- Ünite 2 Soru-Cevap Ders Özetleri

Adsense kodları


Ünite 2 Soru-Cevap Ders Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 26 March 2014, 05:49 pm GMT +0200
ÜNİTE 2 CUMHURİYET DÖNEMİNDE LAİKLİK VE DİN EĞİTİMİ

S.   DEVLETİN DİNİNİN İSLAM DİNİ OLDUĞUNA DAİR HÜKÜM HANGİ YIL İTİBARİYLE ANAYASA’DAN ÇIKARTILMIŞTIR?
C.   1928

S.   LAİKLİK HANGİ TARİHTE 1924 ANAYASASI’NA DÂHİL EDİLMİŞTİR?
C.   1937

S.   LAİKLİK HANGİ KÖKTEN GELİR? KELİME ANLAMLARINI AÇIKLAYINIZ.
C.   Latince “laicus”dan gelir. Kelime anlamı; ruhban sınıfına ait olmayan kimse demektir.

S.   CLERGE NEDİR, KAÇA AYRILIR AÇIKLAYINIZ.
C.   Clerge: Katolik dini düşüncesinde din adamları sınıfı.  Bu sınıf ruhanileri meydana getirir. Katolik ruhanileri Begulier ve Seculier diye ikiye ayrılır:
1.   Begulier; Ruhani sınıfa dâhil olanlar, ömrünü manastırlarda geçirenler demektir.
2.   Seculier; Papaz, Piskopos, Kardinal, gibi unvanlarla kilise hizmetlerini ifa edenler ve Hıristiyan halkın emrinde olan din adamları demektir..
   NOT: Laik kelimesi din adamları dışındaki halk kesimi için kullanılmıştır. Bu anlam daha sonra genişletilerek dini olmayan ve ruhani bir mahiyet taşımayan fikir, müessese ve ahlaka denmiştir. Daha sonra laiklik siyasal bir anlam kazanmıştır. Burada laiklik; bir devletin temelinin, hukukunun dini esaslara dayandırılmaması anlamına gelmektedir.

S.   LAİKLİK KAVRAMI DİLİMİZE İLK DEFA NE ZAMAN GİRMİŞTİR?
C.   Meşrutiyet döneminde dilimize girmiştir. Bu dönemde ladini kelimesiyle ifade edilmiş ve ilk defa Ziya Gökalp tarafından kullanılmıştır.

S.   LAİKLİĞİN NE OLDUĞUYLA İLGİLİ ORTAK BİR GÖRÜŞE VARILAMAMIŞTIR. BUNUN SEBEBİ NEDİR?
C.   Objektif ölçülerle hareket edilmesi yerine, hislerle hareket edilmesi ve çeşitli memleketlerde tarihi, sosyal ve siyasi Saiklerle farklı şekilde anlaşılmasıdır.

S.   DİN EĞİTİMİ VE LAİKLİK KONUSU İLK DEFA NE ZAMAN TARTIŞILMIŞTIR?
C.   1953’te 5. Milli Eğitim Şurası’nda tartışılmıştır.

S.   DİN EĞİTİMİ VE LAİKLİKLE YAPILAN TARTIŞMALARDA ÖNE SÜRÜLEN GÖRÜŞLER NELERDİR?
C.   Bu görüşler 2 gruba ayrılır:
*   Bülent Nuri Esen, Fuat Gündüzalp, Sara Akdik tarafından ileri sürülen lailklik anlayışına göre; Devlet ilkokulları programına din derslerini dahil etmek, öğretmenleri bu dersi okutmakla sorumlu tutmak, öğretmen okullarına zorunlu din derslerini koymak, devletin birliği prensibine aykırıdır.
*   MEB Bakanı Tevfik İleri, MEB hukuk müşaviri İ. Hakkı Ülgen, Peyami Safa, Ziyaettin Fındıkoğlu, Ziya Egemen’in görüşlerine göre ise; Devlet vatandaşlarının din eğitimini karşılamak zorundadır. Laiklik ilkesinin gerçekleşebilmesi için din eğitimi ve öğretimi devlet okullarında verilmelidir.

   NOT: 9. Milli Eğitim Şurası din eğitimin 1961 anayasasında yer alan laiklik ilkesine göre yürütülmesini onaylamıştır. Bu anayasa maddesinde, “Türk eğitiminde laiklik esastır. Din eğitimi ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteği ve küçüklerinde kanuni temsilcilerinin isteğine bağlı olarak verilir. Bu istek veliler tarafından okul idaresine yazılı olarak bildirilir.”
NOT: 1981 yılına kadar ihtiyari olarak okutulan din derslerinin zorunlu hale getirilmesi gerekmiş ve 1982 de yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 24.maddesine dayanılarak 1982-1983 yılında zorunlu “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersleri öğretimi başlatılmıştır.

S.   CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN LAİKLİK VE DİN EĞİTİMİ POLİTİKALARININ ESAS SEBEBİ NEDİR?
C.   Tanzimat, II. Abdülhamit ve II. Meşrutiyet devrinde oluşan ve ortaya çıkan Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük gibi cereyanların olduğu görülmektedir.

S.   TÜRKİYE’DE 1924, 1961 VE 1982 ANAYASALARINDAKİ LAİKLİĞİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
C.   Din ve vicdan hürriyeti ve din eğitimiyle ilgili hükümlere yer verilmekle beraber, İnsan Hakları Evrensel beyannamesi ve Uluslar arası Hukuk belgelerinde de korunan bu alan siyasal rejimin ve devlet yapısının niteliklerinden kaynaklanan sınırlama ve müdahalelere maruz kalabilmektedir. ‘Militan laiklik uygulaması’ din ve vicdan hürriyetine büyük zarar vermiş, özellikle din eğitimin yasaklanması nedeniyle okuyan elit kesimin din, milli kültür ve toplumla ilişkilerini zayıflatmış hatta bazı elitler topluma yabancılaştırmıştır.