrı kavramının vahiyle çok sıkı ilişkisi vardır. Allah’a nelerin isim ve sıfat olarak verilebileceği konusunda mutlaka Kur’an veya diğer semâvî kitaplarda yer alan bir ifadenin bulunma şartı gerekir. İnsanlar ancak Tanrıyı isimleriyle tasavvur edebilirler, yani insanların gözünde Tanrı, bir bakıma isimleriyle Tanrı olduğu için isimler Tanrıdan bağımsız varlıklar olarak değil, O’ndan ayrılmayan birer anlam ve kavram olarak düşünülür. Bundan dolayı İslam’da Tanrı’nın adını zikreden, O’nun Kendisi’ni zikretmiş olur.

S.   TANRI’NIN SIFATLARI NASIL TARİF EDİLİR?
C.   Tanrı’nın sıfatları: O’nun nasıl bir varlık olduğunun tasavvur edilmesini ve anlaşılıp kavranılmasını sağlayan anlamlar ve kavramlardır. Sıfatlar, Tanrı’dan bağımsız ve kişiliksiz birer anlam ve kavram olarak düşünülemez ve Tanrı da hiçbir sıfat atfedilmeden düşünülemez. Tanrı’nın tek bir varlık olması, O’nun çok sayıda sıfata sahip olmasına bir engel teşkil etmez; tam tersine sıfatların çokluğu zihnin O’nu anlamasını ve kavramasını kolaylaştırır.

S.   TANRI’NIN SIFATLARI NELERDİR?
C.   Tanrı’nın sıfatlarından bazıları şunlardır:
*   Tanrı’nın Birliği,
*   Tanrı’nın Ezelîliği ve Ebedîliği,
*   Tanrı’nın Zorunluluğu,
*   Tanrı’nın Bilmesi,
*   Tanrı’nın Kudreti,
*   Tanrı’nın İradesi,
*   Tanrı’nın Yaratması,
*   Tanrı’nın Konuşması

S.   TANRI’NIN BİRLİĞİ SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   Vahye dayanan dinlerin tanrı anlayışının özünü, Tanrı’nın her yönden birliğini ifade eder. Hıristiyan Teolojisindeki teslis(üçleme) doktrininde, mahiyeti itibariyle anlayış farklılıklarının bulunmasına rağmen, genelde anlam olarak bu birliği bozacak şekilde düşünülemez.

S.   TANRI’NIN EZELÎLİK VE EBEDÎLİK SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   O’nun zaman bakımından başlangıcının olmadığını ve sonunun da olamayacağını ifade eder. Bu nitelik bazen “kıdem” ve “bekâ” terimleri kullanılarak “Tanrı’nın kıdemi” ve “Tanrı’nın bekâsı” gibi ifadelerle de açıklanır.

S.   TANRI’NIN ZORUNLULUĞU SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   O’nun var olmak için kendisinden başka hiçbir şeye muhtaç olmaması demektir. O’nun her yönden Sonsuzluğu yani değişmezliği ve mutlaklığı da bu niteliğin bir gereğidir. Bu nitelik hürriyet, kötülük vb. ahlaki problemlerin anlaşılmasında, Tanrı-âlem ilişkisinin çelişkisiz ve makul bir biçimde yorumlanmasında çeşitli güçlüklere sebep olur. Tanrı’nın zorunlu varlık olması, O’nun mutlak anlamda iyi ve adaletli olmasını da gerektirir. Öyle ki, semavî dinlerde Tanrı’ya hiçbir yönden ve hiçbir anlamda kötülük ve zulüm atfedilmesi uygun görülmez. Bu da, dünyadaki gerek ahlakî gerekse metafizik vb. kötülüklerin anlaşılmasını ve semavî dinlerin ulûhiyet kavramıyla uyumlu bir biçimde yorumlanmasını güçleştirmektedir.

S.   TANRI’NIN BİLMESİ SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   Kendisi dâhil, her şeyi içine alan ve varlıklarla ilişkileri itibariyle, içeriği değişse bile, mahiyeti değişmeyen, artmayan ve eksilmeyen yani mutlak bir bilmedir. Bu bilme, yaratma ve iradeden önce gelir ve onları da içine alan bir bilmedir.

S.   TANRI’NIN KUDRETİ SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   Düşünülebilen ve makul olan her şeye O’nun gücünün yettiğini ifade eder. Tanrı’dan daha büyük ve güçlü bir varlık düşünülemez.

S.   TANRI’NIN İRADESİ SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   Olması mümkün olan şeylerin var edilmelerinin ve var edilme zamanının Tanrı tarafından belirlendiğini ifade eder. Bilinmeyen bir şey irade edilemeyeceği için, İrade bilmeyi önceden gerektirir.

S.   TANRI’NIN YARATMASI SIFATI NE DEMEKTİR?
C.   Bilmesi ve irade etmesinin bir sonucu olarak, olması mümkün olan her şeyin Tanrı tarafından belli bir zaman ve mekânda sonradan var edilmesini ifade eder. Bu yaratma, bir şeyi örneksiz ve numunesiz olarak meydana getirmeyi (ibdâ) ifade eden, sonuçları hâdis fakat fiilin kendisi ezelî olan bir yaratmadır.

S.   YARATMA (HALK), İNSANIN İRADELİ FİİLLERİYLE İLGİLİ OLARAK KULLANILDIĞINDA NE ANLAM İFADE EDER?
C.   Vasıtalı yaratma yani insanın fiillerini yine insan vasıtasıyla meydana getirme anlamına gelir. Ancak burada fiil insanın fiili olduğu için, insanın iradesinin Tanrı’nın iradesinden önce geldiğinin düşünülmesi gerekmektedir.

S.   TANRI’NIN HAKKINDA EN ÇOK TARTIŞILAN SIFATI HANGİSİDİR?
C.   Tanrı’nın Konuşması sıfatıdır. Çünkü bu, O’nun Peygamberle iletişim kurma biçimini ifade etmektedir. Tanrı’nın konuşması yani “ilâhî kelâm” harf, hece, ses, vb. beşeri unsurlar içeren ve kulağın duyabileceği birtakım seslerden oluşan bir konuşma olmadığı için yani ilâhî kelâm harflere ve seslere giren (hulûl) ve nüfûz eden bir konuşma olmadığı için, beşeri ve dünyevî kurallara göre düşünen insanın kolayca anlayabileceği bir konu değildir. O, ancak kalple yani derûnî ve mistik bir düşünme yoluyla kavranılabilir, bunun başarılamaması durumunda onun, mecazi anlamda düşünülmesini daha doğru olacaktır.

S.   TANRI’NIN HZ. MUSA İLE KONUŞMASI NASIL OLMUŞTUR?
C.   Tanrı Hz. Musa için birtakım deliller ve işaretler yaratmış ve onun onlara bakmasını ve görmesini sağlamış ya da ona o anda yaratılan bir beşeri sesi ve sözü duyurmuş olabilir. Çünkü ilâhî kelâm ses ve yazıdan ayrıdır. Bu bağlamda vahiy cümleleri ilâhî kelâmın anlaşılmasına vasıta olan ifadelerdir.

S.   MÂTÜRİDÎ ULÛHİYET KAVRAMINI NASIL AÇIKLAMIŞTIR?
C.   Mâtüridî bu kavramı açıklarken sevgi ve sevme problemini ele almıştır. Mâtüridî’nin amacı, Tanrı’nın her tür beşeri anlayışın üstünde olan yüce bir Varlık olduğunu vurgulamak ve böylece tevhîd inancını güçlü bir biçimde hissettirmek ve yaşatmaktır. O’na göre bu, Tanrı’nın anlaşılıp kavranılmasında ancak te’vîl ve tenzîh yöntemine başvurmakla sağlanabilir. Tanrı’nın sevilip sevilemeyeceği konusunda tevil ve tenzih yönteminin ışığında şu görüşlere yer vermektedir: Mâtüridî’ye göre, insanın sözünü ettiği sevgi beşeri özellikler taşır. Yani insanın sevmesi de sevilmesi de kalbî bir meyil, bir eğilim içerir. Bu da, bir şeyi gözün güzel görüp orada bir şehvet duygusu uyandırmasından kaynaklanır. Bu anlamda bir sevgiyle Tanrı ne sever, ne de sevilir. Çünkü Tanrı, muhabbet oluşacak şekilde insanın meyledebileceği özelliklerden uzak ve yüce bir varlıktır. Mâtüridî’ye göre, sevgiyle ilgili âyetlerin tenzîhe elverişli şekilde te’vîl edilmesi gerekir.

S.   MATURİDİ’YE GÖRE TANRIYI SEVMEK NASIL OLUR?
C.   Tanrı’yı sevmek, O’na ibadet ve itaat ederek O’na boyun eğmek ve O’nu yüceltmekle olur. Tanrı’nın, insanların uyması için gönderdiği emir ve tavsiyeleri dikkate alması ve onlara uymada kusur etmemesidir. Mâtüridî’ye göre, Tanrı’yı sevmek böyle olur.

reyyan
Mon 7 July 2014, 11:53 am GMT +0200
Bu soru cevap baya doyurucu olmuş Allah razı olsun kardeşim.