- Ünite 10: Kurtuluş savaşı

Adsense kodları


Ünite 10: Kurtuluş savaşı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 20 December 2010, 01:21 pm GMT +0200
ÜNİTE 10.


1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER;

1920 yılının son ayının başında imzalanan Gümrü Barışı, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıdır.
İtalyanlar ve Fransızlar, Sevr Barışı’nın uygulanabilirliği konusunda kuşku duymaya başladılar. Bu kuşkunun nedenleri özetle;
Sevr Barışı, Osmanlı parlementosu tarafından onaylanmadığı için hukuksal açıdan yürürlüğe girmemişti.
TBMM ordusunun doğuda Ermenileri durdurması ve güneyde Fransızlara karşı zafer aşamasına gelmesi, yurtlarından oldukça uzakta savaşan Fransız ve İtalyan askerlerin durumu sorgulamalarına yol açmaktaydı.
Anadolu’da oluşan güç İtalyan ve Fransız diplomatlarınıda düşündürmeye başlamıştı.
Bütün bu gelişmelerin karşısında Damat Ferit’in başarısız olduğuna karar verildi. Ankara inandırılmadan ve Sevr Barışı’nın uygulanamayacağını anlayan İngilizler bile daha ılımlı bir kişinin sadrazam olmasını düşünüyorlardı. Sonuçta Damat Ferit, 16 ekim 1920’de istifa etti ve yerine daha ılımlı bir devlet adamı olan Tevfik Paşa getirildi. İkinci kez hükümet kuran bu kişi, Osmanlı devletinin son sadrazamıdır.
Yeni kurulan hükümet TBMM ile anlaşmak için eski sadrazamlardan (başbakan) ve yeni kabinenin bakanlarından Ahmet İzzet Paşa ve Salih Paşa’yı Mustafa kemal ile görüşmek için Anadolu’ya gönderdi. 5 aralık 1920 de Bilecik Görüşmesi yapıldı. Ancak toplantıdan sonuç çıkmadı.
1920 yılı sonlarında İngilizler TBMM hükümetini zorlayabilmek için hazırlıklara başladılar. Yine aynı dönemde Batı Cephesi’nde Çerkez Ethem de ayaklanmaya hazırlıklarına başlamıştı.

GÜNEY CEPHELERİ;
Fransızlarla Çarpışmalar; Güneyde Fırat Nehri’nin doğusunda kalan bölgeye İngilizler yerleşmişti. Fırat’ın batısında Fransızlara bırakılan bölgelerde 1919 yılı başlarında Kuvayi Milliye etkinliği başlamıştı. Fransızlar daha TBMM açılmadan 11 şubat 1920’de Maraş’tan, 10 Nisan 1920’de ise Urfa’dan kovulmışlardı. Antep şehri ise Fransızlara 11 ay kadar direndikten sonra 9 şubat 1921 de kurtulmuştu.

İtalyanların Durumu; İtalyanlar, Güneybatı’da, Antalya’dan Milas’a kadar olan bölgeye yerleşmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında tüm Ege Bölgesi’nin İtalyanlara verilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak Ege Bölgesi, Yunanlara verilince, İtalyanlarda İngiliz siyasetine karşı büyük bir tepki doğdu. Bu nedenle İtalyanlar işgal bölgelerinde Türklere kötü muamelede bulunmadılar. Yunanlara karşı direnen Kuvayi Milliye’ye sempati ile bakıyorlardı. Sakarya Zaferi’nin kazanılmasından sonra İtalyanlar işgal bölgelerinden kendi istekleriyle çekildiler.

İç Cephe; 1920 yılı sonlarına doğru iç cephe kapanmıştır. Çerkes Ethem’in ayaklanması hem iç cepheyi hem de Batı Cephesini ilgilendirmektedir.

Doğu Trakyada Durum; Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra Doğu Trakya’daki türk birlikleri her açıdan desteksiz kalmışlardı. İngilizlerin işgalinde bulunan boğazları geçip yardım ulaştırmak imkansızdı. 1920 yılında Yunan işgaline uğrayan Doğu Trakya’daki türk birlikleri Bulgaristan’a sığındı.

BATI CEPHESİ;

Çerkes Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı;
Kurtuluş savaşının bunalımlı dönemlerinde Heyeti Temsiliye’ye katılan Çerkez Ethem kısa zamanda gösterdiği başarılarla TBMM’nin vazgeçemediği bir güç haline geldi. Ancak düzenli ordunun kurulması, Çerkes Ethem’in hoşuna gitmedi. Yetkilerini kaybetmek istemeyen Çerkez Ethem, düzenli ordunun kuruluşu tamamlanınca üstü konumundaki komutanları dinlememe ve onları saymama yoluna gitti. Demirci Mehmet Efe’yi kışkırtarak ayaklanmaya sürükleyen Ethem, bir ara Mustafa Kemal’i de tutuklamaya kalktı. 27 aralık 1920 de Kütahya yöresinde TBMM’ye karşı isyan bayrağını açtı.
Aralık ayı sonunda Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe ayaklanmaları sürerken Yunanlılar, Batıda ilerlemeye başladılar. Batı cephesi komutanı İsmet Bey, Yunan saldırısının durdurulmasına öncelik verdi. 6-11 ocak 1921 tarihleri arasındaki çarpışmalarda ,Yunan ordusu İnönü’de durduruldu.(1. İnönü Zaferi)
Ardından Ethem’in kuvvetleri üzerine yüklenen birliklerimiz Ethem’in kuvvetlerini dağıttı ve ayaklanmayı bastırdı. Ethem ve kardeşleri Yunanlılara sığındılar.

Birinci İnönü zaferinin sonuçları; ***Yunan saldırısının durdurulması TBMM hükümetinin otoritesini ve saygınlığını arttı. ***Anlaşma devletleri arasındaki çekişmeler de iyice su yüzüne çıktı. ***Özellikle Fransızlarla İtalyanlar, yeni türk devletini, artık görüşülmesi gerekli bir siyasal varlık olarak kabul etmeye başlamıştı.

LONDRA KONFERANSI;

1.İnönü zaferi sonrasında TBMM hükümetinin Londra konferansına çağırılması önemli bir aşamadır. Anlaşma Devletleri, her iki hükümeti birbirine düşürmek için Osmanlı hükümetini de davet etmişlerdi. 23 şubat 1921’de başlayan görüşmelerde ilk söz Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşa’ya verildi. Ancak Tevfik Paşa ‘’-Söz ulusumuzun asıl temsilcilerine aittir.’’ diyerek sözü TBMM hükümeti temsilcisi Bekir Sami Bey’e verdi . Tevfik Paşa bu tutumu ile Anadolu hareketinin yanında olduğunu kabul ediyordu. Konferansta sunulan öneri, Sevr Barışının ufak bazı degişiklerini içeren bir metindi. Bu nedenle öneri reddedildi.
TBMM temsilcisi Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, İngiliz Fransız ve İtalyan temsilcileriyle görüşmeleri sonunda TBMM, eşitliğe dayanmayan bu anlaşmaları onaylamadı.
Başarısızlığa rağmen Londra konferansı önemli bir siyasal aşamayı oluşturdu. Anlaşma devletlerinin Sevr Barışı’nın bazı hükümlerinin artık tartışma konusu edilebileceğini ve bu gibi konularda TBMM hükümeti ile görüşmeyi kabullenmelerini göstermesi açısından bir diplomatik başarı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca bu şekilde Anlaşma Devletleri, TBMM hükümetini, konferansa çağırmakla siyasal bir varlık olarak tanımış oldu.


Moskova Antlaşması; Daha sonra Rusya’ya giden TBMM kurulu 16 mart 1921’de Sovyet hükümeti ile tarihe adı Moskova Anlaşması olarak geçecek bir belge imzaladı. Ermenilere karşı kazanılan zafer ve Birinci İnönü zaferi Ruslardaki tereddütleri ortadan kaldırmıştı. Bu anlaşmaya gore; Sovyet Rusya Sevr Barışı’nı kesinlikle tanımıyor ve TBMM hükümetine her türlü maddi ve siyasi destek vermeyi yükleniyordu. Bu durumda tbmm hükümeti kendisine güçlü bir bağlaşık bulmuş oluyordu.

TBMM’nin İlk Anayasası; TBMM kurulduğu günden itibaren ulusal eğemenliği vazgeçilmez bir ilke olarak kabul etmiş ve meclis hükümeti sistemini benimsemişti. Meclis, kuruculuk yetkisini kullanarak 20 ocak 1921 de ulusal egemenliğe dayanan ilk anayasamızı yaptı. Bu anayasa ile TBMM daha düzgün bir hukuksal-siyasal yapı kazanmıştı.

2.İnönü Savaşı; Londra konferansında reddedilen barış tasarısının kabulünü sağlamak için Yunanlıların daha geniş çaplı bir saldırı yapmaları gerekmişti. İnönü Yöresine doğru 23 Mart’ta başlayan Yunan saldırısı, 31 Martta yine durduruldu. Yunanlılar, Afyon-Bozüyük çizgisinin gerisine çekilmeye başladılar.Yunan ordusunun dağıtabilmek için Aslıhanlar ve Dumlupınar yörelinde çarpışmalar devam etti.

Yunanların yeni saldırısı ve Kütahya- Eskişehir savaşları;
İkinci İnönü Savaşı sonunda istedikleri sonucu elde edemeyen Yunanlılar, Türklere karşı Aslıhanlar ve Dumlupınar’da saldırı gücüne sahip olmadıklarını anlamışlardı.
Yunan ordusu, İngilizlerin de verdiği bol miktarda silah, cephane, araç ve gereçle çok güçlü bir duruma geldi. 10 temmuz 1921’de Yunan saldırısı başladı. Saldırı karşısında tutunamayan türk ordusu daha fazla kayıp vermemek için Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekildi. 24 temmuza kadar devam eden çatışmalarda, Kütahya, Afyon ve Eskişehir Yunanlılar tarafından işgal edildi. Yunanlılar biraz daha takviye alıp son darbeyi vurmak için hazırlıklara başladılar.

Yunan Saldırısının iç Siyasete Yansıması; Yunanlıların kazandıkları başarı İngilizleri Sevr Barışı’nın uygulanması konusunda, Yunanlıları ise Ankara’ya ulaşma konularında bir hayli umutlandırmıştır.
Ankara’da bir panik ve telaş vardı. TBMM’nin Kayseri’ye nakledilmesi, ordunun dağıtılıp tekrar Kuvayi Milliye’ye dönülmesi gibi öneriler yapılıyordu. Komutanlar sert bir biçimde eleştiriliyordu.
Başkomutanlık; Yunan saldırısı sonrasında Ankara’da ortaya çıkan olumsuz havada Mustafa Kemal’in olağanüstü yetkilerle donatılması gündeme geldi. Eğer olağanüstü yetkilerle donatılırsa verdiği kararlar hemen uygulanır ve işler daha çabuk yürürdü. Görüşmeler sonunda 5 Ağustos 1921’deTBMM, Mustafa kemal’e kendi yetkilerinin bir bölümünü üç ay süreyle devretti. Mustafa kemal bu yasa ile Başkomutan olarak atandı. Bu yetkiyle Mustafa Kemal’in verdiği kararlar kanun sayılacaktı.

SAKARYA SAVAŞI;
Başkomutanlığa getirilen Mustafa Kemal’in tek amacı; Sakarya ırmağı’nın doğusuna çekilmiş olan türk ordusunu en kısa zamanda yeni yunan saldırısına karşı koyabilecek duruma getirmekti. Bunun için ilk olarak 7-8 Ağustos’ta ulusu özveriye çağıran Tekalif-i Milliye Emirleri’ni yayınladı. Başkomutan ulustan özetle şunları istiyordu:
***Halkın ve tacirlerin elinde bulunan yiyecek ve giyecek maddelerinin %40‘ı, bedelleri sonradan ödenmek üzere orduya verilecekti. ***Öküz ve at arabalarının %10’unu, binek ve taşıt hayvanlarının %20’sini, teslim edeceklerdi. ***Halkın elinde ne kadar silah ve cephane varsa üç gün içinde orduya verecekti.***Yurttaki bütün teknik araç ve gereçlerinde de %40’ına el konulmuştu.***Teknik elemanlarımızın hepsi ordunun buyruğuna alınmıştı. ***Her aile bir takım çamaşır ile birer çift çorap ve çarık hazırlayıp orduya verecekti.
Tekalifi Milliye emirleri için her ilde komisyonlar kuruldu ve emirlerin uygulanmasını çabuklaştırmak için istiklal Mahkemeleri gönderildi.

Yunanlılar 23 Ağustos’ta Sakarya Irmağı kıyısında mevzilenen türk güçlerine karşı saldırıya geçtiler. Çarpışmalar Sakarya ırmağı ve çevresinden oluşan 100 km uzunlukta bir cephe üzerinde 13 eylül’e kadar devam etti. Türk kuvvetlerine karşı üstünlük sağlayamayan Yunan kuvvetleri, Eskişehir-Kütahya çizgisine geri çekildiler. Sakarya Savaşı’nın türk ulusu açısından tarihsel önemi şudur; bu savaşı yitirseydik türk varlığı Anadolu’dan kesinlikle silinecekti. Ayrıca, Yunanlılar 1071 Malazgirt ve 1176 Miryakefalon Savaşlarıyla yitirdikleri Anadolu’yu geri almak istiyorlardı. Sakarya Zaferi bu planı bozmuştur.

SAKARYA SAVAŞI’NIN SONUÇLARI;
 İç siyasette, TBMM’nin saygınlığı arttı. Herkes TBMM ile kurulan düzenin sağlam ve kalıcı olduğunu anladı. Savaşı yürütüp kazanan kadro, siyasal açıdan büyük bir güç kazandı. TBMM, 19 eylül 1921’de yaptığı toplantıda Mustafa Kemal’e gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesini verdi. Sakarya Zaferi’nin tek olumsuz yanı bozuk olan ekonominin dahada kötüleşmesiydi.
Dış Siyasetteki sonuçları; Anlaşma devletleri arasındaki dayanışma sona erdi. Fransa ile İtalya ingiltere’den iyice koptu. Sovyet Rusya TBMM’ni daha fazla ciddiye almaya başladı. Bunun sonunda Sovyet Rusya’nın aracılığıyla 13 ekim 1921’de Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile Kars Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla, Türkiye’nin doğu sınırı tam anlamıyla güvenlik altına alındı.
Kars Antlaşması’ndan kısa bir süre sonra Fransa ile TBMM Hükümeti arasında 20 ekim 1921’de Ankara Antlaşması imzalandı. İngiltere’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen imzalanan bu anlaşmayla türk Fransız çatışması sona erdi. Hatay-İskenderun dışındaki bugünkü güney sınırımız (Suriye Sınırımız) çizildi.
Yine aynı dönemde İtalyanlar işgal ettikleri topraklardan sessiz sedasız çekildiler. Fransa ve İtalyanın bu tutumları ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynamıştır. TBMM hükümeti bu devletlerden malzeme almaya başladı. İngiliz kamuoyunda ise Anadolu hareketine karşı sempati uyanmaya başladı. İngilizler, Yunanlılara desteklerini azalttılar ve Anadolu’da Türk-Yunan kuvvetleri yalnız başlarına kaldılar.

BÜYÜK TAARRUZ; (Başkumandan Meydan Muharebesi 30 ağustos 1922)
Sakarya Zaferi’yle Yunan ordusunun saldırı ve ilerleme gücü büyük ölçüde yok edilmişti. Ancak iş bitmiş değildi. Yunan ordusunun Anadolu’dan tamamen sökülüp atılması gerekliydi. Bunun için Mustafa Kemal’in isteği ile uzun ve kapsamlı bir hazırlık dönemine girildi. Bu arada öncelikle TBMM Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey, görüşmeler yapmak için Avrupa’ya gönderildi. Yapılan görüşmeler sonrasında anlaşma devletleri, 22 mart 1922 de Türk ve Yunan hükümetlerine ateşkes önerdiler. Türk hükümeti, Yunanlar’ın Anadolu’yu boşaltmaları şartıyla Ateşkesi kabul edeceğini açıkladı. 26 mart 1922’de Anlaşma Devletleri, bu kez barış esaslarını içeren bir öneri sundular. Bu öneri ; Doğuda uluslar kurumu gözetiminde, bir Ermeni yurdu kurulacak; Doğu Trakya’da Tekirdağ Türklere, Edirne Yunanlılara bırakılacak, İzmir Türklere geri verilecek ama oradaki Rumlar yönetimde söz sahibi olacaklar, türk ordusundaki asker sayısı 85 bine çıkaçak. Kapitülasyonlar üzerinde pazarlık yapılabilecek.
TBMM Hükümeti, Sevr Antlaşması’nın bir benzeri olan bu taslağı kabul etmedi.
Aynı zamandada büyük taarruz hazırlıklarına hız verdi. Bu arada 5 mayıs 1922’de Başkomutanlık süresi uzatılmayan Mustafa Kemal 3 ay daha uzatılması için meclisi ikna etti ve Başkomutanlık görevi kendisi istemediği halde 20 temmuz’da sınırsız uzatıldı. Mustafa Kemal, başkomutanlık görevini, 29 ekim 1923’e kadar sürdürdü.

Hazırlıkların tamamlanmasından sonra, 26 ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. 29 Ağustos akşamına kadar Aslıhanlar- Dumlupınar bölgesi kuşatıldı. 30 ağustos günü başkomutan tarafından yönetilen Büyük Meydan Muharebesi’yle Yunan ordusunun asıl güçleri yok edildi. Başkumandan Meydan Muharebesi olarak bilinen bu muharebe sonunda Yunan ordusu dağınık bir şekilde geri çekilmeye başladı. Yunanların işgalinde bulunan yerleşim merkezleri birer birer kurtarıldı. Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’e 11 Eylül’de Bursa’ya girdi. 18 Eylül’e gelindiğinde Anadolu’da Yunan askeri kalmamıştı.