- Ünite 1 Soru-Cevap Ders Özetleri

Adsense kodları


Ünite 1 Soru-Cevap Ders Özetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 16 April 2014, 10:51 am GMT +0200
ÜNİTE 1  İSLAM TARİHİNDE EĞİTİM ÖĞRETİM KURUMLARINA GENEL BİR BAKIŞ

   NOT: Hz. Peygamber “Allah’ın yarattığı ilk şey kalemdir” buyurmuştur. (Tîrmizî, Ebu Dâvud).

S.   KUR’ÂN, İNSANI CANLILAR ARASINDA FARKLI VE ÜSTÜN YETENEKLERE SAHİP, ÖĞRENME ÖZELLİĞİ İLE TANIMLAMAKTADIR(BAKARA, 31). BU AYETTEN ANLAŞILAN NEDİR?
C.   Ayette, görüldüğü gibi, Hz. Peygamber’e, emredilen okumanın konusu belirtilmemiş olmakla beraber; okunması yani üzerinde araştırma, inceleme yapılıp zihni yorarak önce hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması, ardından da hakikatini keşfederek yorumlaması böylece gerçeğe ulaşması demektir.
   NOT: Mekke devrinde Kur’ân-ı Kerim’in nâzil olan âyetlerinin yazıya geçirildiği bilinmektedir.

S.   İSLÂM’IN İLK EĞİTİM-ÖĞRETİM MÜESSESESİ NERESİDİR?
C.   Suffe

S.   BEDİR MUHAREBESİNDE SAVAŞ ESİRİ OLARAK KARŞI TARAFTAN ELE GEÇENLERİN EĞİTİME NASIL FAYDASI OLMUŞTUR?
C.   Bedir muharebesinde savaş esiri olarak karşı taraftan ele geçen her bir kimse için 4000 dirhem kurtuluş akçesi (fidye-i necat) alınması takdir edilmişti, bunlardan okuma yazma bilenlerden ise adam başına, Medine'li on Müslüman çocuğuna bunu öğretmek karşılığında hürriyetlerine kavuşabilecekleri kararlaştırılıp uygulamaya konulmuştu.

S.   SIBYAN MEKTEBİ NEDİR? HALK ARASINDA KULLANILAN ADLARI NELERDİR?
C.   Hz. Ömer devrinde küttab (ana ve ilkokul) adıyla kurulan, bütün İslâm memleketlerinde, şehirlere, kasabalara ve hatta köylere kadar yayılan ve değişik adlar altında büyük hizmetler gören eğitim-öğretim müesseseleri, Türkiye’de daha çok SIBYAN MEKTEBİ; halk arasında ise, her mahallede en az bir tane bulunduğundan MAHALLE MEKTEBİ; ekseriya taştan inşa edilen yapılar oldukları için de TAŞ MEKTEB adıyla anılırlardı.
S.   DEĞİŞİK İSLÂM TOPLUMLARINDA SIBYAN MEKTEBLERİNE VERİLEN İSİMLER NELERDİR?
C.   CUMA‘, SİMA‘, MESED, MUHADRA ve MUHADRAT gibi isimler verilirdi. Osmanlı devletinde, bunlara vakfiyesindeki ifadeye göre "MEKTEB-İ SIBYAN", "MUALLİMHANE", "DARÜ’S SIBYAN","MEKTEBHANE" ve "DARÜ’L-İLİM ", "DARÜ’T-TA‘LİM", gibi çeşitli adların da verildiği görülmekteydi.

S.   SIBYAN MEKTEBİ HOCALARINA VE MEKTEBİN TALEBELERİNE NE GİBİ İSİMLER VERİLİRDİ?
C.   Hocaları için değişik İslâm ülkelerinde "FAKİH", "ŞİH"(ŞEYH), "DERRAR"; Selçuklular devrinde "MOLLA" (MUALLİM) ve "FAKİH"; Osmanlılarda "HACE" (HOCA) ve son devirlerde ise "MUALLİM" adı kullanılagelmiştir. Mektebin talebelerine ise, "TİLMİZ", "MUHADRİ" ya da "SABİ" denirdi.
NOT:İslâm dünyasında var olan geleneğe göre, her ilim adamının bulunduğu yerleşim bölgesinde, bu yerler bir köy dahi olsa, eğitim-öğretim müesseselerinin kurulduğu ve işlemeye başladığı görülmektedir. Aynı geleneğin KARAHANLILAR ve GAZNELİLER’de de mevcut olduğu ve diğer Türk-İslâm idarelerinde de devam ettiği bilinmektedir.

S.   MEDRESELERİN TAM ANLAMIYLA SİSTEMLİ BİR ÖRGÜN EĞİTİM KURUMU OLARAK TEŞKİLATLANMASI NE ZAMANDIR?
C.   Selçuklular zamanında teşkilatlanmış olduğu tarihçiler tarafından kabul edilmektedir. Bu itibarla, tarih olarak medreselerin ortaya çıkması ve teşkilâtlanma süreci meşhur Selçuklu hükümdarı ALP ARSLAN’ın veziri NİZAMÜ’L-MÜLK’ün dönemine rastlamaktadır.

S.   MEDRESELERİN DOĞUŞUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER NELERDİR?
C.   Fakir öğrencilerin eğitim-öğretim sıkıntılarının bertaraf edilmesi gibi ekonomik sebepler rol oynadığı şüphesizdir. Bununla birlikte daha da önemlisi, İslâm dünyasında yükselen Şiî Fatimî siyasetinin neticesinde, dâîlerin artan faaliyetlerinden ve ülke içinde çıkardıkları huzursuzluklardan muzdarip olan Selçuklu yönetiminin, bir taraftan kuvvet kullanma yoluyla önünü kesmeye çalışırken, diğer taraftan da dârü’l-ilimlere alternatif bir müessese olmak üzere, Sünnîliği yayacak ve akademik seviyede eğitim-öğretim faaliyetinde bulunacak olan müesseseler kurma gayreti olduğu söylenebilir.

S.   NİZÂMÜ’L-MÜLK ZAMANINDA BAĞDAT VE NİŞÂPUR’DAKİ NİZÂMİYE MEDRESELERİ’NDEN BAŞKA NERELERDE MEDRESE KURULMUŞTUR?
C.   İsfahan, Rey, Merv, Belh, Herat, Musul ve Âmul gibi büyük şehirlerde de medreseler kurulmuştur. Dünya eğitim tarihinde ilk olarak öğrencilere burs verme geleneği bu dönemde başlamış, Nizâmiye medreseleri de bu konuda öncülük etmiştir.

S.   ANADOLU’DA KURULAN İLK EĞİTİM MÜESSESELERİNDEN MEDRESELER KİMİN DÖNEMİNDE GÖRÜLMEYE BAŞLAMIŞTIR?
C.   II. Kılıç Arslan

S.   OSMANLI DEVLETİ’NİN ASIL MEDRESE TEŞKİLÂTI KİMİN DEVRİNDE OLGUNLAŞMIŞTIR?
C.   Fâtih Sultan Mehmed.
   NOT:Fâtih medreselerine "Sahn-ı Semân" (Sekiz Sahn) şeklinde hiyerarşik bir yapı kazandırılması, Osmanlı topraklarında bulunan medrese teşkilâtı için bir yenilik olarak kabul edilmektedir.

S.   MESCİDLERDE DERS VEREN BİLGİNLERE NE DENİLİRDİ?
C.   ‘‘HOCA’’, ‘‘ALLAME’’, ‘‘FAKİH’’, ‘‘MÜDERRİS’’

S.   MEDRESELERİN EN ÖNEMLİ FİZİK ÖZELLİĞİ NEDİR?
C.   “EYVAN” denilen dershanelere sahip oluşlarıdır. Eyvansız medrese olmaz.

S.   İHTİSAS MEDRESELERİ NELERDİR?
C.   ‘‘Daru’l kurra’’, ‘‘Daru’l hadis’’, ‘‘Daru’t tıb’’

S.   DARU’L KURRA’DA HANGİ İLİMLER ÖĞRETİLİYORDU?
C.   Özel olarak Kur’ân ilimlerinin öğretimine ayrılan medreselerdir. Kur’ân’ın yedi harf üzerine nâzil olması ve Hz. Peygamber’in de onu yedi kıraat üzerine okuması, kırâat ilminin doğmasına sebep olmuştur.

S.   ‘‘DARU’L – HUFFAZ’’ NEDİR?
C.   Anadolu Selçuklular’ı ve Karamanoğulları’nda kırâat ilmi tahsil edilen müesseselere “Dâru’l-Huffâz” adı veriliyordu.

S.   İLK OSMANLI DARU’L-KURRASI KİM TARAFINDAN YAPTIRILMIŞTIR? BU MÜESSESELERİN BAŞINDA KİM BULUNURDU?
C.   İlk Osmanlı Dâru’l-Kurrâsı, Yıldırım Beyazıd tarafından yaptırılan Bursa Dâru’l-Kurrâsı’dır. Bu müesseselerin başında “Şeyhü’l-Kurrâ”lar bulunurdu. Bunlar devrinin en güzel Kur’ân okuyan kişileriydi. Dâru’l-Kurrâlar’ın programları ve hocalarında aranan şartlar vakfiyelerinde belirtilirdi.Osmanlı Dâru’l-Kurrâları’nda Muhammed b. Muhammed el-Cezerî (ö.833/1429)nin “el-Cezerî” diye meşhur olan eseri ile ilm-i Kırâat’ta Ebû Muhammed eş-Şâtıbî’nin “Şâtıbiyye” diye bilinen “Kâsîde-i Lâmiye”si okutulurdu.
S.   DARU’L-HADİS’TE ÖĞRETİLEN İLİMLER NELERDİR? İLK MEDRESE KİM TARAFINDAN AÇILMIŞTIR?
C.   İslâm Eğitim Tarihi’nde, Hz.Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerinden oluşan hadislerin öğretimi ve tedkiklerine tahsis edilmiş olan ilk medrese, Halep Atabeklerinden Nureddin Mahmud Zengî tarafından "Nûriyye" adıyla Şam’da açılmıştır.
NOT: Anadolu Selçuklu veziri Sâhip Atâ’nın Konya’da tesis ettiği İnce Minâre Dâru’l-Hadîs’i ile İlhanlı veziri Şemseddin Cüveyni’nin Sivas’ta Çifte Minâre Dâru’l-Hadîs’i vardır.

S.   İLK OSMANLI DARU’L-HADİS’İ KİM ZAMANINDA NERDE KURULMUŞTUR?
C.   İlk Osmanlı Dâru’l-Hadîs’i I. Murad zamanında İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa tarafından kurulmuştur. Daha sonra da II. Murad’ın Edirne’de bir Dâru’l-Hadîs tesis ettiği bilinmektedir.

S.   İSTANBUL’DAKİ İLK DÂRU’L-HADÎS KİM TARAFINDAN AÇILMIŞTIR?
C.   Kânûnî tarafından açıldığı ve daha sonra bunların sayılarında bir artışın meydana geldiği görülmektedir. İstanbul’da Hacı Beşir, İzzet Efendi, Misli Ali Efendi, Hulûsi Efendi, Bosnevî, Baba Mahmud Bekir Ağa, Papazzâde, Damad İbrahim Paşa, Hasan Ağa, Süleymâniye (Tiryakiler Çarşısı) ve Süleymâniye (Dökmeciler) Dâru’l-Hadîsler’i, olmak üzere onbir Dâru’l-Hadîs medresesi bulunmaktaydı.

S.   HADÎS OKUTAN MÜDERRİSE NE DENİRDİ?
C.   "Muhaddis"
 
S.   OSMANLILAR’DAN ÖNCE TESİS EDİLMİŞ OLAN SAĞLIK KURUMLARINDA, TIP TEDRİSİ VE TEDÂVÎ BİRLİKTE YÜRÜTÜLÜRDÜ. BU MÜESSESELERE İSLÂM DÜNYASINDA NE GİBİ ADLAR VERİLMİŞTİR?
C.   "Dâru’t-Tıb", "Dâru’ş-Şifâ", "Dâru’s-Sıhha", "Dâru’l-Merzâ", "Dâru’l-‘Âfiye", "Maristân" ve "Bîmâristan", gibi adlar verildi.

S.   İSLÂM TARİHİNDE TEDAVİ AMAÇLI İLK TEŞKİLÂTLI HASTANE KİMİN ZAMANINDA YAPTIRILMIŞTIR?
C.   Emevî halifesi I.Velîd tarafından h.88/m.706 yılında Şam’da yaptırıldığı ve yine Emevîler devrinde Fustat’da "Zukâku’l-Kanâdil" adı verilen bir başka hastahânenin kurulduğu bilinmektedir.

S.   ABBASİLER DÖNEMİNDE KİMİN ZAMANINDA NEREDE İNŞA EDİLMİŞTİR?
C.   Abbasîler döneminde de Hârun Reşîd tarafından Bağdat’ta el-Mustansır tarafından Mekke’de bîmaristan inşa edildiği kaydedilmektedir.
NOT:Osmanlılardan önce Anadolu’da pek çok Dâru’ş-Şifâ kurulmuştur: Kayseri Gevher Nesîbe Dâru’ş-Şifâsı (1025), Sivas I. Keykâvus Dâru’ş-Şifâsı (1217), Divriği Dâru’ş-Şifâsı (1228), Amasya Dâru’ş-Şifâsı (1308).


S.   OSMANLI DEVLETİ’NDE İLK DARU’Ş-ŞİFA KİM TARAFINDAN YAPTIRILMIŞTIR?
C.   Osmanlı devletinde ilk Dâru’ş-Şifâ, Yıldırım Bayezid tarafından Bursa’da yaptırılmıştı. Bundan sonra da İstanbul’da Fâtih, Kanûnî, Haseki Sultan, Atik Vâlide ve Edirne’de II. Bâyezid Dâru’ş-Şifâlar’ı kurulmuştur. 1400 yılında Yıldırım tarafından Bursa’da Dâru’t-Tıb adıyla bir hastahâne açılmıştı.

S.   AHİLİK SİSTEMİ HANGİ DÖNEME DAYANMAKTADIR? VE NASIL BİR MÜESSESEDİR?
C.   Ahîlik sisteminin Selçuklu dönemine, hatta ondan önce Irak, Suriye, Mısır, Türkistan ve Arabistan’a kadar dayandığı söylenebilir. Bir iktisâdî ve içtimâî müessese olarak ele alınabilecek olan ahîlik sistemi, İslâm tasavvufunun da etkisiyle ahlâkî ve dînî bir eğitim ocağı hüviyeti kazanmıştır. Babaîler isyanının (h. 641/m. 1243) ve Moğol istilâsının (h. 646/m. 1248) ardından Anadolu’ya ve özellikle bölgenin Batı uçlarına yayılan Türkmen kitleler arasında yer alan ahîler, zamanla Bektâşîlerin de vücut bulmalarında rolleri olan unsurları teşkil etmişlerdir.

S.   FÜTÜVVET EĞİTİMİNDE FÜTÜVVET YOLCUSUNUN ÖRNEK ALABİLECEĞİ VE DAVRANIŞLARINI ONU GÖZLEMLEYEREK ŞEKİLLENDİREBİLECEĞİ MODEL KİŞİYE NE DENİR?
C.   Pîş-Kadem. Pîş-kademler bu yola giren yeni müntesiplerin her konuda örnek aldıkları dervişlerdir

S.   RİBAT KELİMESİ NE ANLAMLARA GELİR?
C.   Sözlükte ribât kelimesinin; tekke, bağbend, konak gibi mânâlarının yanında terim olarak, sınır boylarında muhtemel düşman hücumlarına karşı İslâm topraklarını muhafaza ve müdâfaa maksadıyla ikâme edilen binalar (kervansaraylar, tekkeler, imarethâneler vb.) anlamına geldiğini bilmekteyiz.

S.   RİBÂTLARIN KURULMASINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BAŞINDA NE GELİR?
C.   İslâm’daki cihad farîzasının yerine getirilme arzusu ile, vatanın silah gücüyle korunması ve genişlemesi gösterilebilir.

S.   RİBAT’TA KALAN KİMSEYE NE DENİR?
C.   Murâbıt ya da çoğul olarak Murâbıtûn denilir. Bunların hayatları nöbet tutmak, ibadet etmek, askerî talimler yapmakla geçer, bu arada bir mürşitten ders alırlardı.

S.   TEKKE - ZAVİYE VE DERGÂHLAR HANGİ DÖNEME DAYANDIRILMAKTADIR?
C.   İslâm tarihçileri tarafından Hz.Peygamber’in sahabelerine ve bilhassa Ashâb-ı Suffa’ya dayandırılmaktadır.

S.   İLK TEKKE KİM ZAMANINDA NEREDE AÇILMIŞTIR?
C.   Hicretin 15. senesinde vefat eden Kûfe’li Ebû Hâşim zamanında Remle’de ilk tekkenin açıldığı söylenebilir.
NOT:Tekke ve zâviyeler, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde vecdli ve hamleci ruhuyla sanatta, idarî ve ictimâî hayatta şuurlu ve yaşanan aktif imandan gelen büyük başarıyı göstermiş, Türk-İslâm medeniyetine iddia ve gösterişten uzak, ihlas, samimiyet ve muhabbetle örülü faaliyetleriyle güzel, faydalı sayfalar hediye etmiştir.

S.   KİTAP KOLEKSİYONLARININ BİRİKTİRİLDİĞİ YERLERE NE DENİR?
C.   Hızânetü’l-kütüb, Osmanlılar da ise Hazîne-i kütüb denilmekte idi.

S.   “CİHAN-NÜMA” VE “KEŞFÜ’Z-ZÜNUN” KİMİN ESERLERİDİR?
C.   Katip Çelebi.. Kendisi bu eserlerin malzemesini toplamak uğrunda uzun ve zahmetli seferleri göze almıştır.

S.   “SEYAHAT-NAME” KİMİN ESERİDİR?
C.   Evliya Çelebi